Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/609 E. 2023/3929 K. 27.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/609
KARAR NO: 2023/3929
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/07/2021
NUMARASI: 2019/639 Esas – 2021/489 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan Sebepsiz İktisab sebebiyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/12/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacılar vekili dava dilekçesinde; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasıda 3.şahıs konumunda olan müvekkili … Ltd.Şti’nin iş adresinde haksız ve mesnetsiz haciz işlemi yapıldığını, muhafazayı önlemek maksadı ile diğer müvekkili … tarafından itirazı kayıtlı borcun ödendiğini, haciz mahallindeki malların icra borçluusu … Ltd.Şti’ye ait olmadığını, müvekkili şirkete ait olduğunun İstanbul 1.İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/681 E. ve 2017/97 K. sayılı kararı ile ve İstanbul BAM 20.Hukuk Dairesi 2017/1817 E. ve 2018/33 K. sayılı ilamı ile tespit edilerek kesinleştiğini, bu sebeplerle yapılan 24.434,00 TL ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde haciz tarihi olan 30.04.2014 tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline ve müvekkili … Ltd.Şti için 10.000,00 TL manevi tazminatın haciz tarihi olan 30.04.2014 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş olup ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 24.434,00 TL’ye yükseltmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Davacının ödediği meblağın İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının takip borcu olduğunu, dolayısıyla kanunen ve hukuken geçerli bir borcun ifasından ibaret olduğunu, kabul anlamına gelmemek şartıyla, söz onusu haciz ve ödeme işlemi 30.04.2014 tarihinde gerçekleştiğinden davacının sebepsiz zenginleşmeden doğan talebe ve haksız fiil sebebiyle talep ettiği manevi tazminat karşı zamanaşımı definde bulunduklarını, işbu davanın açılmasına sebebiyet vermedikleri açık olduğundan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına ve aleyhlerine avukatlık ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, mülkiyet karinesi alacaklı yararına olduğunu, menkullerin borçlu ile davacıda birlikte elde bulundurulduğunun kabulü gerektiğini, İİK’nın 97/A maddesinde alacaklı yararına düzenlenen mülkiyet karinesinin aksi ancak kesin ve inandırıcı delillerle ispat edilebileceğini, haksız fiilin şartlarının oluşmadığını, manevi tazminat şartlarının oluşmadığını, müvekkilinin ağır kusuru ya da kötü niyeti olmadığını, davacı tarafından talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, tüm bu nedenlerle davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… Davacının takip borçlusu şirket ile aralarında organik bağ bulunduğuna yönelik takip alacaklısı tarafından öne sürülen savunmalar, davacı ile takip borçlusu arasında organik bir bağ bulunduğunu kabul etmeye imkan verecek nitelikte görülmemektedir. Tarafların aynı iş kolunda faaliyette bulunmaları aralarında organik bağ bulunduğunu göstermez. Bunun dışında haciz tutanağına yansıdığı ve icra mahkemesince alınan bilirkişi raporunda belirtildiği şekliyle dosya borcunu haciz esnasında ödeyen davacı şirketin ortak ve yetkilisi davacı …’nın takip borçlusu şirketin eski ortaklarından olması takip konusu borcun doğumundan çok öncesinde şirketi temsil ve ilzam yetkisi sona eren …’nın kuruluş dönemi ortakları arasında yer alması, şirketler arasında organik bir bağ olduğunu kabul etmeye imkan vermemektedir. Organik bağ bulunduğu çıkarımının yapılabilmesi için şirket ortakları ve faaliyet dahil yoğun bir ilişki bulunması hukuki bir sonuca varabilmek için gerekli sayılmalıdır. (Aynı yönde İstanbul 12. Hukuk Dairesi’nin 2017/782 E, 2018/750 K. Sayılı ilamı) İstirdat davasında, takip borçlusu ile borcu ödeyen 3. Şahsın aralarında organik bağ bulunmadığı ve ödemenin haciz baskısı gibi tazyik altında yapıldığı bir başka deyişle serbest irade ile yapılmadığı hususları maddi anlamda kesin hüküm teşkil eden İcra Mahkemesi dosyasında net bir biçimde aydınlatılmıştır. Her ne kadar davalı yan icra mahkemesinin istihkak davasında dar yetkili mahkeme olduğuna dair ve İcra mahkemesince yapılan tespitlerin mahkememizce hükme esas alınmasının yerinde olmadığına yönelik beyanda bulunmuş olsa da icra mahkemesinin istihkak davasına ilişkin incelemesinin İİK 97. madde kapsamında genel hükümler dairesinde yapıldığından, istihkak davasına ilişkin icra mahkemesi kararının maddi anlamda kesin hüküm teşkil edecek nitelikte kararlardan olması göz önüne alınarak ve her iki davada da davalı yanın taraf olduğu hususu , haciz yapılan adreste