Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/802 E. 2023/2992 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/802
KARAR NO: 2023/2992
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2021
NUMARASI: 2020/214 Esas – 2021/465 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı borçlu … Genel Müdürlüğü tarafından 21/06/2018 tarihinde Avcılar İşletme Müdürlüğü hizmet sahası içinde bulunan Esenyurt İlçesi, … Mahallesi, …Sokak No:… adresinde yapılan çalışma esnasında davalı tarafça gerekli dikkat ve özenin gösterilmemiş olması sebebiyle müvekkili şirket enerji dağıtım altyapısına dahil olan kablo ve tesisata hasar verildiğinin tespit edildiğini, meydana gelen hasar ve enerji kesintisinin müvekkili şirket yüklenici şirketi tarafından giderildiğini, bu hasarın onarımında sarf edilen malzeme, montaj ve işçilik gibi bedellerin zarar verenden tahsil edilmesi amacıyla KDV dahil toplam 6.509,13 TL borcun davalı yana tahakkuk ettirildiği, davalı/borçlu tarafından hasar bedellerinin ödenmemesi üzerine borçlu aleyhine 6.509,13 TL hasar bedeli ile 237,54 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 6,746,67 TL’ nin tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı takip dosyası İle ilamsız takip yapıldığı, davalı/borçlu …’ın borca ve ferilerine itiraz edip takibin durmasını talep ettiğini, bu itirazın haksız ve dayanaksız olduğunu, icra takibine konu alacağın dayanağının hasar bedeli olduğu ve davalının icra takibine yapmış olduğu haksız ve yersiz itirazının iptali ile takibin devamına, davalı/borçlu aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; İdare ile yüklenici firma arasında bağıtlanan ve taraflar ile üçüncü şahısları bağlayıcı olan “Eser sözleşmesi ile İnşaat işleri Teknik Şartnamesi, İdari Şartname, Yapım İşleri Genel Şartnamesi ve Kanalizasyon Özel Teknik Şartnamesi” ilgili hükümleri gereğince; müteahhit firmanın yaptığı işlerle ilgili olarak ortaya çıkabilecek her türlü kaza, hasar zarar ve ziyandan sorumlu olacağının hüküm altına alındığını, dolayısıyla iş bu davada husumetin kendilerine yöneltilmesinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkili idarenin bir kamu kurumu olduğundan atık su kanalları ile ilgili yapım bakım ve onarım çalışmalarını müteahhit firmalar aracılığı ile yürüttüğünü, yüklenici firmalara ihale ile iş teslimi sırasında imzalanan sözleşme hükümleri gereğince işin tamamlanmasına kadar meydana gelen her türlü zarar ve ziyandan yüklenici firmaların sorumlu olduğunu, yüklenici firma ile idare arasında imzalanan sözleşmenin 17 no’lu maddesine, İnşaat işleri Genel Teknik Şartnamesinin 3,4,10.1,10.2 maddelerine, Kanalizasyon Teknik Şartnamesinin 2.3.5 no’lu maddesine, Yapım İşleri Genel Şartnamesinin 9 ve 25 no’lu maddelerine göre; “Yapım işlerinde yüklenici ve alt yükleniciler yapının fen ve sanat kurallarına uygun olarak yapılamaması, hileli malzeme kullanılması ve benzer sebeplerle ortaya çıkan zarar ziyandan, yapının tamamı için işe başlama tarihinden itibaren kesin kabul tarihine kadar sorumlu olacağı gibi, kesin kabul onay kabul tarihinden itibaren on beş yıl süre ile müteselsil sorumludur. Bu zarar ve ziyan genel hükümlere göre yüklenici ikmal ve tazmin ettirilir.”Ayrıca haklarında 4735 sayılı Kanunun 27. Maddesi hükümleri uygulanır ve Madde :9.10. bendin de “iş yeri ve çevresindeki bölgede yeterli güvenlik önleminin alınmaması sebebiyle doğabilecek hasar ve zararın ödenmesinde yüklenici sorumludur” denildiğini, idarenin müteahhidin çalıştırdığı elemanlara hiçbir şekilde talimat vermesi, onları seçmesi ve denetlemesinin söz konusu olmayıp bu görevlerin müteahhit firmaya ait olduğunu, idarenin denetimi işin bu firma tarafından eser sözleşmesine uygun olarak yapılıp yapılmadığının denetlenmesi olduğunu, müteahhit firmanın işi kendi elemanları ile yaptığını, çalışanlar üzerinde gözetim ve denetim yetkisinin tamamen müteahhit firmada olduğunu, idare ile müteahhit firma arasında bağımlılık ilişkisi bulunmadığından idarenin müteahhit firma tarafından verilen zarardan sorumlu tutulamayacağının Yargıtay’ ın yerleşik içtihatlarından olduğunu, idare ile diğer davalı taraf arasında imzalanan sözleşmenin 26. Maddesi gereğince müteahhit yaptığı işlerle ilgili olarak ortaya çıkabilecek her türlü kaza, hasar, şikayet, zarar ve ziyandan dolayı hukuki ve cezai olarak sorumlu olduğunu, dava konusu hasarın meydana gelmesinde davacının karşılıklı kusur durumunun da araştırılması gerektiğini, yani davacıya ait altyapı tesislerinin, projesine ve yapı tekniğine uygun bir biçimde döşenip döşenmediğinin araştırılarak, gerekirse projelerinin de getirtilerek yerinde kazı yapılmak suretiyle incelenmesi gerektiğini, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin altyapı tesisleri olan tüm kurumlara göndermiş olduğu 30.09.2018 tarihli yazısında Alt Yapı Hizmetleri Yönergesine