Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1432 E. 2020/4502 K. 30.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1432
KARAR NO: 2020/4502
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/03/2018
NUMARASI: 2016/169 (E) 2018/160 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 30/12/2020
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkillerinin murisi …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile tek taraflı kaza yaparak vefat ettiğini, söz konusu aracın trafik sigortası bulunmadığını belirterek davacı eş için şimdilik 5.000,00 TL ve her bir çocuk için 500,00 TL olmak üzere 6.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde; davanın kabulüyle, davacı … için 161.287,42 TL, davacı … için 16.202,97 TL, davacı … için 2.725,66 TL olmak üzere toplam 180.216,05 TL destek yoksun kalma tazminatının 16/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili; destek şahsının kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin teminat kapsamı dışında olduğunu, kabul şekli bakımından da faizin avans faizi olarak belirlenmesinin hatalı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava, … plaka sayılı araç sürücüsünün tam kusurlu bir şekilde gerçekleştirdiği trafik kazası neticesinde vefat etmesi nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. Destek zararı, ölenin mirasçılarının (yakınlarının) zarara neden olanlardan talep ettikleri bir tazminattır. İşletenin (sürücünün) yakınlarının uğradıkları destek zararının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığı konusunda açık bir yasal düzenleme bulunmadığı gibi poliçe genel şartlarında da böyle bir kısıtlama yoktur. O halde; işletenin ölümü nedeni ile onun desteğinden mahrum kalanların trafik sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatı talep edebilecekleri ilke olarak kabul edilmelidir. Nitekim davalı tarafın dayandığı karardan sonra Hukuk Genel Kurulunca verilen 14/03/2019 gün ve 2017/17-1089 E, 2019/294 K sayılı ilamında, işletenin ve sürücünün, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup bu zarar gerek kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, davacıların hakkına desteklerinin kusurunun olması etkili bir unsur olarak kabul edilemeyeceğinden destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilebileceği kabul edilmiştir. (HGK’nın 15.6.2011 gün ve 2011/17-142 Esas-411 Kararı, HGK’nın 22.2.2012 gün, 2011/17-787 Esas 2012/92 Karar sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 08/12/2015 tarih, 2014/3061 Esas, 2015/13605 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir.) Bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. Ne var ki, zorunlu trafik sigortası olmayan araç kamyonet olup ruhsatnamesine göre kullanım amacı “hususi-yük nakli” olarak belirtilmiş olmakla ticari araç olmadığından, temerrüt faizi olarak yasal faize hükmedilmesi gerekirken avans faizine hükmedilmesi doğru olmamıştır (Yargıtay 17. HD 2015/1724 E. 2017/9209 K. Sayılı kararı aynı yöndedir). Bu itibarla, bu husustaki istinaf itirazının kabulü gerekmiştir. HMK 353/1-b/2. maddesinde yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilip de yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verileceği öngörülmüştür.Bu durumda anılan yasal düzenleme doğrultusunda ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak faiz yönünden düzeltilmek suretiyle aşağıdaki şekilde hüküm vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile; A-1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca davalı … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2- İlk Derece Mahkemesi KARARININ KALDIRILMASINA, 3- Davalı tarafından yatırılan 3.077,64 TL istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 4-Davalı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcının, davacılardan alınarak davalıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,6-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, B) 1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında kararla; Davacıların davalarının kabulü ile davacı … için 161.287,42 TL, davacı … için 16.202,97 TL, davacı … için 2.725,66 TL olmak üzere toplam 180.216,05 TL nin 16/05/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 2-Alınması gerekli 12.310,56 TL harçtan davacı tarafça peşin yatırılan 29,20 TL’ nin ve bilahare ikmal edilen 2.975,00 TL ıslah harcının mahsubu ile 9.306,36 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye irat kaydedilmesine, 3-Davacı tarafça yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 29,20 TL peşin harç, ikmal edilen 2.975,00 TL ıslah harcı, 4,30 TL vekalet harcı, 6,80 TL vekalet pulu, 762,70 TL tebligat/posta/bilirkişi gideri olmak üzere toplam 3.807,2 TL nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 4-Davacı taraf kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 16.762,96 TL nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, 5-Taraflarca yatırılan ve harcanmayan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, Dair, davacı … ve davacı … bakımından açılan maddi davasında davalı aleyhine hükmedilen miktarlar gözetilerek 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN; Davacı … bakımından ise kabul edilen miktar gözetilerek kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 30/12/2020