Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/228 E. 2023/3114 K. 01.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/228
KARAR NO: 2023/3114
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/04/2021
NUMARASI: 2020/191 Esas – 2021/325 Karar
DAVANIN KONUSU: Kişilik Haklarının İhlali Sebebiyle Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla 6100 Sayılı HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Müvekkili şirketin web siteleri çözümü ile uğraşan 2000 yılında kurulmuş bir şirket olduğunu, davalı şirketin 15/11/2018 tarihinde imzalanan sözleşmenin sona erme süreci ve sonrasında müvekkili ile bağlantısı olmayan sebepleri ileri sürerek çeşitli taleplerde bulunduğunu, bu taleplerin haklı sebebe dayanmadığı için de müvekkili şirket tarafından reddedildiğini akabinde davalının İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibine geçtiğini, takibin müvekkili şirketin itirazı sonrasında durduğunu, bu noktadan sonra davalı şirketin instagram sayfalarında müvekkili şirketin müşterilerini hedefleyen reklamlar vermeye başladığını bu reklamlarda “projesotf eticaret dolandırısına dikkat edin” cümlesinin bulunduğunu, davalının ilgili şikayetlerine ilişkin hukuki işlem başlatmak yerine müvekkili şirket aleyhine karalayıcı ve hakaret edici reklam vermek suretiyle hak kullanımını aştığını ve müvekkili şirketin ticari itibarını zedelediğini bunun üzerine ilgili reklamın durdurulması ve müvekkilinden özür dileyen bir ilanın aynı kullanıcı kitlesine yönelik olarak yayınlanmasına yönelik davalı şirkete Beyoğlu … Noterliği’nin … yevmiye numarası ile ihtarname gönderildiğini, davalı şirketin İstanbul …. Noterliği’nin … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesi ile ilgili reklamların 18 Eylül 2019 tarihi itibariyle durdurulduğunu belirterek suçunu ikrar ettiğini, tüzel kişilerin kişilik haklarının zarar görmesi halinde kişilik haklarına saldırıda bulunan kişi veya kişilere karşı yetkili organları aracılığıyla, kişilik haklarında ortaya çıkan azalmanın giderilmesi için dava açılabilmesinin Yargıtay içtihatları ile kabul edildiğini iddia ve beyan ederek davanın kabulüne, müvekkili şirket lehine 25.000,00.-TL manevi tazminata hükmedilmesine, davalı şirketin instangram üzerinden özür mesajı yayınlamasını talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili şirketin e-ticaret sitelerinde cep telefonu aksesuarları ve elektronik eşya satışı yaptığını, müvekkili şirketin kendisine ait olan web sitesine Özel Yazılım ve Web Tasarım hizmetine ilişkin davacı tarafla sözleşme imzalandığını, bu sözleşme gereği müvekkili şirketin ödemesi gereken hizmet bedelini tam ve eksiksiz olarak davacı şirkete ödediğini fakat davalı şirketin sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediğini, davacı şirketten alınan hizmette birçok aksaklık ve sistem hataları yaşandığını, davacının müvekkili firmanın haksız taleplerinin neler olduğunu ve bu taleplerin reddedilme sebebini açıkça belirtmediğini, e-ticaret sitelerinde çıkan birçok teknik aksaklık sebebiyle müvekkili şirketin maddi zarara uğradığını, müvekkilinin haklı olarak davacı şirketten bu sorunların çözülmesini talep ettiğini, müvekkili şirketin davacı şirketten hizmet almadan önce hizmet aldığı diğer web tasarım firmaları ile çalıştığında aynı sorunları yaşamadığını, davacı şirketin müvekkili şirketi zarara uğrattığını bu sebeple davacı aleyhine icra takibine geçildiğini, davacı tarafça takibe haksız şekilde itiraz edildiğini ve takibin durduğunu akabinde itirazın iptali davası açıldığını, davacı tarafın müvekkili şirkete gönderdiği ihtarnamenin ve işbu davanın taraflarınca icra takibi başlatıldıktan sonra açılmasının iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığını, davacı şirket aleyhine hakaret ve gerçek dışı beyanlarda bulunulmadığını, bu hususun ihtarnameye cevap dilekçesinde de belirtildiğini, davacının iddia ettiği kullanıcı ile müvekkili şirket arasında hiçbir bağ olmadığını, müvekkilinin yaşadığı mağduriyete ilişkin şikayet kaydı oluşturmasının ve bu şikayet kaydının herhangi biri tarafından kullanılmasının sonuçlarının müvekkiline izafe edilmesinin mümkün olmadığını, davacının iddiasının aksine müvekkili şirketçe hukuki yollara başvurulduğunu iddia ve beyan ederek davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; dava, davalının İnstangram.com sosyal medya hesabından davacı şirket aleyhine karalayıcı ve hakaret içeren reklamlar verdiği ve bu reklamların kişilik haklarına saldırı oluşturduğu iddiasına dayalı manevi tazminat ve davalı şirketin instangram üzerinden özür mesajı yayınlaması istemine ilişkindır. Davacı vekili dava dilekçesinde, davalının instagram sayfalarında … Müşterilerini hedefleyen … Kullanıcı Adıyla davacı şirket aleyhine karalayıcı ve