Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1036 E. 2020/542 K. 12.03.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1036
KARAR NO: 2020/542
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2017
NUMARASI: 2014/640 Esas- 2017/934 Karar
DAVANIN KONUSU: Sakatlık Tazminatı (KYTZKFK Sigorta Poliçesi)
KARAR TARİHİ: 12/03/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı nezdinde karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … plakalı aracın, 13/11/2011 tarihinde sürücü …’in sevk ve idaresinde iken kusurlu olarak … ve … plakalı araçlara çarpması nedeniyle meydana gelen trafik kazası neticesinde, … plakalı araçta bulunan davacının yaralanarak %72 oranında sürekli sakat kaldığını, davalı … Şirketi’ne ZMSS poliçesi kapsamında başvurulması üzerine davalı … Şirketi tarafından 09/01/2014 tarihinde 38.7501,00 TL ödeme yapıldığını, ancak bu ödemenin eksik olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı tutulması kaydı ile şimdilik 3.000,00 TL sürekli sakatlık tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle müvekkili nezdinde karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigorta poliçesi olduğunu, poliçedeki sakatlık teminatının kaza tarihi itibariyle kişi başına azami 125.000,00 TL olduğunu, davacıya 09/01/2014 tarihinde ibraname karşılığında 38.750,00 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin sorumluluğunu yerine getirdiğini, ATK tarafından Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigorta Poliçesi Genel Şartları’nın A.3.2 maddesinde belirtilen sakatlık teminatının şartları doğrultusunda rapor alınması gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğun poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirket temerrüte düşmediğinden kaza tarihinden itibaren avans faiz talep edilemeyeceğini, ceza dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince;”davanın reddine,” karar verilmiştir. Bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; aynı kazadan dolayı İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/928 Esas sayılı dosyasında alınan 01/06/2015 tarihli Adli Tıp Kurumu 3.İhtisas Kurulu raporunda müvekkilinin %56 oranında sakat kaldığının tespit edildiğini, iki bilirkişi tarafından düzenlenen 09/09/2016 tarihli raporda, müvekkilinin sakatlık oranının %7,85 olarak tespit edildiği, fakat karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu ferdi kaza sigortası poliçesinde belirtilen sakatlık teminatı şartlarından herhangi birini kapsamadığı ve davacıdaki mevcut özürlülüğün bu teminatın içinde sayılamayacağının belirtildiği, her iki rapor arasında çelişki bulunduğunu, 09/09/2016 tarihli raporun kabulünün mümkün olmadığını, dolayısıyla İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirtmiştir. HMK’nın 355. maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu ferdi kaza koltuk poliçesi kapsamında yaralamalı trafik kazasından kaynaklanan sakatlık tazminatı istemine ilişkindir. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 20/11/2018 tarih, 2015/19053 Esas,2018/10909 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; ödenecek tazminat miktarı yönünden “zarar sigortası – tutar (meblâğ) sigortası” ayrımında, zorunlu koltuk sigortası bir “tutar (meblâğ) sigortası”dır. Zarar sigortasında sigortacının ödeyeceği tutar, “sigorta değeri” ya da “sigorta poliçesinde yazılı tutar” olmayıp, sigortalının ya da üçüncü kişinin uğradığı “zararın tutarı”dır. Meblâğ sigortasında ise, sigortacı, sigorta ettirilen kişinin zarara uğraması durumunda, somut zarar ne olursa olsun, sigorta sözleşmesinde belirlenen tutarı (meblâğı), başka bir deyişle, sigorta poliçesinde yazılı olan “sigorta bedelini” eksiksiz ve tam ödemek zorundadır. 25.03.2004 tarihli Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartlar B.1.1 maddesi 1.fıkrasında: “İşbu poliçe ile temin edilen bir kaza, sigortalının derhal veya kaza tarihinden itibaren iki sene zarfında daimi surette maluliyetine sebebiyet verdiği takdirde tıbbi tedavinin sona ermesini ve daimi maluliyetin kat’i surette tesbitini müteakip, daimi maluliyet sigorta bedeli aşağıda münderiç nisbetler dahilinde kendisine ödenir. “ denildikten sonra, (36) satırdan oluşan bir tabloya yer verilmiştir. Dolayısıyla, karayolu yolcu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigortası kapsamında, davalı … Şirketi’nin tazminat ödeme sorumluluğunun doğabilmesi için davacının yaralanmasının tabloda sayılan sakatlık hallerinden olması zorunludur. Somut uyuşmazlıkta, İlk Derece Mahkemesince de yukarıda belirtilen düzenleme ve ilkeler çerçevesinde hareket edilmiştir. Bu minvalde, adli tıp uzmanı bilirkişiler tarafından düzenlenen 09/09/2016 tarihli raporda, davacının 13/11/2011 tarihinde geçirdiği trafik kazası sonucu, Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları gereğince davacının yaralanmasının sakatlık teminatı şartlarından herhangi birini kapsamadığı, sakatlık teminatının bir bacağın dizden aşağısından tamamen kaybı, bir ayağın tamamen kaybı,bir ayağın bütün parmaklar dahil kısmen kesilmesi, bir dizin hareketinin tamamen kaybı gibi teminatların verildiği davacıdaki mevcut özürlülüğün bu teminatların içerisinde sayılamayacağı mütalaa edilmiştir. Yine, 15/05/2017 tarihli bilirkişi raporunda da, davacıda oluşan sakatlığın, işbu davayı ilgilendiren Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartlar’ında yer alan tabloda öngörülen sakatlık hallerinden hiçbirisine girmediği belirlenmiş olduğundan, davalı … Şirketi’nin herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı kanaatine varıldığı mütalaa edilmiştir. Mahkemece, karara dayanak yapılan her iki raporun yapılan incelemesinde, raporların, HMK’nın 279.maddesindeki koşullara uygun olarak düzenlendiği, raporların dosya kapsamına uygun, hüküm kurmaya ve denetime elverişli oldukları kanısına varıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusundaki iddia ve itirazlar yerinde görülmemiştir. Bu bağlamda; davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: 1-Davacı vekilinin yukarıda esas ve karar numarası yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Yasası’na göre alınması gereken 54,40 TL harçtan peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 18,50 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yaptığı yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekalet ücreti hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf yargılama giderleri için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay ilgili hukuk dairesine hitaben verilecek temyiz dilekçesi ile temyiz yolu açık olmak üzere, oy birliği ile karar verildi.12/03/2020