Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1208 E. 2021/455 K. 30.03.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO : 2019/1208
KARAR NO : 2021/455
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2017
NUMARASI : 2014/1004 (E) – 2017/1035 (K)
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 30/03/2021
Yukarıda yazılı İlk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan … sevk ve idaresindeki, davacılardan … Sigorta Şirketi tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası (ZMSS) poliçesi ile sigortalanan davalı … ait … plaka sayılı ticari taksinin, Barbaros bulvarında yolun karşısına geçmek için kaldırımın kenarında duran davacıların desteği… çarparak ölümüne neden olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla davacı için 2.000,00 TL, davacı … için 2.000,00 TL, davacı … için 2.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacı … için 40.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL, davacı … için 15.000,00 TL manevi tazminatın davalılar …’dan müştereken ve müteselsilen tahsiline; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 1.000,00 TL cenaze defin giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … Sigorta Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya bakma görevinin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu belirterek, toplanmasını istediği kanıtları bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; müteveffanın alkollü biçimde, yayaların geçişini sağlayacak üst geçiş ve trafik ışıklarını kullanmayıp, yağışlı havada yolun karşısına geçmeye çalıştığını, asli kusurun bu nedenle müteveffa da olduğunu, müteveffanın alkolün verdiği cesaretle kendisini tehlikeye attığını, talep edilen tazminatların pek aşırı olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davacılar … yönünden açılan maddi tazminat davasının reddine, davacılar … yönünden açılan maddi tazminat davasının kabulüne, davacı … yararına 65.233,00TL ve … yararına 14.641,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden dava tarihi olan 05/09/2013 tarihinden itibaren diğer davalılar …. ve … yönünden kaza tarihi olan 15/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta yönünden poliçe teminat limitleri dahilinde davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, manevi tazminat davası yönünden davanın kısmen kabulüne, davacı … için 10.000,00 TL, Davacı … için 5.000,00 TL, Davacı … için 5.000,00 TL davacı … için 5.000,00 TL ve … için 5.000,00 TL olmak üzere 30.000,00 TL manevi tazminat yönünden kaza tarihi olan 15/06/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar .. ‘dan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine ” karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … vekili dilekçesinde özetle; müvekkiline yüklenecek kusur bulunmadığını; manevi tazminat yönünden müteveffanın asli kusurlu olması nedeniyle müvekkiline tazminat yüklenemeyeceğini; davacılar tarafından talep edilen fakat kabul edilmeyen cenaze masraflarına dair hüküm kurulmadığını, kusur ve hesap bilirkişine karşı itirazları karşılanmaksızın karar verildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.Davacılar vekili katılma suretiyle sunduğu istinaf başvuru dilekçesinde özetle; hükmedilen manevi tazminat miktarlarının düşük olduğunu, cenaze ve defin giderleri kapsamında hüküm kurulmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Mahkemenin hükmüne esas aldığı Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 22/10/2015 tarihli raporunda, davalı sürücü … yönetimindeki araç ile davacıların desteği ölen …’nun kaza sırasındaki konumları ve davranışları irdelenerek; davalı sürücünün ve davacıların desteği ölen …’nun olayın meydana gelmesindeki kusur oranının, yasal dayanaklarıyla birlikte, eylemler ile sonuç arasındaki nedensellik bağını ortaya koyacak biçimde; bilimsel ölçütlere, dosya kapsamından anlaşılan oluşa, usul ve kanuna uygun olarak saptandığının anlaşılması karşısında, davalı … vekilinin istinaf başvuru dilekçelerinde ileri sürdükleri kusur oranının belirlenmesine ilişkin istinaf nedenleri yerinde değildir. Hükme esas alınan aktüerya uzmanı bilirkişi raporunda; davacıların desteği ölen …’nun yaşı, destek süresi, kazanç durumu ile desteğin muhtemel süresi ve destek gelirinin