Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/1676 E. 2023/2101 K. 21.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1676
KARAR NO: 2023/2101
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/12/2022
NUMARASI: 2018/1287 Esas – 2022/1169 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız İhtiyati Tedbirden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/06/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla 6100 Sayılı HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkilinin borçlu … Tekstil’den olan cari hesap alacağı sebebi ile Çorlu 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/122 D.İş sayılı dosyasından alınan ihtiyati haciz kararı ile Çorlu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiği, Çorlu …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından Küçükçekmece …İcra Müdürlüğü’nün … Talimat sayılı dosyasına yazılan talimat ile 11.10.2018 tarihinde haciz işlemi gerçekleştirildiği, Davacı 3.şahıs … San. AŞ. haciz mahallinin ve haczedilen mahcuzların kendilerine ait olduğundan bahisle istihkak iddiasında bulunduğu, Çorlu İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/44 D. İş, 2018/44 Karar 15.10.2018 tarihli kararı ile davalının istihkak iddiasının reddi ile takibin devamına karar verildiği, işbu kararın verilmesi ile davalı tarafından 16.10.2018 tarihinde Küçükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/960 Esas sayılı dosyası ile istihkak davası açıldığı, muhafaza ve satış işlemlerinin durdurulması için tedbir talebinde bulunulduğu, davalı tarafından önce …a ait 320.000 TL’lik teminat mektubu sunulduğu ancak söz konusu teminat mektubunun infazı sırasında tereddüt oluşacağından ve muteber banka kefaleti olarak görülmemiş olması sebebi ile teminat mektubu kabul edilmediği, teminat mektubunun kabul edilmemesinden sonra ise 320.000 TL nakit teminat yatırıldığı, Çorlu İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/44 D. İş, 2018/44 Karar 15.10.2018 tarihli takibin devamı kararından sonra ise tarafınca 16.10.2018 tarihinde yeniden aynı adrese haciz ve muhafaza işlemi için gidildiği, davalı tarafından bu defa Küçükçekmece 2.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/979 Esas sayılı dosyası ile istihkak davası açıldığı ve mahkemece verilen tedbir kararı gereği 130.000 TL teminat yatırıldığı, Çorlu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına dava dışı borçlu …. Tic. Ltd. Şti. tarafından yetkiye ve tüm borca itiraz edildiği, borçlunun itirazı sonrası icra müdürlüğü tarafından 7 günlük süre içerisinde itirazın iptali davası açılması için tarafımıza muhtıra gönderildiği, bu süre içerisinde yetki itirazı tarafımızca kabul edildiği, dosyanın yetkili yere gönderilmesi talep edildiği ve icra müdürü bu talebi kabul ederek dosyanın yetkili yere gönderilmesine karar verdiği, ancak muhtıra tarafına tebliğ olduğundan müvekkilinin hak kaybına uğramaması için Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1064 Esas sayılı dosyası ile pilot bir dava olarak itirazın iptali davası açıldığı, ancak Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına borçlu tarafından yapılan itiraz tarafına tebliğ edilmediğinden itirazın iptali davası açma süresinin henüz başlamadığı, tüm alacak miktarı üzerinden itirazın iptali davası süresi içerisinde açılacağı, Borçlu, Çorlu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından Bakırköy 6.Asliye Ticaret Mahkemesi 2018/1064 Esas sayılı dosyası ile müvekkilinin hak kaybına uğramaması açısından açmış olduğu 50.000 TL değerindeki pilot davaya dayanarak, iptale konu edilmeyen alacak miktarı bakımından ihtiyati hacizlerin kaldırılmasını talep ettiği, icra müdürlüğü tarafından işbu talepleri reddedildiği, red kararı sonrası borçlu tarafından Çorlu İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2018/565 Esas sayılı dosyası ile memur işlemini şikayet davası açıldığı ve haksız olarak şikayetlerinin