Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1399 E. 2020/4325 K. 09.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1399
KARAR NO: 2020/4325
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/02/2018
NUMARASI: 2014/560 Esas – 2018/83 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı
KARAR TARİHİ: 09/12/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince; davacı … için 7.897,00 TL, davacı … için 7.102,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsil edilerek davacılara verilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekili dilekçesinde özetle; uyuşmazlık konusu davanın teminat dışı olduğunu, İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarına göre kazanın tek taraflı olarak sigortalı araç sürücüsü … tarafından kusurlu olarak gerçekleşmiş olması nedeniyle sigortalının kendisinin uğrayacağı zararın teminat dışında kaldığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi uyarınca istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan incelemede: Davacıların desteği …’ın, yönetimindeki davalı … Sigorta AŞ’ye devredilen … Sigorta AŞ ile dava dışı … Ticaret Limited Şirketi arasında akdedilen Motorlu Kara Taşıtları İhtiyari Mali Sorumluluk teminatını da içeren 17/03/2011 başlangıç, 17/03/2012 bitiş tarihli kasko sigortası poliçesiyle sigortalanmış … plaka sayılı araçla 03/05/2011 günü saat 23:30 sıralarında seyir halinde iken, yolun sağında bulunan bariyerlere çarparak öldüğü konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Somut olayda tartışılması gereken hukuki sorun, desteğin kendi kusuruyla meydana gelen kaza sonucu ölümüyle ortaya çıkan destekten yoksun kalma zararından, İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortacısı davalının sorumlu olup olmadığına ilişkindir. İhtiyari Mali Mesuliyet Sigortası (İMMS), motorlu araç işleteninin, bu aracın işletilmesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu (KTK) ve genel hükümlere göre oluşan ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) limiti üzerinde kalan hukuki sorumluluğunu sigorta poliçesinde yazılı azami hadlere kadar sigorta güvencesi altına alan bir sigorta sözleşmesidir. Bu sözleşme, ZMSS ‘nin güvencesini yeterli bulmayan işletenler tarafından ek olarak yapılmaktadır. İMMS kapsamının başlangıç noktası, ZMSS limitinin üzerinde kalan kısımdır. Kapsamın sonu ise İMMS limitidir. İMMS Poliçesi Genel Şartlarının 1’inci maddesine göre, sigortacının sorumluluğu ZMSS poliçesi limitinin üzerinde kalan miktardan başlayıp, İMMS teminat limiti ile sona ermektedir. Bu limitin tesbitinde, ZMSS’nin hiç yapılmaması veya teminat miktarlarının yeni limitlere getirilmemesi halinde, Hazine müsteşarlığınca tesbit olunan yeni tarife limitleri esas alınır. Bu durumlarda dahi, İMMS’nin sorumluluğu ZMSS limitini aşan kısım için söz konusudur. Davalı … Sigorta AŞ’ye devredilen … Sigorta AŞ ile dava dışı … Ticaret Limited Şirketi arasında “Maksi-Kasko Sigorta Poliçesi” başlıklı ihtiyari mali mesuliyet teminatını içeren poliçenin akdedildiği tarihte ve halen yürürlükte olan Motorlu Kara Taşıtları İhtiyari Mali Sorumluluk Sigortası Poliçe Genel Şartlarının (İMSSPGŞ), “Sigorta Teminatının Kapsamı” başlıklı 1’inci maddesi uyarınca “sigortacı, işbu poliçede gösterilen aracın kullanılmasından doğan ve Karayolları Trafık Kanununa ve Umumi Hükümlere göre aracın işletenine terettüp eden hukuki sorumluluğu ve bu poliçe teminat kapsamında olmak şartıyla Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası hadlerinin üzerinde kalan kısmını, poliçede yazılı hadlere kadar temin eder. İşbu sigorta, sigorta ettirenin haksız taleplere karşı müdafaasını da temin eder.” 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 91/1’inci maddesinde, “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanunun 85/1’inci maddesinde; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı belirtilmiş, anılan Kanununun 85’inci maddesinin son fıkrasında maddesinde ise,“ işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, dava konusu rizikonun gerçekleştiği ve kasko poliçesinin akdedildiği tarihte yürürlükte bulunan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1’inci maddesinde sigortanın kapsamı, “sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” biçiminde ifade edilmiştir. Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, ZMSS; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3’üncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır. Hemen belirtmek gerekirki, tehlike sorumluluğu niteliğindeki işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu mali sorumluluk sigortacısının sorumuluğu da 2918 sayılı KTK’nin 91’inci maddesinde düzenlenen sorumluluğu da tehlike sorumluluğu kapsamında değerlendirilmelidir. Öyleyse, hem işletenin hem de sigortacının sorumluluğu, hukuki niteliği itibarıyla tehlike sorumluluğuna ilişkin olduğundan, uyuşmazlığın bu çerçevede ele alınarak, çözümlenmesi gerekmektedir. 