Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/515 E. 2022/656 K. 07.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/515
KARAR NO: 2022/656
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/07/2021
NUMARASI: 2021/440 – 2021/544
DAVANIN KONUSU: Banka Dışındaki Diğer Kredi Kuruluşlarına İlişkin Düzenlemelerden Kaynaklanan (Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkil şirketlerin eski çalışanı davalı … tarafından, müvekkili şirketlere ait dava dışı … T.A.Ş. ile dava dışı … A.Ş. nezdindekeki mevduat hesaplarından sahte ve yetkisiz talimatlar vasıtasıyla usulsüz işlemler yapılarak müvekkili … San. A.Ş.’nin 8.508.810,90-TL, … Ticaret A.Ş.’nin 150.000,00-TL olmak üzere toplam 8.658.810,90-TL tutarında zarara uğratıldığını, davalı …’ın bu fiilleri nedeniyle; hem iş sözleşmesi, hem haksız fiil hem de TTK’nın yöneticilerin sorumluluğu hükümlerine göre müvekkillerine karşı sorumlu olduğunu, diğer davalıların, davalı … ile birlikte/iştirak halinde bu usulsüzlüğü gerçekleştirdiklerini ve paraların hesaplarına gönderilmesi suretiyle söz konusu usulsüzlükten menfaat temin ettiklerini, davalıların hem haksız fiil, hem de sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında oluşan zarardan müteselsilen sorumlu olduklarını, döviz kuru farkı, faiz gideri ve kamu borçlarının maliyetleri dikkate alınarak müvekkil şirketlerin uğradıkları zarar yargılama sırasında artabileceğinden ve davalıların sorumlulukları değişebileceğinden davanın belirsiz alacak davası olarak belirlenmesini, davalılar …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’ın taraflarınca tespit edilenler ile sonrasında Mahkememizce tespit edilecek tüm gayrimenkulleri, araçları, banka hesapları, hisse senedi ve yatırım hesapları, altın hesapları, banka kasaları üzerine teminatsız olarak ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz konulmasını, döviz kurlarından, kredi maliyetlerinden, kamu borçlarına ödenen vade farklarından kaynaklanan ek zararlar ve davalıların yargılama sırasında tespit edilecek sorumluluklarına yönelik talep ve dava hakları ile fazlaya dair tüm talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla; müvekkili şirketlerin hesaplarından usulsüz şekilde gerçekleştirilen para tranferi neticesinde uğramış oldukları zararlara karşılık 8.163.580,90-TL’nin her bir işlem için işlem tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalı …’dan tahsiline, diğer davalıların her birinin sorumluluk miktarı belirlenerek belirlenen miktarın her bir işlem için işlem tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalılardan tahsiline ve müvekkillerine ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk Derece Mahkemesince;”Dava, davacı şirketlerin banka hesaplarından davalı çalışanı tarafından usulsüz şekilde transfer edilen paranın haksız fiil ve sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında işlemi yapan çalışan ile para transfer edildiği iddia edilen diğer davalılardan tahsili talebine ilişkindir.6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinde mutlak ticari davalar belirtildikten sonra her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları nispi ticari davalar olarak sayılmış ve 5. maddesinde de “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” hükmü getirilerek görev hususunun kapsamı düzenlenmiştir. Buna göre bir davada Asliye Ticaret Mahkemesinin görevli olabilmesi için mezkur kanunun 4. maddesinde sayılan mutlak bir ticari dava olması veya her iki taraf tacir olup uyuşmazlığın da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bir husustan doğması gerekmektedir. Somut dava TTK’da sayılan mutlak ticari davalardan olmayıp dayanağı haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmedir. Taraflar tacir olmadıkları gibi ticari işletme ile ilgili bir uyuşmazlık da söz konusu olmadığından, davanın nispi ticari dava da olmadığı, davanın niteliği itibariyle görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğu anlaşılmakla Mahkememizin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde; Asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava: davalı …’in davacıya ait iş yerinde çalıştığı sırasında işyerine ait paraları zimmetine geçirdiği iddiasına dayalı tazminat davasıdır. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi; “a)5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemi adamları, 22/05/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına, b)İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici dördüncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara, c)Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara ilişkin dava ve işlere bakar” şeklinde düzenlenmiştir. Somut olayda; Davalı …, davacı …A.ş. bünyesinde İş Kanunu kapsamında işçi statüsünde 24.04.2018 tarihinden iş akdinin feshedildiği 06.11.2020 tarihine kadar Mali Hizmetler Müdürü olarak görev yapmıştır. Dava konusu iddiaların Davalı …’in iş yerindeki usulsüz işlemlerinden kaynaklandığı, olay tarihi itibariyle davacı ile davalı arasındaki işçi, işveren ilişkisinin devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davaya bakmakla görevli mahkeme iş mahkemesidir. Diğer davalılar yönünden ise davaların aynı mahkemede birlikte görülmesinde usul ekonomisi ve davalar arasındaki irtibat göz önüne alınarak kararların farklı çıkmaması anlamında tüm davalılar yönünden özel görevli mahkemede görülmesi gerekir. Görev, kamu düzenine ilişkin olup re’sen araştırılması gereken bir husustur. Şu durumda, davanın iş mahkemesi tarafından görülmesi yönünde karar verilmesi gerekirken Asliye Hukuk mahkemesi yönünde görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle davalı vekili tarafından yapılan istinaf kanun yolu başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-4 maddesi gereğince kabulü ile dosyanın mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalılar vekilinin istinaf talebinin yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13/07/2021 tarih, 2021/440 Esas – 2021/544 karar sayılı kararının HMK.m.353/1-a/4 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından peşin olarak yatırılan 59,30-TL istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,5-İstinaf yasa yoluna başvuran tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işlemi ile harç iade müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına,HMK. m.353/1-a/4 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.07/03/2022