Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/1732 E. 2023/1761 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1732
KARAR NO: 2023/1761
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/05/2022
NUMARASI: 2021/68 Esas – 2022/609 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Sebebiyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin verdiği elektrik dağıtım hizmeti için gerekli altyapı bağlantılarının davalı kurumca yapılan kazı çalışması esnasında hasara uğradığını, müvekkilinin bu işlem sonucu zarara uğradığını, bu zararının olay yerinde tutulan tutanak ile belirlendiğini, davalı yanın bu zarardan sorumlu olduğunu, ancak zararı ödemediğini, bunun üzerine davalı kurum aleyhine icra takibi başlattıklarını, davalının borca ve ferilerine itiraz ederek takibi durdurduğunu, arabulucuya başvurulduğunu anlaşamamaları üzerine huzurdaki davanın açılarak yapılan itirazın iptalini, takibin kaldığı yerden devamını, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava konusu zararının oluşumunda müvekkili kurumun kusurunun olmadığını, müvekkili kurumun altyapıya yönelik işlemlerini yüklenici firmalara verdiğini, dava konusu kazıların bu alt yüklenici firmalar ve elemanları tarafından yapıldığını, davanın bu sebeple müvekkili kurum aleyhine açılamayacağını bu sebeple icra dosyasına da itiraz ettiklerini, hasarın oluşumunda müvekkili kurumun sorumlu tutulması halinde davanın idare mahkemelerinde görülmesi gerekeceğini, bu sebeplerle husumet itirazında bulunduklarını, oluşan zararla müvekkili idarenin illiyet bağının bulunmadığı bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini, davanın yüklenici firmalara ihbar edilmesini, davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “…A) İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası yönünden, …Düzenlenen rapor uyarınca 20/01/2020 tarihinde “… Mahallesi .. sk N:.. Beylikdüzü- İstanbul” adresinde … koordinesinde yürütülmekte olan ve dava dışı yüklenici firma tarafından gerçekleştirilen çalışma esnasında davacıya ait kablonun kopartılması sonucunda hasarın meydana geldiği, bu davalının kazı sonucunda verilen hasardan dolayı %70 oranında kusurlu olduğu Mahkememizce kabul edilmiştir. Her ne kadar davalı … vekilince müvekkiline husumet düşmeyeceği iddia edilmiş ve bilirkişi raporunda da …’ye kusur izafe edilemeyeceği belirtilmiş ise de, davalı … tarafından aksi iddia edilmeyen açıklamaya göre benzer olaylarda taraflar arasında düzenlenen TİP sözleşmelerinin ve eki şartnamelerin ilgili maddeleri ile yüklenici firma tarafından yapılacak çalışmalar esnasında verilecek her türlü hasarlardan yüklenicinin sorumlu olacağı hükmü getirilmiş ise de işveren konumunda olan …’nin yüklenici firma tarafından yapılan işlerin yönetmelik ve şartnamelere uygun olarak yapılmasını denetlemek ve kontrol etmekle gözetim ve denetim yetkisi bulunmaktadır. Bu itibarla davalı … meydana gelen zarardan TBK. 66 Maddesi anlamında müteselsilen sorumludur. Yargıtay 3. Hukuk dairesinin E.2007/16515 ve K.2007/17740 sayılı 22/11/2007 tarihli içtihatı da bu hususu destekler mahiyettedir.İcra İnkar Tazminatı Talebi Yönünden; Uyuşmazlığın haksız fiile dayalı olduğu tartışmasızdır. Diğer bir anlatımla alacak likit olmayıp kimin ne kadar ve hangi sebeple sorumlu bulunduğu yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalıların kötü niyet tazminatı talebi yönünden ise; Yargılama esnasında davacının icra takibi yapmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından bu talebin de reddine verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. B) İstanbul … İcra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası yönünden …Düzenlenen rapor uyarınca 20/01/2020 tarihinde “… mh … Sk N:… Esenyurt İSTANBUL” adresinde … koordinesinde yürütülmekte olan ve dava dışı yüklenici firma tarafından gerçekleştirilen çalışma esnasında davacıya ait kablonun kopartılması sonucunda hasarın meydana geldiği, dava dışı yüklenicinin kazı sonucunda verilen hasardan dolayı %70 