Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/2877 E. 2022/2403 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/2877
KARAR NO: 2022/2403
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/03/2022
NUMARASI: 2019/442 Esas – 2022/214 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız İhtiyati Hacizden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalının, tüm uyarı, ihtar ve delillere rağmen, müvekkili şirketin adresinde menkul haczi yaptığını, muhafaza yapmak istediğini, şirket vekili olarak haciz mahalline yetişip istihkak itirazları üzerine muhafazanın durdurulduğunu, ancak haksız ve mesnetsiz olarak müvekkilinin mallarının müşterilerinin huzurunda haczedildiğini, daha sonra asıl borçluyla anlaşan alacaklı tarafın, kendi istihkak iddiası çözülmeden, takipten feragat edip dosyayı kapattığını, ancak adresinde, müşterilerinin önünde sırf borçlu şirketin eski ortağı olması gerekçesiyle ısrarla haciz uygulanması ve ticari itibarının zedelenmesinin karşılıksız kaldığını belirterek müvekkiline uygulanan haksız haciz uygulaması nedeniyle 5000 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Huzurdaki davanın dinlenilebilir olmadığını, hükmi şahsiyeti olan şirketin manevi şahsiyeti bulunmadığı için manevi tazminat talebi mümkün olmadığını, borçlu şirketin ortaklarının mal kaçırma amacıyla muvazaalı şekilde şirketin aktiflerini daha önce açılışını yapmış oldukları davacı … Tic. Ltd. Şti.’ye faturayla geçirdiğini, akabinde de borçlu şirketteki tüm hisselerini devrettiğini, borçlu şirket ile 3. şahıs şirketin aynı iş kolunda faaliyet gösterdiğini, dosya alacağına konu çekin, borçlu şirket (eski) ortaklarının muvazaalı şekilde hisselerini devir tarihinden (29.12.2015) önce 18.09.2015 tarihinde keşide edildiğini, hacze gidilen tarihten önce alacaklısının farklı, borçlusu aynı (…) olan dosyalardan istihkak iddia edilen adrese hacze gidildiğini, aynı şirket tarafından istihkak iddia edildiğini, icra tetkik merci İİK m.97’ye göre takibin devamına karar verildiğini, davacı tarafın istihkak incelemesi üzerine Mahkemece verilen kararlardan haberdar olmasına karşın istihkak davası açıldığını, davacının haczin haksız olduğu iddiasını ve bu haciz sebebi ile zarara uğradığını ispatlayan bir delili bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, borçlu şirketin adresi ile aleyhine haciz işlemi uygulanan davacı şirketin iki farklı tüzel kişilikleri olduğu, sicil adreslerinin farklı olduğu görülmektedir. Alacaklı davalı cevap dilekçesi içeriğinde, borçlu şirketin ortaklarının aynı olduğunu yapılan haczin haksız olmadığına yönelik ileri sürmesine karşın; bir gerçek kişinin birden fazla ticaret şirketine aynı anda ortak olması; tek başına bu şirketler arasında organik bağ olduğunun tespitine ve haciz işlemi uygulanabilmesine imkan vermemektedir. Kaldı ki borçlu komununda gerçek kişi değil tüzel kişi şirket olan …Ltd, Şti. bulunmakta; ilgili şirketin mal kaçırma iddiası da tasarrufun iptali davasına konu olabilecek niteliktedir. Haciz işleminin borçlu olmadığını bildiği veya borçluya ait olmadığını bildiği kişi ve eşyaya yönelik yapılması durumunda haksız haciz söz konusu olur. Dolayısıyla dosya kapsamı itibariyle davalının, dosya borçlusundan farklı bir ticari şirket adresine haciz işlemi uygulaması ve farklı adreste faaliyet gösteren şirkete yönelik haciz işleminin varlığı, bu durumda alacaklı tarafından borçluya ait olmadığını bildiği kişi ve eşyaya yönelik yapılması da gözetilerek haczin haksız olduğunu ortaya koymaktadır. Davacının haciz esnasında istihkak iddiası ileri sürmesine karşın İcra mahkemesinde ayrıca istihkak davası açmamasının tatbik edilen haciz işleminin haklılığı ve haksızlığa yönelik ayrıca bir kriter olarak değerlendirilmesi mümkün görünmemektedir. Tüm dosya kapsamı ve tanık anlatımlarından da anlaşılacağı üzere, borçluya ait olmadığını bildiği kişi ve eşyaya yönelik fiili haciz uygulatmak suretiyle davacı şirketin manevi zararına yol açtığı anlaşılmakla davanın kabulüne… …5.000,00-TL manevi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Cevap dilekçesindeki beyanlarını tekrarla eldeki davada manevi tazminatın koşullarının oluşmadığını, haczin haksız olmadığını, hükmi şahsiyeti olan şirketin manevi şahsiyeti bulunmadığı için manevi tazminat talep edemeyeceğini beyanla Yerel Mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; haksız haciz nedenine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Haksız hacze dayalı manevi tazminat istemi 818 sayılı BK.’nun 49. maddesinden (6098 sayılı TBK’nun 58. maddesi) kaynaklanan bir sorumluluk olup, kusura dayanan bir sorumluluk türüdür. Bu nedenle de takip (haciz) yaptıran kişinin takipte veya haciz işleminde kötü niyetli ve ağır kusurlu olduğu olgusu gerçekleşmedikçe ve ağır bir zarar da doğmadıkça manevi tazminatla sorumlu tutulamaz. Her ne kadar davacı haksız işlemden dolayı tazminat talep etmişse de davacı şirket ile takip borçlusu şirketin bir kısım ortağının aynı kişiler olması, her iki şirketin faaliyet alanlarının benzerlik göstermesi karşısında davalının haciz işleminde kötü niyetli ve ağır kusurlu olmadığı ve davacının ağır bir zararının da ispatlanmadığı anlaşılmakla davanın reddine karar verilmiştir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile HMK’ nın 353/1-b.2 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine dair yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A-Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2019/442 Esas – 2022/214 Karar sayılı mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince yeniden esas hakkında karar verilmek üzere KALDIRILMASINA, yeniden hüküm oluşturularak; 1-Davanın REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70-TL karar ve ilam harcının, peşin alınan 85,39-TL harçtan mahsubu ile bakiye 4,69-TL nin davacıya iadesine, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davalı tarafça yapılan 301,60-TL yargılama giderinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, 5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 5.000,00 -TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak, davalıya verilmesine, 6-Yargılama sırasında gider avansı yatırılması halinde arta kalan kısmın yatıran tarafa iadesine,
B- İstinaf incelemesi bakımından ;1-Davalı tarafından peşin yatırılan 85,38-TL istinaf karar ve ilam harcının kendisine iadesine, 2-Dosya üzerinden inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 3-İstinaf aşamasında istinaf yasa yoluna başvuran taraflarca yapılan giderlerin takdiren üzerlerinde bırakılmasına, 4-İstinaf için yatırılan gider avansından artan kısmın yatıran tarafa iadesine, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işlemi ile 302. maddesinin 5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 20/10/2022