Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/326 E. 2023/3302 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/326
KARAR NO: 2023/3302
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/09/2021
NUMARASI: 2018/1007 Esas – 2021/639 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 15/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 25.10.2016 günü İstanbul ili, Arnavutköy ilçesi, … mahallesi, … Sokak üzeri adresinde, müvekkili şirketin Hadımköy Santraline ait, 200-05 KPDF AP, 04/FO/Y, 06/FO/Y kabloların, davalılardan … adına müteahhitliği diğer davalı …’in yapmış olduğu elektrik kablosu döşemek için yapılan yatay sondaj çalışması esnasında hasara uğradığını, söz konu hasarlar nedeniyle müvekkili Şirket çalışanı (Tekniker) … ve … (Tekniker Yar.) tarafından Hasar Tespit Tutanağı düzenlendiğini, Hasarlar sebebiyle müvekkilinin zarara uğramış olduğunu ve davalı tarafça rızaen ödenmeyen alacaklarının hüküm altına alınması ile davanın kabulünü ve 10.579,59- TL Şirket zararlarının hasar tarihi 25.10.2016 tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli avanslara uygulanan değişebilir oranlarda avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … San. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili firma tarafından davacı … firmasının ön bilgisi ve onayı ile kazı yapıldığını ve bu kazıda müvekkili tarafından tüm teknik kurallara uyulduğunu, kazının yapılacağı yer, yön ve derinlik kazı yapılmadan önce Davacı firmaya yazılı olarak bilgi verildiğini ve davacı firma yetkilisi … tarafından imzalanmak suretiyle kazıya onay verildiğini, ancak daha sonrasında kazı esnasında davacı firmaya ait olduğu iddia edilen kabloların kazıda meydana çıkınca işlemin yarıda kesilerek davacı firmaya haber verildiğini, yapılan kazıda bu beklenmedik hadise yaşandığını, ekte şematik onay, saha tutanağı onay ve kroki onay belgelerinin sunulmuş olduğunu ve hepsinde de Davacı … firması yetkilisi …’in imzası ve onayı bulunduğunu, bu nedenle davacı firmanın bilgisi ve onayı dahilinde gerçekleşen ve teknik şartnameye uygun yapılan kazıda, davacının kendisine ait kablolara zarar verildiği iddialarını kesinlikle kabul etmediklerini, davacı … firmasının yönlendirmesi ve onayı ile yapılan kazıda yerin altında nereden hangi kablo geçtiğini müvekkili firmanın bilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle de müvekkili firmaya kusur atfedilemeyeceğini, Kazı yapılan yerde müvekkili firmaya ait ruhsatlı bir çalışma yapılmış olduğunu, … Yatırım işini yaparken, yatay sondaj çalışmasının yapıldığı yerlerin resimlerinin belli olduğunu, Fakat … alt yapısına işaret eden herhangi bir durumun yer yüzünde belli olmadığını, birlikte yatay sondaj yapılan yerde …’un standart derinlikte (100 cm) alt yapısı olması lazım iken yapılan yatay sondaj daha derinden (260 cm) derinlikten gittiğinde rast geldiğini, Hasar Tespit Tutanağının bölgede … ekipleri ve arıza kaynaklarının yapılmasına müteakip, … lokalleri 200-05, 100-05 AP Kablo 04 FO/Y ve 06 FO/Y (2 adet bakır kablo biri 100 perli diğeri 200 perli, 2 adet fiber optik kablo biri 4 kıllı diğeri de 6 kıllı) olarak tutulmuş olduğunu, Bölgede hasar verilen 113 metrelik AP cinsi kablonun demontaj edilen kısmı ise ne yazık ki 50 metre olarak yazıldığını, Ayrıca bölgede yapılmış olan kazı öncesi bölge fotoğraflarında alt yapı ile ilgili hiçbir menhol belli olmamakla birlikte derinlik olarak daha derinden gidilmesine rağmen … alt yapısına müvekkil firmaya ait yatay delginin denk gelmesinden dolayı sorumluluk hiçbir şekilde taraflarına ait olmadığını, Burada yapılmış olan ekip raporlarında …’un alt yapısının bakımı yapılmadığı da belli olduğunu, davacı … firması kendi görevi olan Menhol yükseltme ve bulma işlerinin bedellerini de müvekkil firmadan istediğini, Bu da davacının kusuruna delil teşkil ettiğini, zamanında yapılmış olan bir bakım çalışmasıyle bu kayıp Menholler bulunsaydı bu iş kazası da belki de ortaya çıkmamış olacağını, Ancak belirttiğimiz gibi tüm bu olayların ortaya çıkması tamamen davacının kendi kusurundan ileri gelmekte olduğunu, davacı firmanın bizzat kendi başına tuttuğu zarar tutanağı ile var olduğunu iddia ettiği zararını müvekkilinden istemekte olduğunu, zira