tüm alt yapı hizmeti veren tüm kurumların uyması gerektiğini ve Tesis Üstüne Tesis Yapılamayacağının belirttiğini ve davanın husumetten reddine, davanın yüklenici firma tespit edilmesi halinde ilgili iş ortaklığına ihbar edilmesi talep edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “…Dava konusu olayın meydana gelmesinde davalı … çalışanlarının tedbirsiz ve dikkatsiz çalışmalarının etken olduğu, kaldı ki yapılan iş yüklenici tarafından gerçekleşmiş olsa dahi yerleşmiş Yargıtay içtihatları gereğince davacının uğramış oduğu zarar sebebiyle davalının adam çalıştıran gibi sorumlu olduğu, davacı … tarafının 21/06/2018 tarihinde Avcılar İşletme Müdürlüğü hizmet sahası içinde bulunan Esenyurt İlçesi, … Mahallesi, …Sokak No:… adresinde meydana gelen yer altı elektrik kablo arızalarının giderilmesi için yapılan onarımlara karşılık olarak çıkarılan 6.509,13 TL fatura tutarının doğru ve geçerli tutar olduğu, bu hali ile davalı borçlunun takibe haksız olarak itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiği kanaatine varıldığından, kaldı ki aksinin davalı tarafından ispatlanamadığı anlaşılmakla;ve bu haliyle hüküm kurmaya elverişli nitelikte bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile, davalı tarafından İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 6.509,13 TL asıl alacak, 80,25 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 6.589,38 TL üzerinden ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yasal faiz üzerinden devamına, asıl alacak likit olmayıp alacağın tespiti yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminat talebinin reddine, …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; İcra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesinin ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek yasal faiz üzerinden devamına şeklinde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, Zorunlu arabuluculuk ücreti, red ve kabul oranına göre taraflar arasında paylaştırılmadan davalı tarafa yükletilmesi gerektiğini, yerel Mahkeme tarafından verilen kararın talepleri doğrultusunda tam kabulüne karar verilmesi gerektiğinden kararın kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Yapım işleri Genel Şartnamesi ve Kanalizasyon Özel Teknik Şartnamesine göre husumetin müvekili idareye yöneltilemeyeceğini, söz konusu elektrik hattının, elektrik kuvvetli akım tesisleri yönetmeliği hükümlerine tamamen aykırı olarak döşendiğini, kusurları olmadığını, tazminat bedeline hasar tarihinden itibaren faiz istenilemeyeceğini,davayı ispat etmeye yetecek delil sunulmadığından kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Haksız fiil sebebiyle maddi tazminat davasıdır. Davacı vekilinin istinaf sebepleri yönünden; 29906 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6773 sayılı kanunun 41.maddesi ile değişik HMK’nın 341/2 madde hükmü gereğince miktar ve değeri 3.000,00 TL’yi geçmeyen mal varlığına ilişkin davalar kesin olup, hüküm tarihi itibariyle kesinlik sınırı 5.880,00 TL’ye çıkartılmıştır. Bu durumda, davacının istinaf talebine konu reddedilen miktar 157.29 TL olup, miktar itibariyle kesin karar olduğundan, verilen karara karşı yasa yolu kapalı bulunmaktadır. Buna göre maddi tazminat talebine ilişkin hükmün, ilk derece mahkemesi kararının verildiği tarih itibarı ile öngörülen kesinlik sınırının altında kaldığı, maddi tazminat yönünden ilk derece mahkemesince verilen kararın kesin nitelikte olduğu, dolayısıyla istinaf edilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, davacı vekilinin maddi tazminata yönelik istinaf dilekçesinin 6100 Sayılı HMK’nın 341/2., 346/1. ve 352/1-b. maddeleri gereğince reddine, Davalı vekilinin istinaf sebepleri yönünden; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici sebeplere, dosyada mevcut bilgi ve belgelerden olayda davalının kazı çalışmalarındaki hasar sebebiyle haksız fiil hükümlerine göre sorumlu olduğu, İlk Derece Mahkemesi kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin maddi tazminata yönelik istinaf dilekçesinin 6100 Sayılı HMK’nın 341/2., 346/1. ve 352/1-b. maddeleri gereğince reddine, 2- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 19. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/06/2021 tarih, 2020/214 Esas 2021/465 Karar sayılı kararına yönelik taraf vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 3- Davacı tarafın istinaf talebi incelenmediğinden peşin yatırılan 112,54 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde kendisine iadesine, 4- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 450,12 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 113,00 TL’nin mahsubuyla bakiye 337,12 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,6- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,8- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 25/10/2023