Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi 2019/1 E. 2019/291 K. 25.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
40. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E Sİ K A R A R I
DOSYA No : 2019/1
KARAR NO : 2019/291
KARAR TARİHİ : 25/10/2019
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAH. (İtiraz Hakem Heyeti’nin 16.01.2017 gün 2017İHK-109 karar sayılı kararı)
TARİHİ: 09/06/2017
NUMARASI : 2017/2550 D.İŞ.
DAVANIN KONUSU:Tazminat
İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda yazılı değişik iş karar sayılı kararı ile saklanmasına karar verilen Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 16.01.2017 gün 2017İHK-109 karar sayılı kararının incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle re’sen dikkate alınabilecek hususlar ayrık olmak üzere istinaf talep ve gerekçeleri ile tarafların ileri sürdükleri iddia ve savunmalar esas alınmak sureti ile dosya incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Başvuran vekili dilekçesinde aleyhine başvurulan sigorta şirketi nezdinde zorunlu mali mesuliyet sigortası ile sigortalı …plakalı aracın, 16.04.2015 tarihinde karıştığı trafik kazasında müvekkili olan …’ın yaralanarak daimi maluliyete uğradığını belirterek bakıcı gideri ile sürekli iş göremezlik tazminatı talebinde bulunmuştur.Aleyhine başvurulan vekili başvurunun reddini talep etmiştir..Uyuşmazlık Hakem Heyeti tarafından yapılan tahkikat neticesinde 66.903,81 Türk Lirası sürekli iş göremezlik tazminatı ile 12.585,11 Türk Lirası bakıcı gideri zararı olmak üzere toplam 79.488,92 Türk Lirası maddi tazminatı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmiş; bu karara yönelik yapılan itiraz, İtiraz Hakem Heyeti tarafından reddedilmiştir.Karara karşı aleyhine başvurulan vekili istinaf dilekçesinde; kusur yönünden bilirkişi raporu alınmamasının doğru olmadığını, aynı olayla ilgili başka bir başvuruda yapılan kusur incelemesinde sigortalı araç sürücüsünün kusur oranının %75 olarak tespit edildiğini, bununla birlikte, maluliyet oranının tespitine ilişkin raporda hatalı yönetmelik hükümlerinin dikkate alındığını, bakıcı giderini kabul etmediklerini, tazminatın hesaplanmasında kask takılmaması nedeniyle indirim yapılması gerektiğini belirterek kararın kaldırılması talebinde bulunmuştur. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre kazanın, … plaka sayılı sigortalı araç sürücüsünün, … plaka sayılı motosiklete geçiş hakkı vermesi gerekirken kontrolsüz şekilde kavşağa girerek sözü geçen motosiklete çarpması neticesinde gerçekleştiği, motosiklet sürücüsünün sigorta tahkim komisyonuna yaptığı başka bir başvuruda (2016 E. 17976) sigortalı araç sürücüsünün %75 oranında kusurlu bulunduğu, ceza dosyası üzerinden alınan kusur raporunda ise sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu bulunduğu, motosiklette yolcu olarak bulunan başvuranın kusurunun bulunmadığı, 12/04/2016 tarihli maluliyet raporunda 11/10/2008 tarihli Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kayıp Oranı Tespit İşlemleri Yönetmelik hükümleri esas alınarak hesaplama yapıldığı, iyileşme süresinin 9 ay olduğu ve bir başkasının bakımına ihtiyaç duyacağının açıklandığı, sürekli iş göremezlik tazminatının, davacının ev hanımı olduğu kabul edilerek asgari ücret üzerinden hesaplandığı, davacının kaza esnasında kaskının takılı olmadığı, ancak yaralanmasının kafa bölgesinden olmadığı anlaşılmaktadır. İş bu delil durumu ışığında yapılan değerlendirmede; kaza tarihi 16/04/2015 tarihi olduğuna göre maluliyet oranı hesabında, 01/09/2013 tarihinde yürürlüğe giren Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinin uygulanması gerekirken 11/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren yukarıda zikredilen yönetmelik hükümlerinin esas alınması doğru değildir. Bu yöne ilişkin istinaf itirazı yerindedir. Ne var ki kaza esnasında koruma başlığı kullanılmamasının, yaralanmanın mahiyeti itibarıyla indirim sebebi yapılmamasında herhangi bir isabetsizlik yoktur. Yine, kazada kusuru bulunmayan motosiklette yolcu olarak bulunan başvurana karşı sigorta şirketinin, müteselsil sorumluluk ilkesi gereğince zararın tamamından sorumlu olması, kusur meselesinin ancak rucu ilişkisinde tartışılmasının gerekmesi karşısında kusura ilişkin çelişkinin giderilmemiş olmasında da isabetsizlik bulunmamaktadır.O halde, üniversitelerin adli tıp ana bilim dalı bölümünden 01/09/2013 tarihinde yürürlüğe giren Maluliyet Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak maluliyet oranı ve iyileşme süresinin ne kadar olduğu ve yine bu süre içerisinde bir başkasının bakımına ihtiyaç duyup duymayacağı, duyacak ise ne kadar süre ile ihtiyaç duyacağı (iyileşme süresi ve bakıcı ihtiyacı olup olmadığı bakımından daha önceden hükme esas alınan 12/04/2016 tarihli raporda benimsenen kanaatten farklı bir kanaat benimsenmesi durumunda bu çelişkinin de giderilmesi istenerek) hususlarında rapor alınması ve maluliyet oranında bir değişiklik olduğu takdirde daha önceden alınan bilirkişi raporundaki sair veriler aynen esas alınarak yeniden hesaplama yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi amacıyla itiraz hakem heyeti kararı kaldırılarak başvurunun yeniden görülmesi amacıyla dosyanın hakem heyetine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
KARAR :Yukarıda açıklanan gerekçe ile;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-Yukarıda numarası belirtilen İtiraz Hakem Heyeti kararının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/6. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,3-Tahkim başvurusunun yeniden görülmesi için dosyanın KARARI VEREN HAKEM HEYETİNE GÖNDERİLMESİ AMACIYLA SAKLAMA KARARINI VEREN MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNE, 4-Peşin alınan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde istinaf kanun yoluna başvurana iadesine,Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a maddesi gereğince kesin olarak oy birliği ile karar verildi.25/10/2019