Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1090 E. 2020/3926 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1090
KARAR NO: 2020/3926
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/12/2017
NUMARASI: 2014/1483 (E)- 2017/1210 (K)
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat)
KARAR TARİHİ : 01/10/2020
Taraflar arasında görülen davada verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmakla; re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ilk derece mahkemesinde ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dilekçesinde özetle; müvekkillerinden …’nin sevk ve idaresindeki motosikletin davalının sigortacısı olduğu … plaka sayılı araçla çapışması neticesinde meydana gelen trafik kazasında motosiklet sürücüsü … ile motosiklette yolcu olarak bulunan diğer müvekkili …’in yaralandıklarını belirterek şimdilik 3.000,00 TL maddi tazminatın davalı şirketten tahsiline karar verilmesi talebinde bulunmuştur. Davalı vekili davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama neticesinde, davacı … için 33.552,09 TL maddi tazminat; davacı … için ise 155,93 TL maddi tazminatın temerrüd tarihi olan 30/10/2014 tarihinde itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı araç sürücüsü olan …’a izafe edilen kusura isabet eden tazminattan sorumlu tutulmalarının doğru olmadığını, davacının müteselsilen talebinin bulunmadığını, müvekkili sigorta şirketinin sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olduğunu, davacı … için takdir edilen tazminattan kendi kusuruna denk gelen kısmın düşülmemesinin, hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı ilkesine aykırı olduğunu, davacının dava öncesinde herhangi bir rapor sunmadan müracaat etmiş olması nedeniyle temerrüd durumunun gerçekleşmiş olmasının mümkün olmadığını, bu şekilde faiz başlangıç tarihinin hatalı olarak belirlendiğini belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur. 1-Davacı … yönünden tesis edilen karara yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesi; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 341/2 maddesindeki düzenlemeye göre miktar veya değeri 1.500,00 Türk Lirasını geçmeyen malvarlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa 6763 sayılı kanunun 44. maddesi ile eklenen Ek 1. maddesi uyarınca maddedeki parasal sınırın yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle belirlenen kesinlik sınırı karar tarihi itibarı ile 3.000,00 TL’dir. Davalı aleyhine hükmedilen miktar (155,93 TL) dikkate alındığında, verilen karar kesinlik sınırı altında kalmaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352/1-b maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir. 2-Davacı … bakımından tesis edilen karara yönelik istinaf başvurusunun değerlendirilmesi; 2918 sayılı KTK’nun 85. maddesi gereği, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar. Aynı yasanın 88. maddesi gereği de, bir motorlu aracın katıldığı bir kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur. Yine, 6098 sayılı TBK’nın 61 ve 62. maddelerinde düzenlenen müteselsil sorumluluk esaslarına göre; birden çok kişi birlikte bir zarara sebebiyet verdikleri veya aynı zarardan çeşitli sebeplerden dolayı sorumlu oldukları takdirde, haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümler uygulanır. Aynı yasanın 162 ve 163. maddelerine göre müteselsil sorumlulukta, kural olarak borçlulardan her biri, borcun tamamından sorumludur. 163/1. maddesinde, “Alacaklı, borcun tamamının veya bir kısmının ifasını, dilerse borçluların hepsinden, dilerse yalnız birinden isteyebilir” demekle zarar göreninin, zararını nasıl ve ne miktarda talep edebileceği gösterilmiştir. İşbu yasal düzenlemelere göre somut olay değerlendirildiğinde davalı sigortalı araç sürücüsünün tali kusurlu, davacı motosiklet sürücüsünün ise asli kusurlu olduğu davaya konu trafik kazasından yolcu olarak bulunan davacı …’ın kusurunun bulunmadığı, az yukarıda alıntılanan yasal düzenlemelere göre kazaya karışan araç sürücüleri, işletenleri ve trafik sigortacısının dış ilişkide başvurana karşı zararın tamamında müteselsilen sorumlu oldukları, zarar görenin, zararın tamamını, isterse borçluların tamamından isterse de sadece bir borçludan talep edebileceği, davalı … şirketinin dış ilişkide kusuru bulunmayan zarar görene karşı zararın tamamını tazmin etmekle yükümlü olduğu, zararın kusur oranında paylaştırılması meselesinin ancak iç ilişkide borçluların birbirlerine karşı rücu haklarını kullanacakları zaman gündeme geleceği, tek bir davalıya karşı açılan davada kusur oranında talepte bulunulmadıkça müteselsilen talepte bulunulduğunun kabul edilmesi gerektiği karşısında davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı görülmektedir. Diğer yandan davacı taraf davadan önce 21/10/2014 tarihinde davalı … şirketine müracaat ettiğine göre KTK’nın 99. maddesi uyarınca belirlenen temerrüt tarihi bakımından da herhangi bir usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bu durumda yapılan yargılamaya, toplanan delillere, dosya içeriğine, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru olduğuna göre; yerinde olmayan istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçe ile; 1-Davalı vekilinin … bakımından tesis edilen hükme yönelik istinaf dilekçesinin HMK’nın 352/1-b maddesi uyarınca REDDİNE, 2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b/1. maddesi hükmü uyarınca davalı vekilinin … bakımından tesis edilen hükme yönelik istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE, 3-Alınması gereken harçtan peşin alınan harcın mahusubu ile bakiye 1.716,22 TL harcın davalı taraftan tahsili ile hazineye irad kaydına, 4-İstinafa başvuran tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-Artan gider ve delil avansının karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, 6-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, Dair, 6100 sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince her iki taraf yönünden KESİN olmak üzere dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oybirliğiyle karar verildi. 01/10/2020