Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/876 E. 2023/1011 K. 29.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/876
KARAR NO: 2023/1011
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/03/2022
NUMARASI: 2021/39 Esas – 2022/269 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 29/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı idarenin yaptığı kazılar sebebi ile müvekkilinin altyapısında 3 farklı mahalde hasar meydana geldiğini, oluşan hasarın hasar tespit tutanağı ile kayıt altına alındığını, davalının hasar bedelini ödememesi üzerine davalı aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün …, …, …, …, … ve … esas sayılı dosyaları ile takibe geçtiklerini, borçlunun borca haksız ve hukuka aykırı olarak itiraz ettiğini, takibe konu alacak müvekkili tarafından hasar tutanağı ile belgelendiğini davalının ödeme yapmaması üzerine dava açıldığını davalının yapmış olduğu itirazın iptaline karar verilerek %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının dava konusu zararının oluşumunda müvekkili kurumun kusurunun olmadığını, müvekkili kurumun altyapıya yönelik işlemlerini yüklenici firmalara verdiğini, dava konusu kazıların bu alt yüklenici firmalar ve elemanları tarafından yapıldığını, davanın bu nedenle müvekkili kurum aleyhine açılamayacağını bu sebeple icra dosyasına da itiraz ettiklerini, hasarın oluşumunda müvekkili kurumun sorumlu tutulması halinde davanın idare mahkemelerinde görülmesi gerekeceğini, bu sebeplerle husumet itirazında bulunduklarını, oluşan zararla müvekkili idarenin illiyet bağının bulunmadığı bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini, davanın yüklenici firmalara ihbar edilmesini, davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… A) İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası yönünden Davaya konu itiraza uğrayan icra dosyalarında haricen tahsil yapıldığından davanın konusu kaldığı anlaşılmış ve dosyada karar verilmesine yer olmadığı kararı vermek gerekmiştir.B) İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası yönünden İcra İnkar Tazminatı Talebi Yönünden; Uyuşmazlığın haksız fiile dayalı olduğu tartışmasızdır. Diğer bir anlatımla alacak likit olmayıp kimin ne kadar ve hangi sebeple sorumlu bulunduğu yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalıların kötü niyet tazminatı talebi yönünden ise; yargılama esnasında davacının icra takibi yapmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından bu talebin de reddine … C) İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası yönünden Uyuşmazlığın haksız fiile dayalı olduğu tartışmasızdır. Diğer bir anlatımla alacak likit olmayıp kimin ne kadar ve hangi sebeple sorumlu bulunduğu yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalıların kötü niyet tazminatı talebi yönünden ise; yargılama esnasında davacının icra takibi yapmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından bu talebin de reddine … D) İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası yönünden İcra İnkar Tazminatı Talebi Yönünden; Uyuşmazlığın haksız fiile dayalı olduğu tartışmasızdır. Diğer bir anlatımla alacak likit olmayıp kimin ne kadar ve hangi sebeple sorumlu bulunduğu yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalıların kötü niyet tazminatı talebi yönünden ise; yargılama esnasında davacının icra takibi yapmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından bu talebin de reddine … E) İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası yönünden İcra İnkar Tazminatı Talebi Yönünden; Uyuşmazlığın haksız fiile dayalı olduğu tartışmasızdır. Diğer bir anlatımla alacak likit olmayıp kimin ne kadar ve hangi sebeple sorumlu bulunduğu yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalıların kötü niyet tazminatı talebi yönünden ise; yargılama esnasında davacının icra takibi yapmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından bu talebin de reddine … F) İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası yönünden İcra İnkar Tazminatı Talebi Yönünden; Uyuşmazlığın haksız fiile dayalı olduğu tartışmasızdır. Diğer bir anlatımla alacak likit olmayıp kimin ne kadar ve hangi sebeple sorumlu bulunduğu yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalıların kötü niyet tazminatı talebi yönünden ise; yargılama esnasında davacının icra takibi yapmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından bu talebin de reddine …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince ve davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, müvekkili lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, yerel Mahkeme kararının gerekçesiz olduğunu beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Yerel Mahkemenin görevsiz olduğunu, itiraza konu herbir icra dosyasının ayrı yargılama gerektirmesi nedeniyle dosyanın tefrik edilmesi gerektiğini, husumet itirazında bulunduklarını, kabul etmemekle birlikte hasar, müvekkili idarenin müteahhitliğini yapan dava dışı firmaların eyleminden kaynaklanmış olsa bile, davanın idare açısından husumet yokluğundan reddi gerektiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, hükümde bir kısım yazım hatalarının bulunduğunu, tahsiline hükmedilmesi istenilen tazminat bedeline hasar tarihinden itibaren faiz istenilmesi hukuka aykırı olduğunu beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; davacı şirketin, davalının yapmış olduğu kazı çalışmasında tesislerine hasar verdiği iddasıyla hasar onarım bedelini icra takibine