Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1497 E. 2021/135 K. 04.02.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1497
KARAR NO: 2021/135
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2017
NUMARASI: 2014/1481 (E) 2017/1206 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 04/02/2021
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile, müvekkilinin eşi ve desteği olan …’in 11/05/2007 günü sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile tek taraflı olarak yapmış olduğu kaza neticesi yaşamını yitirdiğini belirterek destekten yoksun kalan müvekkili için şimdilik 1.000,00 TL tazminatın faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, 11/05/2007 tarihinde meydana gelen kazada davacının desteğinin vefat ettiği, desteğin kazada tam kusurlu olduğu, davacının trafik kazası nedeniyle zarar gören 3. kişi konumunda olduğu, bu nedenle davalı sigorta şirketinden maddi tazminat talep edebileceği gerekçesiyle bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüyle 43.779,01 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalı taraftan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili tarafından verilen istinaf dilekçesinde, davacının desteği olan araç sürücüsünün kazanın gerçekleşmesinde tam kusurlu olması nedeniyle sigorta şirketinin sorumluluğunun bulunmadığını, davacıların, kendi murisinin yansıma yoluyla intikal eden kusurundan yararlanarak tazminat talep etmesinin hukuki dayanağının bulunmadığını, bir kimsenin hem uğradığı zarara veya uğradığı zararın artmasına sebep olup hem de bunun tamamını bir başkasından istemesinin kendi kusurunun sonuçlarını bir başkasının sırtına yüklemesi anlamına geleceğini, zarar gören açısından bu durumun çelişkili davranış yasağı teşkil ettiği, hukuken himaye görmeyeceği, dilekçelerine ekli 01/11/2017 tarihli Hukuk Genel Kurulu kararının da bu yönde olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Taraflar arasında kazanın poliçenin yürürlük süresi içerisinde gerçekleşmiş olması ile kaza nedeniyle davacının desteğinden yoksun kalmış olması hususunda ve ayrıca tazminatın hesap ve yöntemine dair herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki ihtilaf desteğin tam kusurlu bir şekilde 11/05/2007 tarihinde gerçekleştirdiği trafik kazası neticesinde, vefat etmesinden mütevellit davacının, destekten yoksun kalma tazminatı talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır. Destek zararı, ölenin mirasçılarının (yakınlarının) zarara neden olanlardan talep ettikleri bir tazminattır. İşletenin (sürücünün) yakınlarının uğradıkları destek zararının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığı konusunda açık bir yasal düzenleme bulunmadığı gibi poliçe genel şartlarında da böyle bir kısıtlamanın olmadığı anlaşılmaktadır. O halde; işletenin ölümü nedeni ile onun desteğinden mahrum kalanların trafik sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecekleri ilke olarak kabul edilmelidir. Nitekim davalı tarafın dayandığı karardan sonra verilen Hukuk Genel Kurulunun 14/03/2019 gün ve 2017/17-1089 E, 2019/294 K sayılı ilamında, işletenin ve şoförün, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup bu zarar gerek kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemeyeceğinden destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilebileceği kabul edilmiştir. (HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Kararı, HGK’nın 22.2.2012 gün, 2011/17-787 Esas 2012/92 Karar sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 08/12/2015 tarih, 2014/3061 Esas, 2015/13605 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir.) Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi hükmü uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 2-Alınması gereken 2.990,54 TL istinaf karar harcından peşin alınan 748,00 TL’nin mahsubu ile kalan bakiye 2.242,54 TL istinaf karar harcının davalı taraftan tahsil edilerek HAZİNEYE İRAT KAYDINA, 3-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda dava değeri (43.779,01) göz önünde bulundurulmak sureti ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 04/02/2021