kabulüne karar verildiği, verilen karara tarafınca istinaf kanun yoluna başvurulduğu, kararın henüz kesinleşmediği, haciz mahallinde borçlu firmaya ait evrakların bulunması, borçlu firma yetkilisi ile davalı firma yetkilisinin aynı olması gibi organik bağın ispatına yarar birçok bilgi ve belge olmasına rağmen davalı tarafından istihkak iddiasında bulunulduğu, söz konusu istihkak iddiası sebebiyle müvekkilinin alacağına kavuşamadığı, İstihkak davasının lehine sonuçlanması ile davanın haklılığını ispatlanacak olacağını beyanla, davalı tarafından haksız olarak açılan istihkak davası nedeniyle fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ile belirsiz alacak davası olarak şimdilik 5.000 TL’lik zararının tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkil şirketin borçlu olmadığı, dosyada taraf olmayan … Şirketi hakkında açılan ve Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2018/122 D.İş sayılı ihtiyati haciz kararı ile … Tekstil aleyhine 1.053.882,23 TL bedel ile faturadan kaynaklı olarak alınan karar ile Çorlu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından yazılan talimat gereğince Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Talimat Sayılı dosyasından müvekkili 3. Şahıs olduğu halde hacze gelindiği ve haksız ve kötüniyetli olarak haciz ve muhafaza yapılmaya çalışıldığı, yapılan bu hacizlere karşı Küçükçekmece 2. İcra Hukuk Mahkemesi’ne 2018/979 ve 2018/960 Esas sayılı istihkak iddiasına dayalı davalar açıldığı ve bu davalara teminat yatırılarak ihtiyati tedbir kararı alındığı, bu aşamalar devam ederken; 3. Şahıs … Şirketinin, ihtiyati haciz kararı veren Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne itirazda bulunduğu ve bu itirazı haklı görülerek ihtiyati haciz miktarı 561.485,66 TL ye düşürüldüğü, … Tekstil tarafından borca itiraz edilmesi üzerine ilamsız takip durdurulduğu, bunun üzerine bu davanın davacısı tarafından 3. şahıs … şirketine karşı Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1064 Esas sayılı dosyası ile 50.000 TL yönünden itirazın iptali davası açıldığı, bu dava üzerine 3. Şahıs … şirketi tarafından Çorlu İcra Hukuk Mahkemesi’ne yapılan şikayet üzerine 2018/565 Esas ve 2018/738 Karar sayılı ilam ile; “İİK 264/2 maddesi 1. cümlesi gereğince borçlunun ödeme emrine itirazı, icra dairesi tarafından hemen alacaklıya tebliğ olunur. Alacaklı, borçlunun bu itirazını gidermek (hükümden düşürmek) için, itirazın kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde, ya icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemek (m.68-70) veya mahkemede itirazın iptali davası açmak (m.67) zorundadır. (m.264,II,c,2). Alacaklı, borçlunun itirazının kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemez veya mahkemece itirazın iptali davası açmaz ise, ihtiyati haciz kendiliğinden hükümsüz kalır (düşer) (m.264.IV)… Somut olayda, alacaklı tarafından Çorlu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 20158/122 D.İş sayılı dosyası üzerinden alınan ihtiyati haciz kararı , Çorlu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takibe konulmuş, esas takibe geçilmesi üzerine borçlu tarafından takibe itiraz edilmiş, itiraz dilekçesinin alacaklıya tebliği üzerine alacaklı tarafından Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1064 Esas sayılı dosyasında itirazın 50.000,00 TL yönünden kaldırılması istemi ile dava açıldığından, iptale konu edilmeyen alacak miktarı bakımından ihtiyati hacizlerin hükümsüz kaldığı açıktır. O halde ihtiyati haciz dosyasında toplam borç miktarı 50.000 TL olacağından icra müdürlüğünce , aşkın miktar yönünden yapılan hacizlerin kaldırılması gerekmektedir. Zira aşkın miktar yönünden yapılan ihtiyati haciz işlemi kanunun amir hükmü karşısında kendiliğinden hükümsüz kalmıştır. Bu nedenle icra müdürlüğünün bu hususu gözeterek hacizlerin hükümsüz kaldığının tespiti noktasında karar vermesi mümkün iken yazılı şekilde karar