Mahkemeden alınmış bir delil tespiti yahut bağımsız bir Bilirkişiden alınmış rapor olmadan davacının salt kendi tuttuğu tutanak ile zararın tazminini talep etmesinin ispat hukukunun temeline de aykırı olacağını, davanın reddinin gerektiğini, haksız ve ispat edilemeyen davanın reddini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekilinin cevap dilekçesinde; Dava konusu iddia ve talep haksız fiilden kaynaklandığını, İş bu nedenle de davada görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, davanın usulden reddi gerektiğini, haksız fiil sonrasında meydana geldiği iddia edilen hasar bedelinin dava edildiğini, haksız fiilin muhatabı ve failinin müvekkili şirket olmadığını, İstanbul Avrupa Yakası Grup 7 Elektrik Tesis kapsamında yapılan ihale sonucu dava dışı yüklenici … İnş. Tic. A.Ş. ile sözleşme imzalandığını, davalı … Şirketinin sözleşme kapsamında … – … arası … tesisi projesinde yüklenici dava dışı firmanın yüklenicisi olarak çalışmış olduğunu, oluştuğu iddia edilen zarardan müvekkili şirketin kusur sorumluluğu bulunmadığını, müvekkili şirketin yapılan iş ile alakalı olarak sadece ihale makamı olduğunu, kendisine herhangi bir kusur ve sorumluluk yüklenemeyeceğini, davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, davanın kabulü anlamına gelmemekle, davacı tarafından yokluğunda düzenlenen ve müvekkili şirket ile alakası olmayan hasar bedeli olarak talep edilen bedeli kabul etmediklerini, davanın … Tic. A.Ş.’ye ihbarını, talep konusu alacağın zaman aşımına uğradığını, dava ve taleplerinin kabul anlamına gelmemek üzere müvekkili şirket ile davacı arasında ticari ilişki olmaması ve haksız fiil hükümlerine göre dava ve taleplerin olması nedeniyle T.C. Merkez Bankası’nın kısa vadeli avanslar için öngördüğü değişen oranlarda faiz talebinin reddi gerektiğini, delillerinin ve sıralanmış taleplerinin kabulü ile davanın esastan reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… Tüm bu açıklamalar ışığında, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; Mahkememizce görülüp karara bağlanan davanın, tacir yada tacir sayılan taraflar arasında haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat alacağının tahsili istemine ilişkin olduğu, bu bağlamda tüm delillerin toplandığı, gelen yazı cevaplarının dosyamız arasına alındığı, iddia, savunma ve toplanan tüm deliller ile tarafların kusur oranları da belirlenerek varsa davacının talep edeceği zarar miktarının tespiti yönünden dosya üzerinde günsüz bilirkişi incelemesi yaptırılarak raporlar alındığı, davalı … tarafından yapılan görev, husumet ve faize ilişkin itirazlara ise yine az yukarıda izah edilen gerekçelerle itibar edilmediği ve bu haliyle yapılan değerlendirmede de, davacı yanın haksız fiil sonucu uğradığı gerçek zarar miktarı olan ve bilirkişi raporu ile tespit edilen 10.579,59 TL’yi, haksız fiilden dolayı sorumlu olduğu anlaşılan davalılardan istemek de haklı ve davayı açmakta da hukuki yararının bulunduğu sonuç ve vicdani kanaatine ulaşıldığından, davanın kabulüne karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur… … Davanın KABULÜ ile; 10.579,59 TL nin 25/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan alınarak, davacıya VERİLMESİNE, …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı … San. Tic. Ltd. Şti. vekili ve davalı … A.Ş. vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı … Anonim Şirketi vekili istinaf dilekçesinde; Cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla,ek ve kök bilirkişi raporuna karşı itirazlarının dikkate alınmadığını, davacının iddiasını ispat edemediğini beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde; Görevli Mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hatalı olduğunu, oluştuğu iddia edilen zararda müvekkili şirketin kusur ve sorumluluğu bulunmadığını, dava ve taleplerin zamanaşımına uğradığını, hükmedilen tazminata, hasar tarihinden itibaren faiz işletilmesi ve yasal faiz yerine avans faizine hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; Tacir yada tacir sayılan taraflar arasında haksız fiilden kaynaklanan maddi tazminat alacağının tahsili istemine ilişkindir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava olabilmesi için uyuşmazlığın