Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/2431 E. 2023/2347 K. 17.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2431
KARAR NO: 2023/2347
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/04/2022
NUMARASI: 2021/113 Esas – 2022/377 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Sebebiyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/07/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Gerekli dikkat ve özenin gösterilmemesi sebebiyle, davalı borçlu tarafından;10/04/2020 tarihinde, Gaziosmanpaşa ilçesi, … Mah. … sok. No: … adresinde, 22/04/2020 tarihinde, … -… Cad. Sanko Sanayi Önü adresinde ve 04/04/2020 tarihinde ise Büyükçekmece ilçesi, … Mah. … Cad. adresinde yapılan çalışmalar sırasında müvekkil şirketin enerji dağıtım altyapısına, dahil olan kablo ve tesisata hasar verildiğinin tespit edildiğini, söz konusu hasarların müvekkil şirketin yüklenici şirketi tarafından giderildiğini, anılan hasar bedellerinin ödenmemesi üzerine, hasar tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz de dahil olmak üzere, davalı borçlu aleyhine, toplam 13.450,26TL nin tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün …, …, … esas sayılı dosyaları ile ilamsız takibe geçilerek borçluya ödeme emri gönderildiğini, ancak ödeme emrini tebellüğ eden borçlunun; takibe konu borca, borç miktarına, külliyen itirazla takibi durdurduğunu, borçlu tarafından her ne kadar takibe, borca, borç miktarına külliyen itiraz etmiş ise de söz konusu hasara davalı tarafın ihmalinin sebep olduğunu, tüm bu sebeplerle davalı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğüne başlatılan haksız ve mesnetsiz itirazlarının iptali ile takiplerin devamına, davalı aleyhine hükmolunacak meblağların %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı borçlunun; icra inkar tazminatına mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Zamanaşımı süresinin dolduğunu, idareleri tarafından herhangi bir çalışma yapılmadığını, Bahsi geçen çalışmalarda müvekkili idarenin ihale makamı olduğunu ve yüklenici firma ile imzalanan sözleşme ve eki teknik şartnameler gereğince sorumluluğun yüklenici firma … İnşaat Ve Tic. A.Ş. ve … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti’ne ait olduğunu. müteahhit tarafından yapılan çalışmalar sırasında zarar verildiğine ilişkin hiçbir delil, kayıt, bilgi ve belge sunulmadığı gibi, böyle bir zarar verilmiş olsaydı bile, oluşacak bu hasardan dolayı müvekkili İdarenin sorumlu tutulamayacağını. öte yandan anılan tarihte … İnşaat Ve Tic. A.Ş. ve … Yapı İnş. San. Ve Tic. Ltd. Şti. çalışmasının bulunduğu müvekkili idare yazışmaları ile sabit olduğunu. bu sebeple huzurdaki davanın muhatabının bu yüklenici şirketler olduğunu. müvekkili idarenin belirtilen adreste herhangi bir çalışmasının olmaması sebebiyle meydana gelen hasarda bir kusuru olduğunun da düşünülemeyeceğini. haksız fiil iddiasına dayanan huzurdaki davanın kusur sorumluluğunu gerektirmesi ve işbu kusurun ispat’ edilmesi gerektiğinden müvekkili idareye bu sebeple bir sorumluluk yüklenemeyeceğini, davacının, mezkür adreslerde meydana geldiğini ileri sürdüğü zararların kim ya da hangi kurumlar tarafından meydana getirildiğini ispat etmesi gerektiğini, davacının. huzurdaki davada mevdana geldiğini iddia ettiği hasarın kimin kusurlu davranışı neticesinde meydana geldiğini ispatlayamadığını, müvekkili idare ile söz konusu firmalar arasında imzalanan sözleşme ve ihale şartnamesi ile teknik şartnamelerde, üçüncü kişilere verilecek zararlardan yüklenici firmanın tek başına sorumlu olacağının, açıkça düzenlendiğini. kazı ruhsati bulunup bulunmadığı hususunun araştırılması gerekeceğini, Araç ve personel bedellerinin talep edilemeyeceğini, enerji kesintisine bağlı tazminat talep edilemeyeceğini, dağıtılamayan enerji bedel talep edilemeyeceğini, iddia ederek davanın müvekkil yönünden öncelikli olarak husumetten, davacının ispat edemediği davasının esastan reddi ile davanın yüklenici firmalara ihbar edilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “…Davacı