Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/492 E. 2023/542 K. 22.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/492
KARAR NO: 2023/542
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2022
NUMARASI: 2022/451 Esas- 2022/709 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/02/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 15.06.2021 tarihinde, … Mah. … Sok. no:… Ataşehir-İstanbul adresinde müvekkil şirketin mevcut yer altı güzergahında bulunan kabloların, davalı tarafından yapılan çalışmalar sırasında hasara uğratıldığını, müvekkil tarafından haksız fiili gerçekleştiren davalıya hasar bedeli ödeme yazısı gönderildiğini, davalıdan hasar bedelinin ödenmesinin talep edildiğini, ancak davalı tarafından bugüne kadar müvekkil şirkete herhangi bir ödeme yapılmadığını, müvekkilin hak ettiği yasal alacaklarının ödenmesi konusunda davalı ile yapılan arabuluculuk görüşmelerinin sonuçsuz kalmış ve bu kapsamda davalı tarafından gerçekleştirilen haksız fiil nedeniyle işbu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu beyanla, davalı tarafından gerçekleştirilen haksız fiil neticesinde hasar tarihi olan 15.06.2021 tarihinde itibaren 1.933,44 TL müvekkil şirket alacağının T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli avanslara uygulanan değişen oranlarda avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu olayda müvekkil idareye herhangi bir sorumluluk yükletilemeyeceğini, dava konusu hasarlı olayda idarenin sorumluluğu bulmadığından işbu davanın usul ve esastan reddinin gerektiğini, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’ ilamı ile “Somut olayda, maddi tazminatı gerektiren haksız eylemin davalı İSKİ Genel Müdürlüğü yönünden kamu hizmetinin ifasına ilişkin bulunması ve hizmet kusuru ile bağımlı olması nedeni ile tam yargı davasının konusunu oluşturduğu dikkate alındığında davalı İSKİ genel müdürlüğü aleyhine açılan davanın idari yargı yerinde görülmesi zorunludur” denildiğini, huzurdaki davaya konu olayda davacı tarafından müvekkil idareye yükletilen haksız fiilin unsurlarının oluşmadığını, müvekkilinin davacı tarafından belirtilen tarih ve adreslerde haksız fiilin kurucu unsuru olan herhangi bir fiil yahut davranışta bulunmadığını, davacı tarafın altyapı hatlarında herhangi bir zarara sebebiyet vermediğini, bu nedenle davaya konu zarar ile müvekkili arasında uygun illiyet bağının mevcut olmadığını, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, dava konusu hasarın yüklenici firma tarafından verilmiş olması halinde de müvekkil idare elemanlarınca değil, yüklenici firma çalışanları tarafından çalışma yapılmış olması nedeniyle yine müvekkiline kusur atfedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, anahtar teslim sözleşmelerinin özelliği gereği iş bitirilip iş sahibine teslim edilinceye kadar meydana gelebilecek zararlardan müteahhidin sorumlu olacağının kuşkusuz olduğunu, davalı idarenin kamu görevi yürütmekte olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; “…Kamu hizmeti yürüten idarenin bu hizmeti yürüttüğü sırada verdiği zararın tazmini istemiyle açılan dava, olayda kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, bu hizmetin yürütülmesinde hizmet kusuru veya başka nedenle idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının saptanmasını gerektirmektedir. Bu hususların saptanması ise idare hukuku ilkelerine göre yapılabileceğinden, 2577 sayılı Kanun’un ilgili maddesi kapsamında bulunan tam yargı davasının görüm ve çözümünde idari yargı yeri görevli bulunmaktadır. Genel görevli mahkeme iş bu davalarda idare mahkemesidir. İş bu davada davalı idare İSKİ olup, davacı davalı idarenin çalışma yapması esnasında gereken dikkat ve özeni göstermeyerek kendilerine ait kablo ve tesisata zarar verildiği şeklindeki hizmet kusuruna dayanmıştır, bu durum karşısında görevli mahkeme idare mahkemesidir.Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK gereği yargı yolunun caiz olması dava şartı olup Anayasa 158. maddesi gereği de adli yargı ve idari yargı arasındaki uyuşmazlıklarda yargı yerini belirleme hususunda kesin yetkili Uyuşmazlık Mahkemesidir. Uyuşmazlık Mahkemesi’nin davalı idareye karşı açılacak davalarda idare mahkemelerinin görevli olduğunu belirttiği anlaşılmakla mahkememiz için Anayasa ilgili maddesi ve normlar hiyerarşisi gereği bağlayıcı olan 2021/602 E, 2021/612 K sayılı Uyuşmazlık Mahkemesi kararı da göz önüne alınarak işbu davada idare mahkemelerinin görevli olduğuna kanaat getirilmiş olup 6100 Sayılı HMK m. 114/ 1-b; 115/2 gereğince davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. (Anayasa 158. Maddesi, Uyuşmazlık Mahkemesi 2021/602 E, 2021/612 K, Uyusmazlık Mahkemesi 2021/608 E, 2021/680 K, )…1-Davanın HMK. 114/1-b maddesi uyarınca yargı yolu caiz olmadığından İdari Yargı görevli olduğundan DAVANIN DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE…”karar verilmiştir.Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İSKİ’nin özel hukuk hükümleri ile yönetilmek üzere kurulmuş bir kamu kurumu olarak İSKİ’nin işleyişine ve faaliyet alanlarına da bakıldığında kurumun 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 16/1. maddesi çerçevesinde özel hukuk hükümlerine göre idare edildiğini, yaptığı işler itibariyle Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi olan ve ticarethane sayılan davalı kurumun tacir olduğundan adli yargının görevli olması nedeniyle mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Haksız fiil sebebiyle maddi tazminat istemine ilişkindir. Davalı kamu kurumu olup kamu hizmeti niteliğindeki çalışmalarını özel hukuk kuralları kapsamında yapmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 16’ya göre; kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlarının dahi tacir sayılacakları belirtilmiştir. 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda, İSKİ Genel Müdürlüğü’nün genel kurul, yönetim kurulu ve genel müdürlük ile yönetileceği, denetçileri vasıtasıyla denetleneceği, yıllık çalışma ve yatırımlarının bilançolarda belirlenerek genel kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin kamu iktisadi teşebbüslerinde uygulanan bütçe formülünde düzenleneceği belirtilmiştir. Bu kapsamda İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün de 2560 sayılı Kanun kapsamında bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığı ancak, çalışmalarının özel hukuk hükümlerine bağlı bulunduğu ve tacir sıfatını taşıdığı kabul edilmelidir. Davalının haksız eylem teşkil eden faaliyetinden kaynaklanan bu uyuşmazlığın da, yerleşik yargısal uygulamalarda görüldüğü gibi, adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir (Yargıtay HGK’nın 21/09/1983 gün ve 1980/11-2721; 1983/823 ile 29/11/1995 gün ve 1995/11-647; 1995/1043 sayılı ilamları). Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek yargı yolu sebebiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırıdır (Dairemizin aynı mahiyette 2022/3062 E. – 2022/2441 K, 2020/598 E. – 2022/290 K. ve Yargıtay 4. HD’nin 2018/281 E. – 2018/2172 sayılı ilamları). Yukarıda açıklanan hususlar gereğince sair yönler incelenmeksizin davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/4. maddesi gereğince kaldırılmasına, yukarıdaki eksiklikler gereğince yargılama yapılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin yukarıda açıklanan sebeplerle KABULÜ ile, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/451 Esas – 2022/709 Karar sayılı kararının HMK.m.353/1-a/4 hükmü gereğince KALDIRILMASINA, 2- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından peşin olarak yatırılan 80,70 TL istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,4- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,5- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/4. ve 362/1/g maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 22/02/2023