Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1496 E. 2020/4180 K. 13.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1496
KARAR NO: 2020/4180
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/02/2018
NUMARASI: 2016/878 Esas – 2018/147 Karar
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 04/11/2015 tarihinde, plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen bir aracın, müvekkilinin murisi …’a çarpması neticesinde …’ın vefat ettiğini, kazayla ilgili olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2015/143292 soruşturma sayılı dosyasında soruşturmanın devam ettiğini, bu vefat olayı nedeniyle müvekkilinin destekten yoksun kaldığını, maddi ve manevi zararlara uğradığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla davacı eş … için şimdilik 2.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının (poliçe limitiyle sınırlı olmak kaydıyla) olay tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın 04/11/2015 tarihinde meydana gelmesi nedeniyle, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS Genel Şartları’nın işbu davada uygulanması gerektiğini, 2918 sayılı Kanun’nun 97. maddesi gereğince dava öncesinde başvuru yapılmadığından başvuru şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen taşıtın cinsi, plakası ve sürücüsünün tespit edilemediğinin ispatlanması gerektiğini, davaya konu kazanın oluşumundaki kusur oranlarının ATK tarafından ve destekten yoksun kalma tazminatının uzman bilirkişilerce tespit edilmesi gerektiğini, tazminat hesaplamasının TRH 2010 Yaşam Tablosu ve %1.8 teknik faize göre yapılması ve SGK tarafından davacıya ödenmiş veya ödenen rücuya tabi tazminat miktarının tespit edilerek, müvekkili kurum tarafından ödenecek tazminattan mahsup edilmesi gerektiğini, …’nın sorumluluğunun poliçe teminat limiti ve kusur oranı ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın, olay tarihinden itibaren avans faiz talep etmesinin haksız olduğunu, ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz talep edilebileceğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin E. 2016/14573 K. 2017/6035 T. 29.05.2017 sayılı kararında belirtildiği üzere; 01.06.2015 günü yürürlüğe giren zorunlu mali sorumluluk sigortası genel Şartları kapsamında tek taraflı kazada işleten ve sürücünün ölümünde hak sahiplerine destekten yoksunluk tazminatı ödenmez. …nın sorumluluğu kazadan önce yürürlüğe giren 01.06.2015 günlü Genel Şartlardaki düzenlemelere göre belirleneceğinden davanın reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; öncelikle davalarının, 04/11/2015 tarihinde plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen bir aracın, müvekkilinin, yaya konumundaki desteği …’ın vefat etmiş olması sebebi ile açılan destekten yoksun kalma tazminatı davası olduğunu, yargılama aşamasında dosyanın hesap ve kusur bilirkişisinden oluşan heyete gönderildiğini ve plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen araç sürücüsünün kazada %70 oranında, müteveffa yaya …’ın ise %30 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, hesap bilirkişisi tarafından kusur oranları da dikkate alınmak suretiyle düzenlenen raporda, davacı müvekkilinin, davalıdan talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 144.481,36 TL olduğunun tespit edildiğini, hukuka ve içtihatlara uygun olarak düzenlenen bu rapor doğrultusunda dava değerini 144.481,36 TL olarak ıslah ettiklerini, ancak Yerel Mahkeme tarafından Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin E. 2016/14573 K. 2017/6035 T. 29.05.2017 sayılı kararında belirtildiği üzere; 01.06.2015 günü yürürlüğe giren Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları kapsamında tek taraflı kazada işleten ve sürücünün ölümünde hak sahiplerine destekten yoksunluk tazminatı ödenmez.” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, Yerel Mahkeme kararının hukuka ve içtihatlara aykırı olduğunu, Yerel Mahkemenin ret kararının gerekçesini oluşturan Yargıtay ilamının dava konusu kaza ile hiçbir ilgisinin bulunmadığını, kararda değinilen Yargıtay ilamının, %100 kendi kusuru ile ölen sürücünün desteğinden yoksun kalanların, tazminat talep edemeyeceğine ilişkin olduğunu, dava konusu olayda ise davacı müvekkilinin vefat eden eşinin, yaya konumunda olduğunu, araç sürücüsü olmadığını, bilirkişi incelemesi neticesinde de, müteveffanın, kazanın meydana gelmesinde tali kusurlu (%30) olduğu, plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın asli kusurlu (%70) olduğunun tespit edildiğini, taraflarınca da, plakası tespit edilemeyen araç sürücüsünün %70 kusuruna denk gelen tazminat miktarının ödenmesi amacıyla dava açıldığını, Yerel Mahkeme tarafından bilirkişi raporuna aykırı olarak davanın reddine karar verildiğini iddia ederek, Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasına ve talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi kapsamında, ölümlü trafik kazası nedeniyle TBK’nın 53/3. maddesinde tarif edilen destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 04/11/2015 tarihinde, plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen bir aracın davacının desteği (eşi) …’a çarparak ölümüne neden olduğu, davacının bu ölüm nedeniyle destekten yoksun kaldığını iddia ederek, destekten yoksun kalma tazminatı talepli işbu davayı açtığı, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda, kazanın meydana gelmesinde plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın %70, davacının desteği (yaya) …’ın %30 oranında kusurlu olduğu; plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın kusuru oranında, davacının, davalıdan talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatının 144.481,36 TL olduğunun tespit edildiği, davalı vekilinin tazminat hesaplamasına ilişkin rapora karşı itirazlarda bulunduğu, davacının bu miktar üzerinden davasını ıslah ettiği, ancak Mahkemece, yukarıda belirtilen gerekçeyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. Ancak Mahkemenin ret gerekçesinde belirttiği Yargıtay ilamının somut uyuşmazlıkla herhangi bir ilgisi bulunmamaktadır. Başka bir deyişle Mahkemenin kararına gerekçe yaptığı Yargıtay ilamı, destek olan sürücünün tam (%100) kusurlu olarak yaptığı trafik kazasına ilişkindir. Oysa ki somut olayda davacının desteği İsmet Ay, sürücü değil yaya konumundadır. Bu durumda İlk Derece Mahkemesince, işin esasına girilerek tarafların delilleri ile Anayasa Mahkemesi’nin 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun genel şartlara atıf yapan bir kısım hükümlerinin iptaline ilişkin 17/7/2020 tarihli ve E.:2019/40; K.:2020/40 sayılı kararı çerçevesinde TBK’nın haksız fiil sorumluluğuna ilişkin hükümleri ile KTK hükümleri uyarınca değerlendirme yapılarak nihai bir kararın verilmesi gerekmektedir. Bu bağlamda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/11/2020