Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1374
KARAR NO: 2020/4144
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2017
NUMARASI: 2016/347 Esas – 2017/924 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14/01/2014 tarihinde, müvekkilinin kullandığı … plakalı araç ile oğlunu okula bırakmak için … numaralı sokaktan çıkıp karşısındaki … numaralı sokağa girmek üzereyken, … Caddesi Gebze istikametinden Çayırova istikametine doğru hızla gelen … plakalı aracın arkadan çarpması sonucunda yaralamalı ve maddi hasarlı tarafik kazasının meydana geldiğini, kaza nedeniyle maddi hasara uğrayan müvekkilinin maddi zararının, davalı sürücü ve diğer davalı ZMS sigortacısı tarafından karşılanmadığını, kazanın üzerinden 4 ay zaman geçmesine rağmen müvekkiline ödeme yapılmadığını ve hasar dosyasının kapatıldığını öğrendiklerini iddia ederek, davalı tarafın kusuruyla meydana gelen trafik kazası nedeniyle, hasarın ve onarım süresinin ve bu süre için ulaşım giderlerinin tespiti ve belirsiz alacak davası ile sonradan artırılmak üzere şimdilik 15.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline ve 10.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle; taraflarına yalnızca dava dilekçesinin tebliğ edildiğini, eklerinin gönderilmediğini, bu hususun HMK’nın 118,119 ve 121. maddelerine aykırı olduğunu, müvekkilinin … plakalı aracı ile anayol olan … Caddesi üzerinde, Gebze istikametinden Çayırova istikametine seyir halinde iken davacının hakimiyetindeki … plakalı aracın tali yoldan hızlı ve ani bir şekilde çıkmak suretiyle müvekkilinin aracına çarptığını ve hızını alamayarak park halindeki diğer araçlara da vurduğunu; kaza sonrasında düzenlenen kaza tespit tutanağında, tali yoldan ani çıkış yapan aracın, davacının aracı olmasına rağmen, müvekkili hakkında KTK’nın 57/1-A (Geçiş hakkı olan araçlara ilk geçiş hakkını vermemek) maddesini ihlal ettiğine ilişkin tespit yapıldığını, aynı tutanakta davacının Kanun’un 52/1-A (Kavşaklara yaklaşırken, dönemeçlere girerken, tepe üstlerine yaklaşırken, dönemeçli yollarda ilerlerken, yaya geçitlerine, hemzemit geçitlere, tünellere, dar köprü ve menfezlere yaklaşırken, yapım ve onarım alanlarına girerken hızlarını azaltmamak) maddesini ihlal ettiğinden, kusurlu olduğunun belirtildiğini, kazaya, davacının tamamen kendi kusuruyla sebebiyet verdiğini, davacının, kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu, müvekkilinin ise kusursuz olduğunu, davacının olayda asli kusurlu olduğunun mahkeme kanalıyla tespit edildiğini, 15/01/2014 tarihinde hatalı olarak düzenlenen trafik kazası tespit tutanağına karşı müvekkili tarafından Gebze 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2014/37 Değişik İş sayılı dosyasında itirazda bulunulduğunu, bu dosyaya sunulan 24/03/2014 tarihli bilirkii raporunda, davacı …’ın asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini ve tutanağın iptaline karar verildiğini, davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin kabulünün mümkün olmadığını, kazaya kendi kusuru ile sebebiyet verdiğinden herhangi bir tazminat talebinde bulunamayacağını iddia ederek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini talep etmiştir. Davalı … Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde özetle; 14/01/2014 tarihinde meydana geldiği iddia edilen kazaya karışan … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle müvekkili nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunduğunu, poliçeye göre maddi araç başı teminat limitinin 26.800,00 TL olduğunu, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığından, müvekkilinin poliçe sorumluluğunun olamayacağını, müvekkili şirkete tüm belgelerle birlikte kaza ve hasar ihbarında bulunulmadığından müvekkilinin temerrüde düşmediğini, davacı tarafından talep edilen tutarın fahiş olduğunu, manevi tazminat talebinin poliçe teminatı dışında olduğunu belirtmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın kısmen kabulüne, 2.000,00 TL’nin davalı …’ten kaza tarihi olan 14/01/2014 tarihinden, davalı … Sigorta A.Ş.’den ise dava tarihi olan 22/05/2014 tarihinden itibaren müşterek ve müteselsilen yasal faizi ile tahsiline ve davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının manevi tazminat davasının kısmen kabulüne, 1.000,00 TL’nin davalı davalı …’ten kaza tarihi olan 14/01/2014 tarihinden yasal faizi ile tahsiline ve davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili ile davalı … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme kararına esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu ve bu rapora karşı yaptıkları itirazların dikkate alınmadığını, kaza yerinde tutulan trafik tutanağında açıkça görüldüğü üzere, kazanın olduğu tarihte, kazanın olduğu kavşakta, müvekkilinin hareket istikametindeki yolun, anayol veya tali yol olduğu ayrımını sağlayan “Dur” tabelası bulunmadığı halde, bilirkişi tarafından yolun tali yol olduğu kabul edilerek müvekkiline asli kusur verildiğini, kaza sırasında yol kenarında “Dur” tabelası olmamakla birlikte, kazadan bir süre sonra yola “Dur” tabelası konulduğunu ve keşif sırasında bilirkişinin, sonradan konulan “Dur” tabelasını