Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1063 E. 2020/4088 K. 21.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1063
KARAR NO : 2020/4088
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ 27/12/2017
NUMARASI : 2015/669 Esas – 2017/1118 Karar
DAVANIN KONUSU:Trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve Manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 21/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sürücü …’in davalılardan …’e ait olan ve davalı … AŞ tarafından Zorunlu Mali Sorumluluk Sigorta poliçesiyle sigortalanmış … plaka sayılı araçla 24/12/2012 günü saat 20:00 sarılarında Zübeyde Hanım Caddesinde aşırı hızlı biçimde seyir halinde iken karşıdan karşıya geçmekte olan … çarparak vefat etmesine neden olduğunu anlatarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen, davacı eş için 100.000,00 TL, davacı çocuklardan her biri için 50.000,00 TL olmak üzere toplam 200.000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücü ve davalı işletenden müştereken ve müteselsilen tahsil edilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yanın kanıtlarının kendilerine tebliğ edilmediğini, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, müvekkili şirketin sigortalısının kusursuz olduğunu, gerçek hak sahibinin belirlenmesi gerektiğini, desteğin gelir durumunun belge ile ispatının gerekli olduğunu, davacıların kaza sebebiyle elde ettikleri gelir ve tazminatlarının mahsubunun gerektiğini, davalı şirketin dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalılar … ve … vekili cevap dilekçesinde özetle; olayda müvekkilinin tali müteveffanın ise asli kusurlu olduğunun, uzman bilirkişi raporlarıyla tespit edildiğini, H sınıfı sürücü belgesi sahibi olan müvekkilinin otomatik vitesli araç kullanmasında hukuka aykırı bir durum bulunmadığını, sağlığında SGK emeklisi olan müteveffanın, davacı tarafından talep edilen manevi tazminat miktarının pek aşırı olduğunu, kusuru bulunmayan müvekkili …’in sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, olay sebebiyle üzüntü duyan müvekkili …’in müteveffanın yaşaması için üstününe düşen yükümlülükleri eksiksiz yerine getirdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi maddi tazminat konusunda sigorta şirketi tarafından ödeme yapıldığından karar verilmesine yer olmadığına, manevi tazminat davasının kısmen kabulüyle … için 10.000,00 TL, … ve … için ayrı ayrı 8.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara ödenmesine hükmetmiştir.Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekili dilekçesinde özetle; kusur durumu tespitinin somut gerçeğe aykırı olduğunu, olayın meydana gelmesinde müteveffa yayanın kusurunun bulunmadığını, H sınıfı sürücü belgesine sahip davalının sadece özel tertibatlı araçları kullanabileceğini, maddi tazminat bedelinin eksik ve hatalı belirlendiğini, manevi tazminat yönünden hakkaniyete ve hukuka aykırı karar verildiğini, manevi tazminat yönünden davalı yararına hükmedilen vekâlet ücretinin hatalı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi hükmünün kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Olaya ilişkin olarak Bakırköy 10’uncu Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/38 (E) sayılı davası için düzenlenen Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesinin 21.10.2014 tarihli raporunda, olayın meydana geliş biçiminin; CD, bilirkişi raporu, savunma, dosyada bulunan anlatımlar ve kaza tespit tutanağının incelenmesi suretiyle irdelenerek, sevk ve idaresindeki otomobil ile olay mahalline geldiğinde hareket alanını yeteri kadar kontrolü altında bulundurmayan, istikametine göre sol tarafından karşıdan karşıya geçmek için kaplamaya giren yayaya, aracının sağ ön tampon ve far kısımları ile çarpan ve yayanın kat etmiş olduğu mesafe dikkate alındığında kazanın oluşumunu önlemek için zamanında etkili tedbir almamak suretiyle dikkate ve özen yükümlülüklerine aykırı davranın sürücü …’in tali, olay mahallinde karşıdan karşıya geçişini yaklaşmakta olan araçların hızını ve konumunu dikkate alarak kendi can güvenliğini tehlikeye sokmayacak, en uygun ve en hızlı biçimde yapması gerekirken bu hususlara riayet etmeyip, kontrolsüz biçimde kaplamaya girerek sürücü idaresindeki araca ilk geçiş hakkını vermeyen maktul yaya … ise asli derecede kusurlu olduğu bildirilmiş, aktüerya uzmanı bilirkişi de davalı sürücü …’in kusur oranını %25, maktul yaya … kusur oranını %75 olarak değerlendirerek, davacı … yönünden destekten yoksun kalma tazminatını hesaplamış, 4.12.2017 tarihli duruşmada bedel artırımı için süre isteyen ve kendisine iki haftalık kesin süre verilen davacılar vekili 27.12.2017 tarihli duruşmada maddi tazminatın davalı … tarafından ödendiğini, bu nedenle talep arttırımında bulunmadıklarını, manevi tazminat yönünden davanın kabulüne karar verilmesine karar verilmesini talep ettiklerini, maddi tazminat yönünden davanın konusuz kaldığını beyan etmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 165’inci maddesi uyarınca; kanun veya sözleşme ile aksi belirlenmedikçe, borçlulardan biri kendi davranışıyla diğer borçluların durumunu ağırlaştıramaz. Aynı Kanunun 166’ncı maddesinin 1’inci fıkrası uyarınca da; borçlulardan biri, ifa veya takasla borcun tamamını veya bir kısmını sona erdirmişse, bu oranda diğer borçluları da borçtan kurtarmış olur. Taleple bağlılık ilkesine ilişkin HMK’nin 26’ncı maddesinin 1’inci fıkrasına göre; hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. Yukarıda açıklanan somut uyuşmazlık, yasal düzenlemeler ışığında değerlendirildiğinde; davacı vekilinin 27.12.2017 tarihli oturumda maddi tazminatın davalı … şirketi tarafından ödendiğini, davanın maddi tazminat yönünden konusuz kaldığını beyan ettiği gözetildiğinde, taleple bağlılık ilkesine ilişkin HMK’nin 26/1’inci maddesi karşısında konusuz kalan maddi tazminat davası yönünden karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi doğru kabul edilmiştir. Bu nedenle davacılar vekilinin dilekçesinde bildirdiği maddi tazminata ilişkin hükme yönelen