Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/2535 E. 2023/2524 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2535
KARAR NO: 2023/2524
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2023
NUMARASI: 2023/193 Esas – 2023/338 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 04.05.2017 tarihinde davacı şirkete ait olmayan hu adresin kapısına yapıştırılarak takibin usulsüz olarak kesinleştiğini, davalı tarafın davacı şirketin dilekçelerinde belirtilen adresine haciz yapılması gayesiyle 28.09/2017 tarihinde geldiğinde, davacı şirket iş bu icra takibinden ancak haberdar olduğıunu. davalı vekili, gelinen adresle, tebliğ adresinin farklı olduğunu vc dolayısıyla da haczin usulsüz olduğunu anlayınca 28.09.2017 tarihli haciz tutanağı düzenlendiği vc tutanakta hacze usulsüz gelindiği belirtilerek, davacı şirkete ait menkul mallar (bilgisayar, monitör, fotokopi makinesi vs.) üzerinde değer takdir edilerek haczedildiği ve yediemin olarak şirket yetkilisi …’e teslim edilerek, yasal ihtar yapıldığı, daha sonra müvekkil şirketten ayrıldıkları, personelin tedirginlik yaşadığı, işin durduğu ihracat yapılamadığı, şirkette panik ve kaos ortamının oluştuğu, İstanbul 5. İcra Hukuk Mahkemesinde icra takibine gecikmiş itiraz talepli dava açmış ve yapılan yargılama neticesinde Mahkemenin 2017/906 G. ve 2018/361 K. numaralı ilamıyla müvekkil şirketin haklı olduğuna karar verilerek, ödeme emri ıttıla tarihinin 28/09/2017 olarak düzeltilmesine ve 16/11/2017 tarihli icra dairesinin kararının kaldırılmasına karar verildiği, davalı şirket, kötü niyetli hareket etmiş olup, davacı şirketi zarara uğrattığı, davacı şirketin adresi olmayan “… Mah … Yolu No:…Tuzla/İST. adresinde tebligatı almaya yetkili kimse olmadığını bildiğinden kasıtlı olarak o adrese tebligat yapmasına karşın icra dosyasında haciz talimatını davacı şirketin belirlilen gerçek adresine aldığı şimdilik 1.000 TL maddi ve 15.000.00 TL manevi tazminatın, haksız icra takibinin ve haczin öğrenildiği tarih olan 28.09.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalı şirketten alınıp, davacıya verilmesi talep edilmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacı şirketin İTO ya kayıtlı adresine ödeme emrinin tebliğinin istenilmesi üzerine isim benzerliği olan farklı bir adrese tebligat çıkartıldığının anlaşıldığı, bu şekilde kesinleşen haciz sebebi ile davacı şirkete hacze gidildiğinde yanlışlığın haciz mahallinde anlaşıldığı bu sebeple icra memurunun sorumlu olduğu bu sebeple, davanın husumet yokluğu nedeniyle dava şartı yokluğundan reddine. Haksız ve hukuka aykırı bir şekilde açılan davanın reddine karar verilmesini talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “…Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 6098 sayılı TBK’nun 49 ve 58. Maddelerinden kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Haciz yaptıran tarafın takipte veya haciz işleminde kötü niyetli yahut kusurlu olduğunun ispatlanması gerekir. Haksız hacze konu icra dosyası incelendiğinde, İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası olduğu, borçlu davacının adresinin “… … cad. … sok.No :.. Ataşehir/İstanbul olduğu ,tebligat yapılarak icra takibinin kesinleşmesine sebebiyet veren adresin ise davadışı şirket … LİMİTED ŞİRKETİ “ne ait … Mah.Kumocağı Yolu No:1/A Tuzla adresi olduğu davacı /borçlu şirket ile ünvan benzerliği olduğunun anlaşıldığı, Davalının başlatmış olduğu icra takibi ve yapılan hacizde ödeme emri tebliğ edilen şirket adresinin ve de ünvanının farklı olmasının salt icra memurunun hata/ihmali savına indirgenemeyeceği zira Ticaret Sicil kayıtlarının aleni olduğu ve de davalının bu hususta özen göstermesi gerektiği, yapılan haczin yeterli araştırma yapılmadan haksız nitelikte yapıldığı, bu hususta davalı alacaklının ağır kusurunun bulunduğu, bu nedenle yapılan haksız hacizden kaynaklı davacının ticari itibarının zedelendiği ancak davacının maddi zarar talebi kendi ticari defterleri ve de tanık delili ile de ispatlanamamakla reddine ;…1 Davacının maddi tazminat talebinin REDDİNE, 2-Davacının manevi tazminat talebinin KABULÜ ile; 15.000,00 TL’nin 28/09/2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Yerel Mahkeme husumet itirazlarını ve müvekkili şirketin sorumluluğu olmadığını gözetmeden, İcra Müdürlüğünün kusurundan kaynaklı işlemden dolayı müvekkili aleyhine manevi tazminata hükmettiğini, gerçekleştirilen icra ve haciz işleminde müvekkili şirketin haksız ve kötü niyetli bir davranışı söz konusu olmadığını,tersine durumun farkına varıldığında müvekkili tarafından icra takibinin durdurulması ve araç üzerine konulan haczin kaldırılması yönünde icra dosyasına talepte bulunulmuş olduğunu, cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, eldeki davada manevi tazminatın koşullarının oluşmadığını beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Haksız hacizden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Haciz işleminin, borçlu olmadığını bildiği kişi veya borçluya ait olmadığını bildiği eşyaya yönelik yapılması durumunda haksız haciz söz konusu olur. Haksız takip ve haciz, haksız fiil niteliğindedir. Uyuşmazlığa, olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı TBK’nun 50. maddesi uygulanmalıdır. Belirtilen hükümler gereğince; haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında kural olarak gerçek zarar ilkesi geçerli olup zararın kanıtlanması davacı tarafa, hükmedilecek tazminatın miktarının belirlenmesi ise hakime aittir (Yargıtay 4 HD’nin 2021/17980 E. – 2022/9874 K. Sayılı ilamı). Haciz isteminin dayanağının bir hak veya alacak olması ve haciz tarihinde mevcut bulunması gerekir. Aksi halde, haksız bir haciz ve buna bağlı olarak da sorumluluk söz konusudur. Eylem ile zararlı sonuç arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerek ve yeterlidir. Haciz isteyen alacaklı haksız çıktığı takdirde, borçlunun ve üçüncü şahsın bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan kusursuz olarak sorumludur. Ancak bu durumda dahi uğranılan maddi zararın ispatı zorunludur (Yargıtay 4 HD’nin 2016/14413 E. – 2019/483 K. Sayılı ilamı). Haksız icra takibi veya hacze dayalı manevi tazminat istemi 818 sayılı BK.’nun 49. maddesinden (6098 sayılı TBK’nun 58. maddesi) kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Bu sebeple de takip (haciz) yaptıran kişinin takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve kusurlu olduğu olgusu gerçekleşmedikçe ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamaz. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine, Anonim Şirket olan davalının basiretli bir tacir gibi davranmadan, gerekli özeni göstermeden davacıya karşı yapmış olduğu takip işleminde ağır kusurlu olmasına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/193 Esas ve 2023/338 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.024,65 TL istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 179,90 TL ve 76,27 TL olmak üzere toplam 256,17 TL’nin mahsubuyla bakiye 768,48 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/09/2023