Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/3347 E. 2023/2938 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/3347
KARAR NO: 2023/2938
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/07/2023
NUMARASI: 2023/423 Esas – 2023/575 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 18/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla 6100 Sayılı HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Manevi tazminat davalarında görevli mahkeme Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davalı …’in 16.01.2023 tarihli … canlı yayında müvekkilline yönelik olarak kullandığı ifadeler, müvekkillinin şirketin kişilik haklarını ağır bir şekilde zedelediğini, … şeklinde olduğunu, davalı …, çözümüne yer verilen konuşmasında müvekkillinin şirketin saygınlığını, ticari itibarını ve kişilik haklarını ağır bir şekilde zedelediğini, davalı, dava konusu provokatif açıklamaları ile müvekkillinin şirketi “…” olarak adlandırdığını, davalı, reyting sıralamasında birinci sırada yer alan haber kanalında sarf ettiği sözlerle müvekkilinin kişilik haklarını ağır bir şekilde zedelediğini, davalı, müvekkilinin şirketin … kanalına verdiği reklam sebebiyle müvekkilinin hakkında “…” ifadelerini sarf ettiğini, bu ifadeler müvekkilinin şirkete yönelik açık bir iftira olduğunu, müvekkilinin şirketin hiçbir siyasetçiye “operasyon çekmeye kalkışması” gibi bir durum söz konusu olmadığını, dava konusu açıklamaların, müvekkilinin şirketin kişilik haklarına saldırı amacıyla yapıldığını ve müvekkillinin şirketin ticari itibarını zedeleyici nitelikte olduğunu, müvekkilli şirkete yönelik “…” “…” “…” “…” “…” ifadelerinin kullanıldığını, bu ifadelerin davalının tazminat sorumluluğunu doğurduğunu belirterek 100.000,00 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihi olan 16.01.2023 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkilinin … Yayıncılığı Anonim Şirketinin, “…” logosu ile yayın yapmakta olduğunu, objektif/tarafsız habercilik anlayışını benimsediğini, ana akım haber kanalları arasına girmeyi başarmış bir televizyon kanalı olduğunu, müvekkili şirkete ait … isimli televizyon kanalında 14.01.2023 tarihinde yayınlanan …’ın sunuculuğunu yaptığı programda konuk olarak yer alan …’nun konuşması sırasında, reklam bölümünün hatası sonucu davacı … şirketine ait bant reklamın ekranın alt bölümünde sehven kısa süreliğine gösterildiğini, durumun fark edilmesi üzerine, reklamın hemen kaldırıldığını ve bir daha da yayınlanmadığını, bundan sonra müvekkilinin şirkete ait Twitter Resmi Hesabından durum hakkında açıklama yapıldığını ve gerekli önlemlerin alındığı söylendiğini,, davacı şirket yetkilisi …’nin twitter paylaşımlarında, kendisine programdan önce …’den birisinin haber verdiğini, bunun üzerine reklamlarını bunu bilerek müvekkili şirkete verdiklerini, bu reklamı da kasıtlı yayınlattıklarını, kabul ve ikrar ettiklerini belirterek haksız ve hukuksuz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya Asliye Ticaret Mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun 19/2. maddesi gereğince, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Buna göre işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Asliye Ticaret Mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki görev ilişkisidir. Dosyanın incelenmesinde; davanın her iki tarafının da ticaret şirketi-tacir oldukları anlaşılmakla, davanın görev sebepiyle usulden reddine, mahkememizin görevsizliğine, kararın kesinleştiği tarihten itibaren 2 hafta içinde Mahkememize başvurulduğu takdirde dava dosyasının görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine, aksi takdirde Mahkememizce davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğinin ihtarına…” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Dairemizin 2023/1507 E. – 2023/1535 K. sayılı ilamında: “…Eldeki dosyada; her iki taraf da tacir olup, davaya konu eylem her iki tarafın ticari işletmeleriyle ilgilidir. Tarafları tacir olan uyuşmazlığın ticari dava olarak Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülüp çözülmesi gerekmektedir (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/1454 E, 2019/5777 K, Dairemizin 2021/281 Esas, 2021/398 Karar sayılı ilamı). Görev, kamu düzenine ilişkin olup açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir. Somut olayda; Her iki tarafta tacir olup, tacirler arası haksız fiilden kaynaklanan eldeki ticari davada, Asliye Ticaret Mahkemesi görevlidir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine …” karar verilmiştir. Dairemiz kararı sonrasında İlk Derece Mahkemesince; “… Mahkememizce 03/07/2023 tarihli muhtıra ile, ”6325 sayılı