Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2023/1538 E. 2023/1539 K. 10.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1538
KARAR NO: 2023/1539
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/05/2022
NUMARASI: 2022/333 – 2022/585
DAVANIN KONUSU: Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Sebebiyle İtirazın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/05/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Gerekli dikkat ve özenin gösterilmemesi sebebiyle, davalı borçlu tarafından; 09.03.2020 tarihinde Büyükçekmece İlçesi, … Mah. … sok. Adresinde, 28/03/2020 tarihinde Fatih İlçesi, … Mah. … sok. No: … adresinde ve 31/03/2020 tarihinde ise Fatih İlçesi, … Mah. … Cad. No: … adresinde yapılan çalışmalar sırasında hasar verildiği ve söz konusu hasarların müvekkil şirketin yüklenici şirketi tarafından giderildiğini, anılan hasar bedellerinin ödenmemesi üzerine, hasar tarihinden takip tarihine kadar işlemiş faiz de dahil olmak üzere, davalı borçlu aleyhine, toplam18.151,56 TL nin tahsili amacıyla İstanbul …İcra Müdürlüğünün …, …, … Esas sayılı dosyaları ile ilamsız takibe geçilerek borçluya ödeme emri gönderildiğini, ancak ödeme emrini tebellüğ eden borçlunun; takibe konu borca, borç miktarına, külliyen itirazla takibi durdurduğunu, borçlu tarafından her ne kadar takibe, borca, borç miktarına külliyen itiraz etmiş ise de söz konusu hasara davalı tarafın ihmalinin sebep olduğunu, tüm bu sebeplerle davalı tarafından İstanbul …icra Müdürlüğüne başlatılan haksız ve mesnetsiz itirazlarının iptali ile takiplerin devamına, davalı aleyhine hükmolunacak meblağların %20’sinden aşağı olmamak üzere davalı borçlunun, icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; Huzurdaki davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkil idarenin ihale makamı olmakla idareleri işleri ihale yüklenicisi firmalarca yapıldığını, dava konusu hasarların idareleri çalışmaları neticesi verildiği husunun ispata muhtaç olduğunu, İBB ve ilgili belediyelerden gelecek cevap neticesi hasar konusu çalışmanın kim tarafından yapıldığının hangi kuruma ait olduğunun ortaya çıkacağını, idareleri ile yüklenici firmalar arasında imzalanan sözleşme gereğince ilgili olarak ortaya çıkabilecek her türlü kaza, hasar, şikayet, zarar ve ziyandan dolayı maddi manevi hukuki ve cezai olarak sorumlu olduğunu, ayrıca yüklenici veya alt yüklenicilerin sigorta kapsamı içinde veya dışında kalan hareket ve fiillerden dolayı meydana gelecek bütün talep ve iddialarının karşılanması yükümlüğünün de yükleniciye ait olduğunu, bu sebeple müvekkil idareye ikame edilen davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, usule ilişkin olarak idarelerinin ilgili birimleriyle yapılan yazışmalarda dava konusu adreste idare ihaleli işleri kapsamında herhangi bir çalışma yapılmadığını, hasarın meydana geldiği belirtilen adreste yüklenici … A.Ş+ … A.ş ortaklığı tarafından, Büyükçekmece İlçesi, … Mahallesinde ise …-… Tic. İşl. Tarafından çalışma yapılmakta olduğunu, davanın söz konusu çalışmaları yapan dava dışı yüklenici firmalara ihbarını talep ettiklerini, hasara davacının kusurunun da sebep olduğunun emsal birçok davada alınan birçok bilirkişi raporları ile ortaya çıktığını, gerçek zarar ilkesi kapsamında davacı …’ın asıl işi olan bu işi kendi eliyle veya hizmet alım sözlemesi imza ederek taşeron eliyle yürütmesi neticeyi değiştirmeyeceğini, nitekim bu iş ve işlemlerin …’ın asli işi olup ihale veya hizmet alım sözleşmesi ile iş yürütmesinin gerçek zarar ilkesine etki etmeyeceğini, talep edilen hasar bedelinin rayice ve gerçeğe uygunluğunun şaibeli olduğunu, davacının kendi kusurunun araştırılması gerektiğini, tüm bu sebeplerle öncelikli olarak davanın yüklenici firmalar olan … A.ş ile … A.