Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1160 E. 2020/4286 K. 01.12.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1160
KARAR NO: 2020/4286
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/11/2017
NUMARASI: 2013/340 Esas – 2017/796 Karar
DAVANIN KONUSU:Trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 01/12/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’nin sevk ve idaresinde bulanan davalı … AŞ nezdinde sigortalı, davalı İETT Genel Müdürlüğüne ait araç ile davalı …Şti.’nin maliki, davalı …’ün şoförü olduğu davalı … AŞ, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası poliçesini düzenlediği … plakalı aracın karıştığı çift taraflı kazada, yaya konumundaki davacıların yaralandığını, kazanın meydana gelmesinde otobüs şoförünün %75, otomobil şoförünün %25 oranında kusurlu olduğunu, olaydan sonra müvekkillerinin en yakın mesafedeki Maslak Özel … Hastanesine kaldırıldığını, davacı …’nün burada tedavi edildiğini, davacı …’ın ise tedavi masraflarının fahiş meblağda olması sebebiyle başka bir özel hastaneye sevki yapıldığını, burada müvekkili …’ın ayağının kesildiğini, hastanede yapılan masraflar ile ilgili hiçbir hastanenin fatura, makbuz vermediğini, müvekkillerinin zor durumda kalarak bu durumu kabul etmek zorunda kaldıklarını, müvekkili …’ın bu süreçten sonra engelli kaldığını tüm müvekkillerinin maddi ve manevi zarara uğradığını belirterek, davacı … için fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak ile 50.000,00 TL maddi, 250.000,00 TL manevi tazminat, davacı … için fazlaya ilişkin hakları saklı tutarak ile 10.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminat, davacı … için 10.000,00 TL manevi, 1.500,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili ıslah dilekçesinde; sadece davacı … yönünden dava değerini 158.379,99 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazanın meydana geldiği kavşakta trafik ışıklarının yanmaması nedeniyle … Valiliğinin kusurlu bulunduğunu, tedavi giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması gerektiğini, sigorta şirketlerinin sorumluluğu düşünüldüğünde görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kusurun müvekkilinde olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsünün kazadaki kusuru oranında ve maddi zararın varlığı ispat edildiği takdirde, poliçe limiti ile sorumlu olduklarını ve tedavi giderlerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması gerektiğini beyanla, davanın reddine karar verilmesi talep etmiştir. Davalı … Limited Şirketi vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın uzun süreli kiralama sözleşmesi ile, dava dışı … AŞ’ye kiralandığını, davalı müvekkil şirketin işleten sıfatı bulunmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; … Limited Şirketi’ne ait aracın ZMM sigortası ile sigortalandığını, şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur ve zarar miktarının tespiti gerektiğini, müvekkili davalı yönünden temerrüdün gerçekleşmediğini beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı İETT Genel Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkiline ait aracı kullanan sürücü …’nin kazanın meydana gelmesinde kusurlu olmadığını, maddi ve manevi tazminat taleplerinin fahiş olduğunu beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dahili davalı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili cevap dilekçesinde özetle; kurumun sorumlu tutulması için sigorta şirketleri tarafından prim aktarımlarının yapılması gerektiğini, aksi halde kurumlarının söz konusu giderlerden sorumlu olamayacağını beyanla davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “dahili davalı Sosyal Güvenlik Kurumu hakkında açılan davanın reddine, davalı … Ltd. Şti. Hakkında açılan davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, davacı …’ın maddi tazminat istemi yönünden davalılar …, İETT Genel Müdürlüğü, … Sigorta AŞ, … Sigorta AŞ ve … hakkındaki davanın kısmen kabulüne,190.214,99 TL maddi tazminatın (davalı … AŞ 47.553,75 TL’lik kısmından, davalı … AŞ 142.661,24 TL’lik kısmından, diğer davalılar tamamından sorumlu olmak üzere) adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı … şirketleri yönünden dava tarihi olan 15/05/2013 tarihinde itibaren, diğer davalılar yönünden olay tarihi olan 06/02/2013 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmek suretiyle) tahsiline, fazla istemin reddine, davacı …’ın maddi tazminat istemine ilişkin davanın reddine, davacı …’nan maddi tazminat istemi yönünden davalılar …, İETT İşletmesi Genel Müdürlüğü, … Sigorta AŞ, … Sigorta AŞ ve … hakkındaki davanın kısmen kabulüne, 2.600,00 TL maddi tazminatın(davalı … AŞ 650,00 TL’lik kısmından, davalı … AŞ 1.950,00 TL’lik kısmından, diğer davalılar tamamından sorumlu olmak üzere) adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen (davalı … şirketleri yönünden dava tarihi olan 15/05/2013 tarihinde itibaren, diğer davalılar yönünden olay tarihi olan 06/02/2013 tarihinden itibaren avans faizi yürütülmek suretiyle ) tahsiline, fazla istemin reddine, davacıların manevi tazminat istemi yönünden davalılar … Sigorta AŞ ve … Sigorta AŞ hakkındaki davalarının reddine, diğer davalılar …, İETT İşletme Genel Müdürlüğü ve … hakkındaki manevi tazminat istemleri yönünden davanın kısmen kabulüne, davacı … için 30.000,00 TL, davacı … için 3.000,00 TL, davacı … için 3.