Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1034 E. 2020/4032 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
DOSYA NO: 2019/1034
KARAR NO: 2020/4032
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2017
NUMARASI: 2013/299 Esas – 2017/998 Karar
DAVANIN KONUSU: Trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat
KARAR TARİHİ: 13/10/2020
Yukarıda yazılı İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine Dairemiz Heyetince yapılan müzakere sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacı …’ın davalılardan … AŞ’ye ait otobüs ile Malatya istikametine doğru yolculuk yaptığı sırada otobüs sürücüsünün tam kusurlu davranışları nedeniyle oluşan trafik kazası sonucu sol elinin büyük kısmını kaybederek %41 oranında sürekli maluliyete uğradığını ileri sürerek, belirsiz alacak davası niteliğinde 1.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 150.000,00 TL manevi tazminatın ise davalı … AŞ’ den tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili talep ettiği maddi tazminat miktarını 28.6.2017 tarihli dilekçesiyle 115.467,60 TL’ye yükseltmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde belirtilen ve tazminat talebinin dayanağının oluşturan herhangi bir belge ibraz edilmediğini, davacı tarafın taleplerini zamanaşımına uğradığını, kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsünün kusuru bulunmadığını, Mahkemece müterafik kusur incelemesi yapılması gerektiğini, manevi tazminatın bir tarafı zenginleştirici nitelikte olmaması gerektiğini, manevi tazminat belirlenerek davacının kusurununda dikkate alınmasını, davacıya ödeme yapılıp yapılmadığının ilgili yerden sorulması, ceza dava dosyasının bekletici sorun yapılmasını ve davanın ihbar edilmesini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; dava “mutlak ticari dava” niteliği taşımadığından görevsizlik kararı verilmesini, davacıya maluliyet zararı olarak 45.799,00 TL ödendiğini, kusur yönünden ATK Trafik İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini, davacının gelirinin öznel ve soyut beyanlarla değil, somut belge ve kanıtlarla ispatlanmasının zorunlu olduğunu, davacının tedavi giderleri kapsamındaki taleplerinin reddi gerektiğini belirterek, davanın açılmasına neden olmayan müvekkili şirketten faiz, masraf ve vekâlet ücreti talep edilemeyeceğini, öndeki taleplerin reddi ile masraf ve vekâlet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesi, “… Davanın davalı … A.Ş yönünden ve … Sigorta Şirketi yönünden ıslah edilen değer ile birlikte kabulü ile 115.467,60 TL’nin bu davalılardan 21/02/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile müştereken ve müteselsilen tahsiline, … davalı … A.Ş. yönünden manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 100.000,00 TL’nin 21/02/2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile davalı …. A.Ş.’den tahsiline fazlaya ilişkin talebin reddine… “hükmetmiştir. Bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvuran davalı … AŞ vekili dilekçesinde özetle; yerel Mahkemece müvekkili şirket tarafından davacıya yapılan ödemenin dikkate alınmaması ve hesaplanan tazminat miktarının da mahsup edilmemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili sigorta şirketi yönünden haksız fiil tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece kusur oranlarının belirlenmesi için Adli Tıp’tan rapor alınmaksızın hüküm kurulduğunu, davacı tarafın bedel artırımına konu edilen tazminat isteminin zamanaşımına uğradığının gözardı edildiğini, yerel Mahkemece hükme esas alınan 03/06/2016 tarihli bilirkişi kök raporunda gerekse 21/06/2017 tarihli bilirkişi ek raporunda itirazların dikkate alınmadığını, itirazları karşılayacak biçimde ek rapor alınmasının istenmesine rağmen hükme esas alınan raporda yapılan itirazların hiçbir biçimde