Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/3119 E. 2023/2792 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/3119
KARAR NO: 2023/2792
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/07/2023 Ara Karar
NUMARASI: 2023/102
DAVANIN KONUSU Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)|Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı tarafından, İstanbul …İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından müvekkili aleyhine; 09.06.2016 tanzim ve 04.01.2023 vade tarihli, 6.500.000,00 USD bedelli sahte senet ile, müvekkili şirketin önceki ortaklarının şirketteki hisselerini devretmeden önceki bir tarih denk getirilerek imzalanmak suretiyle sahte senede bağlı icra takibi başlatıldığını ve İstanbul 20.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/26 D.iş sayılı dosyasından İhtiyat-i Haciz Kararı alarak, müvekkili aleyhine çok sayıda haciz işlemleri uygulandığını, ancak söz konusu takibe konu senedin, müvekkili şirketin temsil ve ilzama ehil kişilerin imzalarını taşımadığını, mezkür senedin takip başlatılmadan hemen önce hukuka aykırı olarak müvekkili şirketin zarara uğratmak ve baskı kurmak amacıyla geriye dönük tarih atılmak suretiyle sahte bir şekilde tanzim edildiğini, müvekkilinin davalıyla borçlandırmayı gerektirecek hiçbir akdi bağ ve münasebeti bulunmadığından borcunun da kesinlikle bulunmadığını beyanla; öncelikle, dava ve takip konusu senetteki meblağın çok yüksek olması ve söz konusu senedin “suç mahsulü” olduğu dikkate alındığında; icra dosyasından işlemlere devam edilmesi halinde telafisi imkansız zararlara sebebiyet verileceğinden, takip dayanağı senedin “sahteliği” iddiasına bağlı ve dayalı olarak HMK:209.md.si hükmü gereğince “teminatsız” olarak “takibin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı borçlunun davasını dayandırmaya çalıştığı sahtecilik iddiasının, gerçeklikten ve hukuki mesnetten yoksun olduğunu, kambiyo senedine dayanan takibin borçlusu davacının, 2016 yılında 60.000,00 TL bedelle devir aldığı şirketin sermayesinin 50.000,00 TL olduğunu ileri sürdüğünü, İhtiyati Hacze konu edilen kambiyo senedinin sahteliği iddiasında bulunduğunu ancak İTO kayıtlarına göre halen sermayesi 50.000,00 TL olan şirketin, devir alındığı 2016 tarihinde aktifinde kayıtlı İzmir ilinin en değerli sanayi ilçesi olan Aliağa’da 2016 yılı m2 birim fiyatı minumum 200 TL olan 200 dönüm (yani 200.000.m2) ve ön ödemesi yapılmış İstanbul ili … ilçesi … mahallesinde arazileri olduğunun resmi kayıtlar ile sabit bulunduğunu, Aktifinde yüz milyonu aşan taşınmaz bulunan şirketin, kaydi sermayesi ile kaydi devir bedeli üzerinden ileri sürülen sahtelik iddiasının hayatın ve ticari hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, 2016 yılında nakden alınan borç karşılığı verilen kambiyo senedinin, vadesinde ödenmediğini, müvekkili tarafından yasal icrai takibe konu edildiğini, aktif mal varlığında azaltmaya giden borçlu hakkında İhtiyati Haciz kararı alındığını, birden fazla ortaklı ve müşterek imza ile temsil edilen Şirketin, yasaca korunan Tüzel Kişiliğinin yok sayılarak karı koca iddialarının ileri sürülmesinin hukuken dinlenemeyeceğini, devir tarihinde borçlu şirketin birden fazla ortağı olduğunu, müşterek imza ile temsil edildiğinin de Ticari Kayıtlar ile sabit olduğunu, alacağı sürüncemede bırakma amacıyla hareket eden borçlunun, somut gerçekleri gizleyerek soyut sahtecilik iddiasında bulunduğunu, 13.02.2023 tarihinde İstanbul 32. İcra Hukuk Mahkemesinde 2023/68 Esas ile Tedbir Talepli dava açıldığını, bu davanın derdest olduğunu, tedbir talebinin 3 kez ret edildiğini, davacının 2023/102 esas üzerinden tedbir talepli ve harçsız olarak açtığı davada harcın tamamlatıldığını, 10.03.2023 tarihli tedbir kararının verildiğini, davacının tedbir için verilen teminatı yatırmadığını, Savcılık şikayeti neticesi açılan soruşturma dosyasını delil olarak gösteren davacının sahtelik iddialarının mesnetten yoksun ve gerçek dışı olduğunu, dolayısıyla, borçlu olan davacı aleyhinde haciz ile icrai işlem yapılmasının yasal olduğunu belirterek davanın reddi ile %20 den az olmayan kötü niyet tazminatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesince; “…Davacı ve davalı tarafça dosyaya ibraz edilen belgeler mahkememiz dosyası kapsamı dökümanlar incelendiğinde HMK 389 gereğince ihtiyati tedbir uygulanabilmesi için davacının iddia ettiği zayii ve sahtecilik konusunda şüphenin devam ettiği, CBS dosyasında KYOK kararı verilmediği, alınan teknik inceleme rapor ve belgelerinin de kesinlik taşımadığı, bu haleyle yaklaşık ispatın devam ettiği, yüksek yargı kararlarında da sahtecilik iddiasının bulunması halinde teminat karşılığında tedbir uygulanması eğiliminin bulunduğu dikkate alınarak… ihtiyati tedbir kararına itirazın reddine,…” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; İlk derece Mahkemesince tedbir kararına gerekçe olarak gösterilen İstanbul CBS’nin 2023/35673 Soruşturma sayılı dosyasına sunulan 16.03.2023 tarihli rapor olduğunu ve tedbir kararına gerekçe gösterilen raporun Dr. … tarafından düzenlendiğini, yargılamayı etkileme amacıyla görevini kötüye kullanan … ile onu bu eyleme para karşılığı yönlendiren davacı borçlu şirket yetkilisi hakkında İstanbul C.B.Savcılığı Memur Suçları Bürosuna 2023/137063 Soruşturma nosu ile TCK 257/1 TCK m. 288 ve m. 277 hükümlerince suç duyurusunda bulunulduğunu, ihtiyati tedbir kararının kaldırılması taleplerinin reddine ilişkin 19.07.2023 tarihli kararın kaldırılması talep edilmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; Senedin sahteliği sebebiyle İİK 72 madde gereğince menfi tespit istemine ilişkindir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. maddesinde, “(1) Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. (2) Birinci fıkra hükmü niteliğine uygun düştüğü ölçüde çekişmesiz yargı işlerinde de uygulanır.” hükmü yer almaktadır. Şu durumda, mahkemenin dosya kapsamın uygun gerekçesine ve takdirine; talebin yargılamayı gerektirmesine, ihtiyati tedbirin ancak dava konusu hakkında verilebilmesine, mevcut dosya kapsamına göre ihtiyati tedbir şartlarının mevcut olmasına göre davalı vekilinin istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/07/2023 Ara Karar tarihli, 2023/102 Esas sayılı kararına yönelik davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı, peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 341, 352/1-b. ve 396/2 maddeleri gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/(1)-f. ve 394/(5). maddeleri gereğince, kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11/10/2023