oranında kusurlu olduğu Mahkememizce kabul edilmiştir. Her ne kadar davalı … vekilince müvekkiline husumet düşmeyeceği iddia edilmiş ve bilirkişi raporunda da …’ye kusur izafe edilemeyeceği belirtilmiş ise de, davalı … tarafından aksi iddia edilmeyen açıklamaya göre benzer olaylarda taraflar arasında düzenlenen TİP sözleşmelerinin ve eki şartnamelerin ilgili maddeleri ile yüklenici firma tarafından yapılacak çalışmalar esnasında verilecek her türlü hasarlardan yüklenicinin sorumlu olacağı hükmü getirilmiş ise de işveren konumunda olan …’nin yüklenici firma tarafından yapılan işlerin yönetmelik ve şartnamelere uygun olarak yapılmasını denetlemek ve kontrol etmekle gözetim ve denetim yetkisi bulunmaktadır. Bu itibarla davalı … meydana gelen zarardan TBK. 66 Maddesi anlamında müteselsilen sorumludur. Yargıtay 3. Hukuk dairesinin E.2007/16515 ve K.2007/17740 sayılı 22/11/2007 tarihli içtihatı da bu hususu destekler mahiyettedir. İcra İnkar Tazminatı Talebi Yönünden; Uyuşmazlığın haksız fiile dayalı olduğu tartışmasızdır. Diğer bir anlatımla alacak likit olmayıp kimin ne kadar ve hangi sebeple sorumlu bulunduğu yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalıların kötü niyet tazminatı talebi yönünden ise;Yargılama esnasında davacının icra takibi yapmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından bu talebin de reddine verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.C) İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası yönünden …Düzenlenen rapor uyarınca 28/11/2019 tarihinde “… Mh … Sk N:… Şişli/İSTANBUL” adresinde … koordinesinde yürütülmekte olan ve dava dışı yüklenici firma tarafından gerçekleştirilen çalışma esnasında davacıya ait kablonun kopartılması sonucunda hasarın meydana geldiği, dava dışı yüklenicinin kazı sonucunda verilen hasardan dolayı %70 oranında kusurlu olduğu Mahkememizce kabul edilmiştir. Her ne kadar davalı … vekilince müvekkiline husumet düşmeyeceği iddia edilmiş ve bilirkişi raporunda da …’ye kusur izafe edilemeyeceği belirtilmiş ise de, davalı … tarafından aksi iddia edilmeyen açıklamaya göre benzer olaylarda taraflar arasında düzenlenen TİP sözleşmelerinin ve eki şartnamelerin ilgili maddeleri ile yüklenici firma tarafından yapılacak çalışmalar esnasında verilecek her türlü hasarlardan yüklenicinin sorumlu olacağı hükmü getirilmiş ise de işveren konumunda olan …’nin yüklenici firma tarafından yapılan işlerin yönetmelik ve şartnamelere uygun olarak yapılmasını denetlemek ve kontrol etmekle gözetim ve denetim yetkisi bulunmaktadır. Bu itibarla davalı … meydana gelen zarardan TBK. 66 Maddesi anlamında müteselsilen sorumludur. Yargıtay 3. Hukuk dairesinin E.2007/16515 ve K.2007/17740 sayılı 22/11/2007 tarihli içtihatı da bu hususu destekler mahiyettedir. İcra İnkar Tazminatı Talebi Yönünden; Uyuşmazlığın haksız fiile dayalı olduğu tartışmasızdır. Diğer bir anlatımla alacak likit olmayıp kimin ne kadar ve hangi sebeple sorumlu bulunduğu yargılamayı gerektirdiğinden davacı tarafın şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalıların kötü niyet tazminatı talebi yönünden ise;Yargılama esnasında davacının icra takibi yapmakta kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından…1-Davanın KISMEN KABULÜ ve KISMEN REDDİ ile;A) İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası yönünden 1- Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının KISMEN İPTALİ İLE takibin 280,74 TL asıl alacak, 10,03 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 290,77 TL üzerinden üzerinden DEVAMINA, 2- Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olmadığından icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE ,3-Davacı tarafın kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından reddedilen kısım yönünden kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE, 4- Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE, B) İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası yönünden1-Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının KISMEN İPTALİ İLE takibin 1.959,39 TL asıl alacak, 70,05 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 2.029,44 TL üzerinden üzerinden DEVAMINA, 2- Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olmadığından icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE 3-Davacı tarafın kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından reddedilen kısım yönünden kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,4- Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE, C) İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası yönünden1- Davalının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının KISMEN İPTALİ İLE takibin 884,25 TL asıl alacak, 30,52 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 914,77 TL üzerinden üzerinden DEVAMINA, 2-Alacak niteliği itibari ile likit ve belirlenebilir olmadığından icra inkar tazminatı talebinin REDDİNE 3-Davacı tarafın kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından reddedilen kısım yönünden kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,4- Davacının fazlaya ilişkin taleplerinin REDDİNE, …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İtiraza uğrayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak hüküm kurulduğunu, hükme esas alınan bilirkişi Raporunda KDV ve faiz hesabının eksik yapıldığını, Maddi Hasar Montaj Bedeli ve Araç ve Personel Gideri, Malzeme Bedelinden ayrı olarak alacak kalemlerine eklenmesi gerektiğini, tüm alacak kalemleri yönünden talepleri gibi karar verilmesi gerektiğini, icra inkâr tazminatına karar verilmesi gerektiğini, mahkeme ilamında yer alan red gerekçesinin hem usule hem de esas ilişkin ciddi eksikler içerdiğini, sundukları deliller tartışılmadan ve değerlendirilmeden Anayasanın 141. Maddesine aykırı olarak verilmiş olması sebebiyle davacı olarak verilen hükümle tatmin olamamış ve de hukuka olan güven duygularının zedelenmesine sebebiyet verilmiş olması sebebiyle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Haksız fiil sebebiyle alacağın tahsili için İİK.nun 67. maddesine göre itirazın iptali istemine ilişkindir. 29906 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6773 sayılı kanunun 41. maddesi ile değişik HMK’nın 341/2. maddesi gereğince miktar ve değeri 3.000,00 TL’yi geçmeyen mal varlığına ilişkin davalar kesin olup, hüküm tarihi itibariyle kesinlik sınırı 8.000,00 TL’ye çıkartılmıştır.Bu durumda, davacı vekilinin istinaf talebine konu olan dava konusu miktar;İstanbul … icra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında 3.330 61 TL İstanbul …. icra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyasında 3.725 11 TL olup miktar itibariyle kesin nitelikte olduğundan verilen karara karşı yasa yolu kapalı bulunmaktadır. Maddi tazminat talebinin reddine ilişkin hükmün, ilk derece mahkemesi kararının verildiği tarih itibarı ile öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığı, maddi tazminat yönünden ilk derece mahkemesince verilen kararın kesin nitelikte olduğu, dolayısıyla istinaf edilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin işbu icra takip dosyalarına yönelik istinaf dilekçesinin 6100 Sayılı HMK’nın 341/2., 346/1. ve 352/1-b. maddeleri gereğince reddine karar verilmesi gerekmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün… Esas sayılı dosyası yönünden yapılan istinaf incelenmesine göre; İlk Derece Mahkemesince alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamındaki diğer delillerle örtüşmesine ve denetime elverişli olmasına, bilirkişi raporunda belirtilen maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük görülmemesine, ilk derece mahkemesi kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından, yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf istemi yerinde değildir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/05/2022 tarih, 2021/68 Esas – 2022/609 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı, peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 31/05/2023