Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1040 E. 2020/3837 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1040
KARAR NO: 2020/3837
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18/12/2017
NUMARASI: 2016/155 Esas – 2017/902 Karar
DAVANIN KONUSU: Güç Kaybı Tazminatı (Trafik Kazasından Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 17/09/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 25/07/2014 tarihinde, ZMSS poliçesi bulunmayan … plakalı aracın, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu ve sürücüsü dava dışı … olan … plakalı motosiklete çarpması sebebiyle meydana gelen trafik kazası neticesinde, müvekkilinin yaralandığını ve kalıcı maluliyet oluştuğunu, … plakalı aracın ZMSS poliçesinin bulunmaması nedeniyle davalı …’nın sorumlu olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla, kalıcı iş göremezlik tazminatı olarak şimdilik 3.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden aksi halde dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Mahkemenin yetkisiz olduğunu, davanın yetkili ve görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmesi gerektiğini, kısmi davanın açılamayacağını, dava öncesinde yazılı başvuru şartının yerine getirilmediğini, dava dilekçesinde belirtilen kazadaki kusur durumu, kusurlu hareket ile meydana geldiği iddia edilen zarar arasında illiyet bağının tespit edilmesi, olayda müterafik kusur bulunduğundan tazminattan indirim yapılması ve kaza nedeniyle, davacıya, SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının tespit edilmesi gerektiğini, faiz istemi, başlangıç tarihi ve yargılama gideri isteminin haksız ve hukuka aykırı olduğunu iddia ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacının davasının kabulü ile 44.354,05 TL’nin davalı taraf temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kaza tarihinde davacının 17 yaş ve 3 aylık olması nedeniyle gelir elde etmeye başlayacağı yaşın 18 olacağı dikkate alındığında 18 yaşına gelinceye kadar geçecek 9 aylık süre için iş göremezlik tazminatının hesaplanmasının hukuka aykırı olduğunu, yetkisizlik kararı verilmesi nedeniyle lehlerine ayrı yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. ve TBK’nın 54. maddeleri kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan güç kaybı tazminatı istemine ilişkindir. Davalı vekilinin istinaf başvurusundaki birinci iddia ve itirazı, yetkisizlik kararı verilmesi nedeniyle ayrı bir vekalet ücreti verilmemesinin hatalı olduğuna ilişkindir. HMK’nın 331/2. maddesi gereğince görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme kararından sonra davaya başka bir mahkemede devam edilmesi halinde yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Aynı Kanun’un 20. maddesine göre görevsizlik kararı uyuşmazlığı nihai yönden çözen kararlardan olmayıp dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesini, uyuşmazlığın asıl görevli mahkemede görülmesini sağlayan kararlardandır. Buna göre, nihai karar ile birlikte tarafların haklılık durumlarına göre mahkemece tek vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Bu itibarla İlk Derece Mahkemesince, yetkisizlik kararı nedeniyle davalı yararına ayrıca vekalet ücretine hükmolunmamasında isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin iddia ve itirazı yerinde değildir. Davalı vekilinin bir diğer istinaf itirazı ise güç kaybı tazminatı hesaplamasının kaza tarihinden itibaren yapılmasının hatalı olduğuna ilişkindir. Karara dayanak yapılan 02/10/2017 tarihli bilirkişi raporunda, davacı …’nin kaza tarihinde güç kaybına uğrayacağı kabul edilerek güç kaybı tazminatı hesaplanmıştır. Davacı, kaza nedeniyle yüzde 7,2 oranında kalıcı maluliyete uğramış olup kaza tarihinde 17 yaş 3 ay 21 günlüktür. Yargısal uygulamalarda kabul edildiği üzere; çalışma yaşına gelmemiş küçükler yönünden, bedensel zarar sonucu oluşan maluliyet nedeni ile evde ya da dışarıda aileye yardımcı olma, eğitim alma, yeme, içme, oyun oynama vb. gibi tüm yaşamsal faaliyetlerin sürdürülmesinde emsallerine göre sarfetmesi gereken fazla çaba veya güç (efor) bir ekonomik değer olarak görülmeli ve bu nedenle bir zarar oluştuğu kabul edilmelidir. Bu durumda davacının sürekli çalışma gücünü yitirdiği tarihten itibaren zararın oluşacağı kabul edilerek hesaplama yapılan bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazı da yerinde görülmemiştir. Bu bağlamda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 3.030,00 TL harçtan peşin alınan 758,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.272,00 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.17/09/2020