Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/502
KARAR NO: 2023/2601
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2021
NUMARASI: 2014/1248 Esas – 2021/453 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/09/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla 6100 Sayılı HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirket … A.Ş, dahil olduğu sektörün önde gelen şirketlerinden biri olup hem ulusal hem de uluslararası alanlarda sergi ve etkinlik organizasyonları gerçekleştiren bir şirket olduğunu, … adı altında yıllardır düzenlenen, geleneksel bir nitelik kazanan ve Dünyadaki tüm önde gelen tasarımcıları İstanbul’da bir araya getirmeyi başaran sergiyi/etkinliği de müvekkilinin düzenlediğini, . 01 Eylül 2011 – 10 Ekim 2011 tarihleri arasında altıncı kez gerçekleştirilmek istenen … etkinliği ile ilgili olarak müvekkilinin geçmiş yıllarda olduğu gibi öncelikle etkinliğin gerçekleşeceği alan olan Eski Galata Köprüsü’nün kullanımı ile ilgili tüm yasal izinleri almak yoluna gittiğini, bu minvalde müvekkil şirket …’na (…) gerekli başvuruyu 09.08.2010 tarihinde yaptığını, sözkonusu başvuru …’nin ilgili müdürlükleri tarafından değerlendirildiğini, ve müvekkiline gönderilen 12.5.2011 tarihli yazıda Eski Galata Köprüsü’nün talep edilen tarihler arasında müvekkiline tahsis edildiği açıkça ifade edildiğini, etkinliğin gerçekleştirilebilmesi için gereken hukuki altyapının sağlanmasını takiben müvekkil şirket ivedilikle çalışmalarına başladığnı, bu doğrultuda köprü üzerindeki altyapı faaliyetlerine hız verildiğini, gerekli tüm altyapı malzemelerini satın aldığını, çeşitli şirketlerle ve tasarımcılarla sözleşmeler imzalandığını, dolayısıyla taahhütler altına girdiğini, tüm katılımcılara, medya mensuplarına ve devlet elçilerine davetiyeler gönderildiğini, sözleşmesel ilişkilerdeki mali hususlarının yanında müvekkili açısından önem arz eden unsurlardan biri de tasarımcılara ve şirketlere etkinlik alanında kullanacakları standların 21.09.2011 sabah saat 08:00 itibariyle teslim edilmesi mecburiyeti olduğunu, bu tarihe riayet edilmemesi etkinlik programının aksaması anlamına geldiğini, dolayısıyla hem pratik olarak son derece sıkıntılı bir süreç ortaya çıkmakta hem de hukuki olarak sözleşmeye aykırılık meydana geldiğini, Bahsi geçen “kısıtlı süre” hassasiyetlerini de dikkate alarak çalışmalarına devam eden müvekkil şirket yetkilileri, 15.09.2011 tarihinde Eski Galata Köprüsü girişinin hukuken kendilerine tahsis edilmiş olmasına rağmen davalı … Tic. Ltd. Şti. yetkili ve çalışanları ile yabancıların da bulunduğu çekim ekibi ve özel güvenlik ekipleri tarafından işgal edildiğini, sözkonusu kişilerin müvekkili şirket çalışanlarının etkinlik alanına girişlerini engellediklediklerini ve bu sebepten ötürü çalışmaların yarıda kalmasına sebep olduklarını, davalı şirket sahibi ve yanındaki 40-50 kişi tarafından tehdit edildiğini, yapılan noter tespitinin yanında müvekkil şirket ayrıca davalı şirketçe gerçekleştirilen haksız fiillerin ve müvekkil nezdinde doğan zararların tespiti amacıyla Mahkemeden tespit talebinde bulunulduğunu, İstanbul 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2011/110 D.İş sayılı dosyasında yer alan bilirkişi raporu ile de sözkonusu tespit gerçekleştirildiğini, bu sebeplerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile müvekkilinin 3. Kişiler ile akdetmiş olduğu sözleşmelerin, davalının haksız fiili sebebiyle ifa kabiliyetinin ortadan kalkması sebebiyle uğramış olduğu 401.208 TL’lik zararın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 15.09.2011 tarihinden itibaren işlemiş ve işleyecek faiz ile birlikte davalılardan tahsilini talep etmiştir. Davalı … Tic.Ltd.