Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1469 E. 2020/4410 K. 17.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1469
KARAR NO: 2020/4410
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/02/2018
NUMARASI: 2015/1106 Esas- 2018/175 Karar
DAVANIN KONUSU: Güç Kaybı Tazminatı (5684 sayılı Kanun’un 14. Maddesi)
KARAR TARİHİ: 17/12/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 08/12/2011 tarihinde, müvekkili …’in sevk ve idaresindeki motosiklet ile Turgut Özal Bulvarından Yarımburgaz istikametine doğru seyir halinde iken, çöp arıtma tesisinin önüne geldiğinde, rengini, plakasını, modelini alamadığı bir aracın motosiklete çarpması nedeniyle meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin yaralandığını, Engelli Sağlık Kurulu raporuna göre müvekkilinde oluşan engel oranını %20 olduğunun tespit edildiğini, müvekkilinin kaza nedeniyle kusurlu olan ve bu kazaya sebebiyet veren şahıs hakkında şikayetçi olduğunu, Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/49732 soruşturma numaralı dosyasından, kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiğini, müvekkilinin bu karara karşı itiraz etmesi üzerine İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/247 D.İş sayılı kararıyla itirazın reddine karar verildiğini, kazaya sebebiyet veren aracın tespit edilememesi nedeniyle davalı …’nın sorumluluğunun bulunduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla 1.000,00 TL daimi maluliyet tazminatının dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca kurulan …’nın; … Yönetmeliği’nin ilgili maddesinde belirtilen durumlarda zarar görenler ve yakınlarına destekten yoksun kalma tazminatı ve maluliyet halinde maluliyet tazminatı ödemekte olduğunu, Kanun’da ve Yönetmelik’te sayılanlar dışında kalan zararların …’ndan talep edilemeyeceğini, bu nedenle davacının talep etmiş olduğu zararın, …’nın sorumluluğuna girip girmediğinin tespitinin gerektiğini, dava konusu trafik kazasının gerçekleşmesinde faili meçhul aracın varlığının, şüpheye mahal vermeyecek şekilde ispatlanması gerektiğini, trafik kazasının, faili meçhul bir araç nedeniyle meydana geldiğinin tespiti halinde, bu aracın kusuru oranında müvekkilinin sorumlu olabileceğini, davaya ilişkin delillerin, taraflarına tebliğ edilmediğini, motosiklet sürücüsü olan davacının kask takmaması nedeniyle olayda müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, …’nın sorumluluğunun teminat limiti ve kusur oranıyla sınırlı olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın kabulü ile; 76.835,03 TL tazminatın 19/11/2015 olan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; olayda, plakası tespit edilemeyen aracın varlığının davacılar tarafından ispat edilemediğini, Mahkemece bu hususun gözden kaçırıldığını, kaza ile ilgili şüpheliye ait bir araç, tanık ifadesi ve güvenlik kamerası görüntüsünün dahi bulunmadığını, kaza tespit tutanağının da bulunmadığını, Mahkemece alınan kusur raporunun sadece davacının beyanı esas alınarak düzenlendiğini, davacının beyanı dışında hiçbir delilin bulunmadığını, olayın trafik kazası olduğunun ispatlanamadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi kapsamında kaldığı iddiasıyla, TBK’nın 54. maddesi gereğince yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat istemine ilişkindir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi ile … Yönetmeliği’nin 9/1-a maddesi gereğince, davalı …’nın sorumluluğunun doğabilmesi için, dava konusu olayın trafik kazası olması ve ilgili maddede belirtilen hallerin gerçekleşmesi, başka bir deyişle ilgili maddelerde sayılan hallerin gerçekleştiğinin, davacı tarafça ispatlanması gerekmektedir. Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince, davaya konu olayın gerçekleşmesine, plakası tespit edilemeyen ve kaza mahallini terk eden bir aracın sebep olduğu ve bu nedenle …’nın sorumlu olduğuna hükmedilmiş ise de; davacı, 08/12/2011 tarihinde, saat 23:40’ta Bakırköy Devlet Hastanesinde polise müşteki olarak verdiği ifadesinde, “Ben bugün motosiklet almak için Bezirgan Bahçe mevkiine geldim. Oradan motosiklet ile Turgut Özal Bulvarı’ndan Yarımburgaz istikametine giderken çöp arıtma tesisinin önüne geldiğimde rengini, markasını alamadığım bir araç bana çarptı, ben yaralandım. Beni yaralayan şahıs veya şahıslardan davacı ve şikayetçi değilim.” şeklinde beyanda bulunmuştur. Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2011/49732 soruşturma numaralı dosyasında yapılan soruşturma sonucunda, şüpheli şahıs ya da aracın tespit edilemediği ve müştekinin şikayetçi olmaması nedeniyle 06/01/2012 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiştir. Davacı 14/02/2012 tarihli dilekçesiyle, takipsizlik kararının usule aykırı olduğunu, polis memurlarının hastanede kendisine kağıt imzalattığını, bilincinin tam yerinde olmaması nedeniyle kağıdı imzaladığını belirtmiştir. Davacının takipsizlik kararına itirazını değerlendiren İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi, 16/03/2016 tarihli ve 2012/247 D.İş sayılı kararı ile davacının itirazının reddine karar vermiştir. Dava dosyasında davacının ne şekilde yaralandığına ilişkin, davacının anlatımındaki soyut ve dayanaksız beyanı dışında bilgi ve sunulmuş delil bulunmamaktadır. “Sigorta kapsamında kalan rizikonun gerçekleştiğini” ispat yükü davacıdadır. Sigortacı üzerindeki ispat yükü ise gerçekleşen rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkindir. Buna göre öncelikle davacı, sigorta kapsamında kalan rizikonun gerçekleştiğini ispat etmelidir. Başka bir deyişle davacının yaralanmasının, plakası tespit edilemeyen bir aracın kusurundan kaynaklanan kazadan dolayı gerçekleştiği ya da olayda plakası tespit edilemeyen bir aracın varlığı davacı tarafça ispatlanamamıştır. Bu durumda, …’nın, davacının maluliyet zararından sorumlu tutulması dosya içeriğine uygun olmayıp davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, davalı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüştür.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-)Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-)Davanın reddine, 2-)Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 54,40 TL ilam harcının, davacı tarafça yatırılan 312,3 TL harçtan mahsubu ile bakiye 257,9 TL harcın davacıya iadesine, 3-)Davalı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden, reddedilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/4. maddesi gereğince 10.788,55 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 4-)Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 5-)Gider avansından artan miktarın HMK’nin 333. maddesi uyarınca yatıran tarafa iadesine,
B-)İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN: 1-)Davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından iadesine, 2-)İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan 188,13 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-)İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 5-)İstinaf kanun yolu incelemesi sonucunda verilen karara göre davalı … tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan teminat mektubunun İİK’nın 36/5. maddesi uyarınca davalıya iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, HMK’nın 361. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.17/12/2020