Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1318 E. 2020/4074 K. 20.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1318
KARAR NO: 2020/4074
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2017
NUMARASI: 2014/928 Esas – 2017/853 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 20/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Sigorta AŞ nezdinde sigortalı bulunan, davalı …’ın maliki, davalı …’ın sürücüsü olduğu … plakalı aracın 29.05.2012 tarihinde tek taraflı ve yaralanmalı trafik kazasına karıştığını, kazada yolcu olan müvekkilinin ağır yaralandığını belirterek, kaza tarihi olan 29.05.2012 tarihinden itibaren toplam 4.000,00 TL maddi tazminatın yasal faiziyle müştereken ve müteselsilen, tüm davalılardan, davalı araç maliki ile sürücüden ise davacının kaza sebebiyle oluşan mağduriyeti nedeniyle 40.000,00 TL manevi tazminatın müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; kazanın davacının içtiği sigarayı camdan atmak amacıyla kendisine vermesi üzerine ve bu esnada sigaranın arabanın içine düşmesi neticesinde dikkatinin dağılmasıyla meydana geldiğini belirttiğini, bu ifadesinin davacı tarafından kısmen de olsa doğruladığını, davacının kusurlu hareketi ortaya çıkan netice ile kendi kusur faraziyesi arasındaki illiyet bağını ortadan kaldırdığını ve bu nedenle bu dava dosyasında kusurlu sayılmaması gerektiğini, davanın haksız şekilde açıldığını savunarak davanın reddini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirket olaya sebep olan taraf olmayıp olaydan müracaat üzerine haberdar olacağından, yapmış olduğu ödeme sebebi ile temerrüdü de söz konusu olmadığından ve davacının vermiş olduğu ibraname sebebi ile ibraname tarihinde sona ermiş olduğundan bu alacağın ferisi olan faiz de sona ereceğinden davacının faiz başlangıç tarihinin ve taleplerinin reddi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “694.832,00 TL maluliyet 3.708,00 TL bakıcı olmak üzere 698.540,00 TL’nin 29/05/2012 tarihinden itibaren davalı şahıslardan (davalı … Sigorta ilgili poliçe ile sınırlı sorumlu olmak üzere 228.708,00 TL nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte) alınarak davacıya verilmesine, 25.000,00 TL manevi tazminatın davalı şahıslardan alınarak davacıya verilmesine, bakiye istemin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı … Sigorta AŞ vekili ile davalılar … ve … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; manevi tazminat miktarının poliçe teminatı kapsamında olmadığını, ayrıca davacının müvekkili şirketten manevi tazminat talebinin bulunmadığını, davayı kabul olarak sayılmaması kaydıyla, müvekkili şirketin poliçe limiti kapsımında vekalet ücreti ve yargılama giderine hükmedilmesi gerektiğini, hatalı bilirkişi raporuna yapılan itirazların değerlendirilmediğini, kazanın meydana gelmesinde davacının kusurlu olduğunu, ayrıca geçici iş göremezlik tazminatından ve bakıcı giderlerinden 6111 sayılı Yasa gereği Sosyal Güvenlik Kurumu sorumlu olup müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, Yargıtay içtihatlarında belirlenen hesaplama yöntemi göz ardı edilerek bilirkişi raporunda brüt ücret üzerinden ve indirim yapılmaksızın bakıcı gideri hesaplanmış olmasının hatalı olduğunu, davacının olay tarihinde üniversite öğrencisi olduğunu ve olay tarihinden 4,5 yıl sonra gelir elde edeceği belirtilmesine rağmen olay tarihinden itibaren hesaplama yapıldığını belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalılar … ve … vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemenin delilleri toplayarak kendine ait bir gerekçe oluşturmadığını, bilirkişi raporunu aynen karar kopyaladığını, kazanın oluşunda davacının kusuru bulunduğunu, kusur raporuna ilişkin itirazlarının dikkate alınmadığını, davacının araç içinde içtiği sigarayı düşürdüğünü, müvekkilinin yangın çıkma ihtimali nedeniyle sigarayı almaya çalışırken direksiyon hakimiyetini kaybettiğini, davacının müterafik kusurunun Mahkemece değerlendirilmediğini, davacının hatır yolcusu olduğunu, hatır taşıması nedeniyle araç malikinin hukuki sorumluluğu bulunmadığını, davacının geçici iş göremezlik