2918 sayılı KTK’de mali sorumluluk sigortası yaptırma zorunluluğu yanında, kapsam dışında kalan hallerin düzenlendiği 92’nci maddesinde;“Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadırlar. a)İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler, b)İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler, c)İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler, d)Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler, e)Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar, f)Manevi tazminata ilişkin talepler.” hükmü ile, zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış; burada örnekseme yoluna gidilmeyip; tek tek ve sınırlı olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır. Somut uyuşmazlık bakımından, davalı … Sigorta AŞ’ye devredilen … Sigorta AŞ ile dava dışı … Ticaret Limited Şirketi arasında İMSS teminatını da içeren kasko sigortası poliçesinin akdedildiği ve rizikonun meydana geldiği tarihlerde; 26/04/2016 gün ve 29695 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanunun 4’üncü maddesiyle değiştirilen 2918 sayılı KTK’nin 92/g maddesinin yürürlükte olmadığı gibi, 01/06/2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklikten önce yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının uygulanması gerekmektedir. Haksız bir eylem sonucu ölenin desteğinden yoksun kalan kişiler 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 53/3’üncü maddesine dayanarak bu sebeple uğradıkları kayıpların ödettirilmesini isteyebilir. Öğretide destek, “bir kimseye fiilen sürekli ve düzenli bir şekilde bakan ve olayların olağan akışına göre ona bu tarzda ilerine bakması kuvvetle tahmin edilen (büyük olasılık olan) kimse o kişinin desteğidir. Destekle ölenin baktığı kişinin, aynı ailenin bireyleri, kan hısmı veya birinin diğerinin mirasçısı olması şart değildir.” biçiminde tanımlanmakta, desteğin yardımı da “… Desteğin geçimini sağlama veya geçimine katkıda bulunma yardımı, para verme tarzında olabileceği gibi bir kimseye hizmet görme tarzında da olabilir. Keza bunların dışında bir fayda sağlama da destek olma durumu yaratabilir…” olarak açıklanmaktadır. (Prof. Dr. M. Kemal Oğuzman, Prof. Dr. M. Turgut Öz, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Genişletilmiş 11.bası, 2.cilt, sayfa 120) Diğer bir anlatımla destekten yoksun kalma tazminatı, desteğin mirasçısı olarak geride bıraktığı kişilere değil, desteğinden yoksun kalanlarına aittir. Destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
Destekten yoksun kalma tazminatı isteyebilecek kişiler arasında, mirasçılardan başka kişiler de olabileceği konusunda da herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.06.2011 gün ve 2011/17-142 (E)- 2011/411 (K) sayılı kararında açıklandığı gibi; murisin trafik kazasından kaynaklanan bir sorumluluğu söz konusu olduğunda ve koşulları oluştuğunda mirasçıları bundan sorumlu olduğu halde, aynı olay nedeniyle destekten yoksun kalan ve fakat mirasçı olmayan kişiler bundan sorumlu değildir. Davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talebine dayanak olarak gösterdiği zarar; sürücünün ölümü sonucunda meydana gelmekle birlikte salt onun desteğinden yoksun kalınması olgusuna dayalı, mirasçılık sıfatıyla bağlı olmaksızın uğranılabilen bir zarardır. Sürücünün ölümü zararı doğuran olay olmakla birlikte, zarar doğrudan üçüncü kişi durumundaki destekten yoksun kalanlar üzerinde oluşmuştur. Bu zarardan doğan hak desteğe ait olmadığına göre, onun kusurunun bu hakka etkili olması da düşünülemez. Şu hale göre 2918 sayılı KTK’nin 92/g maddesinin poliçenin akdedildiği tarihte yürürlükte olmadığı da gözetildiğinde; sürücü murisin, ister kendi kusuru ister bir başkasının kusuru ile olsun, salt ölmüş olması, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğurup; bu zarar gerek Kanun gerek poliçe kapsamıyla teminat dışı bırakılmamış olmakla, desteğinin kusurunun olması, davacının hakkına etkili bir unsur olarak kabul edilemez ve destekten yoksunluk zararından kaynaklanan hakkın sigortacıdan talep edilmesi olanaklıdır. Davacıların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettiği hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Somut olayda, davacıların talebi ve iddia ettiği zarar, ölenin mirasçısı sıfatına değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatına dayanmaktadır. Dolayısıyla, davacıların ölenin mirasçısı sıfatına dayanmayan, doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki desteğin kusuru davacıya yansıtılamayacak ve desteğin kusuru onun desteğinden yoksun kalan davacıyı etkilemeyecektir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise davacıların ZMSS teminatını aşan zararlarının İMMS teminatı kapsamında olduğu belirtilerek, İMMS teminat limitine göre davacılar arasında yapılan garame hesabına göre davacı …’ın talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı tutarının 7.897,22 TL, davacı …’ın talep edebileceği destekten yoksun kalma tazminatı tutarının ise 7.102,78 TL olacağı belirtilmiştir. Somut uyuşmazlık yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde, ölenin desteğinden yoksun kalan davacıların bu sebeple uğradıkları zararın, ZMSS poliçesinin teminat limitinin üstünde kalması nedeniyle karşılanamayan kısmının, İMMS poliçesinde belirtilen limit kapsamında davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, davalı … Sigorta AŞ vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta AŞ vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanununa göre alınması gereken 1.024,65 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 256,16 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 768,49 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsil edilerek Hazineye verilmesine, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 09/12/2020