kanunun 18/A-2. maddesi gereğince arabuluculuk son tutanağını 1 haftalık kesin süre içinde mahkememize sunmanız, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği” hususunun davacı vekiline 05/07/2023 tarihli e-tebligat ile ihtar edildiği, davacı vekilince 07/07/2023 tarihinde sunulan dosyamıza arabuluculuk son tutanağı sunulmuş ise de, sunulan 2023/73670 Esas sayılı arabuculuculuk son tutanağının incelendiğinde; arabuluculuk görüşmelerinin mahkememizce gönderilen 03/07/2023 tarihli muhtıradan sonra 04/07/2023 tarihinden sonra başladığı ve 07/07/2023 tarihinde düzenlendiğinin mahkememizce tespit edildiği, davacı tarafça, işbu davanın 31/01/2023 tarihinde açıldığı, dosyanın 23/06/2023 tarihinde mahkememize intikal ettiği gözetildiğinde, arabuluculuk görüşmelerinin dava tarihinden sonra başlatıldığı mahkememizce tespit edildiğinden, davanın 6102 sayılı yasanın 5/A maddesi ile 6325 sayılı yasanın 18/A-2 maddesi delaletiyle 6100 sayılı yasanın 114/2 ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle usulden REDDİNE, …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesine intikal tarihi olan 23.06.2023’ten önce 17.05.2023’te arabuluculuk başvurusu yapıldığını, arabuluculuk başvurusunun 04.07.2023 tarihinde değil, 17.05.2023 tarihinde yapılmış olduğunu, İstanbul 33. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2023/33 esas sayılı dosyasında davalılar … ve … A.Ş. aleyhinde manevi tazminat davası ikame edildiğini, dosyanın davalı … bakımından tefrik edilerek 07.03.2023 tarihli ve 2023/69 esas ve 2023/102 karar sayılı karar ile davalılardan … bakımından görevsizlik kararı verilerek dosyasının görevli İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine hükmedildiğini, söz konusu görevsizlik kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiğini ve bölge adliye mahkemesinin esastan redde ilişkin kararının kendilerine 7.05.2023 tarihinde tebliğ edildiğini, 17.05.2023 tarihinde arabuluculuk başvurusu yapıldığını, arabuluculuk başvurusunun yapıldığı 17.05.2023 tarihi itibariyle dava şartının sağlandığını, davalının, mevcut davanın İstanbul Adliyesi’nde ikame edilmiş olduğunu gerekçe göstererek Bakırköy Arabuluculuk Bürosunun yetkisine itirazda bulunduğunu, yetki uyuşmazlığının çözümlenebilmesi adına dosyanın sulh hukuk mahkemesine gönderildiğini, hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunu’nun 18/a maddesinin ilgili 8.fıkrası gereğince, yetkisiz büroya başvurma tarihi yetkili büroya başvurma tarihi olarak kabul edileceğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek inceleme yapılmıştır. Dava; Kişilik haklarının ihlali sebebiyle manevi tazminat talebine ilişkindir. Dosyanın incelemesinde, davacı vekilinin 17/05/2023 tarihinde Bakırköy Arabuluculuk Bürosu’na başvurduğu ve 05/07/2023 tarihinde arabuluculuk sonucu yetkisizlik olarak belirtilerek dosyanın kapatıldığı, davacı vekilince 07/07/2023 tarihli dilekçe ekinde İstanbul Arabuluculuk Bürosu’nun … numaralı, 07/07/2023 tarihli arabuluculuk anlaşmazlık tutanağının sunulduğu, mahkemece 11/07/2023 tarihinde dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. 6102 sayılı TTK’nın 4. maddesinde belirtilen uyuşmazlıklardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri olan davalarda, arabuluculuk dava şartı olarak belirlenmiştir. Somut olayda; Manevi tazminat talebiyle davacı tarafça Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldığı, daha sonra görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderildiği, mahkemenin ihtaratı üzerine davacı tarafça arabulucuya başvurulduğu ve hüküm tarihinden önce de arabuluculuk tutanağının ibraz edildiği anlaşılmıştır. Görevli asliye ticaret mahkemesince tahkikata ilişkin henüz bir inceleme yapılmadan mahkemenin ara kararı üzerine davacı vekiline muhtıra tebliğ edildiği ve hüküm verilmeden önce bu noksanlığın giderildiği anlaşılmakla, başlangıçtaki noksanlıktan ötürü davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmemiştir. Bu sebeplerle davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.Yukarıda açıklanan hususlar gereğince sair yönler incelenmeksizin davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, yukarıdaki eksiklikler gereğince yargılama yapılarak yeniden karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf talebinin yukarıda açıklanan sebeplerle KABULÜ ile, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11/07/2023 tarih, 2023/423 Esas – 2023/575 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendisine iadesine, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 ve 362/1/g maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 18/10/2023