istinaf nedenleri isabetli değildir. Davacılar vekilinin manevi tazminata ilişkin hükme yönelen istinaf nedenlerinin incelenmesine gelince; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun (TBK) 56’ncı maddesinin 2’nci fıkrasına göre ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. Hâkimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı olan manevi tazminatın miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 23/06/2004 gün ve 13/291-370 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, hâkimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumu, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması ve buna göre manevi tazminatın miktarını takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli tarafların kusur durumları gözönünde tutularak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 4’üncü maddesinde, kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hâkimin hak ve nasafete göre hükmedeceği öngörülmüştür.Somut olay yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ve ilkeler ışığında değerlendirildiğinde; davacıların ve davalılar … ile …’in dosya kapsamından anlaşılan sosyal ve ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, kusurunun ağırlığı ile olayın meydana geldiği tarihe göre, davacılar …, … ve … lehine takdir edilen manevi tazminatın az olduğu değerlendirilerek, manevi tazminata ilişkin hüküm yönünden yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir. Bu bakımdan davacılar vekilinin manevi tazminata ilişkin karara yönelik istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler isabetlidir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere :A- Davacılar …, … ve … vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre:1-Davalı … AŞ tarafından maddi tazminatın ödenmesi nedeniyle, maddi tazminat davası bakımından karar verilmesine yer olmadığına, 2-Davacıların manevi tazminat davalarının kısmen kabulüne, davacı … için 15.000 TL, davacı … için 10.000,00 TL, davacı … için de 10.000,00 TL manevi tazminatın, kaza tarihi olan 24/12/2012 gününden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılar … ve … ‘den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,3- Harçlar Kanununa göre manevi tazminat davasında hükmolunan miktara göre alınması gereken 2.390,85 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 683,10 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 1.707,75 TL karar ve ilam harcının davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, Hazineye verilmesine, 4-Maddi tazminat davası bakımından davalılar lehine vekâlet ücretine hükmolunmasına yer olmadığına, 5-Manevi tazminat davası bakımından, dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 10/1 ve 13/1’inci maddeleri uyarınca anılan tarifenin 2’nci kısmının 2’nci bölümüne göre belirlenen 3.400,00 TL vekâlet ücretinin, davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davacı …’a verilmesine,6-Manevi tazminat davası bakımından, dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1 ve 13/1’inci maddeleri uyarınca anılan tarifenin 2’nci kısmının 2’nci bölümüne göre belirlenen 3.400,00 TL vekâlet ücretinin davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davacı …’a verilmesine,7-Manevi tazminat davası bakımından, dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1 ve 13/1’inci maddeleri uyarınca anılan tarifenin 2’nci kısmının 2’nci bölümüne göre belirlenen 3.400,00 TL vekâlet ücretinin, davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren davacı …’e verilmesine,8-Manevi tazminat davası bakımından, reddine karar verilen miktara göre dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/2’nci maddesi uyarınca belirlenen 3.400,00 TL vekâlet ücretinin davacı …’dan tahsil edilerek, kendilerini vekille temsil ettiren davalılar … ve …’e verilmesine,9-Manevi tazminat davası bakımından, reddine karar verilen miktara göre dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/2’nci maddesi uyarınca belirlenen 3.400,00 TL vekâlet ücretinin davacı …’den tahsil edilerek, kendilerini vekille temsil ettiren davalılar … ve …’e verilmesine,10-Manevi tazminat davası bakımından, reddine karar verilen miktara göre dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/2’nci maddesi uyarınca belirlenen 3.400,00 TL vekâlet ücretinin davacı …’dan tahsil edilerek, kendilerini vekille temsil ettiren davalılar … ve …’e verilmesine,11-Davacılar tarafından peşin ödenen 683,10 TL karar ve ilam harcının, davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine,12-Davacılar tarafından sarf edilen; 27,70 TL başvurma harcı, 4,10 TL vekâlet harcı, 249,75 TL posta gideri, 600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 881,55 TL yargılama giderinin, kabul ve ret oranına göre (%17,5 kabul) 154,28 TL yargılama giderinin, davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine, kalan yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,13-Davacılar ve davalılar tarafından yatırılan gider avansından artan miktarın HMK’nin 333/1’inci maddesi uyarınca yatıran tarafa iadesine, B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN ;1-Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından, yatıran tarafa iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacılar tarafından sarf edilen, 98,10 TL istinaf kanun yolu başvurma harcı, 32,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 130,60 TL yargılama giderinin, davalılar davalılar … ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacılara verilmesine,3-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 4-İstinaf kanun yolu incelemesi için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, davacılar … ve … tarafından açılan manevi tazminat davasının kısmen reddi kararı ile davacı … tarafından açılan maddi tazminat davasında verilen karar yönünden HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin; davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasının kısmen reddi kararı bakımından HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 21/10/2020