ş ortaklığı ve …-… Tic. İşl. Ortaklığına ihbarına davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “…Dosya kapsamı ve yukarıda belirtilen yasal mevzuat hep beraber değerlendirildiğinde, davacı ile davalı şirket arasında TTK 16/1 maddesi anlamında, sözleşmeye dayalı bir ilişki bulunmadığı, davanın, davalı idare tarafından altyapı çalışmaları sırasında, davacı şirkete ait tesislere verilen zararın tazmini amacıyla açıldığı, davalının sorumluluğunun asıl kaynağının, kamu hizmeti yürütülmesi esnasında verilen zarardan doğduğu, İSKİ’nin kuruluş amacı verdiği kamusal hizmet düşünüldüğünde tacir olarak nitelendirilemeyeceği, kamu hizmeti yürüten idarenin bu hizmeti yürüttüğü sırada verdiği zararın tazmini istemiyle açılan dava, kamu hizmetinin yöntemine ve hukuka uygun olarak yürütülüp yürütülmediğinin, bu hizmetin yürütülmesinde hizmet kusuru veya başka sebeple idarenin sorumluluğu bulunup bulunmadığının tespitini gerekeceği, davanın ise itirazın iptali davası olarak değil “Tam Yargı” davası olarak görülmesi gerektiği, ancak tam yargı davalarını görme yetkisinin adli yargı değil idari yargıya ait olduğu, HMK 114/1-b maddesine göre “yargı yolunun caiz olması” dava şartının mevcut olmadığı, ayrıca, Uyuşmazlık Mahkemesinin 05/04/2021 tarih, 2021/28 esas, 2021/144 karar sayılı, 29/11/2021 tarih, 2021/602 esas, 2021/612 karar sayılı, 27/12/2021 tarih, 2021/608 esas, 2021/680 karar sayılı yakın tarihli ilamları ile mahkememizde görülen dava ile aynı taraf ve nitelikte bulunan davalarda içtihat değişikliğine gidildiği, her ne kadar Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarının incelenen dosyalar ile sınırlı olduğu, doğrudan doğruya mahkememiz dosyasını etkilemeyeceği söylenebilirse de, yargı kararları arasında birliğin sağlanması ve hukuki güvenlik ilkesinin tesisi anlamında, Uyuşmazlık Mahkemesi kararlarının mahkememizce kabul edilebileceği kanaatine varılarak, davanın yargı yolu dava şartı yokluğundan HMK.114/1-b ve 115/2. maddeleri gereğince usulden reddine …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İhtilafın haksız fiil hükümlerine göre adli yargıda çözümlenmesi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Haksız fiile dayalı zararın tazmini için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkindir. Davalı kamu kurumu olup kamu hizmeti niteliğindeki çalışmalarını özel hukuk kuralları kapsamında yapmaktadır. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu madde 16’ya göre; kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlarının dahi tacir sayılacakları belirtilmiştir.2560 sayılı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğünün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanunda, İSKİ Genel Müdürlüğü’nün genel kurul, yönetim kurulu ve genel müdürlük ile yönetileceği, denetçileri vasıtasıyla denetleneceği, yıllık çalışma ve yatırımlarının bilançolarda belirlenerek genel kurulun onayına sunulacağı ve bütçesinin kamu iktisadi teşebbüslerinde uygulanan bütçe formülünde düzenleneceği belirtilmiştir.Bu kapsamda İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’nün de 2560 sayılı Kanun kapsamında bir kamu kurumu olduğu ve kamu hizmeti yaptığı ancak, çalışmalarının özel hukuk hükümlerine bağlı bulunduğu ve tacir sıfatını taşıdığı kabul edilmelidir. Davalının haksız eylem teşkil eden faaliyetinden kaynaklanan bu uyuşmazlığın da yerleşik yargısal uygulamalarda görüldüğü gibi, adli yargı yerinde çözümlenmesi gerekir (HGK’nın 21/09/1983 gün ve 1980/11-2721; 1983/823 ile 29/11/1995 gün ve 1995/11-647; 1995/1043 sayılı kararları).Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, işin esası incelenip varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçe ile yargı yoluna ilişkin dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir.Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekilinin istinaf kanun yolu başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi tarafından verilen kararın esası ve diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/4. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf talebinin yukarıda açıklanan sebeplerle KABULÜ ile, İstanbul 12. Asliye Tcaret Mahkemesi’nin 25/05/2022 tarih, 2022/333 E. – 2022/585 K sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/4. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 2- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a/4. ve 362-1/g. maddeleri gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 10/05/2023