dikkate alınmadığını belirterek, İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasını talep etmiştir. İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili dilekçesinde özetle, kısmen kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarı bakımından AAÜT’nin 10/1.maddesi uyarınca vekâlet ücretinin 10.750,00 TL biçiminde belirlenmesi gerekirken 1.980,00 TL vekâlet ücretine hükmolunmasının yasaya aykırı olduğunu, manevi tazminat davasının tamamen kabulü yerine kısmen kabulüne karar verilmesini usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 355’inci maddesi kapsamında istinaf itirazları ve kamu düzenine ilişkin hususlarla sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda: Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zarar tazminatı ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Olayda uyuşmazlık, haksız eylemden kaynaklanmaktadır. Haksız eylem faili, ihtar ve ihbara gerek olmaksızın, zararın doğduğu anda, başka bir anlatımla haksız eylem tarihinden itibaren zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Dolayısıyla zarar gören, haksız eylem tarihinden itibaren temerrüt faizi isteme hakkına sahiptir. O halde, haksız fiil faili veya işleten yönünden, maddi tazminata ilişkin faiz başlangıcının kaza tarihinden itibaren olması gerekir. Kazaya karışan ve davacının zarara uğramasına neden olan aracın Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Mesuliyet sigortacısı olan davalı … AŞ yönünden ise; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 99/1’inci maddesi ile Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının, tazminatın ve giderlerin ödenmesine ilişkin B.4’üncü maddesi uyarınca, rizikonun ihbar edildiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde sigortacının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu sürenin sonunda ödememe halinde temerrüdün gerçekleştiği ve davalının temerrüt tarihinden itibaren faizden sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Dava dosyasına sunulan belgelerin incelenmesinde, davacının bedensel zararının giderilmesi amacıyla davalı … AŞ’ye hangi tarihte başvurduğu anlaşılamamış ise de; davacı vekilinin anılan sigorta şirketine 25.6.2013 günü ulaştığı anlaşılan dilekçe ile aktüerya hesabına itiraz ettiğinin anlaşılması, davacıya sürekli sakatlık tazminatı kapsamında 2.8.2013 tarihinde 45.799,00 TL’nin ödenmesi karşısında, davalı … AŞ’nin temerrüt tarihinin 25.6.2013 olarak kabul edilmesi gerekirken, hükmolunan maddi tazminata haksız fiil niteliğindeki trafik kazasının meydana geldiği 21.2.2013 tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi isabetli değildir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde aktüer incelemesine göre hesaplanan 45.799,00 TL daimi sakatlık tazminatının 2.8.2013 tarihinde ödendiğini beyan etmiştir. Nitekim anılan sigorta şirketinden getirtilen hasar dosyasın içinde 45.799,00 TL’nin ödendiğine dair “Tazminat Tediyesi” başlıklı belgenin bulunduğu anlaşılmıştır. Hükme esas alınan 21.6.2017 tarihli bilirkişiler kurulu raporunda davacının sürekli iş göremezlik bedeni zararının 115.467,60 TL olduğu belirtilerek, davalı … AŞ’nin 2.8.2013 tarihinde yatırdığı 45.799,00 TL’nin 21.6.2017 tarihi itibariyle güncellenen 64.026,00 TL değerinin toplam tazminat tutarından mahsup edilmesi gerektiği belirtilmesine karşın ilk derece mahkemesince dava açılmadan önce yapılan ödemenin güncellenmiş değeri mahsup edilerek (115.476,60 – 64,026,00), davalı … AŞ’nin 51.450,6‬0 TL tutarında maddi tazminattan sorumlu tutulması gerekirken yazılı biçimde karar verilmesi doğru kabul edilmemiştir. Dosya kapsamından davacı …’ın yolcu olarak bulunduğu davalı … AŞ tarafından işletilen, davanın ihbar edildiği Siirt … Limited Şirketinin maliki olduğu otobüs seyir halinde iken meydana gelen