Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1154 E. 2020/4138 K. 30.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1154
KARAR NO: 2020/4138
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/12/2017
NUMARASI: 2016/96 Esas – 2017/1298 Karar
DAVANIN KONUSU: Maddi ve Manevi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
BİRLEŞEN DAVADA :(İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin
2017/811 Esas sayılı dosyası)
DAVANIN KONUSU: Maddi Tazminat (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 30/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı, davalı … Ltd. Şti.’nin maliki, davalı …’in sürücüsü olduğu … plakalı tırın, 12/08/2015 tarihinde saat 17:30 sıralarında, Kars istikametinden Iğdır istikametine giderken 2918 sayılı KTK’nın 56/1-A gereğince “şerit izleme ve değiştirme kuralına riayet etmemek” maddesini ihlal etmesi nedeniyle yaralamalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiğini, müvekkili …’un, davalı sürücü gibi tır şoförü olup bir kaç sene önce emekli olduğunu, ancak uluslararası nakliyat piyasasında tecrübeli ve yetişmiş şoför sayılı olduğu için emekli iken dahi çalışmaya devam ettiğini, müvekkilinin ilk sefere başlayıp işbaşı yapması için davalı şirkete ait ve seferden dönmekte olup İstanbul’dan da geçecek olan söz konusu tıra binerek işyerine gelmesi talimatı neticesinde kazanın meydana geldiğini, kazanın meydana gelmesinde … plakalı araç sürücüsü …’in tam ve asli kusurlu oluduğunu, kaza nedeniyle müvekkilinin çok ağır bir şekilde yaralandığını, vücudunun pek çok yerinde kesikler meydana geldiğini, sol ayak topuk kemiğinin paramparça olduğunu, çeşitli hastanelerde tedavi gördüğünü ve bir ay hastanede kaldığını; sonrasında tedavisinin evde devam ettiğini ve kendisine üç aylık iş göremezlik raporu verildiğini, üç aylık dönemden sonra da şiddetli ağrı ve acılarından dolayı yataktan kalkamadığını, müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğradığını, bakıcıya muhtaç olduğunu, kazanç kaybı oluştuğunu, eşi ve çocukları olan diğer davacıların da manevi zarara uğradıklarını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla müvekkili … için 5.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihi olan 12/08/2015’ten itibaren işleyecek avans faizi, yargılama gideri, masraf ve vekalet ücretiyle birlikte tüm davalılardan (Sigorta Şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla); davalı … için 50.000,00 TL, davacı … için 20.000,00 TL, davacı … için 10.000,00 TL ve davacı … için 10.000,00 TL olmak üzere 90.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 12/08/2015’ten itibaren işleyecek yasal faizi, yargılama gideri, masraf ve vekalet ücretiyle birlikte davalılar … ve … Ltd. Şti.’den müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacılar vekili 210/03/2016 teslim alınma tarihli cevap dilekçesinde, davanın, … plakalı çekicinin ZMS sigortacısı … Sigorta AŞ.’ye ihbar edilmesini ve davalı olarak davaya dahil edilmesini; 25/10/2016 teslim alınma tarihli “Davanın talep ve vakıalara ilişkin kısmen ıslahı ile 06/10/2016 tarihli celsesi ile hükmedilen ara kararın gereği hakkındadır.” konulu dilekçesi ile … Sigorta AŞ. ‘nin HMK’nın 127 ve yerleşik Yargıtay uygulamaları doğrultusunda davaya dahil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacı … vekili 25/07/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/96 Esas sayılı dosyasında görülen davada, yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde, 07/07/2017 tarihli bilirkişi raporuna göre, müvekkilinin toplam zararının 60.816,00 TL olduğunun tespit edildiğini, işbu davayı ilk davada talep ettikleri 5.000,00 TL maddi tazminatın tenzili neticesinde bakiye 55.816,30 TL alacağın tahsili amacıyla açmak zorunda kaldıklarının iddia ederek, 55.816,30 TL alacağın 12/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi, yargılama gideri ve vekalet ücretiyle birlikte tüm davalılardan (sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limitiyle