paylaştırılması suretiyle, davacıların destekten yoksun kalmalarından kaynaklanan zararın Kanuna ve Yargıtayın süreklilik gösterilen kararlarına uygun biçimde belirlendiğinin anlaşılması karşısında; HMK’nin 279’uncu maddesine uygun düzenlenen ve dosya kapsamına uygun somut olgu ve ölçütlere dayanan, yeterli gerekçeyi de taşıyan aktüerya uzmanı bilirkişinin raporunun hükme esas alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığından, davalı … vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü bilirkişi raporuna ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 2’nci fıkrasına göre hâkim, ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görenin veya ölenin yakınlarına uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/06/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacılar ile davalıların dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin raporundan anlaşılan kusur oranlarına ve olayın meydana geldiği tarihe göre davacılar lehine hükmolunan manevi tazminat miktarında isabetsizlik bulunmadığından, davacılar vekili ile davalı … vekilinin dilekçelerinde ileri sürdükleri hükmolunan manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf nedenleri isabetli kabul edilmemiştir.Davacılar vekili ile Davalı … vekilinin cenaze ve defin giderleri talebi hakkında karar verilmediğine ilişkin istinaf nedeninin incelenmesine gelince: Davacılar vekili dava dilekçesinin dava sebebine ilişkin bölümünde eşini İstanbul’da toprağa veren müvekkili …’nun gelenek ve görenekleri uyarınca 3 gün boyunca taziyeye gelenlere yemek ve çay ikramında bulunduğunu, ücretli olarak evde dini geleneklerine uygun Kuran-ı Kerim okutulduğunu, cenazenin alınması, taşınması, gömülmesi, taziye ve mevlit için masraf edildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 1.000,00 TL cenaze ve defin gideri talebinde bulunulmasına karşın ilk derece mahkemesince bu konuda, HMK’nin 297’nci maddesine uygun biçimde olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediği anlaşıldığından, davacılar vekili ile davalı … vekilinin dilekçelerinde ileri sürdükleri bu konuya ilişkin istinaf nedenleri yerindedir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1–Davalı … vekilinin ve davacılar vekilinin cenaze ve defin giderleri yönünden açılan dava dışındaki maddi tazminat davalarına ve manevi tazminat davalarına ilişkin kararlara karşı istinaf başvurularının HMK’nin 353/1-b/1’inci maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine, 2-Davalı … vekilinin ve davacılar vekilinin cenaze ve defin giderleri için açılan davaya ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi gereğince kaldırılmasına, 3-Davanın cenaze ve defin giderleri için açılan davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine, 4-İstinaf başvurusu için davacılar tarafından harç yatırılmadığından, başvuru tarihindeki tarife gereğince 98,10 TL istinaf başvuru harcının ve Dairemiz karar tarihindeki tarife gereğince 59,30 TL istinaf karar harcının davacılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına, 5-Davalı … tarafından, hüküm altına alınmayan cenaze ve defin gideri bakımından harç yatırılmayıp istinaf başvurusuna konu edilen ve istinaf başvurusunun reddine karar verilen diğer maddi ve manevi tazminat davaları için alınması gereken 7.493,20 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.876,73 TL’nin mahsubu ile bakiye 5.616,47 TL karar ve ilam harcının bu davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,6-Davacılar ile davalı … tarafından cenaze ve defin giderlerine ilişkin dava bakımından yapılan istinaf başvurusu için ayrıca yapılmış bir yargılama gideri bulunmadığından, tarafların reddedilen istinaf başvuruları nazara alınarak istinaf yargılama giderlerinin taraflar üzerinde bırakılmasına, 7-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 8-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacılar arasındaki ihtiyari dava arkadaşlığı ve yine davacıların maddi ve manevi tazminat davaları objektif dava birleşmesi (davaların yığılması) kapsamında olmakla her bir dava için hüküm altına alınan miktarlar itibarıyla HMK’nin 362/1-a maddesi; cenaze ve defin gideri için açılan dava yönünden ise HMK’nin 353/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 30/03/2021