zararı hesaplanırken öğrenci olarak bulunduğu yılların da gelir kaybı olarak sayıldığını, hesaplamaya esas alınan asgari ücretin kaza tarihindeki asgari ücret olarak hesaplanması gerektiğini, Adli Tıp Kurumundan alınan rapora göre davacının bakıcı ihtiyacının olduğuna dair bir ibare bulunmamasına rağmen bakıcı giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan yaralanma nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Davalı … Sigorta AŞ vekili ile davalılar … ve … vekilinin maddi tazminat hesaplamasına ilişkin istinaf başvurularının incelenmesinde: Davalılar vekili her ne kadar öğrencinin kaza sonrası öğrencilik durumunun devam edip etmediğinin, mezun olup olmadığı yönünde araştırma yapılmaksızın hüküm kurulduğu yönünde istinaf itirazında bulunmuş ise de, tazminat hesaplamalarında kaza tarihindeki verilerin esas alınarak hesaplama yapılması usul ve yasaya uygun görülmüştür. Davacının öğrenci olduğu dönemi içeren hesaplamalarda mesleğe yönelik ücret değil, asgari ücretin esas alındığı görülerek bu yöndeki istinaf taleplerinin de reddi gerekmiştir. Soruşturma evresinde alınan ifadeler ve tüm dosya kapsımına göre, sadece davacının yararına taşıma yapıldığına dair bir durum tespit edilmemiş, davalı sürücünün, araç bekleyen ve kendisi ile aynı yönde giden davacıyı aracına alarak birlikte yola devam etmesi şeklinde gerçekleşen somut olayda hatır taşıması bulunmadığı değerlendirilerek davalılar vekillerinin bu yöndeki istinaf başvurularının da isabetli olmadığı sonucuna varılmıştır. İlk Derece Mahkemesince Milli Eğitim Bakanlığına ve Diyanet İşleri Başkanlığına emsal ücret sorulduğu, kurumlardan gelen ücretlerin ortalamasının esas alınarak rapor tarihindeki ücretin emsal ücret olarak kabulü ile yapılan hesap raporunda usul, yasa ve yargısal uygulamalara aykırılık bulunmadığından davalılar vekillerinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Davalılar vekilleri, davacının ileride yapacağı meslek değerlendirildiğinde, kaza sebebiyle oluşan maluliyetin davacının mesleğini icra etmesinde engel teşkil etmeyeceği, davacının mesleğine göre %46 maluliyet üzerinden hesaplama yapılmasının yerinde olmadığı yönünde istinaf itirazlarında bulunmuştur. Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinin 08.04.2016 tarihli raporu kaza tarihinde geçerli Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği uyarınca meslek gruplarına göre belirlenen E cetveline göre düzenlenmiş olup bu yöndeki istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili ile davalılar … ve … vekilinin kusura ilişkin istinaf başvurularının incelenmesine gelince: Ceza davasının soruşturma evresinde alınan ifadeler dikkate alındığında kazanın meydana gelmesinde davalının hareketinin etkisinin yöntemince değerlendirilmediği, ceza mahkemesince aldırılan 20/07/2016 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunun kazanın oluşumunda davacının olumsuz hareketinin katkısının irdelemediği, ilk derece mahkemesince aldırılan 20/10/2010 tarihli bilirkişiler kurulu raporunun kusur konusunda uzmanlığı olan kişilerce düzenlenmediği, davacının seyir güvenliğini ve sürücünün dengesini etkileyici hareketinin kazanın meydana gelmesindeki etkisinin belirlenmesi amacı ile dosyaya ceza dosyasındaki tüm ifadeler kazandırılarak, dosyanın İTÜ Trafik Kürsüsünden seçilecek üç kişilik bilirkişi heyetine tevdii ile bu hususta rapor düzenlenmesi gerekmektedir. Davalı … Sigorta AŞ vekili ile davalılar … ve … vekilinin bakıcı giderine ilişkin ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin incelenmesinde ise; 4 aylık geçici işgöremezlik süresince oluşan maluliyeti sebebiyle davacının bakıcı ihtiyacı olup olmadığı, bakıcı ihtiyacı var ise günlük ne kadar süre ile bakıcı ihtiyacı olduğuna yönelik rapor alınmadığı, bu yönden yapılan hesaplamaların usule uygun olmadığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı … Sigorta A.Ş vekili ile davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … Sigorta AŞ vekili ile davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinafa başvuranlar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/10/2020