Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1411 E. 2020/4357 K. 10.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1411
KARAR NO : 2020/4357
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/01/2018
NUMARASI : 2016/498 (E) – 2018/44 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ: 10/12/2020
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 05/01/2016 tarihinde müvekkillerinin çocukları …, davalı … şirketinin ZMMS poliçesi ile sigortacısı olduğu … plakalı araç ile seyir hainde iken aracın direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybettiğini belirterek her bir müvekkili için şimdilik 100,00’er TL, toplam 200,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde davacı anne … için 32.992,22 TL ve davacı baba … için 13.335,38 TL destekten yoksun kalma tazminatının, temerrüt tarihi olan 26/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.Karara karşı davalı vekili tarafından, davacıların desteği olan araç sürücüsünün kazanın gerçekleşmesinde tam kusurlu olması nedeniyle rizikonun teminat kapsamından olmadığını, 01/11/2017 tarihli Hukuk Genel Kurulu kararının da bu yönde olduğunu, ayrıca 6704 sayılı Yasa ile 2918 sayılı Yasanın 92. maddesinde yapılan değişiklik ve genel şartların A.6. maddesi uyarınca da yasal boşluk doldurularak rizikonun teminat dışı olduğunun düzenlendiğini belirtilerek istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Karara karşı davacılar vekili tarafından da her bir davacı bakımından ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmemiş olmasının doğru olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunda bulunulmuştur. 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi; 05/01/2016 tarihinde gerçekleşen davaya konu kaza nedeniyle sigrta sözleşmesinin varlığı, rizikonun sözleşmenin yürürlük süresi içerisinde gerçekleşmiş olması, desteklik ilişkisi ve tazminatın hesap ve yöntemine dair herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.İstinafa konu konu uyuşmazlık desteğin tam kusurlu bir şekilde meydana getirdiği trafik kazasında ölümünden kaynaklı olarak destekten yoksun kalma tazminatı talep edilip edilemeyeceği, bir başka ifade ile rizikonun teminat kapsamında olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Anayasanın 152 ve 153. maddelerinde öngörülen düzenlemelere göre; “Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte, elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanmasının zorunlu olması karşısında, “iptal kararının” Resmi Gazete de yayınlandığı tarihten sonra; HMK 33. maddesi uyarınca, yürürlükteki yasaları uygulamakla yükümlü bulunan mahkemelerin iptal kararı ile keenlemyekun (yok hükmünde) olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkileri bulunmamaktadır. (İÇ, BBGK.nun 1960/21 Esas ve 9 sayılı kararı; HGK nun 21.01.2004/10-44 Esas ve 19 Sayılı; ayrıca 07.04.2004 gün, 214 E ve 19 sayılı ve 2004/448 Esas ve 461 sayılı kararları)Her ne kadar 01.06.2015 tarihinden sonra gerçekleşen davaya konu kaza ile ilgili olarak sözü geçen tarihte yürürlüğe giren genel şartların A.6. maddesi (d) bendindeki “destekten yoksun kalan hak sahibinin, sigortalının sorumluluk riski kapsamında olmakla beraber destek şahsının kusuruna denk gelen destek tazminatı taleplerinin teminat dışı bırakılmasına” ilişkin düzenleme ile 6704 sayılı yasanın 4. maddesi ile değişik 2918 sayılı Kanunun 92. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (i) bendinde düzenlenen “bu kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler” şeklindeki düzenlemeler doğrultusunda uygulama yapmak gerekir ise de; istinaf aşamasında, Anayasa Mahkemesinin 17/7/2020 tarihli ve E.:2019/40; K.:2020/40 sayılı kararı ile sözü geçen 2918 sayılı Kanunun 92/1-i maddesi iptal edilmiş bulunduğundan ve kaza tarihi itibariyle de 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı yasa ile değişik 2918 sayılı yasanın 92. maddenin g ve h bendlerindeki düzenlemeler merii olmadığından uyuşmazlığın çözümünde anılan yasal düzenlemelerin uygulanması mümkün bulunmamaktadır.Bir an için kanun iptal edilmiş olmasına rağmen halen yürürlükte bulunan genel şartların A.6. maddesi (d) bendindeki hükmün uygulanması gerektiği ileri sürülebilir ise de; kaza tarihi itibariyle davaya konu rizikonun teminat dışı bırakıldığına ilişkin bir düzenleme kanunlarda bulunmamasına rağmen idari bir düzenleme ile kanunda sayılan teminat dışı hallere ilaveten -kanunun teminat dışı bir hal olarak görmediği bir meselede- hüküm getirilmesi, kanuna açıkça aykırılık teşkil etmek olup; bu görüş yerinde değildir.O halde, iptal kararıyla ortaya çıkan kanun boşluğunun yeni genel şartların yürürlük tarihinden önce Yargıtay içtihadları ile ortaya konulan ilke ve kurallar ile 2981 sayılı Yasa hükümleri doğrultusunda doldurulması gerektiği, bu meyanda olmak üzere davacıların sırf ölenin mirasçısı sıfatı ile değil destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla talepte bulundukları, destekten yoksun kalma tazminatının miras yoluyla geçen bir hak niteliğinde değil sigorta hukuku kapsamında talep edilen bir hak olduğu, bu durumda ölen kişinin sigortalı aracın işleteni veya sürücüsü olmasının bir öneminin olmadığı, ölenin kusurunun üçüncü kişi konumunda olan mirasçılara yansıtılamayacağı karşısında rizikonun teminat kapsamında olduğuna ilişkin kabul şeklinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır (davalı tarafından dayanılan karar tarihinden sonraki tarihli Hukuk Genel Kurulunun 14/03/2019 gün ve 2017/17-1089 E, 2019/294 K sayılı ilamı aynı yöndedir), 2-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun değerlendirilmesi;6100 sayılı HMK’nın 57 ve 58. maddeleri uyarınca maddi tazminat talebinde bulunan davacılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı, aralarında ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğu, usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açılmış olmasının her bir davacı bakımından açılan davaların bağımsızlığını etkilemeyeceği karşısında, kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına her bir davacı yönünden kabul edilen tazminat miktarına göre AAÜT’nin 10/2. maddesi uyarınca ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmemiş olması doğru olmamıştır.3-O halde, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince mahkeme kararıı, vekalet ücreti bakımından düzeltilerek ilk derece mahkemesi karar tarihi itibariyle hesaplanan vekalet ücreti hüküm altına alınmak suretiyle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçe ile;A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,2-Davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş olması nedeniyle alınması gereken istinaf karar harcından peşin alınan harcın mahsubu bundan sonra kalan 2.373,00 TL harcın davalı … şirketinden tahsil edilerek HAZİNEYE İRAT KAYDINA,3-Artan gider avansının davalı tarafa iadesine, B)1-Davacılar vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf başvurusunun KABULÜNE 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesi kararının BÜTÜNÜYLE KALDIRILMASINA,3- İstinafa başvuran tarafça yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,5-İstinaf talep eden tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 6-Davacı tarafça yatırılan 98,10 TL istinaf başvuru harcı ile 56,50 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama giderinin, davalıdan alınarak davacılara verilmesine,C)1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/2. maddesi hükmü uyarınca düzelterek yeniden esas hakkında kararla; davacı … için 32.992,22 TL ve davacı …’ için 13.335,38 TL destekten yoksun kalma tazminatının, temerrüt tarihi olan 26/04/2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,2-Harçlar Yasası uyarınca alınması gerekli 3.164,64 TL harçtan peşin alınan 29,20 TL harcın, 158,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 2.977,44 TL harcın davalıdan tahsili ile HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davacılar tarafından, dava açıldığı sırada yatırılan 29,20 TL peşin, 158,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 187,20 TL harcın davalıdan alınarak, davacılara verilmesine,4-Davacılar tarafından yapılan 29,20 TL başvuru harcı, 750,00 TL bilirkişi ücreti, 138,00 posta masrafı olmak üzere toplam 917,20 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, 5-Davacı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 3.959,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile adı geçen davacıya verilmesine,6-Davacı … kendisini bir vekil ile temsil ettirdiğinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.180,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile adı geçen davacıya verilmesine,7-Karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıların gider avansından artan bakiyesinin iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi. 10/12/2020