Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1304 E. 2020/4157 K. 10.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1304
KARAR NO: 2020/4157
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: GEBZE ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/09/2017
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 10/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dilekçesinde özetle; davalılardan … Limited Şirketine ait … plaka sayılı aracın sürücüsü davalı …’ın neden olduğu kaza sonucu müvekkillerini murisi …’un vefat ettiğini, kazaya hakkında Gebze 4’üncü Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/360 (E) sayısında kayıtlı dava açılan …’ın sorumsuz ve aşırı süratlı araç kullanmasının neden olduğunu, belirterek, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili … için 45.000,00 TL destekten yoksun kalma 15.000,00 TL manevi, müvekkili … için 1.000,00 TL destekten yoksun kalma, 15.000,00 TL manevi, müvekkili … için 15.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi itibarıyla işleyecek kanuni faiziyle birlikte davalı sigorta şirketinin sadece destekten yoksun kalma tazminatından sorumlu tutularak, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı araç için 26/07/2012-26/07/2013 vade tarihli Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesi bulunduğunu, kişi başına sakatlanma ve ölüm teminatının 225.000,00 TL olduğunu, müvekkili sigorta şirketinin, işletenin ilgili kanun uyarınca sorumlu olduğu hallerde sigortalının kusuru oranında ve teminat limiti dahilinde sorumlu olacağını, kusur ve zarar miktarı yönünden kazanın uzman bilirkişiler tarafından incelenmesi gerektiğini, destekten yoksun kalma tazminatı bakımından ise davacıların ölen kişi ile ilişkileri, yaşları ve ölüm dolayısıyla destekten yoksun kalıp kalmadıkları, destekten yoksun kalmışlarsa zararlarının miktarının uzman bilirkişiye ayrı ayrı hesap ettirilmesi gerektiğini, davacıya Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından rücuya tabi peşin sermeye değerli aylık bağlanıp bağlanmadığının araştırılması, bağlanmış ise belirlenecek miktarın tazminattan tenzili gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; otoyolda hız limitinin 120 km/sa olduğunu, hızı 90-105 km/sa olan davalının ise hız limitini aşmadığını, 54 yaşında olan …’a eşinin ölümü sebebiyle emekli maaşı intikal edeceğini, buna göre yapılacak hesapta eş yönünden SGK’ye yazı yazılarak peşin sermaye değerinin sorulmasını talep ettiklerini, müteveffanın emekli maaşı dışında kanıtlanmış başka geliri bulunmadığını, davanın … Sigorta Şirketine ihbarını talep ettiklerini, manevi tazminat talebinin ise olaydaki kusur oranları, tarafların ekonomik durumları dikkate alındığında fahiş ve sebepsiz zenginleşme yaratacak nitelikte olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, “…Davacıların davalı …’a karşı açtığı maddi ve manevi tazminat taleplerinin iş bu davalı kusursuz olduğundan ve tehlike sorumluluğu da bulunmadığından reddine, 2-Davacı …’un davalı … Otomotive karşı açtığı davasının kabulü ile mükerrer tahsilat olmamak kaydı ile 45.000,00 TL maddi tazminatın davalıdan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte alınarak davacıya verilmesine, 3-Davacı …’un davalı … Sigortaya karşı açtığı maddi tazminat davasının kısmen kabulü ile mükerrer tahsilat olmamak kaydı ile toplam 76.870,42 TL tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile (sigorta limiti ile sınırlı olmak üzere) davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Davacı …’ un davalı … Otomotiv ve … Sigorta ya açtığı maddi tazminat talebinin reddine, 5-Davacı …’un davalı … Otomotiv e karşı açtığı manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 6-Davacı …’un davalı … Otomotiv e karşı açtığı manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 7.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, 7-Davacı …’un davalı … Otomotiv e karşı açtığı manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 7.