Şti vekili dava dilekçesinde; Davacı vekilinin dava ile ilgili konuda yasal izinlerini aldığını, … tarafından belirtilen zaman diliminde kendisine tahsis olunan köprü üzerinde ivedilikle faaliyetlerine başladığını, çeşitli firmalar ile sözleşmeler imzaladığını, müvekkil şirket çalışanlarını ve yetkililerini gördüklerini, bu sebeple çalışmalarının yarım kaldığını, davacının iddialarının soyut ve tamamen gerçek dışı olduğunu, davacı tarafın iddia ettiği zararın herhangi bir biçimde ortaya çıkmadığını, davacının gerçek bir zararı söz konusu varsa bile bunun kendi ihmallerinden ve aynı mekan için aynı tarihlerde iki ayrı firmaya izin veren …nin sebep olduğunu, müvekkili firmanın Türkiye pazarında önemli çalışmalara imza attığını, kiralanan mekanın davacı ve davalı firma ekiplerince müştereken kullanılmaya başlandığını, gerginlik çıktığını, müvekkil firmanın çekimini başka mekanlarda tamamlamak zorunda kaldığını, müvekkil şirketin söz konusu mekan karmaşası için izin veren belediye müracaat ettiğini, ancak bir yanıt alamadıklarını, bu sebeplerle davanın …na ihbarını, usul ve yasaya aykırı haksız ve kötü niyetli davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmişlerdir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Davacı şirketin haksız fiili sebebiyle 401.208 TL zarara uğradığını, müvekkil şirketin … şirketinin istihdam edeni olduğunu iddia ettiğini, bu sebeple meydana gelen zarardan müvekkili şirketin de sorumlu olduklarını iddia ettiklerini, müvekkil şirket ile diğer davalı şirket arasında istihdam eden edilen ilişkisi bulunmadığını, herhangi bir akdi bir ilişki bulunmadığını, diğer davalı şirket üzerinde denetim yetkisi bulunmadığını, davaya konu reklam filmi bir eser olup bu eser sebebiyle müvekkil şirketin taraf olmadığı bir eser sözleşmesi yapıldığını, alınan tespit raporunun müvekkil şirket gıyabında alınmış olup hiç bir bağlayacılığı olmadığını, davacı tarafın meydana gelen zararı ayrı ayrı ve delilleri ile ispat etmek zorunda olduklarını, bu sebeplerle huzurdaki davada müvekkili şirketin pasif husumet ehliyeti bulunmadığından usul yönünden reddine, müvekkil şirketin yokluğunda alınan tespit raporunnu müvekkil şirket açısından bağlayıcılığı bulunmadığından, davanın esastan reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “…İncelenen dosyada davanın tarafların ilgili tarihte düzenlenecek etkinlik alanındaki faaliyetlerinin gerçekleşmesine ilişkin eylemleri sebebiyle haksız fiil sebebiyle uğranılan zarara ilişkin dava olup, taraflara tebligatın sağlandığı, cevap ve delillerin sunulduğu, bir kısım replik-düplik dilekçelerinin ibraz edildiği anlaşılmakla; Mahkememizce bozma öncesi yapılan yargılamada: Taraflar arasında bir ticari ilişkinin bulunmadığı ve davanın ticari nitelik taşımadığı gibi haksız eylemden kaynaklanan maddi tazminata yönelik dava olduğu anlaşılmakla görevsizlik kararı vermek gerektiğine ilişkin hüküm verilmiştir. Mahkememizce verilen karar Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 2014/8141 E-2014/10000 K.sayılı, 16/06/2014 tarihli ilamı ile ” 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1/1 maddesi “Türk Ticaret Kanunu, 22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun ayrılmaz bir parçasıdır. Bu Kanundaki hükümlerle, bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiillere ilişkin diğer kanunlarda yazılı özel hükümler, ticari hükümlerdir.” hükmünü, 3 maddesi “ Bu Kanunda düzenlenen hususlarla bir ticari işletmeyi ilgilendiren bütün işlem ve fiiller ticari işlerdendir.” hükmünü içermekte olup, aynı kanunun 4 madde de ise her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan hukuk davaları ve çekişmesiz yargı işlerinin ticari dava olduğu yine 5/1 md de “Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir” demek suretiyle ticari davaların ticaret mahkemelerinde görülmesi gerektiği açıklanmıştır. Bu maddeler kapsamında somut olay irdelendiğinde; davalılar arasında film çekim sözleşmesi olduğu ve bu sözleşme gereğince davalılardan … Tic. Ltd. Şti tarafından yapılan çekimler sebebiyle davacının organizasyon düzenleme işindeki aksamaların dava konusu zarara sebep olduğunun iddia edildiği, her iki tarafın da bu iş ve eylemlerinin yukarıda açıklanan maddeler kapsamında “ticari iş ve eylem” olarak kabulü ile uyuşmazlıkların da “ticaret mahkemesinde” çözümü gerektiği anlaşılmaktadır. Şu halde mahkemece davanın esasının incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmesi doğru değildir. Kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.” hükmü ile bozulmuştur. Bozma gelen dosyada yukarıdaki esas alınarak yargılamaya devam olunmuştur. Mahkememizce 28.Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/1954 E.sayılı dosyası celp edildiği ve kararın kesinleştiği görülmüştür. …Nihai olarak mahkememizce yapılan değerlendirmeye göre; Dosyada bulunan bilgi ve belgelere göre ihbar olunan …’ nin davacı tarafından yapılan 09/08/2011 tarihli başvuru üzerine eski Galata Köprüsünün ilk olarak 01/09/2011-10/10/2011 tarihleri arası 40 gün için davacıya tahsis ettiği, daha sonraki süreçte davalı …’in 05/09/2011 tarihli başvurusu üzerine aynı köprünün reklam çekimleri için bu davalıya da tahsis edildiği, ihbar olunan … vekilinin sunduğu 31/05/2013 tarihli dilekçeye göre davalı … Filmcilik’ in 05/09/2011 tarihinde Basın Yayın Müdürlüğü’ne dilekçe ile müracaat ettiği, izin onay sürecinin 08/09/2011 de tamamlandığı, izin yazısının 09/09/2011 tarihinde davalı şirkete faks ile, sorumlu müdürlük olan Deniz Hizmetleri Müdürlüğü’ ne de …’ den gönderildiği, davalı şirketin izin talebi dilekçesinde reklam çekim tarihi olan 17/09/2011 den önceki 2 gün olan 15 ve 16/09/2011 tarihlerinde çekim mekanında ekipmanlarını kurup hazırlık yapacağını belirttikleri, ancak çekim öncesi film çekim çalışmaları işgaliyeye girdiği için davalı …’ e 17/09/2021 günü reklam çekimine başkanlık onayı ile izin verildiği, aynı tarihte Emlak Müdürlüğü’nün eski Galata Köprüsünde davacı şirketin etkinliğine izin verdiği ve çakışma meydana geldiği, davalı …’ e 16/09/2021 günü izinleri olmadığı halde yaşanılan karışıklığı önlemek için çekimleri 1 gün öne alarak çekim yapmalarına idarenin şifahi talimatı ile izin verilerek yardımcı olunduğu anlaşılmıştır. Davacı tarafından dosyaya sunulan ve bilirkişi raporlarında da değerlendirilen iş programına göre 14/09/2011-20/09/2011 tarihleri arası Sütlüce tarafı çadır kurulumu, 15/09/2011 tarihinde köprü birleştirme, 16/09/2011-20/09/2011 Feshane tarafı çadır kurulumu işlerini tamamlamayı planladığı, dosya arasına alınan İstanbul 10. SHM’ nin 2011/110 D.iş sayılı dosyası içeriğine göre tespit (keşif) tarihi olan 21/09/2021 tarihi itibariyle köprünün Feshane tarafındaki kısmında davacı tarafından çadırların çelik konstrüksiyonlarının monte edildiği, ahşap zemin platformlarının montajına başlandığı, pvc çadır örtülerinin hazır edildiği, ancak montajlarının yapılmadığı, Sütlüce tarafında ise çelik konstrüksiyon elemanlarının ahşap platformların, pvc çadırların köprü üzerine hazır edildiği, herhangi montaj çalışmasının başlamadığı, köprü üzerinde wc, giriş kapısı gibi ünitelerin yapılmadığı belirlenmiştir. Her ne kadar davacı taraf davalı …’in köprüyü 15/09/2011 tarihinde de işgal ettiği iddia edilmiş ise de, gerek bilirkişilerce yapılan değerlendirmelerde, gerek mahkemenizce yapılan değerlendirmede davalı şirketin bu tarihte köprüde olduğuna dair kesin bir bilgiye ulaşılamamış olup, bu iddiaların sadece davacı taraf çalışanları tarafından dile getirildiği görülmekle, hem davalı tarafın kabulü hem de dosyaya sunulan Beyoğlu … Noterliği’nce 16/09/2011 tarihinde yapılan tespit tutanağı da dikkate alınarak davalı …’in 16/09/2011 tarihinde ve 17/09/2011 tarihinde, davalı …’den alınan yasal izinler ve davalı … vekilinin 31/05/2013 tarihli dilekçesindeki açıklamaları kapsamında yazılı ve sözlü izinlere aykırı olmadan köprüde bulunduğu anlaşılmıştır. Davalı …’in reklam çekimleri için köprünün Sütlüce tarafını kullandığı anlaşılmıştır. … 10. SHM’nin 2011/110 d.iş sayılı dosyasındaki 21/09/2021 tarihinde yapılan tespite göre davacının kendi iş programına göre tamamlanması gereken işlerin henüz tamamlanmamış olduğu, 14/09/2011 tarihi itibariyle Sütlüce bölümündeki işlere başlaması gerektiği, ancak