sınırlı olması kaydıyla) müştereken ve müteselsilen tahsiline ve işbu dosyanın İstanbul Anadolu Asliye 4. Ticaret Mahkemesinin 2016/96 Esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … AŞ. vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirkete, dava dilekçesi ve eklerinin usulüne uygun olarak gönderilmediğini, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, zira müvekkilinin, … plakalı aracın sadece kasko poliçesini düzenlediğini, söz konusu poliçenin, ihtiyari mali mesuliyet teminatı içermediğini, kasko poliçesine dayanarak ancak sigortalı tarafından maddi hasar talep edilebileceğini, oysa ki işbu davada zarar gördüğünü iddia eden 3. kişilerin tazminat talebinde bulunduğunu, 3. kişilerin zararlarının teminat altına alınmadığını, davaya konu kazaya sebep olan aracın, … plakalı çekici olduğunu, şirketi nezdinde sigortalanan aracın ise, bu çekicinin arkasındaki ve kendi kendine hareket kabiliyeti olmayan römork olduğunu, kazaya sebep olan … aracın müvekkili şirket nezdinde poliçe ile güvence altına alınmadığını, bu nedenle müvekkili aleyhine dava açılamayacağını, müvekkili şirket temerrüde düşmediğinden, yasal faizin dava dilekçesinin tebliğ tarihi olan 04/02/2016 tarihi itibariyle başlatılması gerektiğini iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; her ne kadar davacı vekilince, … plakalı aracın kazaya karıştığı ve ZMSS sigortası ile sigortalı olduğu beyan edilmiş ise de; … plakalı aracın dorse olduğunu ve dorselerde motor mevcut olmadığından ve her zaman bir çekiciye bağlı olarak hareket ettiğinden, aracın bağlı olduğu çekicinin ZMSS’sine veya kazaya karışan çekicinin kasko poliçesine işbu davanın yönlendirilmesi gerekirken yanlış araç plakasının bildirilmesi ve o aracın poliçesine husumet yönlendirilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, kazaya karışan … plakalı aracın ZMS sigortacısı olan … Sigorta AŞ.’nin ve yine kazaya karışan … plakalı aracın kasko sigortacısı (manevi tazminat da kapsam altına alındığı için) olan … Sigorta AŞ.’nin davaya dahil edilmesini talep ettiklerini; meydana gelen trafik kazası sonrasında olay yerine gelen trafik polisleri tarafından tutulan kaza tespit tutanağında, bu kazanın oluşumunda müvekkili şirketin herhangi bir kusurunun olmadığının belirtildiğini, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınacak rapor ile müvekkilinin kusurunun olmadığına dair iddialarının haklı olduğunun ortaya çıkacağını; müvekkiline ait aracın kazaya karışmış olması nedeniyle, müvekkiline yükletilebilecek olası kusur durumunda ise, kazaya karışan … plakalı aracın ZMS sigortacısı … Sigorta AŞ. ve manevi tazminat teminatını kapsamayan kasko sigortacısı … Sigorta AŞ. ‘den talep edilmesi gerektiğini, davacı …’un, kimsenin (şirket yetkilisi vd.) talimatı ve isteği olmadan müvekkiline ait şirket aracına bindiğini, bu manevi tazminat talebini kabul etmediklerini ve hesaplanacak tazminat miktarından indirim yapılması gerektiğini; davacının eş ve çocuklarının manevi tazminat taleplerinin yasal düzenleme ve Yargıtay kararlarına göre hukuka aykırılık teşkil ettiğini ve zenginleşme amacı gördüğünü iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı …’e, dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen davalı cevap hakkını kullanmamıştır. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “Asıl dava yönünden: Maddi tazminat talebinin kabulü ile 5.000 TL maddi tazminatın … Ltd. Şti ve … yönünden kaza tarihi olan 12/08/2015 tarihinden itibaren, davalı … Sigorta AŞ bakımınndan ise 25/10/2016 talep tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine, davacılardan …’un Manevi Tazminat talebinin kısmen kabulü ile 25.000,00 TL manevi tazminatın … Ltd.Şti ve … yönünden kaza tarihi olan 12/08/2015 tarihinden itibaren, davalı … Sigorta AŞ bakımınndan ise dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine; birleşen dava yönünden: diğer davacıların Manevi tazminat taleplerinin reddine, davanın kabulü ile, 55.816,30 tl’nin … Ltd.