tek taraflı kaza sonucu yaralandığı anlaşılmıştır. Oluşa göre yaralanmasına neden olan trafik kazasında kusuru bulunmadığı anlaşılan davacı lehine hükmolunan maddi tazminattan, kusur indirimi yapılmamasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununun 18’inci maddesi uyarınca taşımacılar, yolcuya gelebilecek bedeni zararlar için bu Kanunun 17’nci maddesinde düzenlenen sorumluluklarını sigorta ettirmek zorundadırlar. Anılan Kanunun 19/son ve Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.8’inci maddeleri hükümlerine göre, meydana gelen zarar öncelikle taşımacının sorumluluk sigortasından karşılanır. Ancak bu sigortanın hiç yapılmamış olması, yapılmış fakat geçersiz hale gelmiş olması, süresinin bitmiş olması veya meydana gelen zararın bu sigorta teminatlarının üzerinde bulunması halinde teminatların üzerinde kalan kısım için, sırasıyla zorunlu mali sorumluluk sigortasına ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortasına başvurulur. Bahse konu düzenlemelerden de anlaşılacağı üzere, yasa koyucu, yolcuların uğradığı bedeni zararlar bakımından taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortacısı, trafik sigortacısı ve varsa ihtiyari mali sorumluluk sigortacısı bakımından müştereken ve müteselsilen bir sorumluluk öngörmemiş, sıralı bir sorumluluk düzenlemiştir. Başka bir anlatımla, yolcunun uğradığı bedeni zararlar, taşımayı yapan aracın zorunlu karayolu taşımacılık sigortası kapsamında ise bu aracın trafik veya ihtiyari mali mesuliyet sigortacısının sorumluluğu doğmayacaktır. Can sigortası türünden olan Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası, yolculuğun başlangıcından bitişine kadar, otobüsün içinde veya dışında, otobüs hareket halinde iken veya değilken, yolculuk sırasında veya bekleme, duraklama ve mola yerlerinde karşılaşılabilecek her türlü kazalara karşı, sigortalılar (yolcular, sürücüler ve yardımcılar) yararına taşımacı tarafından yaptırılması zorunlu bir kaza (can) sigortası olup, kazanın oluşunda taşımacının yada sürücü ve yardımcılarının bir kusurları bulunmasa bile, ölümlerde sigorta poliçesinde yazılı tutarın tamamı, bir zarar (destekten yoksunluk) hesabı yapılmaksızın, ölen kişinin mirasçılarına eksiksiz ve kesintisiz olarak; yaralanmalarda beden gücü kayıp oranına göre zarar gören kişilere ödenir. Ödenecek tazminat miktarı yönünden “zarar sigortası – tutar (meblâğ) sigortası” ayrımında Zorunlu Koltuk Sigortası bir “tutar (meblâğ) sigortası”dır. Zarar sigortasında sigortacının ödeyeceği tutar, “sigorta değeri” ya da “sigorta poliçesinde yazılı tutar” olmayıp, sigortalının ya da üçüncü kişinin uğradığı “zararın tutarı”dır. Meblâğ sigortasında ise, sigortacı, sigorta ettirilen kişinin zarara uğraması durumunda, somut zarar ne olursa olsun, sigorta sözleşmesinde belirlenen tutarı (meblâğı), başka bir deyişle, sigorta poliçesinde yazılı olan “sigorta bedelini” eksiksiz ve tam ödemek zorundadır. Açıklanan bu durumun bir sonucu olarak Otobüs Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigorta Poliçesinden tahsil edilen meblağdan, davacı yararına hesaplanacak tazminatın mahsubu mümkün değildir. Somut uyuşmazlık yukarıda yapılan açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde; davacıya sıralı sorumluluk sistemi içinde bulunmayan ayrı bir sigorta koluna dahil Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigortası nedeniyle yapılan ödemenin, Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigortasına göre hesaplanan sürekli bedensel zarar tazminatından mahsubuna yasal olanak bulunmadığından davalı … AŞ vekilinin Zorunlu Karayolu Yolcu Taşımacılığı Zorunlu Koltuk Ferdi Kaza Sigorta Poliçesi kapsamında … Sigorta AŞ tarafından yapılan ödemenin hükmolunan tazminattan mahsup edilmesi gerektiğine dair istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. Davacı vekilinin davacının uğradığı bedensel zarara ilişkin maddi tazminat davasını HMK’nin 107’nci maddesinin 1’inci fıkrasında öngörüldüğü biçimde “belirsiz alacak davası” niteliğinde açması ve somut uyuşmazlıkta 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 109/2’nci maddesinde öngörülen uzamış zamanaşımınında dolmadığının anlaşılması karşısında, davalı … AŞ vekilinin dilekçesinde beyan ettiği tazminat isteminin zamanaşımına uğradığına ilişkin istinaf nedeni de doğru değildir. Hükme esas alınan bilirkişiler kurulu tarafından düzenlenen sürekli bedensel zararın miktarına ilişkin 21.6.2017 tarihli bilirkişi raporunda; pasif dönem zararının asgari geçim indirimi hariç asgari ücrete göre hesaplandığının belirtilmesi karşısında, davalı … AŞ vekilinin 3.6.2016 tarihli kök bilirkişi raporu ile 21.6.2017 tarihli ek bilirkişi raporuna karşı itirazların dikkate alınmadığına ilişkin istinaf nedeni doğru kabul edilmemiştir. Davacının ve davalı … AŞ’nin dosya kapsamından anlaşılan ekonomik durumlarına, olayın meydana geliş biçimine, davalının işleteni olduğu sürücünün dosya kapsamından anlaşılan kusurunun ağırlığı ve olayın meydana geldiği tarihe göre, davalı … AŞ aleyhine hükmolunan manevi tazminatın miktarında isabetsizlik bulunmadığından, davacı vekilinin manevi tazminata ilişkin hükme yönelik istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir. Manevi tazminat davası bakımından, davacı lehine hükmolunan vekâlet ücretinin ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin (AAÜT) 10/1’inci maddesi uyarınca hüküm altına alınan miktar üzerinden anılan tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenmesi gerekirken, maktu vekâlet ücretine hükmolunması doğru değildir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf dilekçesinde manevi tazminat nedeniyle 10.750,00 TL vekâlet ücretine hükmolunması isteminde bulunduğu gözetilerek, manevi tazminat davasında vekâlet ücretinin, HMK’nin 26/1’inci maddesi uyarınca taleple bağlı kalınarak ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1’inci maddesi gereğince hükmolunan maddi tazminat miktarına göre belirlenmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere: A- Davacı … vekili ile davalı … AŞ vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜ ile Yukarıda esas ve karar numarası belirtilen ilk derece mahkemesi kararının, HMK’nin 353/1-b/2’nci maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, Buna göre: 1-Davacının maddi tazminat davasının KABULÜNE, dava ve ıslah dilekçesine göre 115.467,60 TL’nin davalı … AŞ yönünden kaza tarihi olan 21.2.2013 tarihinden, davalı … AŞ yönünden ise temerrüde düştüğü 25.6.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, davalı … AŞ’nin 51.441,60 TL maddi tazminattan müteselsilen sorumlu olmasına, Davalı … AŞ yönünden fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine, 2-Davacının manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜNE, 100.000,00 TL manevi tazminatın trafik kazasının meydana geldiği 21.2.2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı … AŞ’den tahsil edilerek davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine, 3-Harçlar kanununa göre hükmolunan maddi tazminat miktarına göre alınması gereken, 7.887,59 TL karar ve ilam harcından, peşin karar ve ilam harcı ile ıslah harcı olarak alınan toplam 459,31 TL karar ve ilam harcı mahsup edilerek, bakiye 7.428,28 TL karar ve ilam harcının, davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek Hazineye verilmesine, davalı … AŞ’nin 3.054,66 TL karar ve ilam harcından müteselsilen sorumlu olmasına, 4-Harçlar Kanununa göre hükmolunan manevi tazminat miktarına göre alınması gereken 6.831,00 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 2.510,44 TL karar ve ilam harcını