davalı …’in köprüye geldiği 16/09/2011 tarihi itibariyle davacının iş programının gerisinde olduğu da görülmüş ise de, davalı …’in 16/09/2011 tarihinde ve 17/09/2011 tarihinde, …’den alınan yasal izinler ve … vekilinin 31/05/2013 tarihli dilekçesindeki açıklamaları kapsamında yazılı ve sözlü izinlere aykırı olmadan köprüde bulunduğu anlaşıldığından, bu davalı yönünden haksız fiilin koşullarının oluşmadığı kanaatiyle iddia olunan zararın bu davalıdan tahsilinin talep edilemeyeceğinden davalı … yönünden davanın reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamındaki bilgilerden davalı … ile diğer davalı … arasında bir hukuki işlem bulunmadığı, bununla birlikte her iki davalı arasında emir talimat ilişkisinin yarattığı bir bağımlılık ilişkisinin de bulunduğu sonucuna varılabilecek bir belge veya bilgiye ulaşılmadığı, bu sebeple TBK m. 66 gereğince adam çallıştıranın özen yükümlülüğüne dayalı kusursuz sorumluluğun davalı … açısından koşullarının oluştuğu sonucuna varılamadığı anlaşılmakla, bu davalı yönünden davanın husumet yokluğu sebebi ile reddine …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davalı …, müvekkil Şirket’in kullanımına tahsis edilen fuar alanına herhangi bir yasal dayanağı veya izni bulunmaksızın işgalci sıfatıyla 15.09.2011 tarihinde giriş yaptığını, Haliç Polis Merkezi Amirliği nezdinde 17.09.2011 tarihinde verilmiş 4 ayrı ifade tutanağıbdaki (…, …, …, …) beyanlara mahkemece hiç değinilmeksizin davalı …’nin 15.09.2011 tarihinde alanda bulunduğuna dair bir sonuca ulaşılamamasının mahkemenin eksik ve hatalı incelemesinden kaynaklandığını, müvekkil, Şirket, kiracılara “önce yer teslimi daha sonra tahsilat” prensibi ile hareketle ödemeleri ileri bir tarihte almayı kabul ettiğini, bu noktada bilirkişi tespitlerinin aksine çelişkinin bulunmadığını, davalı …’nin 15-16-17 Eylül 2011 tarihlerindeki haksız işgali sebebiyle köprü üzerine kurulacak olan çadırın ve zemin kaplamasının tamamlanmasının mümkün olmadığını, 17.03.2021 tarihli bilirkişi raporunda davacının zarara uğradıkları açıkça tespit edilemediği tespiti ile 06.04.2020 tarihli aynı bilirkişilerce hazırlanan raporda …’nin 15 – 16 ve 17 Eylül tarihlerinde kiralanan alanda bulunduğu tespinin çelişki yarattığını, en son aldırılan rapor ile … ile diğer resmi makamlardan alınan yazı cevaplarının uyumsuz olduğunu, Bilirkişi raporunda kusur ve zarar arasında illiyet bağı tespit edilemediği tespitinin hatalı olduğu ve önceki raporlarla çelişkili olduğunu, diğer davalı …’nin meydana gelen zarardan ötürü sorumlu olduğunu, … vekili lehine belirlenen vekalet ücretinın hatalı olması sebebiyle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Haksız fiil sebebiyle maddi tazminat istemine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi geregince, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”. Bu hüküm dikkate alındığında kusur sorumluluğu olarak tanımlanan haksız fiil sorumluluğunun kurucu unsurları; fiil, zarar, illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılıktır. Haksız bir eylemin tazminat sorumluluğu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. Madde 50 gereğince zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Somut uyuşmazlıkta; Davacının 01 Eylül 2011 – 10 Ekim 2011 tarihleri arasında altıncı kez gerçekleştirilmek istenen … etkinliği için Eski Galata Köprüsü’nün kullanımına dair …’ndan izin aldığı, davalılardan … Tic. Ltd. Şti tarafından yapılan çekimler için de dava dışı …nden izin alındığı, davacının organizasyon düzenleme işindeki aksamalardan dolayı maddi zarara uğramasından davalı …’nin sorumlu olmamasına ve davalı …’ye pasif husumet yöenltilemeyeceğinden ilk derece mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesi doğrudur. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05/07/2021 tarih, 2014/1248 Esas – 2021/453 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubuyla bakiye 210,55 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.27/09/2023