Şti ve … yönünden kaza tarihi olan 12/08/2015 tarihinden itibaren, davalı … Sigorta AŞ bakımınndan ise 25/10/2016 talep tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekili, dahili davalı … Sigorta AŞ. vekili, davalı … Sigorta AŞ. vekili, davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır.Ancak, davalı … Sigorta AŞ. vekili tarafından istinaf başvurusundan feragat edilmesi üzerine, Mahkemece 18/01/2018 tarihli ek karar ile davalı … Sigorta AŞ.’nin istinaf başvurusunun feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, ek karar, davalı tarafa usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş ve davalı ek karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmamıştır. Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; huzurdaki davada … Sigorta AŞ.’nin dahili davalı olarak davaya dahil edilmesine dair dilekçelerinin 11/03/2016 tarihinde mahkemeye gönderildiğini ve ilgili taleplerinin de davalı … Sigorta AŞ.’ye 22/03/2016 tarihinde tebliğ edildiğini, yani davalı … Sigorta AŞ.’nin 22/03/2016 tarihinde davaya dahil edildiğini, davaya dahil edilen bir davalı için temerrüt şartının, en geç dava tarihi olarak dikkate alınması gerektiğini, bir an için aksi kanaat düşünülse dahi, faiz başlangıç tarihinin, davalı … Sigorta AŞ. yönünden hem asıl dava hem ek dava bakımından, dahili dava dilekçesinin tebliğ tarihi olan 22/03/2016 tarihine hükmedilmesi gerektiğini; istinafa konu davada bütün müvekkilleri yönünden, talep edilen manevi tazminat, aynı hukuki sebebe (haksız fiile dayalı) dayandığından, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2016/738 Esas-2014/407 Karar sayılı ilamı gereğince, davalı lehine tek bir vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, kaldı ki, davalılardan sadece … Sigorta AŞ.’nin kendini vekille temsil ettirmediğini, diğer davalı … Ltd. Şti.’nin de kendini vekille temsil ettirmesi nedeniyle her iki davalı için tek bir maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini; müvekkilinin, geçirmiş olduğu kaza nedeniyle aylarca evinde bakıma muhtaç şekilde yaşadığını ve 60 yaşında olan müvekkilinin iyileşme sürecinin yaşı itibariyle 4 aydan uzun sürdüğünü, %24’ü oranında sürekli malul kalan müvekkilinin, yaşadığı elem ve hüznün kelimelerle anlatılabilecek boyutu aştığını, bu nedenle TBK’nın 56. maddesi gereğince ağır bedensel zarar olgusu gerçekleştiğinden, müvekkilinin ailesi için makul bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, huzurdaki dava ile, konusu, davacısı, maluliyeti tamamen farklı bir davaya ilişkin kararın emsal gösterilerek reddedilmesinin isabetli olmadığını belirtmiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; asıl ve birleşen davada taraf teşkilinin sağlanmadığını, her ne kadar davacı vekilince … plakalı aracın kazaya karıştığı ve ZMSS poliçesinin bulunduğu iddia edilmişse de, … plakalı araç dorse olduğundan, aracın bağlı olduğu çekicinin ZMS sigortacısı olan … Sigorta AŞ.’ye ve kazaya karışan çekicinin kasko sigortacısı olan … Sigorta AŞ.’ye, işbu davanın yönlendirilmesi gerekirken, yanlış araç plakasının bildirilmesi ve o aracın poliçesine husumet yönlendirilmesinin ve Yerel Mahkemece, bu usule aykırılığın gözardı edilerek davaların neticelendirilmesinin hatalı olduğunu, cevap dilekçelerinde davaya dahil edilmesini talep ettikleri kazaya karışan aracın İMS sigortacısı olan … Sigorta AŞ.’nin davaya dahil edilmediğini, dosyaların usule aykırı biçimde birleştirildiğini ve usule aykırı bir şekilde ıslah yapıldığını, asıl ve birleşen davada, maddi ve manevi tazminat yönünden müvekkili lehine vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu; Mahkemece, kaydına tedbir şerhi konulan müvekkili şirkete ait … plakalı araç hakkında herhangi bir karar verilmediğini, kazaya karışmayan aracın dorsesinin İMSS poliçesini düzenleyen şirket olan, davalı … AŞ. aleyhine manevi tazminata hükmedilmesinin doğru olmadığını, hatır