Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/961 E. 2023/3260 K. 08.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/961
KARAR NO: 2023/3260
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2021
NUMARASI: 2021/227 Esas – 2021/222 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız İhtiyati Tedbirden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının Bakırköy 1.FSHHM 2017/125 D. İş sayılı dosyası ile davacı aleyhine ihtiyati tedbir talep etmiş olduğunu, mahkemece ihtiyati tedbir kararının reddedildiğini, ret kararının BAM 16. HD’nin 2018/1521 E. Ve 2018/1190 K. Sayılı ve 21.05.2018 tarihli kararı ile davalının istinaf başvurusunun kabul edildiğini ve teminat karşılığı ihtiyati tedbire hükmedildiğini, davalı tarafından 50.000-TL teminatın 11.06.2018 tarihinde yatırıldığı için tedbirin süresinde yatırılmadığından bahisle kendiliğinden kalktığını, buna rağmen davalı tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğü … e. Sayılı dosyasından yazılı talimat ile Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü … T. Sayılı dosya ile 20.06.2018 tarihinde davacı işyerinde ihtiyati tedbir kararının uygulanarak iş yerinde bulunan iki adet makinaya el konulduğunu, tedbir kararının süresinde uygulanmadığı bu sebeple de kendiliğinden kalktığı gerekçesi ile Bakırköy 1.FSHHM 2018/272 E. Sayılı dosyada yapılan tedbir kararının kendiliğinden kalktığının tespiti ve yapılan infazın icrasının eski hale iadesi talebinin kabul edildiğini ve 10.12.2019 tarihli ara karar ile Bakırköy … İcra Müdürlüğü … e. Sayılı dosyası ile yapılan infazın eski haline getirilmesine karar verildiğini, ara karar sonrası davacının 24.12.2019 tarihinde muhafaza altına alınan iki adet makinayı yedieminden iade aldığını, HMK 399. maddeye göre; ihtiyati tedbir verilen tarafın tedbir kararı kendiliğinden kalkar ise haksız ihtiyati tedbir sebebiyle uğranılan zararı tazminle yükümlü olduğunu, bu sebeple haksız olarak makinalarına el konulan davacının 20.06.2018-24.12.2019 tarihleri arasındaki sürede mallarını kullanamaması sebebi ile uğradığı maddi zarar ile yediemine ödediği ücretin davalıdan alınmasına karar verilmesini, belirtilen tarihler arasında üretim ve satış da yapılamadığından yoksun kalınan kazanç sebebiyle uğranılan zararın ve müşterilere karşı zor durumda kalındığından manevi zararın tazmininin istendiğini, usulsüz uygulanan tedbir sebebiyle davacının üretimine ara vermesinden ve ticari faaliyette bulunamamasından kaynaklı yoksun kalınan kazanç sebebiyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL’ye haksız tedbir kararının uygulandığı tarihten itibaren ticari faizi ile birlikte tahsiline, hukuken mevcut olmayan tedbir kararı dayanak yapılarak el konulan 2 adet makine sebebiyle uğranılan maddi zararın usulsüz işlemin uygulandığı 20.06.2018 tarihinden itibaren ticari faize hükmedilmesine, davacının haksız yere el konulan malların muhafazası için ödediği yediemin ücreti olan 5.000,00 TL maddi zararın 24.12.2019 tarihinden işleyecek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline, usulsüz işlem sebebiyle haksız ve itibar kaybına uğrayan davacı yararına 20.000,00 TL Manevi tazminata 20.06.2018 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte tahsiline, masraf ve yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davalın firmasının aile mesleği olarak 1970 yılından beri Tres Örgü Makinaları sektöründe faaliyet gösterdiğini, firmanın yaklaşık 50 yıllık tecrübesiyle sektörde tanınan Türkiye ve yurtdışında geniş müşteri portföyü olan ve sektöre getirdiği teknolojik yeniliklere rakiplerince takip edilen köklü, saygın bir firma olduğunu, geliştirdiği “Tres Örgü Makinalarının Ana Gövdesinin Hızlı ve Pratik Üretimi” başlıklı buluş için … no ile başvuruda bulunduğunu, diğer tarafın bu buluşu taklit ederek kötü niyetle taklit makineleri çok daha ucuza yaptığını, iş bu ihlalin bilirkişi kök ve ek raporları ile de tespit