Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1134 E. 2020/737 K. 11.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1134
KARAR NO: 2020/737
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/09/2017
NUMARASI: 2015/511 Esas- 2017/793 Karar
DAVANIN KONUSU: Destekten Yoksun Kalma Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 11/06/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Dava, 5684 sayılı Kanun’un 14.ve TBK’nın 53/3.maddeleri kapsamında trafik kazasından kaynalanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince: “davacının davasının artırılan değer ile birlikte davalı Karayolları Trafik Garanti Sigortası hesabı Genel Müdürlüğü (Güvence Hesabı) yönünden kabulü ile 250.000,00 TL’nin bu davalıdan tahsili ile, bu bedelden 142.529,53 TL’nin eş … için, 28.707,99 TL’nin kızı …, 35.378,77 TL’nin …, 43.711, TL’nin … yönünden belirlenmesine ve bu bedellere 23/10/2013 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, … yönünden ise talebin yerinde görülmeyip reddine” karar verilmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı Güvence Hesabı vekili, kaza tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerektiğini, kararın sadece bu yönüyle hatalı olduğunu ve düzeltilmesi gerektiğini belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: 2918 sayılı KTK.’nun 99/1. maddesi ve Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın B.2.b. maddesi uyarınca, rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte sigortacıya ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortanın tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Sigortaya başvurulmadan dava açılması veya icra takibi başlatılması halinde ise bu tarihlerde temerrüt gerçekleşir. Davalı Güvence Hesabı ile davacılar arasındaki hukuki ilişki sözleşme ilişkisi değildir. Borcun nedeni haksız eylemdir. Yukarıda anılan düzenlemelere göre, davalı Güvence Hesabı bakımından temerrüt faizinin başlangıcını oluşturan ihbar yükümlülüğünde esas olan, zarar miktarı değil, kazanın ihbar edilmesidir. Kazanın ihbar edilmesiyle, zararın miktarını belirlemek sigortanın sorumluluğundadır. Bu itibarla, davalıya başvuru yapılması veya dava açılmasıyla; kaza, davalıya ihbar edilmiş olacağından, anılan hükümlerde öngörülen koşullar yerine getirilmiş olacaktır. Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafça, ilk olarak 06/06/2014 tarihinde davalı Güvence Hesabı’na başvurulmuş, ancak davacı Güvence hesabı’nın 12/06/2014 tarihli yazısı ile ilgili Cumhuriyet Başsavcılığının kazaya sebebiyet veren araç ile ilgili soruşturmaya ilişkin kararın ibrazı davacıdan talep edilmiştir. Bunun üzerine davacı tarafça soruşturmaya ilişkin karar eklenerek ikinci kez davalı Güvence Hesabı’na başvurulmuştur. Davalı Güvence Hesabı 24/10/2014 tarihli cevabi yazısı ile davacılar için ödeme yapılacağını, davacı tarafa bildirmiştir. Yukarıdaki düzenlemelere göre davalı Sigorta Şirketi, 24/10/2014 tarihinden itibaren 8.iş günü bitiminde temürrüde düşeceğinden, temerrüt tarihi 02/10/2014 olmaktadır. Bu durumda, 02/10/2014 temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesi gerekirken, kaza tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru olmadığından, davacı Güvence Hesabı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmüştür. Bu bağlamda; HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, davalı Güvence Hesabı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararın sadece faiz başlangıç tarihi yönünden düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A-) Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacının davasının artırılan değer ile birlikte davalı Güvence Hesabı yönünden kabulü ile 250.000,00 TL’nin bu davalıdan tahsili ile, bu bedelden 142.529,53 TL’nin eş … için, 28.707,99 TL’nin kızı …, 35.378,77 TL’nin …, 43.711,00 TL’nin … yönünden belirlenmesine ve bu bedellere 02/10/2014 tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, 2-… A.Ş. yönünden ise talebin yerinde görülmeyip reddine, 3-Harçlar Yasası gereğince alınması gereken 17.077,50 TL karar harcından peşin alınan 1.068,31 TL’nin mahsubu ile bakiye 16.009,19 TL harcın davalı Güvence Hesabı’ndan tahsili ile Hazineye gelir kaydedilmesine, 4-Davacı tarafça başlangıçta yapılan 100,11-TL yargılama gideri ile yargılama aşamasında yapılan 1.799,00-TL olmak üzere toplam 1,899,11-TL yargılama giderinin davalı Güvence Hesabı’ndan tahsili davacıya verilmesine, 5-Davacı kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 20.950,00 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davalı Güvence Hesabı’ndan tahsili ile davacıya verilmesine,6-Gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili tarafa iadesine, 7-Davalı … A.Ş.kendini vekille temsil ettirdiğinden lehine Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereği 2.400,00 TL vekalet ücreti takdirine, bunun davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
B-)İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ; 1-Davalı Güvence Hesabı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde İlk Derece Mahkemesi tarafından kendisine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davalı Güvence Hesabı tarafından yapılan 55,00 TL posta ve tebligat giderinden ibaret yargılama gideri ile 98,10 TL istinaf başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine, 3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı yönünden kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, diğerleri yönünden kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/06/2020