taşıması iddialarının araştırılmadığını ve incelenmediğini, eksik araştırma ve inceleme sonucu hukuka aykırı karar verildiğini, dosya kapsamında kusur incelemesinin yapılmadığını, maddi tazminat miktarının yüksek hesaplandığını ve manevi tazminat miktarının yüksek belirlendiğini, faizin yanlış uygulandığını belirtmiştir. Davalı … Sigorta AŞ. vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; öncelikle asıl davanın müvekkili şirkete ihbar edildiğini ve daha sonrasında usul kurallarına aykırı olarak müvekkili şirketin dahili davalı olarak kabul edildiğini, davacı tarafça, müvekkilinin davaya, dahili davalı olarak dahil edilmesi taleplerine karşılık yazılı ve sözlü tüm beyanlarında, bu duruma muvafakatlarının olmadığının açıkça belirtilmesine rağmen, Mahkemece, usule aykırı bir şekilde davacının bu talebinin kabulüne karar verildiğini ve sonrasında verilen kararda ise yine müvekkili şirket ihbar olunan olması gerektiği halde, müvekkili şirket aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedildiğini, davacı tarafın, ıslah dilekçesi adı altında ibraz etmiş olduğu dilekçe de, baştan sona HMK hükümlerine aykırı hiçbir usul ve kanun maddesine de uygun düşmeyecek bir şekilde dava dilekçesinde yer alan talep kısmını “…Dahili davalı … Sigorta AŞ.’den müştereken ve müteselsilen tahsiline…” şeklinde değiştirdiklerini beyan ettiğini, ancak dava, … Sigorta AŞ. aleyhine açıldığından, davalı sıfatının da bu şirkete ait olduğunu, işbu davanın, müvekkili şirkete ihbar edilmekle, müvekkili şirketin işbu davadaki sıfatının, ihbar olunan olduğunu, davacının ıslah dilekçesi adı altında davalıya değiştirmeye çalıştığını ancak müvekkilinin böyle bir duruma kesinlikle muvafakatının olmadığını birçok kez mahkemeye bildirildiğini, müvekkili şirketin dahili davalı olmadığını, davacı tarafın, tarihsiz cevaba cevap dilekçesinde, davanın müvekkili şirkete ihbar edilmesini bizzat talep ettiğini ve davanın, müvekkili şirkete bu şekilde ihbar edildiğini, davaya konu kazaya karışan araçla ilgili olarak hangi şirketin, hangi sigorta poliçesini tanzim ettiğinin açık bir husus olduğunu ve basit bir araştırmayla dahi tespit edilebilir nitelikte olduğunu, davacı tarafın dava açarken yaptığı bariz hatasını ört pas etmek için bu yola başvurduğunu, bu nedenle işbu davada HMK’nın 124. maddesinin uygulanmasının mümkün olmadığını, davacı tarafın dava dilekçesinde … plakalı araç için talepte bulunduğundan, bu husus ıslah dilekçesiyle sonradan değiştirmesinin mümkün olmadığını, muvafakatları olmadığı halde, müvekkili şirketin yasaya aykırı bir biçimde dahili davalı olarak kabul edildiğini, davacı tarafın HMK’ya aykırı teknik olarak ıslah dilekçesi dahi olmayan dilekçesinin, Mahkemece kabul edilmesi ve bu dilekçe doğrultusunda hüküm kurulmasının son derece haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davada alınan bilirkişi raporunun PMF Tablosu esas alınarak hazırlandığını, oysa ki davaya konu, müvekkili şirket tarafından düzenlenen trafik poliçesinin tanzim tarihinin 04/07/2015 ve kaza tarihinin 12/08/2015 olması nedeniyle, 01/06/2015 tarihli ZMSS Genel Şartları gereğince tazminat hesaplamasının TRH 2010 tablosu ve %1,8 teknik faiz esas alınarak yapılması gerektiğini, hatır taşıması indirimi yapılması taleplerinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kazanın, iş kazası olması ihtimali olduğundan davacıya gelir veya maaş bağlanıp bağlanmadığının araştırılması için SGK’ya Mahkemece yazı yazıldığını ancak bu konuda herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, kararın bu yönüyle de eksik ve hatalı olduğunu; birleşen dava yönünden, müvekkili şirkete davacı tarafından hiçbir başvuruda bulunulmadığını, dolayısıyla dava şartı yerine getirilmediğinden, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken aksi yönde karar verilmesinin hatalı olduğunu, dosyada alınan kusur raporlarını kabul etmediklerini, müvekkili şirketin sorumluluğunun bulunmadığını, kusur konusunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınmadığını, davacının, kaza anında emniyet kemerinin takılı olup olmadığı gibi müterafik kusur durumunun varlığının araştırılması ve hatır taşıması nedeniyle de hükmedilecek tazminattan indirim yapılması gerektiğini, davacının maluliyet oranının çok yüksek belirlendiğini, bu nedenle Adli Tıp Genel Kurulundan yeniden rapor alınması gerektiğini, 6111 sayılı Kanun gereğince tedavi giderlerinden SGK’nın sorumlu olduğunu ve geçici iş göremezlik talebinin de tedavi giderleri kapsamında olduğunu, müvekkili şirketin sorumlu tutulamayacağını, ayrıca tedavi giderlerinin, SGK tarafından karşılanıp karşılanmadığı ve davacının daimi maluliyetine ilişkin olarak SGK tarafından bir ödeme olup olmadığının araştırılması ve değerlendirme konusu yapılması gerektiğini: müvekkili şirket temerrüde düşmediğinden, faize hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, faize hükmedilmesi halinde dahi, zarar haksız fiilden doğduğundan ve taraflar arasında bir ticari ilişki olmadığından müvekkili şirket hakkında, ancak birleşen dava açılış tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 54 ve 56. maddeleri kapsamında maddi ve manevi tazminat, birleşen dava ise maddi tazminat istemine ilişkindir. A-)Davacılar vekili, davalı … Ltd. Şti. vekili ile dahili davalı … Sigorta AŞ . vekilinin asıl ve birleşen davadaki maddi tazminat davasına yönelik istinaf başvurularının değerlendirilmesi: Dosya kapsamından, asıl davanın dahili davalısı ve birleşen davanın davalısı … Sigorta AŞ.’nin ZMS sigortacısı, asıl ve birleşen davaların davalısı … Ltd. Şti.’nin işleteni ve davalı …’in sürücüsü olduğu … plakalı çekicinin tek taraflı kaza yapması neticesinde araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralandığı, davacının bu yaralanma nedeniyle. asıl davada, sürücü, işleten ve çekicinin arkasındaki … plakalı dorsenin kasko (İMS) sigortacısı … Sigorta AŞ. aleyhine maddi ve manevi tazminat talebinde bulunduğu, yargılama aşamasında … plakalı çekicinin ZMS sigortacısı olan … Sigorta AŞ.’nin davaya dahil edilmesi için dilekçe verilmesi üzerine Mahkemece 15/11/2016 tarihli 2. celsenin 1 nolu ara kararıyla, “… Sigorta AŞ.’nin davaya dahili davalı olarak dahil edilmesine” karar verildiği ve asıl davadaki nihai kararın da sürücü işleteni ile birlikte davalı … Sigorta AŞ. aleyhine asıl davada hüküm kurulduğu anlaşılmıştır. Yargıtay 17. Hukuk dairesinin 07/07/2020 tarih, 2019/5557 Esas – 2020/4462 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere, HMK’da dahili dava müessesesi bulunmamaktadır. Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen kişi, dahili dava dilekçesiyle taraf sıfatını kazanamaz. Islah yoluyla dahi olsa taraf değişikliğinin yapılması olanaklı değildir. Taraf sıfatı (husumet) re’sen dikkate alınması gereken bir husustur. Yukarıda da belirtildiği gibi somut uyuşmazlıkta, asıl davada … Sigorta AŞ.’nin dahili dava dilekçesi ile davaya dahil edilmesi ve aleyhine hüküm kurulması usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğinden, davalı … Sigorta AŞ. vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde görülmüştür. Mahkemece karara dayanak yapılan Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 03/05/2017 tarihli raporunda, trafik kazası nedeniyle davacının %24.0 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme (iş göremezlik) süresinin kaza tarihinden itibaren 4 aya kadar uzayabileceği mütalaa edilmiş ancak davacının bakıcıya ihtiyacı olup olmadığı yönünden herhangi bir değerlendirme ve tespit yapılmamıştır. Bu durumda, Mahkemece, 07/07/2017 tarihli aktüerya raporunda, 4 aylık iyileşme süresi dikkate alınarak hesaplanan 5.094,00 TL bakıcı giderine hükmedilmesi doğru olmadığından bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı da yerinde görülmüştür. O halde, Mahkemece, maluliyete ilişkin 03/05/2017 tarihli rapor ve Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kuruluna gönderilerek