Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1075 E. 2020/3996 K. 09.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1075
KARAR NO: 2020/3996
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/12/2017
NUMARASI: 2015/543 Esas – 2017/818 Karar
DAVANIN KONUSU: Güç Kaybı Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 09/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin içerisinde yolcu olarak bulunduğu … plakalı araç ile davalı nezdinde ZMS poliçesiyle sigortalı … plakalı aracın kaza yapması neticesinde müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını ve çok ciddi ameliyatlar geçirdiğini, müvekkilinin kazadan önce S.S.70 nolu Yeniköy Otobüsçüler-Minibüsçüler ve Taşıyıcılar Kooperatifinde … araç sicil numarası ve … plakalı araç ile çalıştığını, aylık gerçek gelirinin ilgili kooperatiften sorularak belirlenebileceğini, müvekkilinin kaza nedeniyle maddi ve manevi zararlara uğradığını iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL geçici iş göremezlik ve 5.000,00 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 10.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; trafik kazasına karıştığı belirtilen … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle müvekkili nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı bulunduğunu, müvekkilinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, davacının maluliyet oranının ve sigortalı araç sürücüsünün kusur oranının bilirkişi tarafından belirlenmesi gerektiğini, davacının avans faiz talebinin yerinde olmadığını iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Açılan davanın kabulü ile ; 167.421,21 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 26/05/2015 tarihniden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte (poliçe limiti ile sınırlı olmak üzere) davalı sigorta şirketinden tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yerel Mahkeme dosyasına alınan 06/02/2017 tarihli bilirkişi kök raporunda asgari ücret üzerinden yapılan hesaplama sonucunda tazminat miktarının 90.824,95 TL olarak tespit edildiğini, yapılan itiraz üzerine tesis edilen 20/09/2017 tarihli bilirkişi ek raporunda ise emsal ücret üzerinden davacının gelirinin 6.000,00 TL olarak tazminat hesaplanmasında dikkate alındığını ve neticede tazminat miktarının 167.421,21 TL olarak tespit edildiğini, her iki rapor arasında fahiş fark olduğunu, Yargıtayın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere yalnızca ve tek başına emsal ücretin, tazminat hesabında esas alınmasının mümkün olmadığını, Mahkemece emsal ücret araştırılması yapılmış ise de, emsal ücret araştırmasının tek başına tazminat hesaplanmasına esas alınmasının imkansız olduğunu, yeterli araştırma ve somutlaştırma yapılmaksızın hükme esas alınan aylık gelir ve bu tutara göre hesaplanmış olan yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinden müvekkilinin sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, TBK’nın 54. maddesi kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan güç kaybı tazminatı istemine ilişkindir. Dosya kapsamından, davalı nezdinde ZMSS poliçesiyle sigortalı … plakalı araç ile davacının yolcu olarak bulunduğu … plakalı aracın kaza yapması neticesinde davacının yaralandığı, bu yaralanma nedeniyle güç kaybı tazminatı talep ettiği ve Mahkemece, yukarıda belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verildiği anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf iddia ve itirazları, tazminat hesaplamasında esas alınan davacının gerçek gelirine ve dolayısıyla karara dayanak yapılan bilirkişi raporuna ilişkindir. Davacının, S.S.70 Nolu Yeniköy Otobüsçüler- Minibüsçüler Kooperatifinde 17/10/2003 tarihinden beri … plakalı minibüsüyle çalıştığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Mahkemece, davacının tazminat hesaplamasına esas gerçek aylık gelirinin tespiti amacıyla, hem davacının çalıştığı kooperatiften hem de aynı sektörde faaliyet gösteren benzer kooperatif ve kuruluşların tümünden gerekli ve yeterli araştırma yapıldıktan sonra bilirkişi ek raporu aldırılmıştır. Mahkemece, karara dayanak yapılan 20/09/2017 tarihli bilirkişi ek raporunda, ilgili kooperatif ve kuruluşlardan gelen tüm bilgi ve belgeler incelenerek, davacının 2017 yılı itibariyle aylık asgari ücret ve fiilen çalışılan günler için günlük 60,00 TL harcırah aldığı kabul edilerek; tazminat hesaplamasında, aylık net geliri 2.964,06 TL olduğu kabul edilmiştir. Başka bir deyişle davalı vekilinin iddia ettiği gibi, tazminat hesaplamasında davacının aylık kazancı 6.000,00 TL değil 2.964,06 TL olarak kabul edilmiştir. Ayrıca bilirkişi raporunun yapılan incelemesinde, raporun HMK’nın 279. Maddesinde aranılan koşullara uygun olarak düzenlendiği, dosya kapsamına uygun, denetim ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerinde görülmemiştir. Bu bağlamda; davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 11.486,54 TL harçtan peşin alınan 2.859,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 8.626,64 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davalı tarafça, istinaf başvurusu için yapılan yargılama giderlerinin kendileri üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi. 09/10/2020