Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1333 E. 2020/4112 K. 27.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1333
KARAR NO: 2020/4112
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2017
NUMARASI: 2016/458 Esas – 2017/1053 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Destekten Yoksun Kalma Tazminatı ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ: 27/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekil dilekçesinde özetle; davalı …’in idaresindeki davalı … tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesiyle sigortalı … plaka sayılı araçla 13/05/2015 günü seyir halinde iken, asli ve tamamen kusurlu biçimde davacıların müşterek çocuğu …’a çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek, her iki davacı için ayrı ayrı 1.000,00 TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müteselsilen tahsiline, her iki davacı için ayrı ayrı 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı …’ten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın müvekkili şirkete 04/12/2014 – 2015 tarihleri arasında geçerli olmak üzere ZMMS poliçesiyle sigortalı olduğunu, destekten yoksun kalan davacılar için yaptırılan aktüer hesabı üzerine davacılara 6.053,38 TL ödeme yapıldığını, tekrar aktüer hebası yaptırılması halinde ödeme tarihinden itibaren faiz güncellemesi yapılması gerektiğini, haksız fiilden kaynaklanan taleplerde uygulanacak faizin kanuni faiz olacağını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vasisi cevap dilekçesinde özetle; davacılarla irtibat kurarak iyi niyet gösterdiklerini, zararı kendisinin ve eşinin karşılamak istediğini, eşinin cezaevinden iki üç ay önce çıktığını, asgari ücretle işe alındığını, evlerinin kira olduğunu, eşinin altı kişiye baktığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, davacı … için 61.714,57 TL, davacı … için 32.268,98 TL’nin davalılardan müteselsilen alınıp davacılara verilmesine, davacı … için 20.000,00 TL manevi tazminata, davacı … için de 20.000,00 TL manevi tazminata hükmetmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … dilekçesinde özetle; olaydan dolayı büyük üzüntü yaşadığını, aile ile hiç bir zaman irtibatı kesmediklerini, evli olup altı tane çocuğunun bulunduğunu, kirada oturduğunu, üzerinde kayıtlı menkul ve gayrimenkul malının bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Davalı …’in idaresindeki davalı … tarafından ZMSS poliçesiyle sigortalı … plaka sayılı araçla 13/05/2015 günü seyir halinde iken, davacıların müşterek çocuğu …’a çarparak ölümüne neden olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Dosyada mevcut adı geçen davalının mahkûmiyetine ilişkin Bakırköy 36’ncı Asliye Ceza Mahkemesinin 14/07/2015 gün ve 2015/333 (E)- 2015/496 (K) sayılı hükmüne dayanak bilirkişi raporunda davalı …’in müteyakkız davranmadığı, yola gereken dikkat ve özeni göstermediği, önceden teknik olarak belirlenmiş önemli ve emredici hukuk kurallarını açık bir şekilde ihlal ederek …’ın ölümüyle sonuçlanan kazaya neden olduğu gerekçesiyle asli ve tam kusurlu olduğu, adı geçen maktule yüklenecek kusurun bulunmadığı belirtilmiştir. Yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda da; davalı …’in fiziki engel kapanı bulunması rağmen, idaresindeki araçla ters yönde caddeye girerek seyrine devam ettiği sırada karşı yönden gelen araca yol vermek için yolun sağına yöneldiğinde, araçlar arasından çıkarak taşıt yoluna giren yaya çocuk …’a çarparak ölümüne sebep olmasıyla sonuçlanan olayda adı geçen davalının 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 47/c, 57/b ve 84/b-j maddelerine aykırı davranmasından ötürü %100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu bildirilmiştir. Hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygunolmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/06/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacıların ve davalının dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumları, olayın meydana geliş biçimi, davalının kusurunun ağırlığı ve olayın meydana geldiği tarihe göre, idaresindeki araçla seyir halinde bulunduğu sırada tam kusurlu biçimde çarptığı davacıların müşterek çocuğunun ölümüne neden olan davalı aleyhine hükmolunan manevi tazminatın miktarında isabetsizlik bulunmadığından, davalının manevi tazminata ilişkin hükme yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Davalının maddi tazminat hükmüne yönelik istinaf başvurusunun incelenmesine gelince; HMK’nin 355’inci maddesi uyarınca incelenen, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır. Aynı Kanununun 352/1-d maddesine göre de dosya üzerisinde yapılacak ön incelemede sonunda başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi halinde öncelikle gerekli karar verilir. Bu nedenle istinaf başvuru dilekçesinde maddi tazminata ilişkin hükme yönelik istinaf nedenlerini göstermeyen …’in maddi tazminata ilişkin hükme yönelik istinaf başvurusunun başvuru şartlarının yerine getirilmemesi nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı …’in, yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin maddi tazminata ilişkin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 352/1-ç maddesi uyarınca REDDİNE, 2-Davalı …’in, yukarıda esas ve karar numarası yazılı ilk derece mahkemesinin manevi tazminata ilişkin hükmüne yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE, 3-Harçlar Kanununa göre, hükmolunan manevi tazminat miktarına göre alınması gereken 2.732,40 TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin alınan 2.252,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 480,15 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle sarf ettiği yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.27/10/2020