dikkate alarak asli kusuru müvekkiline verdiğini, bu konudaki itirazlarının değerlendirilmediğini, ayrıca kazadan bir süre sonra “Dur” tabelası konulduğu için davalı tarafça trafik kazası tespit tutanağına yapılan itirazın kabul gördüğünü ve tutanağın iptal edildiğini, oysa ki trafik tespit tutanağının doğru olduğunu ve kazanın olduğu tarih açısından gerçeği yansıttığını, değişen durumun, kazayla ilgili vakıayı değiştirmemesi gerektiğini; bilirkişi raporunda kaza öncesinde müvekkiline ait aracın değerinin 17.000,00 TL; hasarlı haliyle değerinin ise 6.000,00 TL olduğu ve bu miktar indirildiğinde hasarın 11.000,00 TL olduğunun tespit edildiğini ancak tespit edilen hurda bedelinin oldukça yüksek olduğunu, bu haldeki aracın 6.000,00 TL’ye satılmasının mümkün olmadığını, kusur durumuna göre davacının hasarının 2.750,00 TL ve aracın 20 gün tamirde kalacağı ve bu süre için ikame araç bedelinin 2.000,00 TL olarak tespit edildiğini, Yerel Mahkeme kararında bilirkişi raporundaki tespitlerin ayrıntısı ile belirtildiğini, ancak hüküm kısmında davanın kısmen kabulü ile 2.000,00TL maddi tazminatın kabulüne karar verildiğini, bilirkişi tespitinin gerçeği yansıttığı varsayılsa bile maddi hasar 2.750,00 TL olarak belirlenmişken, 2.000,00 TL olarak karar altına alınmasının anlaşılamadığını, 1.000,00TL olarak manevi tazminat miktarınında az olduğunu belirtmiştir. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın davacının asli kusuru ile gerçekleştiğini, bu nedenle müvekkilinden tazminat talep edilmesinin hakkaniyete aykırı olduğunu, dava dosyasında alınan bilirkişi raporlarında kusur oranlarının davacı için %75, müvekkili için %25 oranında tespit edildiğini, davacı, dava konusu kazanın sonuçlarına kendi kusuru ile sebebiyet verdiğinden tazminat taleplerinin haksız, zenginleşme amaçlı ve kötü niyetli olduğunu, bu nedenle söz konusu kararın bozulması gerektiğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan araç hasar tazminatı, ikame araç bedeli ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Dosya kapsamından, 14/01/2014 tarihinde davacının maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı araç ile davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı ve davalı …’in sürücüsü olduğu … plakalı aracın maddi hasarlı kaza yapması neticesinde davacıya ait aracın hasar gördüğü, davacının bu olay nedeniyle, araç hasar tazminatı, ikame araç bedeli ve manevi tazminat talebinde bulunduğu ve Mahkemece, yukarıda belirtildiği şekilde karar verildiği anlaşılmıştır. A-)Davacı vekilinin maddi ve manevi tazminata; davalı … vekilinin ise manevi tazminata yönelik istinaf başvurularının değerlendirilmesi: Mahkemece karara dayanak yapılan 12/01/2015 tarihli kusur bilirkişisinin raporunda, kazanın meydana gelmesinde .. plakalı aracın sürücüsü davacı …’nın %75, … plakalı aracın sürücüsü davalı …’in %25 oranında kusurlu olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun incelemesinde; raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, trafik kazası tespit tutanağı ve dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görüldüğünden, davacı vekili ile davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. 19/07/2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacıya ait aracın kaza öncesindeki rayiç değerinin 17.000,00 TL, aracın kaza sonrasındaki hasarlı değerinin (sovtaj bedelinin) 6.000,00 TL, hurda araç davacıda kaldığından toplam araç hasar tazminatının 11.000,00 TL, davalının kusur oranına tekabül eden ve davacının, davalıdan talep edebileceği araç hasar tazminatının 2.750,00 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Yine 13/07/2017 tarihli bilirkişi raporunda, davacının, kusur oranına göre talep edebileceği araç hasar tazminatının 2.750,00 TL ve kusur indirimi yapılmaksızın toplam ikame araç bedelinin 2.000,00 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Mahkemece de kararın gerekçesinde her iki rapora atıfta bulunulmasına rağmen, hüküm fıkrasında 2.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmesi doğru olmadığından, davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde görülmüştür. Başka bir deyişle davacı lehine, 2.750,00 TL araç hasar tazminatı ve toplam 2.000,00 TL’lik ikame araç bedelinden davalının kusur oranına tekabül eden 500,00 TL ikame araç bedeli olmak üzere toplam 3.250,00 TL maddi tazminata hükmedilmesi gerektiği kanısına varılmıştır. Davacı vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin itirazına gelince: Kazanın meydana geliş şekli, davacı ile davalı sürücünün kusur oranları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile İlk Derece Mahkemesi karararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; Mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun olduğu kanısına varıldığından, bu yöne ilişkin itiraz yerinde görülmemiştir. B-)Davalı … vekilinin, maddi tazminata yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesi: HMK’nın 341/2. maddesine göre miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. HMK’nın 341/4. maddesine göre ise alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. Ayrıca HMK’nın ek 1. maddesinin 