Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1398 E. 2020/4036 K. 15.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1398
KARAR NO: 2020/4036
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/12/2017
NUMARASI: 2014/287 Esas – 2017/907 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı
KARAR TARİHİ: 15/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müteveffa …’in 09/07/2014 tarihinde davalı sürücü …’ın yüzde yüz kusuru ile meydana gelen tek taraflı trafik kazasında vefat ettiğini, diğer davalının kazaya karışan … plakalı aracın işleteni olduğunu, müvekkilleri baba … ve anne …’nın her biri için şimdilik 1.000,00′ er TL destekten yoksun kalma tazminatı ile 70.000,00 TL’den 140.000,00 TL manevi tazminat, müteveffanın kardeşi davacı … için 10.000,00 TL manevi tazminat olmak üzere toplamda 112.000,00-TL tutarındaki maddi ve manevi tazminatın davalı … Sigorta AŞ bakımından poliçe limitleri ile sınırlı olarak yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsilini ve talep ve dava etmiştir. Davacı vekili bilirkişi raporundan sonra davasını, davacı … için 95.660,00 TL; davacı … için 99.115,76 TL olarak ıslah emiş, birleşen dosyada ise davacı … için ıslahla artırılan miktar dışında kalan 7.200,00 TL talebinde bulunmuştur. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket sigortalısı … plakalı araç sürücüsünün dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunup bulunmadığının tespitinin gerektiğini, şartların varlığı halinde sigortalı araç sürücüsü ve işletenine rücu hakları saklı kalmak kaydıyla davanın reddine, karar verilmesini talep etmişlerdir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kamu davasının sonucunun beklenmesi gerektiğini destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin reddini, davacıların talep ettikleri manevi tazminat miktarının haksız zenginleşmeye yönelik olduğunu beyanla haksız ve dayanaksız davanın reddini talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesince; davacı … adına açılan maddi tazminat davasının reddine, davacılar … ve … adına açılan maddi tazminat davasının kabulü ile davacı … lehine 39.903,53-TL, davacı … lehine 95.660,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinin sorumluğu sigorta limiti ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, toplam 135.563,53-TL maddi tazminatın 2.000-TL lik kısmı yönünden davalı sigorta şirketi için dava tarihi olan 08/08/2014 tarihinden itibaren, diğer davalılar için olay tarihi olan 09/07/2014 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, 133.563,53-TL kısmı yönünden davalı sigorta şirketi için ıslah tarihi olan 17/06/2016 tarihinden itibaren, diğer davalılar için olay tarihi olan 09/07/2014 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına; davacılar tarafından açılan manevi tazminat davasının kabulü ile, davacı … lehine 70.000-TL, davacı … lehine 70.000-TL, davacı … lehine 10.000-TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan olay tarihi olan 09/07/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine,; birleşen (Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/683 esas sayılı) dosya yönünden: 7.200-TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketinin sorumluğulu sigorta limiti ile sınırlı olmak üzere davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’e ödenmesine, 7.200-TL maddi tazminat için davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 30/06/2017 tarihinden itibaren , diğer davalılar yönünden olay tarihi olan 09/07/2014 tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, karar vermiş, karara karşı bütün taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; maddi ve manevi tazminat miktarının düşük olarak belirlenmesi, maddi tazminatın ıslah edilen kısmı yönünden ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi ve tazminattan yetiştirme gideri indiriminin fazla yapılması yönlerinden kararın kaldırılmasını ve dosyanın yeniden incelenmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesini yada düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; müteveffanın 6 yaşından itibaren anne ve babaya destek olacağı varsayımı ile hesaplama yapılarak davanın kabulüne karar verilmiş olmasının hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün kusuruna ilişkin değerlendirmenin yerinde olmadığını, destek alacaklısı davacı babanın ölen destek dışındaki çocuklarının da tazminat hesabında nazara alınması gerektiğini beyanla, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. Davalılar … ve … vekili istinaf başvurusunda, davalı … Sigorta AŞ vekilinin istinaf itirazlarını tekrarla, ayrıca manevi tazminatın fahiş belirlendiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacılar vekilinin istinaf itirazlarının ve davalılar … ve … vekilinin manevi tazminata ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesinde: Kazanın meydana geliş şekli, kusur durumları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarlarının, TBK’nın 56. maddesinde düzenlenen manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğu kanısına varıldığından, davacılar vekilinin ve davalılar … ve … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın temeli haksız eyleme dayanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla, zarar gören, gerek en başta dava dilekçesinde talep ettiği miktara, gerekse sonradan ıslaha konu ettiği kısma ilişkin olarak dava tarihinden itibaren temerrüt faizi istemiş olmakla, her iki durum için de davalı sigorta şirketi bakımından faiz başlangıcı dava tarihi olacaktır. O halde, davalı sigorta şirketi bakımından faiz başlangıcının asıl ve ıslah edilen kısım yönünden dava tarihi olarak kabulü gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Yine, davacıların desteği olan …, kaza tarihinde 3 yaşındadır. MK’nın 185.madde hükmüne göre anne-baba birlikte çocukların bakımından sorumludur. Aynı yasanın 327.maddesinde ise “Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba birlikte tarafından karşılanır” denilmektedir. Bu nedenle küçüğün annesi ve babasının gelirlerinin bir kısmını desteğe yetiştirme gideri olarak ayıracaklarının kabulü gerekir. Her baba ve annenin çocuğunu belli bir yaşa kadar büyütmek, yetiştirmek ödevi olup çocuğun ölümü nedeni ile artık yapılması gerekmeyecek yetiştirme giderlerinin hesaplanarak destekten yoksun kalma tazminatından düşülmesi gerekmektedir. Kaza tarihinde 3 yaşında olan desteğin ölümü sebebi ile annenin çalışıyor olması halinde hem anne hem de baba yönünden hesaplanacak tazminattan, asgari ücretin %5’i oranında, annenin çalışmayıp aile ekonomisine katkısının bulunmadığının tespiti halinde ise, sadece baba yönünden hesaplanacak tazminattan asgari ücretin %5’i oranında yetiştirme giderinin indirilmesi gereklidir. Bu bakımdan, hükme esas alınan bilirkişi raporunda babanın gelirinin 1/4’ünün yetiştirme gideri olarak tazminattan indirilmesi doğru bir uygulama olmayıp davacı vekilinin bu husustaki istinaf itirazı yerinde görülmüştür. Davalı … Sigorta vekilinin ve davalılar … ve … vekilinin (manevi tazminata ilişkin istinaf itirazlarının dışındaki) istinaf itirazları bakımından: Davaya konu kazanın meydana geliş şekli, kazaya ilişkin tutanak ve beyanlar itibarıyla bilirkişinin kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğuna yönelik görüşü ve mahkemenin tazminat hesabında bu raporun esas alınması yönündeki uygulamasında dosya içeriği ile usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır. Ancak; Tazminatın kapsamı ile ilgili olarak hazırlanan ve mahkemece de benimsenen bilirkişi raporunda; 3 yaşında iken yaşamını yitiren destek …’in 6 yaşından itibaren ailesine destek olabileceği varsayılmış, asgari ücret üzerinden destekten yoksun kalma tazminatı hesaplamıştır. Birçok yargıtay kararında ifade edildiği ve uygulamada da benimsendiği üzere; “çocuğun 18 yaşına gelmesi ile birlikte gelir elde edeceği ana ve babasına destek olacağı varsayılmaktadır. Ancak ileriki yaşlarda çocuğun büyüyerek evleneceği ve en az iki çocuğunun olacağı gelirinin bir kısmını ana ve babasına da ayıracağı varsayılır. Bu şartlarda çocuğun gelir elde etmesi ile birlikte evleninceye kadar gelirinin yarısını kendisine ayıracağının, yarısını da ana ve babası ile paylaşacağının varsayılması hayatın olağan akışına uygun düşecektir. Ancak destek çocuğun ileride evlenmesi ile birlikte pay esasına göre 2 pay desteğe ayrılacak, 2 pay eşe, birer pay ana ve babaya verilecektir. Destek, ileriki yıllarda evlenmesi ile birlikte bir süre sonra ilk çocuğu ve yine bir süre sonra ikinci çocuğu olacağı varsayılır. Bu sebeple çocukların olacağı süreler içinde desteğe 2 pay, eşe 2 pay, çocuklara birer pay ayrılacak ve ana ve babaya da birer pay verilecektir.” O halde desteklilik süresi ve destek alacaklılarına ayrılacak paylar bu esaslara göre hesaplanması gerekirken, bu ilkelere uygun düşmeyen, 3 yaşında hayatını kaybeden desteğin 6 yaşından itibaren anne ve babasına destek olacağı öngörülerek düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi doğru olmamıştır. Yine, davacı … için sadece manevi tazminata ilişkin dava açılmasına rağmen: “davacı … adına açılan maddi tazminat davasının reddine” karar verilmesi de kamu düzenine aykırı bir husus olarak değerlendirilmiştir. Açıklanan gereklerle, yukarıda anlatılan ve yerinde görülen istinaf itirazlarına konu olan hususlarda bilirkişiden yeniden rapor alınarak sonucuna göre karar verilmek üzere taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davacılar vekilinin ve davalılar … ile … vekilinin manevi tazminata ilişkin hükümler bakımından istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 2-Taraf vekillerinin maddi tazminata ilişkin hükümler bakımından istinaf başvurularının KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 7-İstinaf talep edenler tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, manevi tazminata ilişkin hükümlerin HMK’nın 362/1-a maddesi; diğer hükümler bakımından HMK’nın 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.15/10/2020