edildiğini, verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının icrası için teminat mektubu sunulduğunu, işbu mektubun kabul edilerek Bakırköy ve Küçükçekmece İcra tevzi bürolarına 11.06.2018 tarihli tedbirin uygulanması için yazı yazıldığını, HMK.’nın 399. Maddesine ilişkin koşulların oluşmadığından verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının savunma hakkının kısıtlanmasına yol açtığını, ayrıca söz konusu tedbirin gerekçe gösterilmeden verildiğini, kabul etmemek şartıyla 50.000-TL’lik tedbirin ölçülülük ilkesine de aykırı olduğunu, 2018/272 E. Sayılı dosyada verilen tedbirin kaldırılması kararının BAM 16.HD. 2020/610 E.sayılı dosya ile incelendiğini, yerel mahkeme kararlarının dosya üzerinden verildiğini ve her ne kadar karar yazılma tarihi 21.05.2018 olsa da Uyap a daha sonra işlendiğini, ayrıca BAM 16.HD. 018/1521 E. Ve 2018/1190 K. Ve 21.05.2018 tarihli kararında süre belirtilmediğini, HMK 297. de ki şartların oluşmadığı hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğunu, 2018/272 sayılı dosyanın işbu dava açısından Yargıtay kararları ışığında bekletici mesele yapılması gerektiğini, davacının zararının gerekçesi olarak ileri sürdüğü gibi haksız uygulanmış bir ihtiyati tedbir bulunmadığını, davacının haksız fiil, zarar ve illiyet bağını ispat edemediğini, iş bu davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, dava değerinin belirlenebilir ve hesaplanabilir olduğunu, davacının zarar iddiasına dayanak olarak 5.000,00 TL değerinde bir makbuz sunduğunu ancak bu makbuzun dahi neye ilişkin olduğunun belirsiz olduğunu, 50.000,00 TL’nin bu zarar miktarının 10 katı olduğunu, davacının zarara uğradığını iddia ettiği olayın haksız fiil değil mahkeme kararı ve yargılama işlemi olduğunu, davacının zarar iddiasını somutlaştırma yükümlülüğü olduğunu, davalının kötü niyetli olduğunun 2018/272 e. sayılı dosyasının muhteviyatından ve beyanlarından açıkça görüldüğünü, ürünleri birebir taklit ettiğini, tebligat konusunda yanıltıcı beyanda bulunduğu, ticari defterlerini sunmaktan imtina ettiğini, elindeki ürünler yediemine çekilmiş olmasaydı değiştireceğini ikrar ettiğini, yani davacının hukuka aykırı kullanımına devam edemediği için patent sahibinin davalıdan tazminat talep ettiğini ve kimsenin kendi kötü niyetinden faydalanamayacağını, davacının iş bu davadaki taleplerinin HMK. 399/3 gereğince zamanaşımına uğradığını, davacının 2018/272 e. sayılı dosyada ihtiyati tedbir kararının verildiği tarihten sonraki 7 gün sonra, 28.05.2018 tarihinde tedbirin kalkmış sayıldığı iddiasında olduğunu, bu hususun kabul edilmesi durumunda davacı talebinin de bu tarihten 1 sene içinde 28.05.2019 tarihinde zaman aşımına uğradığının kabulünün gerekeceğini, bu sebeplerle; haksız ve hukuka aykırı olan, HMK 389. daki şartları sağlamayan, ölçülülük ilkesine de aykırı bulunan, gerekçesiz 24.01.2020 tarihli ihtiyati tedbir kararına itirazlarının kabulü ile davalının daha fazla zarara uğramaması adına ihtiyati tedbir kararının ivedilikle kaldırılmasına, Bakırköy 1. FSHHM’nin 2018/272 E. sayılı dosyasının kesinleşmesinin beklenmesine, delillerinin toplanarak celp edilmesine, haksız ve mesnetsiz davanın tüm talepler bakımından reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmişlerdir. İlk Derece Mahkemesince; “…Tüm bu sebeplerle davalının kusurlu eylemi sebebiyle davacının zararına sebep olduğu, ihtiyati tedbir kararının uygulandığı 20/06/2018 tarihinden, yediemindeki makinelerin davacı tarafından teslim alındığı 24/12/2019 tarihine kadar olan dönemde zararın 89.258,74 TL olarak hesaplandığı, söz konusu bilirkişi hesabının mahkememizce oluşa ve delillere uygun bulunduğu, davacının ayrıca 5 bin TL yediemin ücreti ödendiği, haksız fiil sebebiyle manevi zararının da oluştuğu, talep edilen 20 bin TL manevi tazminatın tarafların mali durumları ile davalının kusurunun derecesi ile orantılı olduğu hukuki ve vicdani kanaatiyle…1-Davacının davasının KABULÜ ile; 89.258,74 TL maddi