Güngören İstanbul adresinde bulunan ve davacı takip borçlusu olmayan 3.kişiye ait … San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin evrak araştırmasında sadece davacı 3.kişi temsilcisi … tarafından icra takip borçlusu şirket adına yatırılan bir adet dekont dışında belgeye rastlanılmamasına rağmen, ayrıca icra takibine konu edilen senedin düzenleme tarihinin 20/01/2014, ödeme tarihinin 17/03/2014 olduğu dikkate alındığında davacı 3.kişi … Turizm Gıda San. Ve Tic. Ltd. Şti.’nin temsilcileri ve ortaklarının takip borçlusu … Ltd. Şti.’deki hisselerinin takip borçlusuna devir tarihlerinin borcun doğumundan önceki bir tarih olan 28/05/2013 tarihinde devrettikleri sabit olmakla, takip alacaklısının şirketler arasında organik bağ olduğu hususunun ispatlanamadığı, borçlu şirketin eski ortaklarının davacı 3. kişi ortakları olmasının tek başına organik bağın ispatı olmayacağı, takibe konu miktarın ödenmeyen bir senedin bakiye kısmı olduğu nazara alındığında muvazalı işlemlerin de ispat edilememesi sebebiyle davacının istihkak iddiasının kabulüne dair verilen kararın mahkememizce de hükmümüze esas alınması gerektiği anlaşılmış olmakla, sonuç olarak alacaklı tarafın gösterdiği adreste yapılan haciz baskısı altında davacı 3. Şahsın takip dosyasının tarafı ve ilgisi olmamasına rağmen (takip borçlusu ile aralarında organik bir bağ da bulunmadığı halde) borcu ödediği, davalı takip dosyasının alacaklısının borcu ödeyen 3. kişi açısından haklı bir neden olmaksızın zenginleştiği, davacının, takip alacaklısına borçlu olmadığı ve takip dosyasının borçlusu firma ile de aralarında organik bir bağ bulunduğunu kabul etmeye yetecek nitelikte bir ispat vasıtası bulunmadığından, Bakırköy 13. İcra Müdürlüğü’nün ..Talimat sayılı dosyası incelendiğinde; haciz tutanağından da anlaşılacağı üzere haczin uygulanan adresin ödeme emrinde yer alan adres olmadığı sabit olmakla, haciz uygulanan adreste davacının ticari faaliyetini sürdürdüğü, takip borçlusunun haciz uygulanan adresle resmi kayıt ve belgelere göre herhangi bir ilişkisinin tespit edilemediğinin dosya kapsamından anlaşıldığı sabit olmakla davacıların davasının kısmen kabulü ile 24.434,00 TL’nin ödeme tarihi olan 30/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, 1.000,00 TL manevi tazminat alacağının haciz tarihi olan 30/04/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı …Ltd.Şti’ne verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat talebinin reddine …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davanın zamanaşımı sebebiyle reddi gerekmesine rağmen mahkemece bu husus değerlendirilmeksizin hüküm kurulduğunu, cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla, somut olayda yapılanın borç ödemesi olup müvekkili şirketin sebepsiz zenginleştiğinden söz edilemeyeceğini,haksız fiilin şartlarının oluşmadığını,müvekkilinin ağır kusuru ya da kötü niyeti bulunmadığını beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Haksız haciz sebebiyle icra dosyasına ödenen bedelin haksız zenginleşme hükümlerine göre iadesi ile haksız haciz sebebiyle uğranıldığı iddia edilen manevi tazminat talebinin tahsiline yönelik alacak davasıdır. Dosya içeriğinden; Davanın dayanağını teşkil eden İstanbul 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/681 Esas 2017/97 Karar sayılı ilamının istinaf incelemesinden geçerek 21/02/2018 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise iki yıllık zamanaşımı süresi dolmadan 9/11/2019 tarihinde ikame edildiği anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. İstanbul 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/681 Esas 2017/97 Karar sayılı dosyasında davacıların istihkak iddiaları davanın kabulü ile sonuçlanmış ve İstanbul BAM 20.Hukuk Dairesi 2017/1817 E. ve 2018/33 K. sayılı ilamı ile verilen karar kesinleşmiştir. Bu haliyle, mahcuz malların davacılara ait olduğu tartışmasızdır. Somut olayda, yapılan haciz işlemlerinin hukuka aykırılığı ve bu işlemlere konu malların davacılara ait olduğu kesinleşmiş mahkeme kararı ile saptandığına ve yapılan ödemenin iadesine yönelik işlemler sonuçsuz kaldığına göre davacıların kişilik haklarının zarar gördüğü (Aynı doğrultuda Yargıtay 4. Hukuk dairesinin 2016/9728 esas- 2018/7567 karar sayılı ilamı) ve davalının ağır kusuru sonucunda vuku bulan haksız eylemiyle maddi olarak zarara uğratıldıkları anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/07/2021 tarih, 2019/639 Esas – 2021/489 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.737,39 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 588,05 TL’nin mahsubuyla bakiye 1.149,34 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 27/12/2023