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, …” karar vermiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … Otomotiv AŞ vekili dilekçesinde özetle; gerekçesi ile hüküm kısmı birbiriyle farklı biçimde davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, işletenin sorumluluğunun sürücünün kusuruna bağlı nitelik taşıdığını, somut olayda iddia, savunma, keşif ve altı adet bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamında araç sürücüsünün kusursuz, davacıların miras bırakanı …’in ise tam ve %100 kusurlu olduğunu, bu nedenle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 86/1’inci maddesi uyarınca davalıların sorumlu tutulmamaları gerektiğini belirterek kararın ortadan kaldırılmasına karar verilmesin talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; dosyaya sunulan birbiriyle uyumlu kusur raporlarına itibar edilerek ölen murisin %100 oranında kusurlu olduğu yönünde karar verildiği, sigortalı araç sürücüsünün sorumlu olmadığı bir zarardan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 86/1’inci maddesi uyarınca işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibinin, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazaya etkilemiş olmaksızın kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulacağını, müvekkili şirketi tarafından tanzim edilen poliçenin “sorumluluk sigortası” olduğunu, dolayısıyla sigortalının sorumlu olmadığı bir zarardan müvekkili şirketin sorumlu tutulmasının kanuna, yerleşik Yargıtay içtihatlarına, Sigorta Hukukunun temel prensiplerine ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin konularla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Keşfe dayalı olarak düzenlenen bilirkişiler kurulu raporunda; kaza tarihinde geçerli olan Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Ulaşım Koordinasyon Merkezi (UKOME) kararına göre, D-100 karayolunun İstanbul il sınırı ile batı kavşağı arasında yer alan kesiminde hız sınırının 110 km/s olarak belirlendiğini, bu kararın m2 tipi minibüs araç içinde geçerli olduğunu ilgili kararda belirtildiğini, buna göre … plaka sayılı araç sürücüsü davalı …’ın olayda kusurunun bulunmadığı, müteveffa …’un ise karşıya geçmek için yolun boş olduğunu kontrol etmesi, güvenli biçimde geçebilecek yeterli süre olduğuna karar vererek en kısa yerden karşıya geçmesi, karanlık bir ortamda daha fazla dikkatli olması, gelen araçların geçişine öncelik vermesi gerekirken bu tedbirlere başvurmamak suretiyle Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 138/b maddesine aykırı hareket ettiği gerekçesiyle %100 oranında kusurlu olduğu bildirilmiş, dosyanın gönderildiği Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 12/1/2015 tarihli raporunda davalı sürücü …’ın; idaresindeki otomobil ile seyir halinde iken yola giren yayaya çarpmasında, olayın oluş yeri ve biçimi itibarıyla alacak bir önlemi bulunmadığını, olaya etken herhangi bir kural ihlali görülmediğini belirtilerek kusursuz olduğunu, karşıya geçmek için yolu iyice kontrol etmesi ilk geçiş hakkını gelmekte olan davalının idaresindeki araca vermesi gereken müteveffa yaya …’un ise bu hususlara uymaması nedeniyle %100 asli ve tam kusurlu olduğu bildirilmiştir. Somut olayda, tartışılması gereken hukuki sorun; trafik kazasına müteveffa desteğin tam kusuruyla neden olması, davalı sürücünün ise kusursuz olması durumunda, davalılar sürücü ve işleten ile Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortacısı davalı sigorta şirketinin, destekten yoksun kalma tazminatı ile manevi tazminattan sorumlu olup olmadıklarına ilişkindir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 91/1’inci maddesinde, “İşletenlerin, bu Kanunun 85 inci maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”. Aynı Kanunun 85/1’inci maddesinde; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı belirtilmiş, anılan Kanununun 85’inci maddesinin son fıkrasında maddesinde ise,“ işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükmüne yer verilmiş, dava konusu rizikonun gerçekleştiği ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesinin akdedildiği tarihte yürürlükte bulunan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1’inci maddesinde sigortanın kapsamı, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” biçiminde ifade edilmiştir. 