Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/791 E. 2023/906 K. 22.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/791
KARAR NO: 2023/906
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/11/2022
NUMARASI: 2021/83 Esas – 2022/703 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Sebebiyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/03/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 352.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 12.12.2019 tarihinde Kağıthane İlçesi, … Mahallesi, … Caddesi, No:…, 17.10.2019 tarihinde Kağıthane İlçesi, … Mahallesi, … Sokak, No:…, 17.12.2019 tarihinde Beyoğlu İlçesi, … Mahallesi, … Sokak, No:… önü adreslerinde davacının tesislerine hasar verildiğini, hasar bedellerinin ödememesi üzerine hasar tarihlerinden takip tarihlerine kadar işlemiş faizler dahil toplam 7.199,45 TL’nin tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E, … E, … E sayılı dosyaları ile takip başlatıldığını, davalıların itirazı üzerine takiplerin durduğunu belirterek; itirazların iptaline, davalılar aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekili, davalı idare adına dava konusu yer ve tarihte yüklenici firma “… İnş. San. ve Tic. A.Ş.+… İnş. Asfalt Taahhüt ve Tic. A.Ş. İş Ortaklığı” tarafından kazı çalışması yapıldığı bilgisinin anlaşıldığını, davalı idare ile müteahhit firma arasında Yapım İşleri Genel Şartnamesinin ilgili hükümleri gereğince davalı idarenin hasardan sorumlu tutulamayacağını, davacı şirketin söz konusu hasarın meydana gelmesinde kusurlu olduğu ve yasanın emredici hükmüne rağmen mevcut tesisatını yasada belirlenen şekilde döşemediğinden tesisatlarına zarar verilmesine kendi eylem ve kusuru ile sebebiyet verdiğini, söz konusu adreslerde davacıya ait tesis ve kabloların ilgili yönetmeliğin emredici hükmü ve diğer hükümlerine uygun olarak imal edilmediğinin ortaya çıktığını, davacının elektrik kablosu döşeme işinin mevzuata uygun olup olmadığının araştırılması gerektiğini, söz konusu elektrik hattının elektrik kuvvetli akım tesisleri yönetmeliği hükümlerine tamamen aykırı olarak döşendiğini, davacı şirketin talep ettiği Araç Ve Personel Bedelleri, Etüd ve Koordinasyon bedeli, Eşik Kesinti Süresi Aşım Bedeli, Dağıtılamayan Enerji Bedelini talep edemeyeceğini belirterek; davanın reddine, yargılama ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini arz ve talep etmiştir. Davalı … Asfalt Taah. Ve Tic. A.Ş. Ve … İnşaat San. Ve Tic. A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalılar vekili, davacının her zaman tek taraflı olarak düzenlenebilen delillere dayanarak alacak talebi ileri sürdüğünü. bu zamana kadar davacıdan davalı şirketlere oluşan zararla ilgili sözlü ya da yazılı bir talepte bulunulmadığını, talep edilen miktarın fahiş tutarda bir bedel olduğunu, davacının bir zarar gördüğünü ardından ise zararın giderimi için yapılan masrafı ispat etmesi gerektiğini, davacının delilleri hasar keşif formu, işletme zarar tablosu, günlük şantiye defteri gibi delillerin tamamı tek taraflı ve her zaman düzenlenebilen belgeler olmasından dolayı delil olma vasfında olmadığını, davacının, ruhsat talebinde kazı yapılacak yerdeki elektrik kablolarının haritasını vermeyerek, şartnameye uygun döşemeyerek, hem kazıyı yapan çalışanların hayati tehlike altına girmesine hem de kabloların zarar görmesine sebep olduğunu belirterek ; davanın reddine, davanın … İnşaat San. Ve Tic. Ltd. Şti., … Sigorta A.Ş. İle … Sigorta A.Ş’ ye ihbarına, yargılama ve vekalet ücretlinin davacıya hükmedilmesine karar verilmesini arz ve talep etmiştir.İhbar olunan vekili … Sigorta A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; Şirketlerinin ihbar edilen olup, H.M.K. gereğince taraf olmadığından aleyhe doğrudan hüküm kurulamayacağını, sigortalı aleyhine karar kurulabileceğini, sigortalının da ihbar hükümleri dâhilinde şartlar gerçekleşmiş ise rücu hakkına sahip olduğunu, müvekkili şirketin sigortalısına karşı sorumluluğunun deliller tarafımıza tebliğ edilmediğinden tespit edilemediğini, davacı tarafı dava konusu kaza nedeniyle sigortalının sorumlu olduğunu ispatlaması gerektiğini, ihbarın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla davacı tarafın, sigortalının kusurunu ve zararını usulen ispat etmesi gerektiğini, kazanın hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde iddia edildiği gibi