her iki tarafının da tacir olması ve ticari işletmeleriyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması veya anılan Kanun maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olması gerekli ve yeterlidir. Aynı Kanun’un 5/2. maddesinde ticari davaların, ayrı Asliye Ticaret Mahkemesi olan yerlerde o yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde görüleceği hükme bağlanmış, maddenin 3. fıkrasında; Asliye Ticaret Mahkemesi ile Asliye Hukuk Mahkemesi arasındaki ilişki görev ilişkisi olarak belirlenmiştir. Eldeki dosyada; taraflar tacir olup; davaya konu eylem her iki tarafın ticari işletmeleriyle ilgilidir. Tarafları da tacir olan uyuşmazlığın ticari dava olarak Asliye Ticaret Mahkemesinde görülüp çözülmesi gerekmektedir ( Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2017/1454 E, 2019/5777 K sayılı emsal ilamı). 6098 sayılı TBK md. 72’ye göre; tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Dosya kapsamından davacının zararı ve faili öğrendiği tarihin 25/10/2016 , davanın açıldığı tarihin ise 24/10/2018 olduğu, bu haliyle davanın süresinde açıldığı anlaşıldığından davalı … A.Ş. vekilinin bu yöne değinen istinaf istemi yerinde değildir. Davalı … A.Ş ile diğer davalı arasında, imzalanan sözleşme hükümleri uyarınca TBK’nın 66. maddesi anlamında adam çalıştıran ilişkisi vardır. Davalılar arasında yapılan sözleşmede, işin yapımı sırasında verilecek zararlardan … A.Ş.nin sorumlu olmadığı belirtilse dahi, sözleşme hükümlerinin taraflar arasında geçerli olacağı ve 3. kişi olan davacıya karşı ileri sürülemeyeceği, bu hali ile davalı … A.Şnin de diğer davalı ile birlikte zarardan müteselsilen sorumlu olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin bu yöne değinen istinafı yerinde değildir. Tarafların tacir olması ve eylemin ticari işletmeyle ilgili hususlardan doğmuş olması karşısında ticari (avans) faizi yürütülmesi hukuka uygun olup davalı … A.Ş vekilinin bu yöne değinen istinafı yerinde değildir (Yargıtay 4. HD’ nin 2014/248 E. – 2693 K. ve 2016/222 E. – 3278 K. Sayılı emsal ilamları). Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarih olup, zarar sorumlusunun ayrıca ihbar ve ihtar edilmesine gerek yoktur. Taraflarca talep edilmesi halinde bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekir. Bu duruma göre İlk Derece Mahkemesince faiz başlangıç tarihi olarak haksız fiil tarihinin esas alınması usul ve yasaya uygun olup davalı … A.Ş vekilinin bu yöne değinen istinaf başvurusu yerinde değildir. Dosya kapsamından; Dava konusu yerde davalı … A.Şnin sözleşme kapsamında kazı işi yaptırdığı, davaya konu hasarın meydana geldiği tarihler, hasarın mahiyeti ve yeri dikkate alındığında davalılar arasında akdedilen sözleşme tarihi ve sözleşmeye göre yapılacak kazı sahası içerisinde kaldığı, hasarın ancak kazı ile meydana gelebileceği , söz konusu tarih aralığında davalıların hasar meydana gelen sahada kazı çalışması yaptıkları, Yerel Mahkemece hükme esas alınan alanında uzman bilirkişi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunun usulüne uygun ve denetime elverişli olduğu, ispat yükü kendisine düşen davacının iddiasını ispat ettiği, davalı tarafın kusurlu eylemiyle zarara sebebiyet verdiği ve dava konusu olayda tazminat şartlarının oluştuğu anlaşıldığından davalılar vekillerinin bu yöne ilişkin istinaf sebepleri yerinde değildir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalılar vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27/09/2021 tarih, 2018/1007 Esas – 2021/639 Karar sayılı kararına yönelik davalılar vekillerinin tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 722,69 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 59,30 TL ve 121,38 TL’nin mahsubuyla bakiye 542,01 TL harcın davalı … Elektrik Anonim Şirketi’nden tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 722,69 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 180,75 TL harçtan mahsubuyla bakiye 541,94 TL harcın davalı … A.Ş.’nden tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4-Davalılarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 6-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 7-Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15/11/2023