Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1265 E. 2020/4242 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1265
KARAR NO: 2020/4242
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/12/2017
NUMARASI: 2017/182 Esas – 2017/1122 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (TTK’nın 1472. Maddesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 26/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili nezdinde kasko sigortası poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı araca, 03/04/2014 tarihinde, davalı … AŞ.’nin uzun süreli kiralama sözleşmesiyle işleteni ve davalı …’ün sürücüsü olduğu … plakalı aracın çarpması neticesinde hasar gördüğünü, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğunu, müvekkili sigorta şirketi tarafından kasko poliçesi kapsamında hasara uğrayan sigortalı araç malikine 4.817,98 TL hasar bedelinin ödendiğini, hasarın ödenmesi ile TTK’nın 1472. maddesi gereğince müvekkili Sigorta Şirketi’nin, sigortalısının yerine halef olduğunu, sigortalısına ödenen hasar bedelinin rücuen tazmini için davalı … aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı, diğer davalı … AŞ. aleyhine ise İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, davalıların haksız ve kötü niyetli olarak icra takiplerine itiraz ettiklerini iddia ederek, davalıların icra dosyalarına yaptıkları itirazların iptaline ve takiplerin devamına, itirazlarında kötü niyetli olan davalıların alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemelerine mahkum edilmelerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; 4.817,98TL’lik zarardan müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davaya konu takibe dayanak gösterilen kaza ve meydana gelen hasar tarihinde müvekkili …’ün, diğer davalı … AŞ.‘nin çalışanı konumunda olduğunu, bu davalı tarafından kiralanan ve kendisinin kullanımına tahsis edilen … plakalı aracı, diğer davalının çalışanı sıfatıyla kullandığını, müvekkilinin, dava dışı … AŞ. ile diğer davalı arasında akdedilen uzun dönem kiralama sözleşmesinin ve araç için düzenlenen poliçenin tarafı olmadığını, kaldı ki, zararın poliçede yazan sigorta şirketi tarafından karşılanması gerektiğini, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre, sigorta şirketinin de sorumluluğunun bulunduğunu, müvekkiline yöneltilen davanın haksız olduğunu ve husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, ortaya çıkan hasarın tamamının, müvekkilinin kusuru neticesinde meydana gelmediğini, takibe konulan miktar ile hasar ödemesi olarak yapılan miktarın aynı olmadığını, sigorta şirketinin, mahkemeye delil olarak ibraz ettiği süreç ve operasyonlara ilişkin rapor özetine bakıldığında, toplamda 4.083,03 TL’lik bir hasar ödemesi olduğunun gözüktüğünü, bu miktarın da yalnızca 3.418,97 TL’lik kısmının bir fatura ile belgelendirildiğini, belgelendirilmeyen ödemelerin haksız şekilde müvekkilinden talep edildiğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazanın … plakalı aracın, davacı nezdinde sigortalı olan araca çarpmak suretiyle meydana geldiğini, … plakalı aracın diğer davalı …’ün sevk ve idaresindeyken söz konusu kazanın gerçekleştiğini, müvekkili şirkete hiçbir surette kusur atfedilecek herhangi bir durumun söz konusu olmadığını, kaza, …’ün kusuru neticesinde meydana gelmiş olduğundan müvekkili şirkete husumetin yöneltilmesinin TBK’nın 49. maddesine aykırı olduğunu iddia ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacı tarafın davasının kabulü ile;diğer dava konusu alacağa ilişkin tüm borçlular arasında tahsilde tekerrür olmamak üzere; davalı … AŞ.’nin istanbul …İcra Dairesinin … sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın itirazın iptaline; asıl alacağa takip tarihinen itibaren (reeskont faiz oranından fazla olmamak üzere)avans faizi yürütülmesine; davalı …’ ün istanbul …icra dairesinin … sayılı icra dosyasına yapmış olduğu itirazın itirazın iptaline; asıl alacağa takip tarihinen itibaren (reeskont faiz oranından fazla olmamak üzere)avans faizi yürütülmesine; davacı tarafın her iki davalı için talep ettiği icra inkar tazminat talebinin alacağın likit olmaması nedeni ile reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı … AŞ. vekili ile Davalı … vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davalı … vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın görevsiz mahkeme tarafından verildiğini, huzurdaki davanın haksız fiile dayalı alacak davası olarak nitelendirilmesi gerektiğinden Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu, bu nedenle davanın reddine aksi takdirde görevli mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerektiğini; dosya kapsamında alınan bilirkişi raporuna yapmış oldukları itirazların dikkate alınmaksızın, müvekkilinin savunma hakkının engellenerek aleyhine karar verildiğini, davacı tarafından, aynı alacak için her iki davalı aleyhine iki ayrı icra takibi yapılmasının usule aykırı olduğunu, ayrıca dosyada taraf teşkili sağlanmaksızın karar verildiğini, müvekkilinin kullandığı aracın, … Sigorta A.Ş nezdinde sigortalı bulunduğunu, bilindiği üzere trafik kazası nedeniyle ortaya çıkan zararların işleten, sürücü ve sigortacıdan istenebileceğini, sigorta şirketinin dosyada davalı olarak bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla zararın poliçede yazan sigorta şirketi olan … Sigorta AŞ. tarafından karşılanması gerektiğini, haksız fiilden kaynaklanan olaylarda ancak yasal faiz talep edilebileceğini, avans faizi ile takibin devamına karar verilmesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. Davalı … AŞ. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; … AŞ. adına kayıtlı müvekkili şirket tarafından kiralandığı iddia edilen ve diğer davalı …’ün sevk ve idaresinde bulunan … plakalı aracın davacı nezdinde sigortalı olan araca çarpmak suretiyle hasara uğratıldığı, ilgili hasar bedelinin, hasara uğrayan malike ödendiği ve söz konusu tutar ile olarak müvekkili şirketin kiralayan sıfatıyla sorumluluğunun bulunduğunun iddia edildiğini, ancak … plakalı aracın diğer davalı …’ün sevk ve idaresindeyken söz konusu kazanın gerçekleştiğini, TBK’nın 49. maddesi gereğince müvekkiline atfedilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığından, husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.” HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TTK’nın 1472. maddesi kapsamında rücuen tazminatın tahsili amacıyla yapılan icra takiplerine vaki itirazların iptali istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı sigorta şirketi nezdinde kasko sigorta poliçesiyle sigortalı ve dava dışı .. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ye ait … plakalı araç ile davalı Davalı … AŞ.’nin uzun süreli kiralayanı (2918 sayılı Kanun’un 85. maddesi kapsamında işleteni) ve davalı …’ün sürücü olduğu … plakalı aracın 03/04/2014 tarihinde kaza yapması neticesinde, davacı nezdinde kasko sigortalı aracın hasarlandığı, davacı tarafından, sigortalısına 4.817,98 TL hasar tazminatının ödendiği, davacı tarafından sigortalısına ödenen bu miktarın TTK’nın 1472. maddesi kapsamında tahsili amacıyla davalılar aleyhine icra takiplerinin yapıldığı, davalıların icra takiplerine itiraz etmeleri üzerine, işbu itirazın iptali davasının açıldığı ve mahkemece, yukarıda belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk dairesinin 09/07/2020 tarih ve 2019/4704 Esas-2020/4632 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava olmayıp; aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa, aynı hak sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur. TTK.’nın “Halefiyet” başlıklı 1472. maddesinde, “Sigortacı, sigorta tazminatını ödediğinde, hukuken sigortalının yerine geçer. Sigortalının, gerçekleşen zarardan dolayı sorumlulara karşı dava hakkı varsa bu hak, tazmin ettiği bedel kadar, sigortacıya intikal eder.” hükmüne yer verilmiştir. Dava tarihi olan 22/02/2017 tarihi itibarı ile yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4/1-a maddesi gereğince, her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlar mutlak ticari davalardır. TTK’nın 5/1. maddesi gereğince ticari davalara bakmakla görevli mahkeme asliye ticaret mahkemeleridir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden itibaren Kanun’un 5/3. maddesi gereğince asliye hukuk mahkemeleri ile asliye ticaret mahkemeleri arasındaki ilişki işbölümü olmaktan çıkmış görev ilişkisi haline gelmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1. maddesi gereğince de, göreve ilişkin kurallar kamu düzeni ile ilgili olduğundan, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekmektedir. Somut olayda; davacının kasko sigortalısı .. San. ve Tic. Ltd. Şti. ile davalı … AŞ. tacirdir. Davacının sigortalısı ile davalı arasındaki hukuki ilişki ise haksız fiilden doğmuştur. Bu durum da, davacının sigortalısı ile davalı … AŞ. tacir olduğundan, tacirler arasındaki haksız fiilden doğan davanın Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi usul ve yasaya uygun olduğundan, davalı … vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde görülmemiştir. Mahkemece karara dayanak yapılan 21/08/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; kazanın meydan gelmesinde … plakalı araç sürücüsü davalı …’ün %100 oranında tam ve asli kusurlu olduğu, davacı nezdinde sigortalı … plakalı araç sürücüsüne atfı kabil kusur bulunmadığı, … plakalı araçta tespit edilen hasar miktarının 4.817,98 TL olduğu, geçerli bir sigorta sözleşmesi uyarınca, davacının, sigortalısına teminat kapsamındaki bir sigorta tazminatını ödediği ve bu tazminatı zarar sorumluları olan davalılardan rücuen talep etme hakkını haczolduğu, davacı sigortacının halef sıfatıyla aktif dava ehliyetinin bulunduğu, davalıların da pasif husumet ehliyetinin bulunduğu, tahsilde tekerrür olmamak üzere, davalılara karşı ikame edilen icra takiplerine yapılan itirazların iptalinin hukuka uygun olacağı, kazaya karışan araçlar ticaret şirketleri tarafından işletildiğinden alacağa ticari avans faizi talebinin uygun olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi kurulu raporunun yapılan incelemesinde, raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, trafik kazası tespit tutanağı, icra dosyası ve tüm dosya kapsamıyla uyumlu, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmüştür. Bu nedenle davalıların kusur oranı, zarar miktarı ve faizin türüne yönelik iddia ve itirazları yerinde görülmemiştir. Bu bağlamda; davalı … AŞ. vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … AŞ. vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 329,12 TL harçtan peşin alınan 200,46 TL harcın mahsubu ile bakiye 128,66 TL harcın davalı … AŞ. ve davalı …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davalı … AŞ. vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurusu nedeniyle yaptıkları yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.26/11/2020