Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1216 E. 2020/3997 K. 09.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1216
KARAR NO : 2020/3997
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/12/2017
NUMARASI : 2015/161 Esas- 2017/1070 Karar
DAVANIN KONUSU: Araç Hasar Tazminatı (Ticari Kasko Poliçesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Banka ile … arasında 08/04/2013 tarihinde genel kredi ve rehin sözleşmesi imzalandığını ve … plakalı … marka, 2012 model aracın kaydına rehin şerhi işlendiğini, kredi borçlusu … da bu aracı davalı Sigorta Şirketi’ne sigorta ettirdiğini, kredi borçlusunun, sözleşmenin gereklerini yerine getirmemesi üzerine İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takibe geçildiğini ve takibin kesinleştiğini, işlemlerin devamı esnasında aracın 01/09/2014 tarihinde kazaya karıştığının tespit edildiğini, ayrıca kaza nedeniyle davalı Sigorta Şirketi nezdinde kasko sigorta poliçesi kapsamında hasar dosyası açıldığını, işbu hasar dosyasına ilişkin olarak kredi borçlusu … yapılması gereken ödemeye muvafakatlerinin olmamakla birlikte, söz konusu ödemenin “dain ve mürtehin” sıfatına haiz olmaları sebebiyle araç hasar tazminatının TTK’nın 879. maddesi gereğince taraflarına ödenmesi gerektiğini, Üsküdar …. Noterliğinin 16/10/2014 tarih ve … yövmiye numaralı ihtarnamesi ile araç hasar tazminatının davalı Sigorta Şirketi’nden talep edildiğini, ancak davalı sigorta şirketi tarafından ödeme yapılmadığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla Mahkemece tespit edilecek kasko sigorta teminat bedelinin, poliçe konusu araçta meydana gelen hasar tarihi olan 01/09/2014 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı … adına tescilli bulunan … plakalı aracın 29/04/2014-29/07/2015 tarihleri arasında genişletilmiş mavi ticari kasko sigorta poliçesiyle sigortalandığını, kasko sigortalı araçta meydana gelen hasarın, davacı daini mürtehinin müracaatı öncesinde sigortalı ve sigortalı ilgilileri tarafından müvekkili şirkete ihbar edilmediğinden ve hasarın kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında gerçekleşen bir olay sonucunda hasarlanıp hasarlanmadığının ispatlanamaması nedeniyle davacıya ödeme yapılmadığını, aracın hangi tarihte, nerede, ne şekilde, kimin kullanımında iken hasarlandığı, kaza anında aracı kullanan sürücünün ehliyetinin bulunup bulunmadığı, olayın akabinde kaza mahallini nedensiz terk edip etmediği, kazanın, sürücünün aldığı alkolün etkisiyle meydana gelip gelmediği, sürücünün kaza anında alkol promil oranı, aracın rent a car olarak kiralanıp kiralanmadığının tespit edilmesi gerektiğini, sigortalı araçta hasara neden olan olayın sigortalı tarafından, müvekkili şirkete kasten doğru ihbar edilmediğinden TTK’nın 1439/2. maddesi gereğince, müvekkili sigorta şirketinin sigortalıya ve dolayısıyla dain mürtehin bankaya tazminat ödeme borcu bulunmadığını iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın artırılan miktar ile birlikte kabulü ile 92.500,00 TL’nin davalıdan tahsiline, bu bedelden 82.500,00 TL’sinin 20/04/2017 tarihi itibari ile 10.000,00 TL’sine de dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, “karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükme esas alınan 29/08/2016 ve 06/03/2017 tarihli bilirkişi kök ve ek raporlarına karşı esaslı itirazlarının dikkate alınmadan hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Yerel Mahkeme tarafından, dava konusu hasarın kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında gerçekleşen bir olay sonucunda oluştuğuna dair dava dosyasında hiçbir delil bulunmadığını ve hasarın, müvekkili Sigorta Şirketi’ne kasten doğru ihbar edilmediğini, bu hususlara yönelik itirazlarının Mahkemece dikkate alınmadığını, araç hasar tazminatının sigorta poliçesi teminatının dışında olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, ticari kasko poliçesi kapsamında araç hasar tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, dava dışı … adına tescilli aracın kaza tarihi itibariyle davalı Sigorta Şirketi nezdinde genişletilmiş mavi kasko poliçesiyle sigortalı bulunduğu, sigorta poliçesinde davacı … AŞ.’nin dain mürtehin olduğunun belirtildiği, aracın kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı tarafından, dava dışı … aleyhine İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasından icra takibinin yapıldığı ve takibin kesinleştiği, aracın kaza yapması nedeniyle 04/07/2014 tarihinde yedi emin otoparkına çekildiği, davacının dain mürtehin hakkı kapsamında davalıdan tazminat talebinde bulunduğu ve Mahkemece, yukarıda belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 08/06/2020 tarih, 2019/1760 Esas – 2020/3242 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “TTK’nun 1456/1. maddesinde “Sınırlı ayni hak ile takyit edilmiş bir mal üzerindeki, malike ait menfaat sigortalandığı takdirde, kanunda aksi öngörülmemişse, sınırlı ayni hak sahibinin hakkı sigorta tazminatı üzerinde de devam eder” düzenlemesine; 1456/2. maddesinde ise “Sigortacıya, mal üzerinde sınırlı ayni hak bulunduğu bildirildiği takdirde, ayni hak sahiplerinin izni bulunmadıkça, sigortacı sigorta tazminatını sigortalıya ödeyemez. Ayni hakkın sicille alenileştiği veya sigortacının bunu bildiği durumlarda bildirime gerek yoktur. Sigortalı menfaate konu malın tamiri veya eski hâline getirilmesi amacıyla ve teminat gösterilmesi şartıyla, tazminat sigortalıya ödenebilir” düzenlemesine yer verilmiştir. Ayrıca Türk Medeni Kanunu’nun 879. maddesi uyarınca, sigorta tazminatının öncelikle rehin hakkı sahibine verilmesi veya açık muvafakatının alınması gereklidir. Böyle bir durumda, sigortalı durumda olan rehin hakkı sahibi olduğundan sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkının da öncelikle ona ait olması gerekir ve sigorta ettiren, ancak sigortalı malın dain ve mürtehini olan ve lehine sigorta edilenin açık muvafakatını almak suretiyle sigortadan, şayet kendi menfaati de zedelendiği takdirde, tazminat istemek hakkına sahip olur.” Somut uyuşmazlıkta, davacı dain mürtehin hakkına sahip olduğundan, davalı Sigorta Şirketi’nden araç hasar tazminatını talep etmeye hakkı bulunmaktadır. İlk Derece Mahkemesince bu doğrultuda yapılan araştırma ve incelemeye istinaden aldırılan 06/03/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, dava konusu sigortalı aracın hasarsız piyasa rayiç değerinin 105.000,00 TL, hasarlı mevcut değerinin 12.500,00 TL, davalı Sigorta Şirketi’nin sorumlu olduğu tazminat miktarının ise 92.500,00 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde, raporun, HMK’nın 279. maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu görülmüştür. Davalı taraf her ne kadar davacının tazminat talebinin poliçe teminatı kapsamı dışında olduğunu iddia etmişse de, HMK’nın 190/1. maddesi gereğince bu iddiasını ispatlayamamıştır. Bu durumda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasa açısından herhangi bir hata bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerinde değildir. Bu bağlamda; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 6.318,68 TL harçtan peşin alınan 1.579,67 TL harcın mahsubu ile bakiye 4.739,01 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Davalı tarafın, istinaf başvurusu nedeniyle yaptıkları yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 09/10/2020