davacı …’un bakıcıya ihtiyati olup olmadığının belirlenmesi, bakıcıya ihtiyacı bulunduğunun tespiti halinde, aktüer bilirkişiden, davacının, geçici ve kalıcı maluliyeti ile bakıcı gideri tazminatı yönünden ek rapor alındıktan sonra, maddi tazminat yönünden nihai bir kararın verilmesi gerekmektedir. B-)Davacılar vekili ile davalı … Ltd. Şti. vekilinin manevi tazminat davasına yönelik istinaf başvurularının değerlendirilmesi: HMK’nın “Manevi tazminat” başlıklı 56. maddesinde “Hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Somut uyuşmazlıkta, yukarıda da belirtildiği üzere davacı …’un yaralanmasının niteliği, maluliyet oranı dikkate alındığında, davacı …’un eşi ve çocukları olan diğer davacılar yönünden TBK’nın 56/2. maddesinde düzenlenen “ağır bedensel zarar” koşulunun gerçekleştiği kanısına varıldığından, bu davacılar lehine manevi tazminat verilmesi gerekmiştir. Bu minvalde, kazanın meydana geliş şekli, kusur durumu, maluliyet oranı, iyileşme ve tedavi süreci, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, manevi tazminat müessesesinin amacı ve hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak, davacı … için 10.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL ve davacı … için 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir. Ayrıca, kazanın oluş şekli, kusur durumu, maluliyet oranı, iyileşme ve tedavi süreci, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü ile İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı … için Mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının, TBK’nın 56. maddesinde düzenlenen manevi tazminat müessesesinin amacına ve hakkaniyet ilkesine uygun olduğu kanısına varıldığından, davalı … Ltd. Şti. vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde görülmemiştir. Somut uyuşmazlıkta, davalı … Ltd. Şti., kendisini vekille temsil ettirmesine rağmen reddedilen manevi tazminat miktarı bakımından bu davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru olmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf iddia ve itirazı yerinde görülmüştür. Yukarıdaki açıklamalar ve tespitler çerçevesinde; davacılar vekili, davalı … Ltd. Şti. vekili ve davalı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf başvurularının kabulüne, asıl davada İlk Derece Mahkemesi kararının maddi tazminata ilişkin kısmı ile birleşen davaya ilişkin kararın HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, maddi tazminat yönünden davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine; manevi tazminat davasına ilişkin kararın HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-1-)Davacılar vekili, davalı … Ltd. Şti. vekili ve davalı … Sigorta AŞ. vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile, asıl davada İlk Derece Mahkemesi kararının maddi tazminata ilişkin kısmı ile birleşen davaya ilişkin kararın HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, 2-)Maddi tazminat yönünden davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine gönderilmesine; 3-)Maddi tazminat (asıl ve birleşen) davaları yönünden istinaf kanun yoluna başvuranlar tarafından yapılan yargılama giderlerinin İlk Derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, B-)Davacılar vekili ile davalı … Ltd. Şti. vekilinin manevi tazminat davasına yönelik istinaf başvurularının kabulü ile, asıl davadaki manevi tazminat davasına ilişkin kararın HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, Buna göre: 1-a-)Manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, davacı … için 25.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … Ltd. Şti. ve … yönünden kaza tarihi olan 12/08/2015 tarihinde, davalı … Sigorta AŞ. (İlk Derece Mahkemesince verilen bu hükme yönelik davalı … Sigorta AŞ.’nin istinaf başvurusunun bulunmaması ve usulü kazanılmış hak dikkate alınarak) yönünden dava tarihi olan 23/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, b-)Davacı … için 10.