mahsup edilerek, bakiye 4.320,56‬ karar ve ilam harcının davalı … AŞ’den tahsil edilerek Hazineye verilmesine, 5-Maddi tazminat davası için davacı tarafından peşin yatırılan 68,31 TL karar ve ilam harcı ile 391,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 459,31 TL karar ve ilam harcının, davalılar … AŞ ile … Sigorta AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, 6-Manevi tazminat davası için davacı tarafından peşin yatırılan 510,44 TL karar ve ilam harcının davalı … AŞ’den tahsil edilerek davacıya verilmesine, 7-Davacı tarafından sarf edilen posta ve bilirkişi raporu gideri 3.480,80 TL, başvurma harcı 24,30 TL olmak üzere toplam 3.505,10 TL yargılama giderinin davalılar … AŞ ile … Sigorta AŞ’den müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek davacıya verilmesine, kabul ve ret oranına (% 44,55 kabul, % 55,45 ret) göre davalı … AŞ’nin 1.561,52 TL yargılama giderinden sorumlu olmasına, 8-Davalı … AŞ tarafından sarfedilen 80,05 TL yargılama giderinden kabul ve ret oranına (% 44,55 kabul, % 55,45 ret) göre hesaplanan 44,38 TL’nin davacıdan tahsil edilerek davalı … AŞ’ye verilmesine, 9-Davalı … AŞ tarafından sarf edilen 130,00 TL yargılama giderinden manevi tazminat yönünden red ve kabul oranına göre hesaplanan (%66,66 kabul) 24,50 TL’nin davacıdan tahsil edilerek davalı … AŞ’ye verilmesine, 9-Maddi tazminat davası bakımından, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 11.987,41 TL vekâlet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsil edilerek kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine, dairemizin karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davalı … AŞ’nin 7.487,40 TL vekâlet ücretinden sorumlu tutulmasına, 10-Maddi tazminat davası bakımından, reddine karar verilen miktara göre dairemizin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.123,38 TL vekâlet ücretinin, davacıdan tahsil edilerek kendisini vekille temsil ettiren … Sigorta AŞ’ ye verilmesine, 11-Manevi tazminat davası bakımından, HMK’nin 26/1’inci maddesi uyarınca taleple bağlı kalınarak, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 10/1’inci maddesi uyarınca hükmolunan manevi tazminat miktarına göre belirlenen 10.750,00 TL vekâlet ücretinin, davalı … AŞ’den tahsil edilerek kendisini vekille temsil ettiren davacıya verilmesine, 12-Manevi tazminat davası bakımından, ilk derece mahkemesinin kararına göre AAÜT uyarınca 1.980,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan tahsil edilerek, kendisini vekille temsil ettiren … AŞ’ye verilmesine,
B-İSTİNAF İNCELEMESİ BAKIMINDAN; 1-Davacı … ile davalı … AŞ tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar harcının, istem halinde ilk derece mahkemesi tarafından kendilerine iadesine, 2-İstinaf aşamasında davacı tarafından sarf edilen 98,10 TL istinaf başvurma harcı, 65,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 163,10 TL yargılama giderinin davalı … AŞ’den tahsil edilerek davacıya verilmesine, 3-İstinaf aşamasında davalı … AŞ tarafından yapılan 98,10 TL istinaf başvurma harcından ibaret yargılama giderinin davacıdan tahsil edilerek davalı … AŞ’ye verilmesine, 4-İstinaf incelemesi duruşmalı yapılmadığından, vekâlet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına, 5-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu, manevi tazminat davasında verilen hüküm bakımından HMK’nin 361’inci maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliği tarihinden itibaren iki haftalık süre içerisinde, dairemize ya da bulunulan yer bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine veya ilk derece mahkemesine verilecek dilekçeyle Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere, diğer hükümler bakımından ise HMK’nin 362/1-a maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/10/2020