Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1099 E. 2020/4229 K. 23.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2017
NUMARASI : 2017/34 Esas 2017/1049 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 23/11/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle: Davalı şirkete zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın sürücüsünün kusurlu davranışı sebebiyle müvekkiline ait aracın zarar gördüğünü belirterek, bilirkişi raporundan sonra artırılmak üzere 5.000 TL hasar tazminatının davalı … ile davalı işletenden müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili talebini 25.334,54 TL olarak ıslah etmiştir. Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde; davalı … şirketine sigortalı araç sürücüsünün olayda kusuru bulunmadığını, davacının kendi eylemi ile hasara sebebiyet verdiğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.Karara karşı davalılar vekili ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.Davalı … vekili istinaf dilekçesinde: Mahkemece kabul edilen hasar bedelinin gerçeği yansıtmadığını, bu konuda sigorta eksperinin düzenlediği rapor ile mahkemenin hükme esas aldığı rapor arasında açık çelişki bulunduğunu, bu çelişki giderilmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürmüştür.Davalı işleten vekili: Eylemlerinden sorumlu olduğu sürücünün olayda bir kusurunun bulunmadığını, davacının aracı ile işleteni bulunduğu aracın fiziksel temasının bulunmadığını, olaydan sonra araç sürücüleri tarafından düzenlenen kaza tespit tutanağının gerçeği yansıtmadığını beyan ederek kararın kaldırılmasına karar vermesini talep etmiştir.HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazası nedeniyle araçta oluşan hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.Mahkemece görüşüne başvurulan bilirkişi raporunda, olaydan sonra araç sürücülerinin kendi aralarında düzenledikleri kaza tespit tutanağı içeriğini esas alarak ve ayrıca olay yerinin özelliklerini gözeterek olayda davacı sürücünün yüzde 25, davalı işletenin aracını kullanan sürücünün ise yüzde 75 oranında kusurlu olduklarını belirlemiştir. Dosya içeriğindeki belgelerden, dava dışı … plakalı aracın iki şeritli, iki yönlü ve her iki yönünde banket bulunan yolda banket üzerinde park halinde iken davalı … şirketine sigortalı olan … plakalı aracın seyir halinde olduğu yönden geriye dönmek üzere manevra yaptığı sırada davacıya ait aracın banketteki araca çarpmamak için manevra yapıp dava dışı park halindeki araca çarparak hasarlandığı anlaşılmaktadır. Mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişi raporunda uzman bilirkişi, olayın oluşunu araçların kaza sırasındaki konumlarını irdeleyerek davacının aracında hasar meydana gelmesi ile sonuçlanan kazada davalı aracın sürücüsünün olayın oluşumuna katkısını ve nedensellik bağını dosya içeriğine uygun bir şekilde usul ve yasaya uygun olarak tesbit etmiştir. Bu itibarla bilirkişinin tarafların kusur durumlarına ilişkin görüşünde isabetsizlik bulunmamaktadır. Bunun dışında; bilirkişi araçtaki hasar miktarını belirlerken sigorta eksperleri tarafından düzenlenen iki adet rapor ile dosyaya sunulan kayıtları karşılaştırmış ve kazanın oluşumu ile aracın durumu itibarıyla olaya uygun olan 01.09.2016 tarihli rapordaki verilerin olayla örtüştüğü sonucuna varmıştır. Dosyadaki 10.10.2016 tarihli rapor ile bilirkişinin olaya uygun olduğunu belirttiği 01.09.2016 tarihli rapor arasındaki farkın, 10.10.1016 tarihli raporda parça bedellerinin aracın kaza öncesi orijinal durumuna kavuşması için uygun olmamasından, kullanılması gereken bir kısım yedek parçanın bu raporda dikkate alınmamasından kaynaklandığı ifade edilmiştir. Dolayısıyla her iki eksper raporunu ve dosya içeriği ile karşılaştırarak hasar durumunu belirleyen bilirkişinin raporu mahkemece isabetli olarak hükme esas alınmış ve hasar bedeline hükmedilmiştir. Bu durumda davalılar vekillerinin İstinaf itirazlarının dayanaksız olduğu değerlendirilerek reddine karar verilmesi gerekmiş ve buna göre aşağıdaki karara varılmıştır.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere:1-Davalılar vekillerinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 1.730,60 TL harçtan peşin alınan 501,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.229,40 TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile Hazineye irat kaydına,3-Davalıların istinaf başvurusu nedeniyle yaptıkları yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 23/11/2020