1. fıkrasında;” HMK’nın 341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 04/01/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; “HMK’nın 341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu Yerel Mahkeme hükmünün verildiği 2017 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 3.110,00 TL olacaktır. Somut uyuşmazlıkta, davacı lehine 2.000,00 TL maddi tazminata hükmedilmiştir. Davacı lehine hükmedilen bu miktar, kararın verildiği 2017 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından, davalının, Mahkemece maddi tazminat yönünden verilen karar için HMK’nın 341/4. maddesi gereğince istinaf hakkı yoktur. Yerel Mahkemece karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir. Bu bağlamda; davacı vekilinin manevi tazminata yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, maddi tazminata yönelik istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm oluşturulmasına; davalı vekilinin maddi tazminata yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince reddine; manevi tazminata yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-)Davalı … vekilinin, maddi tazminata yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince REDDİNE, B-)Davalı … vekilinin, manevi tazminata yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, C-)Davacı vekilinin, manevi tazminata yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, D-)Davacı vekilinin maddi tazminata yönelik istinaf başvurusunun KABULÜ İLE, HMK’nın 353/1-b/2. Maddesi gereğince düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm oluşturulmak üzere KARARIN KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-)Maddi tazminat davasının KISMEN KABULÜNE, 2.750,00 TL araç hasar tazminatı ve 500,00 TL ikame araç bedeli olmak üzere toplam 3.250,00 TL maddi tazminatın davalı … yönünden kaza tarihi olan 14/01/2014 tarihinden, davalı … Sigorta AŞ. yönünden ise dava tarihi olan 22/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, davacının maddi tazminata ilişkin fazla isteminin REDDİNE, 2-)Manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜNE, 1.000,00 TL manevi tazminatın davalı davalı …’ten kaza tarihi olan 14/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili ile davacıya verilmesine, davacının manevi tazminata ilişkin fazla isteminin REDDİNE, 3-)Alınması gereken 290,32 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 426,95 TL’nin mahsubu ile artan 222,02 TL’nin harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, davacı tarafından yatırılan ve mahsup edilen 290,32 TL harcın 222,00 TL’ sinin davalılar … ve … Sigorta A.Ş.’ den müştereken ve müteselsilen, 68,32 TL’sinin davalı …’ten alınarak davacıya ödenmesine, 4-)Davacı tarafından yatırılan 25,20 TL başvurma harcı, 341,50 TL diğer giderler, 228,00 TL tebligat gideri, 700,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.294,70 TL yargılama giderinden kabul red oranına göre hesaplanan 220,10 TL’den, 168,32 TL’sinin davalılar … ve … Sigorta A.Ş.’den müştereken ve müteselsilen, 51,78 TL’sinin davalı …’ten tahsil edilerek davacıya ödenmesine, kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 5-)Davalı … tarafından yatırılan ve harcanan 29,00 TL yargılama giderinin kabul red oranına göre hesaplanan 25.52 TL’ sinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 6-)Maddi tazminat davası yönünden, davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 3.250,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve … Sigorta AŞ.’den müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 7-)Maddi tazminat davası yönünden, davalılar kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 10/2. maddesi gereğince 3.250,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine, 8-)Manevi tazminata davası yönünden, davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan AAÜT gereğince 1.000,00 TL vekalet ücretinin davalı …’ten tahsili ile davacıya verilmesine, 9-)Manevi tazminat davası yönünden, davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT 10/2 maddesi gereğince 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’e verilmesine, 10-)Yargılama sonucunda ve resen yapılacak gider olmadığı takdirde , gerekirse re’sen yapılacak gider de mahsup edilmek ve 6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince yatırılan avansın kullanılmayan kısmının talep halinde yatırana iadesine,
E-)İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-)Davacı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından iadesine, 2-)İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf başvuru harcının davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine, 3-)İstinaf aşamasında davalı … tarafından yapılan 139,0 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalının üzerinde bırakılması, 4-)Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 51,24 TL istinaf karar harcının, manevi tazminat hükmü yönünden alınması gereken 68,31 TL’den mahsubu ile bakiye 17,07 TL istinaf karar harcının davalı davalı …’ten tahsiline, 5-)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-)İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/10/2020