Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1153 E. 2020/3903 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1153
KARAR NO: 2020/3903
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2017
NUMARASI: 2017/81 Esas – 2017/894 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatı
KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle: Davalılardan … Sigorta AŞ nezdinde sigortalı davalı … yönetimindeki … plakalı otobüs ile maktul …’nın yönetimindeki … plaka sayılı aracın çarpışması sonucunda … ve … ile davacıların murisi …’nın vefat ettiğini, davalı sigorta şirketleri, davacı müvekkillerine bir miktar ödeme yapmış ise de fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik davacı müvekkillerinin her biri için 1000 TL olmak üzere toplam 5000 TL cenaze ve defin gideri ile destekten yoksun kalma tazminatı talebinin olduğunu belirterek toplam 5000 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Sigorta AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle: … plakalı aracın müvekkili şirketi nezdinde trafik sigortası ile sigortalı olduğunu, sorumluluğun şahıs başına 250.000,00 TL ile sınırlı olup, kaza nedeni ile ödenmesi gereken tazminatın tamamının davacı tarafa ödendiğini, 10/12/2014 günü … için 4.670,02 TL tutarında tazminatın davacıya verildiğini, davacının talep hakkının zamanaşımına uğradığını, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 2011/2’nci maddesinde iki yıllık hak düşürücü süre öngörüldüğünü, davacı yanın 2014 yılında imzalanan ibraname ve yapılan ödemeye itiraz etmemesi nedeni ile müvekkili şirketten herhangi bir hak talep edemeyeceğini, bu beyanları saklı kalmak koşuluyla yargılama ve hasar başvurusu arasında geçen süre nedeniyle tazminat miktarının farklı çıkmasının kuvvet ve muhtemel olduğunu, bu nedenle ödemenin yapıldığı tarihteki verilerek göre hesaplama yapılmasını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusur oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, vefat eden şahıslara SGK tarafından yapılan veya yapılacak ödemenin tazminat miktarından mahsubunun gerektiğini, müvekkili şirketin temerrüde düşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle: Davanın müvekkili mahkemede açılmadığını, öncelikle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun (HMK) 121’inci maddesi uyarınca kanıtların kendilerini tebliği, sigortalının kusur ve zararının davacı tarafından ispatı gerektiğini, dava öncesinde vefat nedeni ile yapılan tüm ödemelerin dikkate alınmasının, varsa sorumluluğunun tespiti halinde bakiye teminat limitinin aşılmamasını, davacıların müteveffanın destek olduğunu, makul ve muteber kanıtlarla ispatlamakla yükümlü olduğunu, müvekkili şirket aleyhine tazminat belirlenmesi halinde dahi fahiş bir rakama hükmedilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemek üzere davacı lehine tazminata hükmedilmesi halinde faizin başvuru tarihinden itibaren belirlenmesi gerektiğini belirterek, sigortanın zenginleşme aracı olarak kullanılmasının engellenmesini, SGK tarafından davacıya vefat sebebiyle bağlanan gelirlerinin tespitini, desteğin gelirinin ticari defterlerin incelenmesi suretiyle düzenlenecek denetime elverişli raporla belirlenmesini, tazminat belirlenmesi halinde yasal faize hükmolunmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi; davalı … ile … hakkında açılan davanın bu davadan tefrikine, davalı sigorta şirketleri açısından açılan davada hak düşürücü süre geçmiş olmakla davanın reddine karar verilmiştir. Bu karar karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle: Davalı … AŞ bakımından iki yıllık sürenin dolmadığını, sigorta şirketlerine verilen belgelerde fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını, Yargıtayın yerleşik kararlarına ibraname olduğu ileri sürülen belgelerin makbuz hükmünde olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat ve destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 111’inci maddesinin, 2’nci fıkrası uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da,yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre, hak düşürücü süre olup, mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Somut uyuşmazlıkta davacılar vekili dava dilekçesinde; davalı sigorta şirketleri davacı müvekkillerine bir miktar ödeme yapmış ise de, fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuklarını ileri sürmüş, davalı … Sigorta AŞ vekili ise cevap dilekçesinde; kaza nedeniyle ödenmesi gereken tazminatın tamamının davacı tarafa ödendiğini, 10/12/2014 günü … için 4.670,02 TL tutarında tazminatın davacıya verildiğini, davacı yanın talep hakkının zamanaşımına uğradığını, davacı yanın ibranamenin iptalini isteyebileceği veya tazminat miktarına itiraz edebileceği sürenin yasada düzenlendiğini, davalı … AŞ vekili de cevap dilekçesinde, vefat nedeniyle dava öncesinde davacılara 25.11.2014 günü 14.010,06 TL tazminat ödendiğini belirtmiş, ilk derece mahkemesi de, davalı sigorta şirketleri açısından açılan dava yönünden KTK’nin 111/2’nci maddesinde öngörülen hak düşürücü süre geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Bu itibarla öncelikle davalı sigorta şirketlerinden hasar dosyaları, ödemeye ilişkin belgeler ile bulunduğu ileri sürülen ibranameler getirtilip, ibranamenin hangi davacıya yapılan ödeme nedeniyle düzenlendiği saptanarak, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu belirtilen ibranamenin makbuz hükmünde olduğu ve ibranamenin imzasını taşımayan davacı yönünden hüküm ifade etmeyeceği de kabul edilerek, sonucuna göre hukuki durumun belirlenmesi gerekirken, bulunduğu ileri sürülen ibranameler davalı sigorta şirketlerinden getirtilip incelenmeden davanın reddine karar verilmesi doğru kabul edilmemiştir. Bu nedenle davacılar vekilinin dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf nedeni isabetlidir. Kararın kaldırılma nedenine göre diğer istinaf sebepleri bu aşamada inceleme dışı bırakılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere : 1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile, yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının HMK’nin 353/1-a/6’ncı maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf başvurusu için yatırılan karar ve ilam harcının istek halinde İlk Derece Mahkemesince yatırana iadesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Davacılar vekili tarafından, sarf edilen istinaf yargılama giderinin İlk Derece Mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf talep eden tarafından istinaf aşaması için yatırılan gider avansından artan miktarın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nin 353/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.01/10/2020