verilmesi yasaya uygun görülmediğinden şikayetin kabulü ile Çorlu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında 13/11/2018 tarihli icra müdürlüğü kararı iptal edilmiştir.” şeklinde hüküm kurulduğu, 3. Şahıs … tarafından 50.000 TL para icra dosyasına ödenerek dosya infaz edildiği, Çorlu İcra Müdürlüğü’nün 29/11/2018 tarihli kararı uyarınca menkuller yönünden ihtiyaten haczedilen bütün hacizler kaldırıldığı, bu durumda alacaklının herhangi bir alacağının kalmadığı ve esasen takibe geçmekte dahi haksız olduğu anlaşıldığı, Müvekkili şirketin açtığı istihkak iddiasının hem 3. Şahıs … şirketine hem de bu dosyanın davacısı … Şirketine karşı açıldığı, davaların açılma amacı haksız ve kötü niyetli olarak müvekkil şirketin otelinde yapılan haksız haciz uygulamalarını durdurmak ve engellemeye yönelik olduğu, açılan davaların hukukun cevaz verdiği ölçüde hakkını aramak için yapılan işlemler olduğu açık olup, esasen tazminat ödemesi gereken davacı şirket olduğu, borcun 3. Şahıs … Tekstil tarafından ödenmesi ve borcun tamamen ortadan kalkmış olması nedeni ile açtıkları istihkak davaları konusuz kaldığı için icra hukuk mahkemesinden yatırdıkları teminatların iadesi talep edildiği, bu talep üzerine mahkemece davalı olan ve bu davanın davacısı şirkete dava açmak üzere süre verildiği ve huzurdaki dava açıldığı, huzurdaki açılan dava 5.000 TL bedelli açılmış olup, hali hazırda icra hukuk mahkemesinde ve icra dairesinde 3. Şahıs olarak yatırdıkları toplamda 450.000 TL para bulunduğu, açılan 5.000 TL lik hukuki dayanaktan yoksun dava için müvekkili şirketin 450.000 TL teminatının iade edilmemesi hukuk mantığı ile bağdaşmadığı, bu kapsamda Küçükçekmece İcra Hukuk Mahkemesi tarafından teminatların iadesi talebi sonucunda mahkemece teminata ihtiyati haciz konması için ara karar verildiği ve huzurdaki dava açıldığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “… Dosyada mevcut ticaret sicil kayıtlarına göre her ne kadar bir şirketin kurucusu ile diğer şirketin yönetim kurulu üyesi aynı kişi olsa da, her iki şirket farklı tüzel kişiliğe sahiptir. Yapılan mali incelemelerde dava dışı borçlu … Tic. Ltd. Şti. ile davalı … San. A.Ş. arasında ticari ilişki olduğu, davalı şirketin dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’nden alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Buna göre haciz mahallinde dava dışı borçlu şirketin adının geçtiği cari hesap ve diğer belgelerin bulunmasının ticari hayatın normal akışına uygun olduğu değerlendirilmektedir. Açıklanan nedenlerle sözkonusu belgeler … Tic. Ltd. Şti. ile davalı … Teks. San. A.Ş. arasında organik bir bağ olduğunu ve alacaklılardan mal kaçırmaya dönük işlemler yapıldığını tespite yeterli görülmemiştir. Bir borçlu hakkında haciz yapıldığı zaman, borçlunun olduğu düşünülen bir mala haciz konulur ve borçlu yahut bir başka üçüncü kişi o malın üçüncü kişiye ait olduğunu iddia ederse, bu malın mülkiyetinin belirlenmesi için açılan davaya istihkak davası denir. Haczedilen bir malın üçüncü kişiye ait olduğu iddia edildiği zaman hacizde istihkak davası gündeme gelecektir. Hacizde istihkak davasının amacı o malın mülkiyetinin kesin surette kime ait olduğunun tespit edilmesi değildir. Bu davada malın üzerinde kimin hakimiyetinin olduğu ve haczedilip haczedilemeyeceği tespit edilir. Yani mülkiyet yalnızca icra hukukunu ilgilendirdiği kadar belirlenir. İstihkak davası, hacze konu malların kendisine ait olduğunu ispatlamaya çalışma konusunda borçlu olmayan üçüncü şahıslara yasa ile verilmiş bir hak olup bu hakkın kullanılmasının tek başına alacaklıya zarar verici işlem olarak değerlendirilemeyeceği ve iddianın değerlendirilmesinin istihkak davasının konusunu teşkil ettiği değerlendirilmiştir. Alınan bilirkişi raporunda da davacının istihkak iddiası nedeniyle uğramış olduğu herhangi bir zarar tespit edilemediği belirtilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 19/09/2018 