tazminatın, 20/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle; 5.000,00 TL’nin 24/12/2019 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle, 20.000,00 TL manevi tazminatın 20/06/2018 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,…” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Tedbir kararının haksız olduğu ve haksız olarak uygulandığı yolundaki yerel mahkemenin tespitinin hatalı olduğunu, tedbir uygulamasının süresinde olduğunu, iş bu dava yönünden yerel mahkeme’nin 2018/272 e. sayılı dosyasının kesinleşmesini bekletici mesele yapması gerekirken yapılmadığını, davacının haksız fiil, zarar ve illiyet bağını ispat edemediğini, davacının iş bu davadaki taleplerinin zamanaşımına uğradığını, bilirkişi raporunda yer alan ihtiyati tedbir kararının uygulanması sebebiyle üretim ve müşteri kaybı tespitlerini kabul etmediklerini, manevi tazminat şartlarının oluşmadığında kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; İhtiyati tedbir kararının kendiliğinden kalkmış olduğunun tespiti sebebiyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. 6100 sayılı yasanın 399. maddesine göre; (1) Lehine ihtiyati tedbir kararı verilen taraf, ihtiyati tedbir talebinde bulunduğu anda haksız olduğu anlaşılır yahut tedbir kararı kendiliğinden kalkar ya da itiraz üzerine kaldırılır ise haksız ihtiyati tedbir sebebiyle uğranılan zararı tazminle yükümlüdür.(2) Haksız ihtiyati tedbirden kaynaklanan tazminat davası, esas hakkındaki davanın karara bağlandığı mahkemede açılır.(3) Tazminat davası açma hakkı, hükmün kesinleşmesinden veya ihtiyati tedbir kararının kalkmasından itibaren, bir yıl geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Yukarıdaki yasal düzenlemelere göre; Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2018/272 esas sayılı dosyası üzerinden … vekili tarafından verilen tedbir kararının süresinde uygulanmaması sebebiyle kaldırılmasının talep edildiği, mahkemece, 10/12/2019 tarihinde ilgili istinaf dairesinin tedbire ilişkin kararının HMK’nun 393/1 maddesi gereğince tedbir talep eden tarafça 1 hafta içinde uygulanmasının talep edilmemesi, icra müdürlüğünce de BAM kararında belirtilmediği halde infaz yapıldığı anlaşılmakla İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi’nin 21/05/2018 tarihli, 2018/1521 E., 2018/1190 K.sayılı tedbir kararının kendiliğinden kalkmış sayılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Bu durumda HMK Madde 399/2. maddeye göre davaya bakmakla görevli mahkeme Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi görevli olup, ilk derece mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi gerekirken esas hakkında karar verilmesi doğru olmamıştır. Görev, kamu düzenine ilişkin olup açıkça veya hiç ileri sürülmese bile yargılamanın her aşamasında mahkemelerce kendiliğinden gözetilir. HMK. 355. maddesi gereğince mahkemenin görevine ilişkin resen yapılan istinaf başvurusuna göre davalı vekilinin esasa yönelik istinaf başvurusu hukuken incelenmemiştir.Yukarıda açıklanan sebeplerle HMK 355. maddesi gereğince resen yapılan istinaf incelemesine göre davalı vekilinin istinaf talebinin usulen kabulüne, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin görevli mahkeme olarak belirlenmesine, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesine gönderilmesi yönünde görevsizlik kararı verilmek üzere ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince kaldırılarak dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf talebinin yukarıda açıklanan sebeplerle KABULÜ ile, Bakırköy 2. Fikri Ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 26/11/2021 tarih, 2021/227 Esas 2021/222 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin görevli mahkeme olarak belirlenmesine, 2- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendisine iadesine, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/3. ve 362/1/c maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 08/11/2023