koyması nedeniyle davalı şirketin icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas,İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyalar yönünden yapılan incelemede; 29906 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6773 sayılı kanunun 41.maddesi ile değişik HMK’nın 341/2 madde hükmü uyarınca miktar ve değeri 3.000,00-TL’yi geçmeyen mal varlığına ilişkin davalar kesin olup, hüküm tarihi itibariyle kesinlik sınırı 5.880,00 TL’ye çıkartılmıştır. Bu durumda, tarafların istinaf talebine konu olan tutarlar miktar itibariyle kesin olup, verilen karara karşı yasa yolu kapalı bulunmaktadır. Buna göre, iş bu dosyalara ilişkin hükmün, ilk derece mahkemesi kararının verildiği tarih itibarı ile öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığı, ilk derece mahkemesince verilen kararın kesin nitelikte olduğu, dolayısıyla istinaf edilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından,taraf vekillerinin bu dosyalara yönelik istinafının 6100 Sayılı HMK’nın 341/2., 346/1. ve 352/1-b. maddeleri gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas ,İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası yönünden yapılan incelemede; İlk Derece Mahkemesi hükmünde, tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğinin, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun aradığı şartlara uygun şekilde ayrıntılı olarak açıklandığı,Bölge Adliye Mahkemesi ile Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini detaylarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunduğu anlaşılmakla davacı vekilinin bu yöne değinen istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Davalı kamu kurumu olup kamu hizmeti niteliğindeki çalışmalarını özel hukuk kuralları kapsamında yapmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 16’ya göre; kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlarının dahi tacir sayılacakları belirtilmiştir. 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda, İSKİ Genel Müdürlüğü’nün genel kurul, yönetim kurulu ve genel müdürlük ile yönetileceği, denetçileri vasıtasıyla denetleneceği, yıllık çalışma ve yatırımlarının bilançolarda belirlenerek genel kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin kamu iktisadi teşebbüslerinde uygulanan bütçe formülünde düzenleneceği belirtilmiştir.Bu kapsamda İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün de 2560 sayılı Kanun kapsamında bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığı ancak, çalışmalarının özel hukuk hükümlerine bağlı bulunduğu ve tacir sıfatını taşıdığı kabul edilmelidir. Davalının haksız eylem teşkil eden faaliyetinden kaynaklanan dava konusu uyuşmazlığın da, yerleşik yargısal uygulamalarda görüldüğü gibi, adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir (HGK’nın 21/09/1983 gün ve 1980/11-2721; 1983/823 ile 29/11/1995 gün ve 1995/11-647; 1995/1043 sayılı kararları).HMK Madde 166- (1)Aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir demektedir. Birlikte açılan itirazın iptali davasında tarafların ve dava konusunun aynı olması gözetildiğinde usul ekonomisi gözetilerek davaların birleştirilmesi kanuna uygundur.TBK.m.49 uyarınca kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Madde 50 uyarınca zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi uyarınca herkes iddiasını ispatla mükelleftir.Dosyada mevcut delil durumuna göre, ispat yükü kendisine düşen davacının iddiasını ispat ettiği,6098 sayılı TBK’nın 66. maddesi gereğince, adam çalıştıranın sorumluluğu kapsamında, davalı şirketin kusursuz tazminat sorumluluğu bulunduğundan davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarih olup, zarar sorumlusunun ayrıca ihbar ve ihtar edilmesine gerek yoktur. Taraflarca talep edilmesi halinde bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekir. Bu duruma göre İlk Derece Mahkemesince faiz başlangıç tarihi olarak hasar tarihinin esas alınması usul ve yasaya uygundur. İtirazın iptali davalarında, İİK m. 67/2 uyarınca, davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, borçlunun itirazında haksız olması ve alacağın likit alacak olması şart olup, takibe itirazın haklı olup olmadığının yargılamayı gerektirmesi, davalının itiraz ettiği takibe ilişkin olan alacak miktarının yargılama ve bilirkişi incelemesi sonucu belirlenebileceği, bu kapsamda icra inkar tazminatının yasal şartları oluşmadığından,İlk Derece Mahkemesince icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygundur. Kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesince yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun dosya kapsamındaki diğer delillerle, İlk Derece Mahkemesince yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi raporunun dosya kapsamındaki diğer delillerle örtüşmesine ve denetime elverişli olmasına, uzman bilirkişi raporunda belirtilen maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük görülmemesine göre taraf vekillerinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas,İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyalar yönünden 6100 Sayılı HMK’nın 341/2., 346/1. ve 352/1-b. maddeleri gereğince usulden, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası yönünden 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/39 Esas ve 2022/269 Karar sayılı kararına yönelik taraf vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı taraflarca peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığını, 3- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.29/03/2023