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 06/02/2013 tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte adı geçen davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacıların adı geçen davalılar ile ilgili fazlaya ilişkin manevi tazminat istemlerinin reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacılar vekili, davalı … AŞ vekili, davalı … AŞ vekili, davalı … vekili, davalı … vekili ve İETT Genel Müdürlüğü vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkillerinin kazada tamamen kusursuz olduğunu, müvekkillerinin çektiği acılar, yaşadıkları uzuv kayıpları göz önüne alındığında hükmedilen manevi tazminatların yetersiz olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararında davacı … ile … yönünden müvekkili aleyhine belgesiz tedavi giderine hükmedilmeyeceğini, reddedilen manevi tazminat bakımından müvekkili sigorta şirketine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı … lehine hükmedilen tedavi giderinin belgelendirilmediğini, reddedilen dava bakımından müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini, davacı … lehine hükmedilen işgöremezlik tazminatının hesaplamasında hataya düşüldüğünü beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin kazanın meydana gelmesinde diğer sürücü …’ün kusurlu olduğunu, trafik kazalarındaki tedavi giderlerinin dahili davalı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanması gerektiğini, davacının zorunlu olmadığı halde özel hastane tercih ettiğini, özel hastanesindeki fahiş fiyatların müvekkilini bağlamadığını, hükme esas alınan raporun uzman bilirkişiler tarafından hazırlanmadığını, davacının maddi tazminat taleplerini ispatlayamadığını, hükmedilen manevi tazminatında orantısız ve haksız olduğunu beyan etmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusuru bulunmadığını, davacılarda oluşan zararın müvekkilinin sorumluluğu bulunmadığını, kusur oranlarının mahkemesince yeterince incelemeden hüküm kurulduğunu, müvekkili yönünden avans faizi işletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu beyan etmiştir. Davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü istinaf dilekçesinde özetle; kazanın meydana gelmesinde sürücüsü …’nin değil, diğer davalı sürücünün kusurlu olduğunu, davacı tarafın maddi tazminat taleplerini ispatlayamadığını, davacı …’ın talep etmiş olduğu özel hastane ameliyat ücretinin fahiş olduğunu, belgeye dayanmadığı için kabul edilebilir olmadığını, tedavi giderlerinden 6111 sayılı yasa gereği dahili davalı Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumlu olduğunu, bakıcı giderleri ve ulaşım giderleri adı altındaki maddi tazminata yönelik hükmün yerinde olmadığını, manevi tazminatın fahiş takdir edildiğini beyanla kararın kaldırılmasını talep etmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, 06/02/2013 tarihinde, davalı … AŞ’nin nezdinde sigortalı, davalı …’nin şöförü, davalı İETT İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün maliki olduğu İETT aracı ile davalı … AŞ nezdinde sigortalı, davalı …Şti.’nin maliki, davalı …’ün şoförü olduğu … plakalı aracın çift taraflı olarak karıştığı kazada, yaya konumundaki davacıların yaralandığı, bu yaralanma sebebiyle maddi ve manevi zarara uğradıklarını beyanla, tazminat talebinde bulundukları, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı … vekili, davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili ile davalı … vekilinin kazanın meydana gelmesindeki kusurun belirlenmesine yönelik istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde; 06/02/2013 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasında, davacılar yaya konumunda olup dosya kapsamında bulunan … 50.Asliye Ceza Mahkemesinin 15/06/2015 tarihli bilirkişi heyet raporunda ve ilk derece mahkemesince hükme esas alınan 01/12/2015 tarihli bilirkişi raporunda davacıların kazanın meydana gelmesinde kusurları olmadığı, kusurun kazaya karışan araç sürücüleri arasında paylaşıldığı görülmüştür. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 61. ve 62. maddelerinde düzenlenen müteselsil sorumluluk esaslarına göre birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri takdirde haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Müteselsil sorumlulukta kural olarak borçlular 6098 sayılı TBK’nın 162. ve 163. maddelerine göre borcun tamamından sorumludur. Aynı yasanın 167. maddesi uyarınca; sorumluların iç ilişkide kusur oranına göre birbirlerine rücu hakları vardır. Haksız fiili işleyen sürücü, sürücünün fiillerinden sorumlu olan işleten ve ZMSS poliçesini düzenleyen sigorta şirketleri, zarar görenlere karşı müteselsilen sorumlu olması, dosyada mevcut kusur raporlarına göre, davacıların kusuru bulunmaması, davacıların davalılardan müteselsil sorumluluk çerçevesinde talepte bulunması, müteselsil sorumlulukta kural olarak borçlulardan her birinin borcun tamamından sorumlu olması, kusurun paylaştırıldığı durumlarda zarar görenin isterse tüm zarar sorumluları hakkında dava açabileceği gibi bunlardan sadece birisinden de zararın tamamını isteyebilmesinin mümkün olması karşısında davalı … vekili, davalı İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü vekili ile davalı … vekilinin kusur oranlarının belirlenmesine yönelik istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir. Davalı …’ün davacı …’ın dosya kapsamına göre işsiz olmasına rağmen bu dava bakımından asgari ücret üzerinden tazminat hesaplaması yapılmasının yerinde olmadığını, davalı … AŞ ise davacı …’ın aktif dönemine ilişkin maddi tazminatın hesap bilirkişisince yanlış hesaplandığı yönünde istinaf itirazında bulunmuşsa da, hükme esas alınan hesap bilirkişisi raporunda davacı …’ın aktif dönem ve pasif dönem hesaplama şekli usul ve yasaya uygun, taraf ve mahkeme denetime elverişli, yerleşik uygulamalarda olduğu şekilde gelirin daha fazla olduğu ispatlanmadığından asgari ücret easa alınarak hesaplandığı görülmüş, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurularının reddi gerekmiştir. Davalı … AŞ vekili, davalı … AŞ vekili, davalı … vekili ile davalı … vekilinin tedavi giderlerine ilişkin istinaf itirazlarının değerlendirilmesinde; Yargıtay 17. Hukuk dairesinin 13/07/2020 tarih, 2018/5381 Esas – 2020/4761 Karar sayılı ilamında belirtildiği üzere; “25.02.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 13.02.2011 tarihli 6111 Sayılı Yasa’nın 59. maddesi ile 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 98. maddesi değiştirilmiş, buna göre 6111 sayılı Kanun’un 59. maddesinde “trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı” düzenlemesine; Kanun’un geçici 1. maddesinde de “Bu Kanun’un yayımlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı, söz konusu sağlık hizmet bedelleri için bu Kanun’un 59. maddesine göre belirlenen tutarın %20’sinden fazla olmamak üzere belirlenecek tutarın üç yıl süreyle ayrıca aktarılmasıyla anılan dönem için ilgili sigorta şirketleri ve Güvence Hesabı’nın yükümlülüklerinin sona ereceği” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu düzenlemeler ile trafik kazasından kaynaklanan ve KTK’nun 98. maddesi kapsamında kalan tedavi giderleri bakımından, trafik sigortacısı ile sorumluluğunu üstlendiği araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu son bulmuştur. Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 sayılı Kanun ile değiştirilen 2918 sayılı Kanun’un 98. maddesi kapsamında, tüm tedavi giderlerinden değil, ancak söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri, 6111 sayılı Kanun kapsamında değildir. Belgeli olmayan tedavi giderlerinden ise Sosyal Güvenlik Kurumu sorumlu olmayıp sigorta şirketi ile araç işleteni ve sürücüsünün sorumluluğu devam etmektedir.” Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece hükme dayanak yapılan 07/08/2017 tarihli bilirkişi raporunda; davacı …’ın Özel … hastanesine ödediği ve Özel … Hastanesinde geçirdiği operasyon ve ameliyatlar nedeniyle tedavi giderlerinin toplam 51.091,00 TL olduğu mütalaa edilmiştir. Ancak bilirkişi raporu bu haliyle hüküm kurmaya ve denetime elverişli değildir. Çünkü, Mahkemece hükme dayanak yapılan bilirkişi raporu, yukarıda değinilen 6111 sayılı Kanun ile Yargıtay uygulamasına uygun olarak düzenlenmiş bir rapor niteliği taşımamaktadır. O halde Mahkemece, konusunda uzman doktor bilirkişiden, yukarıda belirtilen düzenlemeler ve Yargıtay kararı dikkate alınarak, davalıların (araç maliki-sürücüsü ve ZMS sigortacısının) sorumluluğunda kalan belgesiz tedavi ve yol giderleri ile dahili davalı Sosyal Güvenlik Kurumu’nun sorumluluğunda kalan belgeli tedavi giderlerinin, “gerektiği takdirde davacı …’a uygulanan ampüte işlemi için