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL, davacı … için 5.000,00 TL manevi tazminatların kaza tarihi 12/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalılar … Ltd. Şti. ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacılara verilmesine, c-)Davacıların manevi tazminata yönelik fazla istemlerinin reddine, 2-)Davacılar tarafından yatırılan 341,55 (Başvruma+peşin harç) TL harcın davalılar … Ltd. Şti, …’ten alınarak davacılara verilmesine, 3-)Kabul edilen manevi tazminat bakımından; Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 3.073,95 TL harçtan peşin alınan 341,55 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.732,4 TL harcın davalılar … Ltd. Şti. ve …’ten tahsili ile Hazineye irat kaydına, 4-)Manevi tazminat davası yönünden davacı tarafça sarf edilen 4,30 TL vekalet pulu, 600,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 604,30 TL den kabul edilen kısma isabet eden 302,15 TL’sinin davalılar … Ltd. Şti. ve …’ten tahsili ile davacı …’a verilmesine, 5-)Kabul edilen manevi tazminat miktarı yönünden, davacı … kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar … Ltd. Şti ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine, 6-)Kabul edilen manevi tazminat miktarı yönünden, davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar … Ltd. Şti ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine, 7-)Kabul edilen manevi tazminat miktarı yönünden, davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar … Ltd. Şti ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine, 8-)Kabul edilen manevi tazminat miktarı yönünden, davacı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince 4.080,00 TL vekalet ücretinin davalılar … Ltd. Şti ve …’ten müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı …’a verilmesine, 9-)Reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden, davalı … Ltd. Şti kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT’nin 10/2. maddesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’tan tahsili ile davalı … Ltd. Şti.’ye verilmesine, 10-Reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden, davalı … Ltd. Şti kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT’nin 10/2. maddesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’tan tahsili ile davalı … Ltd. Şti.’ye verilmesine, 11- Reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden, davalı … Ltd. Şti kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT’nin 10/2. maddesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’tan tahsili ile davalı … Ltd. Şti.’ye verilmesine, 12- Reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden, davalı … Ltd. Şti kendisini vekil ile temsil ettiğinden AAÜT’nin 10/2. maddesi uyarınca 4.080,00 TL vekalet ücretinin davacı …’tan tahsili ile davalı … Ltd. Şti.’ye verilmesine, 13-HMK’nın 333. maddesi uyarınca yatırılan gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
C-)İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-)Davacılar ve davalı davalı … Sigorta AŞ tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından yatırana iadesine, 2-)Davalı … Ltd. Şti.nin manevi tazminata ilişkin hükme karşı istinaf başvurusu reddedildiğinden, manevi tazminat hükmü için alınması gereken 1.707,75 TL’den peşin yatırılan (maddi ve manevi tazminat hükümleri için toplamda yatırılan) 1.382 TL’nin mahsubu ile bakiye 325,75 TL karar harcının bu davalıdan tahsiline, 3-)Manevi tazminat davası yönünden, istinaf aşamasında davacılar tarafından yapılan 14,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davalılar … Ltd. Şti. ve …’ten tahsili ile davacılara verilmesine, 4-)İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-)İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran taraflara iadesine, Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, manevi tazminata ilişkin hükümler bakımından HMK’nın 362/1-a maddesi; maddi tazminat hükümleri bakımından ise HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/10/2020