2918 sayılı KTK’nin 86/1’inci maddesine göre; işleten veya araç işleticisinin bağlı olduğu teşebbüs sahibi, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilerin kusuru bulunmaksızın ve araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın bir mücbir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini ispat ederse sorumluluktan kurtulur. Görülmektedir ki ZMSS, araç işleteninin üçüncü kişilere verdiği zararlardan doğan sorumluluğunu sigorta güvencesi kapsamına almaktadır. Eş söyleyişle, işleten ZMSS ile üçüncü kişilere verdiği zararlardan dolayı “kendi sorumluluğunu” sigorta ettirmektedir. Bu hüküm uyarınca, işletenin sorumlu tutulduğu hallerde, zorunlu trafik sigortacısının da sorumluluğu ortaya çıkmakta; işletenin sorumlu tutulamadığı hallerde, sigortacısının da sorumluluğu söz konusu olmamaktadır. Şu hale göre, sigortacının sorumluluğundan bahsedebilmek için, zorunlu trafik sigortası yapılan aracın üçüncü kişilerin zararına neden olacak bir kazaya karışması ve bu kazada sigortalı araç işleteninin sorumluluğunun bulunması gerekir. Dolayısıyla, araç işletenin ve sürücüsünün kusursuz olduğu hallerde, sigortacısının da tazminat sorumluluğu ve ödeme yükümlülüğünden söz edilemeyecektir. Öte yandan, 2918 sayılı KTK’nin 92’nci maddesinde sigorta teminatı dışında kalan durumlar düzenlenmiş; maddenin (a) bendinde; işletenin, KTK uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği taleplerin, teminat dışı olduğu belirtilmiştir. Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (Trafik Sigortası) Genel Şartlarının “Teminat Dışında Kalan Haller” başlıklı A.3. maddesinin (f) bendi de, bu yasal düzenlemenin tekrarı niteliğindedir. Az yukarıda da açıklandığı üzere; 2918 sayılı KTK’nin 85/1’inci maddesine göre motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölmesi, yaralanması veya bir şeyin zarara uğraması halinde, işleten bu zararlardan sorumludur. Eğer işleten bu yasa maddesi uyarınca sorumlu tutulamayacaksa meydana gelen zarar trafik sigortası kapsamına girmeyeceğinden bu zararın tazmini zorunlu trafik sigortacısından istenemeyecektir. O halde, trafik kazasında zarar görenler, 2918 sayılı KTK’den doğan sorumlulukları nedeniyle zarar veren araç işletenine karşı başvurma hakkına sahip değillerse, zarar veren aracın trafik sigortacısına başvurma hakkına da sahip olamazlar. Somut uyuşmazlık, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde, davalı sürücü …’ın trafik kazasının meydana gelmesinde kusursuz olduğunun anlaşılması karşısında, 2918 sayılı KTK’nin 85’inci maddesinin son fıkrası ile 86’ncı maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca davalı işleten … Otomotiv Ticaret Limited Şirketinin destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminattan, zorunlu mali sorumluluk sigortacısı … Sigorta AŞ’nin ise destekten yoksun kalma tazminatından sorumluluğu bulunmamaktadır. İlk derece mahkemesinin gerekçeli kararında yer verilen; 26/04/2016 gün ve 29695 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanunun 4’üncü maddesiyle değiştirilen 2918 sayılı KTK’nin 92/g maddesinin yürürlükte olmadığı, 01/06/2015 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren değişiklikten önce yürürlükte bulunan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının yürürlükte olduğu tarihte meydana gelen trafik kazaları sonucu oluşan zararlar nedeniyle davalarda verilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararları ise; zorunlu mali sorumluluk sigortacısının kusurunu üstlendiği sürücü veya işletenin ölümü nedeniyle ortaya çıkan destekten yoksun kalma tazminatı davalarında, 3’üncü kişi durumundaki destek alacaklısının destekten yoksun kalma tazminatı taleplerine ilişkin olup somut uyuşmazlıkta zararın meydana gelmesine bizzat 3’üncü kişi olan müteveffa … tam kusuruyla neden olduğundan bu davaya konu olaya uygulanması olanağı bulunmamaktadır. Bu itibarla davacıların … Otomotiv Ticaret Limited Şirketine yönelik manevi tazminat, zorunlu mali sorumluluk sigortacısı … Sigorta AŞ’ye yönelik destekten yoksun kalma tazminatı taleplerine ilişkin davalarının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi isabetsizdir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-Davalılar … Otomotiv AŞ vekili ile … Sigorta AŞ vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacı …’un, davalılar …, … Otomotiv Limited Şirketi ve … Sigorta AŞ’ye karşı açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davasının ayrı ayrı REDDİNE, 2-Davacı …’un, davalılar … ve … Otomotiv Limited Şirketi’ne karşı açtığı manevi tazminat davasının ayrı ayrı REDDİNE, 3-Davacı …’un, davalılar …, … Otomotiv Limited Şirketi ve … Sigorta AŞ’ye karşı açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davasının ayrı ayrı REDDİNE, 4-Davacı …’un, davalılar … ve … Otomotiv Limited Şirketi’ne karşı açtığı manevi tazminat davasının ayrı ayrı REDDİNE, 5-Davacı …’nın, davalılar … ve … Otomotiv Limited Şirketi’ne karşı açtığı manevi tazminat davasının ayrı ayrı REDDİNE, 6-Harçlar Kanunu uyarınca, davacı …’dan maddi ve manevi tazminat davaları bakımından (54,40×2) ayrı ayrı alınması gereken toplam 108,80 TL, davacı …’dan maddi ve manevi tazminat davaları bakımından (54,40×2) ayrı ayrı alınması gereken toplam 108,80 TL, davacı …’dan manevi tazminat davası bakımından alınması gereken 54,40 TL olmak üzere toplam 272,00 TL karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 310,85 TL karar ve ilam harcından mahsup edilerek, bakiye 38,85 TL karar ve ilam harcı ile 222,00 TL ıslah harcının talep halinde yatıran tarafa iadesine, 7-Davacılar tarafından sarfedilen yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, gider avansından artan miktarın HMK’nin 333’üncü maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 8-Maddi tazminat davasında; dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 13/4’üncü maddesi uyarınca belirlenen 3.400,00 TL vekâlet ücretinin davacı …’dan alınarak, kendisini vekille temsil ettiren davalılar … Otomotiv Limited Şirketi ve … Sigorta AŞ’ye verilmesine, 9-Manevi tazminat davasında; dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/3-4’üncü maddesi uyarınca belirlenen 3.400,00 TL vekâlet ücretinin davacı …’dan alınarak, kendisini vekille temsil ettiren davalı … Otomotiv Limited Şirketine verilmesine, 10-Manevi tazminat davasında; dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/3-4’üncü maddesi uyarınca belirlenen 3.400,00 TL vekâlet ücretinin davacı …’dan alınarak, kendisini vekille temsil ettiren davalı … Otomotiv Limited Şirketine verilmesine, 11-Manevi tazminat davasında; dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/3-4’üncü maddesi uyarınca belirlenen 3.400,00 TL vekâlet ücretinin davacı …’dan alınarak, kendisini vekille temsil ettiren davalı … Otomotiv Limited Şirketine verilmesine, 12-İstinaf başvurusu kapsamında olmaması nedeniyle istinaf kanun yolu incelemesi dışında kalan ilk derece mahkemesi kararı uyarınca; maddi tazminat davasında 1.000,00 TL vekâlet ücretinin davacı …’dan alınarak, kendisini vekille temsil ettiren davalılar … Otomotiv Limited Şirketi ve … Sigorta AŞ’ye eşit oranda verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-İstinafa başvurusunda bulunan davalılar … Otomotiv Limited Şirketi ve … Sigorta AŞ tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk derece mahkemesi tarafından kendilerine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı … Otomotiv Limited Şirketi tarafından sarfedilen, 85,70 TL istinaf başvuru harcı, 58,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 143,70 TL yargılama giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalı … Otomotiv Limited Şirketine verilmesine, 3-İstinaf aşamasında davalı … Sigorta AŞ tarafından sarfedilen 85,70 TL istinaf başvuru harcı, 35,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 120,70 TL yargılama giderinin davacılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davalı … Otomotiv Limited Şirketine verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonunda, davacı …’un, davalı … Sigorta AŞ’ye karşı açtığı destekten yoksun kalma tazminatı davasında verilen karar bakımından, HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere; diğer davalarda verilen kararlar bakımından ise HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/11/2020