özel hastanelerden dava tarihindeki fiyat bilgisi sorularak; ampüte işleminin yapıldığı özel hastaneden de ampüte işlemine genel olarak uyguladıkları” fiyat listesi sorularak gerekçeli ve denetime elverişli ek rapor alındıktan sonra tarafların delillerini değerlendirilerek dahili davalı Sosyal Güvenlik Kurumu ve diğer davalıların sorumluluğu belirlenerek nihai karar verilmesi gerekmektedir. Davalı … AŞ ile davalı … AŞ vekilleri müvekkilleri aleyhlerine açılan davanın reddedilen kısımları bakımından karşı vekalet ücreti takdir edilmediği yönünde istinaf itirazında bulunulmuş olup dava dilekçesinde davalı … şirketleri hariç tutulmaksızın tüm davalılardan manevi tazminat isteminde bulunulduğu, İlk Derece Mahkemesince hüküm ile birlikte davalı … şirketleri bakımından açılan manevi tazminat davalarının reddine karar verildiği, ancak reddedilen manevi tazminat bakımından davalılar lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken hükmedilmediği görülmüştür. Bu bakımdan davalı … vekillerinin vekalet ücreti yönünden istinaf itirazları yerindedir. Davalı … AŞ vekili istinaf talebinde, davacı …’a yönelik reddedilen 1.500,00 TL maddi tazminat davası yönünden vekalet ücreti talebinde bulunmuş, bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde görülmüştür. Davalı … AŞ vekili, davalı … vekili ile davalı … vekilinin, davacı … hakkındaki maddi tazminata yönelik istinaf taleplerin değerlendirilmesinde; HMK’nın 341/2.fıkrasına göre miktar veya değeri Üçbin Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. HMK’nın 341/4.fıkrasına göre ise alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü  üç bin Türk Lirasını geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz. Ayrıca HMK’nın ek 1. maddesinin 1. fıkrasında;” HMK’nın 341. maddesindeki parasal sınırın her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, önceki yılda uygulanan parasal sınırların; o yıl için 04/01/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanır. Bu şekilde belirlenen sınırların on Türk lirasını aşmayan kısımları dikkate alınmaz.” hükmünün yanı sıra, aynı maddenin 2. fıkrasında; “HMK’nın 341. maddesindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı” düzenlenmiş bulunmaktadır. Yeniden değerleme oranındaki artış sonucu yerel mahkeme hükmünün verildiği 2017 yılı için HMK’nın 341/2. maddesindeki kesinlik sınırı 3.110,00 TL olacaktır. İlk Derece Mahkemesi kararında davacı … yönünden 2.600,00 TL maddi tazminata hükmedilmiş olup bu durumda davacı hükmedilen miktar kararın verildiği tarih itibarı ile 2017 yılı için öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığından, davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesince verilen karar için HMK’nın 341/4.maddesi gereğince istinaf hakkı yoktur. Yerel Mahkemece, karara karşı kanun yolunun açık olduğunun belirtilmesi de sonuca etkili değildir. O halde davalı … AŞ vekili, davalı … vekili ile davalı … vekilinin, davacı … hakkındaki maddi tazminata yönelik istinaf dilekçelerinin HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince reddine, tüm davalı vekillerinin diğer istinaf başvurularının kabulü ile HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince yukarıda açıklanan sebeplerle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, 6111 sayılı yasa kapsamında ayrıntılı, gerekçeli taraf ve mahkeme denetimine elverişli rapor alınarak yeniden oluşturulacak hükümde vekalet ücreti, faiz ve kusura ilişkin değerlendirmeler dikkate alınarak hüküm kurulmak üzere, tarafların manevi tazminata ilişkin istinaf itirazları ise bu aşamada incelenmeksizin, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı … AŞ vekili, davalı … vekili ile davalı … vekilinin, davacı … lehine hükmolunan maddi tazminat hükmüne yönelik istinaf dilekçelerinin HMK’nın 352/1-b maddesi gereğince ayrı ayrı REDDİNE, 2-Davalı … AŞ, … Sigorta AŞ vekili, davacılar vekili, davalı … vekili ile davalı … vekilinin istinaf başvurularının KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatıranlara iadesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 6-İstinafa gelenler tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 7-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansının yatıran tarafa iadesine, 8-İİK’nın 36/5. maddesi gereğince, istinaf sonucuna göre … Sigorta AŞ ile … Sigorta AŞ tarafından tehiri icra talebi kapsamında icra dosyasına sunulan teminat mektuplarının davalı … AŞ ile … Sigorta AŞ’ye iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı … lehine hükmolunan maddi tazminat hükmü bakımından HMK’nın 362/1-a maddesi; diğer hükümler bakımından HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/12/2020