meydana geldiğinin ispatının gerektiğini, davacı tarafın, iddiasını belgeleriyle ispatla yükümlü olduğunu, maddi vakanın ispatı halinde müvekkili şirketin, davacının gerçek zararını tazminle sorumlu olduğunu, davacı tarafından istenen meblağ fahiş olduğunu, sigortalının kusuru ve davacının zararı konularında bilirkişi tetkikatı yapılması gerektiğini, ihbarın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin ihbar tarihinden itibaren yasal faizle sorumlu olduğunu, ihbarın kabulü anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkili şirketin poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, bu sebeplerle; şirketin ihbar edilen olup, davalı taraf olmadığından haklarında doğrudan hüküm kurulmamasına karar verilmesini talep etmiştir.İhbar olunan … Sigorta A.Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu özel güvenlik şirketine ait müvekkili şirket nezdinde … nolu Poliçe mevcut olup, teminatların poliçenin ön yüzünde yer aldığını, işbu davanın müvekkili şirkete ihbar edilmiş olup ihbar edilen sıfatı ile davaya katılmakta olduğundan haklarında hüküm kurulmamasını,davayı kabul mahiyetine gelmemek kaydıyla müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçede yazılı şartlar ve limitle sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin sorumluluğunun doğması halinde tazminatın, teminat limitini geçemeyeceğini, teminat limitlerini belirtmelerinin müvekkili şirketin sorumluluğunu kabul mahiyetine gelmediğini, poliçenin işlerlik kazanabilmesi için öncelikle söz konusu hasarın poliçede tanımlı riziko adreslerinde meydana gelmiş olması gerektiğini, kabul anlamına gelmemek üzere poliçenin işlerlik kazanabilmesi için bundan başka, kazanın oluş şeklinin incelenmesi ve kusurun kime ait olduğunun belirlenmesi ve bunun sonucunda kazanın meydana gelmesinde sigortalıya terettüp edecek hukuki bir sorumluluğunun tespit edilmesi gerektiğini, kabul manasında olmamak üzere, müvekkili şirket sigortalısının söz konusu olayda kusuru bulunmadığını, kusur oranının tespiti bakımından dosyanın Bilirkişiye gönderilmesini, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere dava konusu taleplerin poliçe muafiyet koşulları gereğince maufiyet altında kaldığından müvekkili şirketin dava konusu talepler nedeniyle herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, … No’lu poliçenin Üçüncü Şahıs Sorumluluk Teminatı verilmiş olmakla birlikte, söz konusu teminat şartlarında Üçüncü Şahıs Maddi teminat bakımından her bir hasar için asgari 1000 EURO muafiyet şartı getirildiğini, açıklanan sebeplerle dava konusu hasarların her biri 1000 EURO’nun altında kaldığından muafiyet şartı doğrultusunda poliçe kapsamına girmediğini, davacı tarafın sigortalılarının kusurunu ve oluşan zararı ispat etmekle yükümlü olduğunu, davacı yanın icra inkar tazminatına hükmedilmesi yönündeki taleplerinin reddinin gerektiğini, davacı tarafın borca itirazın haksız ve kötüniyetli olduğuna ilişkin iddialarının kabulünün mümkün olmadığını, davacı tarafça teminat kapsamında olmayan bir alacağa ilişkin takip yapıldığını, kaldı ki her halükarda takibe konu alacak likit olmadığından, kusur ve gerçek zarar miktarı belirsiz olduğundan ve yargılamayı gerektirdiğinden de davacının icra inkar tazminatı talebinin reddinin gerektiğini, davacının gerçek zararının tespitinin gerektiğini, müvekkili şirkete ihbar dilekçesi sebebiyle atfedilen hukuki sorumluluğu kabul etmediklerni, müvekkil şirketin Türk Ticaret Kanunu hükümleri gereği sigorta mukavelesi mucibince mesuliyetin mevcut olup olmadığı hususunun, ancak müvekkili şirketin de taraf olacağı dava neticesinde tespit edilebileceğini, bu aşamada, ihbar dilekçesi sebebiyle doğabilecek sorumluluğu kabul etmediklerini, müvekkili şirketin davaya dahil edilmemesini talep etmiştir. İhbar olunan … Yapı Ltd. Şti ihbara cevap dilekçesi sunmamıştır. İlk Derece Mahkemesince; “…Tüm dosya kapsamından; davacının davaya konu haksız fiillerden dolayı talep edebileceği zarar miktarının; malzeme bedeli ve olay tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faizden ibaret olduğu, hasarın meydana gelmesinde %30 oranında kusurlu olduğu anlaşılmakla; sonuç itibarı ile davacı tarafça başlatılan ilamsız icra takiplerine davalıların yaptığı itirazın kısmen haksız olduğu sabit görülerek …Davanın KISMEN KABÜLÜNE; 1-İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası davalıların itirazının kısmen iptali ile takibin 455,58 TL hasar bedeli, 20,89 TL faiz olmak üzere toplam 476,47 TL üzerinden devamına, 2-İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası davalıların itirazının kısmen iptali ile takibin 483,61 TL hasar bedeli, 21,70 TL faiz olmak üzere toplam 505,31 TL üzerinden devamına, 3-İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası davalıların itirazının kısmen iptali ile takibin 164,84 TL hasar bedeli, 7,36 faiz olmak üzere toplam 172,20 TL üzerinden devamına, 4-Fazlaya ilişkin talebin reddine, 5-İcra inkar tazminatı talebinin reddine, …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Eksik ve hatalı, denetime elverişsiz şekilde düzenlenen bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, %30 kusur oranını kabul etmediklerini, mahkemenin gerekçesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini, diğer delillerinin ve bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, kurumlarınca talep edilen alacak kalemlerinin mevzuata uygun şekilde tahakkuk ettirildiğini; alacak kalemleri olan; araç ve personel bedeli ve etüt ve koordinasyon bedeli, eşik kesinti bedeli ve dağıtılamayan enerji bedeli tutarıyla beraber toplam zararın davalılardan alınarak taraflarına verilmesi gerekirken eksik bilirkişi raporu ile hüküm kurulduğundan kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, haksız fiile dayalı maddi zararın tazmini için yapılan icra takibine vaki itirazı iptali talebine ilişkindir. 6100 Sayılı HMK’nın 110. maddesi gereğince davacı, aynı davalıya karşı olan, birbirinden bağımsız birden fazla asli talebini aynı dava dilekçesinde ileri sürebilir. Bunun için, birlikte dava edilen taleplerin tamamının aynı yargı çeşidi içinde yer alması ve taleplerin tümü bakımından ortak yetkili bir mahkemenin bulunması şarttır. Davacının, aynı davalıya karşı olan birbirbirinden bağımsız birden fazla talebini, aralarında bir derecelendirme ilişkisi yani aslilik – fer’ilik ilişkisi kurmadan aynı dava dilekçesinde, ileri sürmesine davaların yığılması denir. Buna göre eldeki davada, objektif dava yığılması mevcuttur. Dava dilekçesinde, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas, … esas, … esas sayılı icra takip dosyalarında toplam 7.199,45 TL alacağa yönelik vaki itirazların iptali talep edilmiştir. … esas sayılı icra takip dosyasında 476,47 TL yönünden, … esas sayılı icra takip dosyasında 505,31 TL yönünden, … esas sayılı icra takip dosyasında 172,20 TL yönünden toplam 1.153,98 TL alacak yönünden itirazın iptaline karar verilmiştir. 29906 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6773 sayılı kanunun 41.maddesi ile değişik HMK’nın 341/2 madde hükmü gereğince miktar ve değeri 3.000,00 TL’yi geçmeyen mal varlığına ilişkin davalar kesin olup, hüküm tarihi itibariyle kesinlik sınırı 8.000,00 TL’ye çıkartılmıştır.Bu durumda, davacının istinaf talebine konu olan ve kabule ilişkin bulunan tutar her bir icra takip dosyası için 8.000,00 TL’nin altında olduğundan miktar itibariyle kesin olup, yasa yolu kapalı bulunmaktadır.Yukarıda açıklanan hususlar gereğince itirazın iptaline dair her bir icra takibindeki dava değerinin ilk derece mahkemesi kararının verildiği tarih itibarı ile öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığı, itirazın iptalleri yönünden ilk derece mahkemesince verilen kararın kesin nitelikte olduğu, dolayısıyla istinaf edilmesinin mümkün olmadığı 6100 Sayılı HMK’nın 346/1. maddesi gereğince miktar itibariyle ret kararının mahkemesince verilmesi gerekli ise de temyiz(istinaf) merciine de aynı yetkinin tanındığı 01/06/1990 gün ve 1989/03-1990/04 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da gözetilmek suretiyle, davacı vekilinin istinaf dilekçesinin 6100 Sayılı HMK’nın 341/2., 346/1. ve 352/1-b. maddeleri gereğince reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf dilekçesinin ilk derece mahkemesi kararının miktar itibariyle kesin nitelikte olması sebebiyle 6100 Sayılı HMK’nın 341/2., 346/1. ve 352/1-b. maddeleri gereğince REDDİNE, 2- İstinaf talebi incelenmediğinden davacı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendisine iadesine,3- Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,5- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 341/2., 346/1. ve 352/1-b. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/03/2023