ile davalı şirket arasında TTK 16/1 maddesi anlamında, sözleşmeye dayalı bir ilişki bulunmadığı, davanın, davalı idare tarafından altyapı çalışmaları sırasında, davacı şirkete ait tesislere verilen zararın tazmini amacıyla açıldığı, davalının sorumluluğunun asıl kaynağının, kamu hizmeti yürütülmesi esnasında verilen zarardan doğduğu, İSKİ’ nin kuruluş amacı verdiği kamusal hizmet düşünüldüğünde tacir olarak nitelendirilemeyeceği, kamu hizmeti yürüten idarenin bu hizmeti yürüttüğü sırada verdiği zararın tazmini istemiyle açılan dava, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, bu hizmetin yürütülmesinde hizmet kusuru veya başka sebeple idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının tespitini gerekeceği, davanın ise itirazın iptali davası olarak değil “Tam Yargı” davası olarak görülmesi gerektiği, ancak tam yargı davalarını görme yetkisinin adli yargı değil idari yargıya ait olduğu, HMK 114/1-b maddesine göre “yargı yolunun caiz olması” dava şartının mevcut olmadığı, ayrıca, Uyuşmazlık Mahkemesinin 05/04/2021 tarih, 2021/28 esas, 2021/144 karar sayılı, 29/11/2021 tarih, 2021/602 esas, 2021/612 karar sayılı, 27/12/2021 tarih, 2021/608 esas, 2021/680 karar sayılı yakın tarihli ilamları ile mahkememizde görülen dava ile aynı taraf ve nitelikte bulunan davalarda içtihat değişikliğine gidildiği, her ne kadar Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarının incelenen dosyalar ile sınırlı olduğu, doğrudan doğruya mahkememiz dosyasını etkilemeyeceği söylenebilirse de, yargı kararları arasında birliğin sağlanması ve hukuki güvenlik ilkesinin tesisi anlamında, Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarının mahkememizce kabul edilebileceği kanaatine varılarak, davanın yargı yolu dava şartı yokluğundan HMK.114/1-b ve 115/2. maddeleri gereğince usulden reddine…” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İhtilaf hakkında adli yargının görevli olması sebebiyle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Haksız fiile dayalı zararın tazmini için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. Davalı kamu kurumu olup kamu hizmeti niteliğindeki çalışmalarını özel hukuk kuralları kapsamında yapmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 16’ya göre; kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlarının dahi tacir sayılacakları belirtilmiştir. 2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda, İSKİ Genel Müdürlüğü’nün genel kurul, yönetim kurulu ve genel müdürlük ile yönetileceği, denetçileri vasıtasıyla denetleneceği, yıllık çalışma ve yatırımlarının bilançolarda belirlenerek genel kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin kamu iktisadi teşebbüslerinde uygulanan bütçe formülünde düzenleneceği belirtilmiştir. Bu kapsamda İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün de 2560 sayılı Kanun kapsamında bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığı ancak, çalışmalarının özel hukuk hükümlerine bağlı bulunduğu ve tacir sıfatını taşıdığı kabul edilmelidir. Davalının haksız eylem teşkil eden faaliyetinden kaynaklanan bu uyuşmazlığın yerleşik yargısal uygulamalarda görüldüğü gibi, adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir (HGK’nın 21/09/1983 gün ve 1980/11-2721; 1983/823 ile 29/11/1995 gün ve 1995/11-647; 1995/1043 sayılı kararları). Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, işin esası incelenip varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçe ile yargı yoluna ilişkin dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın esası ve diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/4. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf talebinin yukarıda açıklanan sebeplerle KABULÜ ile, İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/04/2022 tarih, 2021/113 Esas – 2022/377 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendisine iadesine,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/4. ve 362/1/g maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 17/07/2023