Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/312 E. 2023/2152 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/312
KARAR NO: 2023/2152
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/10/2019
NUMARASI: 2017/1029 Esas – 2019/1031 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/07/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalıya ait su şebekesinde ki sızmadan dolayı müvekkiline ait iş yerini iki kez su basmış olması sebebiyle, iş yerinde bulunan kumaşlar ve tekstil malzemelerinin kullanılamaz hale geldiğini, zararın ödenmediğini, Bakırköy 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/108 D. İş dosyasından zarar tespiti yapıldığını, iş yerinde bulunan metal ürünlerin paslanmış ve kullanılamaz hale geldiğini, tespit tarihinden sonra bu durumun ortaya çıktığını, bu sebeple mahalinde keşif yapılarak zararın tespit edilmesini fazlaya ilişkin hakkın saklı kalmak üzere 27.244,60 TL maddi tazminatın olay tarihi olan 08/09/2016 tarihinden itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; İdarenin olayla ilgili herhangi bir hizmet kusuru bulunmadığını, olayın meydana geldiği yerin bodrum katı olması sebebiyle, muhtemel su sızıntılarının önlenmesi için izalasyon yapılması gerektiğini, yol seviyesinden aşağıda kaldığından projeye aykırı kullanım mevcut olduğunu, iş yerinde ki emtiaların usulüne uygun istiflenip istiflenmediğinin araştırılması gerektiğini, talep edilen hasar miktarının fahiş olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “…Taraflar arasındaki ihtilaf konusu haksız fiilden kaynaklanmakta olup davacının iş yerine yağan yağmur sebebiyle sızmasından dolayı verilen zarardan davalının sorumlu olup olmadığı, ve sorumlu olduğu miktarın tespitine ilişkindir. Avrupa Yakası İtfaiye Müdürlüğü tarafından düzenlenen 29/08/2016 tarihli tutanakta davacıya ait iş yerinin 200 m²’lik bölümünde tahmini 10 cm su basmış olduğu, muhtelif tekstil ürünlerinin kısmen ıslanmak suretiyle zarar gördüğü, davalı kurum tarafından davacı şirket yetkilisine gönderilen 09/09/2016 tarihli yazıda 29/08/2016 tarihinde su arıza şikayetinin bildirilmesi üzerine su arıza ekiplerince onarım işleminin yapıldığı bildirilmiştir. Bakırköy 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/108 D. İş dosyasından yapılan tespitte bilirkişi tarafından düzenlenen raporda iş yeri içerisinde sirayet eden suların temizlendiği, herhangi bir su sızıntısının olmadığı, bahse konu iş yerinin bulunduğu bina ön cephesinde tretuar alanındaki İski tarafından onarım ve tamir çalışmalarının yapıldığı tespit edilmiştir. Dava konusu hasara sebep olan sular zemin altında doğal olarak bulunan ve nem içeren toprak dolgulardan gelen bir su olmayıp patlayan ve binalarda rutubetin önlenmesi için hesaba dahil edilen miktarda bir sudan daha çok suyun bir anda oluşan Seylab haline karşı gelen su olduğundan binaların su izolasyon ve drenaj sisteminin bu çapta bir su basmasını önleyecek şekilde tasarlanıp imal edilmesinin söz konusu olmadığını, dava konusu hasarın oluşumunda davalının % 100 asli ve tam kusurlu olduğu, Bakırköy 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2016/108 D. İş dosyasında zarar gören kumaşların tespit edildiği, bu tespite göre gerçek zararın 27.244,60 TL olduğu anlaşıldığından bu miktarın olay tarihinden itibaren davalıdan tahsiline…” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Meydana gelen arızanın bakım onarım eksikliği veya hizmet kusuru sebebiyle olmadığını, hasarın meydana geldiği işyerinin kot olarak yol seviyesinin altında kaldığı ve projeye aykırı kullanım olduğunu, davacının yer altı ve yer üstü sularına karşı izolasyon ile ilgili gerekli tedbir ve önlemleri almadığını, illiyet bağının bulunmadığını, bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmeye alınmadığını, bilirkişi raporunun eksik incelemeye dayandığını,Mahkemece belirlenen tazminat miktarı fahiş olduğundan kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Haksız fiil sebebine dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. Maddesi geregince, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Bu hüküm dikkate alındığında kusur sorumluluğu olarak tanımlanan haksız fiil sorumluluğunun kurucu unsurları; fiil, zarar, illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılıktır. Haksız bir eylemin tazminat sorumluluğu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. BK.m.49 gereğince kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Madde 50 gereğince zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “ispat yükü” başlıklı 6. maddesinde; kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü tutulmuştur. Yine ispat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190. maddesi “(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir. Dosyada mevcut delil durumuna göre, Davaya konu su baskının sebebinin dükkana yağış sebebiyle giren sular olmayıp, davalı idareye ait hatta meydana gelen patlak/kaçak olduğu, binaların su izolasyon ve drenaj sisteminin bu çapta bir su basmasını önleyecek şekilde tasarlanıp imal edilmesi söz konusu olmadığının ve davalının itirazlarının değerlendirildiği, İlk Derece Mahkemesince yaptırılan inceleme sonucunda alanında uzman bilirkişi heyeti tarafından tanzim edilen bilirkişi kök ve ek raporunun dosya kapsamındaki diğer delillerle örtüşmesine ve denetime elverişli olmasına, uzman bilirkişi raporunda belirtilen tespitlerin hükme esas alınmasında bir usulsüzlük görülmemesine göre davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde değildir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, İlk Derece Mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/10/2019 tarih, 2017/1029 Esas – 2019/1031 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.861,07 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 465,28‬ TL’nin mahsubuyla bakiye 1.395,79‬ TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 05/07/2023