tarih ve 2018/9-584 E- 2018/1332 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere;1982 Anayasasının “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36’ncı maddesi uyarınca, “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”Ayrıca Anayasanın 90’ıncı maddesinin son fıkrasında usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmaların kanun hükmünde olduğu, bunlar hakkında anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamayacağı, temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümlerinin esas alınacağı ifade edilmiştir. Somut olayda; davalı taraf dava konusu eylemler, haciz nedeniyle hakkını kullanan bir kişi durumundadır ve sorumluluk koşullarından olan hukuka aykırılık unsuru gerçekleşmemiştir. İstihkak iddiasının reddine ilişkin karar verilecek olması halinde dahi davacı tarafın davalının kötüniyetini ve kendi zararını ispatlaması gerekecektir. Borçlu firma ile davalı firma arasında organik bağ olduğu hususu da sabit değildir. Alınan bilirkişi raporunun hükme ve denetime elverişli olduğu, davalının hak arama hürriyeti kapsamında hareket ettiğinin değerlendirildiği, zarar olgusunun gerçekleşmediği, kötüniyetli hareket edildiğine dair bir delil de bulunmadığı anlaşılmakla davanın reddine …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Hükme esas alınan bilirkişi raporunun hatalı ve yetersiz olduğunu, davalı şirket ile borçlu şirket arasında organik bağın varlığı net olup davalının müvekkiline zarar vermek, haklı alacağına ulaşmasını engellemek amacı ile istihkak davası açmış olduğunu, dava dilekçesindeki beyanlarını tekrarla açmış oldukları davada tazminat koşullarının oluştuğunu beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Haksız istihkak iddiasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. İlk Derece Mahkemesince yaptırılan inceleme sonucunda alanında uzman bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen bilirkişi raporunun dosya kapsamındaki diğer delillerle örtüşmesine ve denetime elverişli olmasına,uzman bilirkişi raporunda belirtilen tespitlerin hükme esas alınmasında bir usulsüzlük görülmemesine göre davacı vekilinin bu yöne değinen istinaf istemi yerinde değildir. Dairemizin bir çok kararında vurgulandığı üzere; hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde;“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir. TCK’nın 128. maddesinde düzenlenen ve Anayasa’nın 36. maddesiyle de güvence altına alınan iddia dokunulmazlığı; şahısların yargı mercii veya idari makamlar nezdinde, serbestçe ve hiçbir endişenin etkisi altında kalmaksızın haklarını özgürce iddia edebilmeleri veya kendilerini savunabilmeleri imkanının sağlanmasını ifade eder. Eğer böyle bir hak olmazsa, iddia ve savunma serbestçe yapılamayacak ve söylenmesi gereken, cezai yaptırıma maruz kalma korkusuyla ifade edilemeyeceğinden, yapılan yargılama sonucunda hedeflenen, “gerçeğe ulaşma” ve “adaletin gerçekleşmesi” de söz konusu olmayacaktır. Bu doğrultuda, iddia ve savunma hakkının üstünlüğü ilkesi gereğince, davanın görülmesi sırasında tarafların veya avukatlarının mahkemeye sundukları dilekçeler, deliller veya yaptıkları açıklamalar iddia ve savunma sınırlarını aşmadığı takdirde, Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi (TBK’nın 58. maddesi) kapsamında değerlendirilemeyecek ve haksız eylem olarak nitelendirilemeyecektir. Bu doğrultuda; Somut olayda davalının istihkak iddiasıyla açmış olduğu davaların iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığı,dosya içeriğinden, dava açma ve şikayet hakkının kötüye kullanılması gibi bir durumun söz konusu olmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin bu yöne değinen istinaf istemi yerinde değildir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1287 Esas – 2022/1169 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcı, peşin yatırıldığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 21/06/2023