hakaret içeren reklamlar vermeye başladığını ve bu reklamlarda “…” cümlesinin bulunduğunu, bu başlığın altında yer alan daha fazla bilgi al kısmına gidildiğinde ise www…com altında bulunan … numaralı şikayetine yönlendirildiğinin tespit edildiğini, davalının karalayıcı ve hakaret edici reklam vermek suretiyle davacı şirketin ticari itibarını zedelediğini iddia etmiş, davalı taraf savunmasında müvekkili şirketin davacı şirket aleyhine karalayıcı ve hakaret edici reklam vermediğini, davacı şirketin ticari itibarını zedeleyecek bir reklam veya paylaşımda bulunmadığını beyan etmiştir. Mahkememizce aldırılan bilirkişi raporunda, … isimli Instagram sosyal medya sitesi hesabından yapıldığı iddia edilen hakaret içerikli mesajların tespit edilemediği, Instagram.com sitesinde aktif olan tüm … isimli hesapların incelendiği ancak bu hesapların hiçbirinde davacı tarafla ilgili veya “…” şeklinde herhangi bir mesajın tespit edilemediğinin belirtildiği, bu hali ile davacının dosyaya sunduğu belge ve delillerle, iddia edilen bu mesajın davalıya ait bir paylaşım olduğu ve davacının ticari itibarının zedelendiği ve manevi olarak zarara uğradığı iddiasının somut herhangi bir delil ile kanıtlanamadığı anlaşıldığından davanın reddine,…” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davalı şirketin instagram sayfalarında müvekkili şirketin müşterilerini hedefleyen “…” cümlesi bulunan reklamlar vermeye başladığını, müvekkil şirketin ticari itibarını zedelediğini, davalı şirketin İstanbul … Noterliği’nin … yevmiye numaralı cevabi ihtarnamesi ile ilgili reklamların 18 Eylül 2019 tarihi itibariyle durdurulduğunu belirterek suçunu ikrar ettiğini belirterek kararın kaldırılmasına v edavanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır Dava; Kişilik haklarının ihlali iddiasına dayalı manevi tazminat talebine ilişkindir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi geregince, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”. Bu hüküm dikkate alındığında kusur sorumluluğu olarak tanımlanan haksız fiil sorumluluğunun kurucu unsurları; fiil, zarar, illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılıktır. Haksız bir eylemin tazminat sorumluluğu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir HMK’nın 198. maddesinde yer alan,“Kanuni istisnalar dışında hâkim delilleri serbestçe değerlendirir.” hükmüne istinaden Yerel mahkemenin dosyada mevcut olan delilleri takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacı vekilinin bu yöne değinen istinaf başvurusu yerinde değildir.Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesi ve Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi gereğince kişisel değerlere saldırı halinde manevi tazminata hükmedilmesi için; a-) Kişilik haklarına saldırının bulunması gerekir. Kişilik hakları, kişinin kendi hür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlar. Kişilik hakkı, kişinin şeref ve haysiyetiyle ilgili olarak değerlendirilir. Kişinin şeref ve haysiyeti, dahil olduğu toplumun gerekli saydığı ahlaki niteliklere sahip olduğu için kişiye verilen değeri ifade eder. Kişinin şeref (onur) ve haysiyeti (saygınlığı) onun toplum içindeki tüm manevi değerlerinden oluşur. Her kişinin içinde yaşadığı toplumda ve ilişkiler kurduğu çevrelerde kişisel onuru ve saygınlığı mevcuttur. Kişiyi küçük düşürmek, yanlış tanıtmak, gülünç ya da zor duruma sokmak gibi davranışlar kişinin manevi değerlerini zedeleyen davranışlar olarak algılanır ve kişilik haklarına saldırı teşkil eder. b-) Saldırının hukuka aykırı olması gerekir. Hukuka Uygun bir eylem haksız tecavüz olarak kabul edilemeyeceği için bu maddelerin uygulanmasına olanak yoktur. Bir başka deyişle saldırıda hukuka uygunluk var ise manevi tazminattan bahsedilemez. c-) Kişinin haksız olan eylemden dolayı manevi zarar uğramış olması gerekir. Kişilik haklarına saldırı teşkil eden eylem, kişide elem ve üzüntü oluşturmamış, manevi olarak kişinin dünyasından herhangi bir etki yaratmamış ise yine manevi tazminattan bahsedilemez. Bu üç şartın bir arada olması halinde kişinin kişilik haklarına haksız saldırı sebebiyle manevi tazminat sorumluluğu doğabilecektir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında; davaya konu olayda davacının kişilik haklarına saldırı olarak kabul edilebilecek bir hususun bulunmadığı, cevabi ihtarnamede davalının hakaret içerikli paylaşımda bulunduğu yönündeki iddiayı reddettiği, “www…com” isimli sitedeki paylaşımda ise davacıya yönelik hakaret niteliğinde bir ifadenin bulunmadığı, dolayısıyla ortada kanunun aradığı niteliklere uygun haksız bir fiilin mevcut olmadığı, buna göre Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesindeki manevi tazminatın yasal koşullarının oluşmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde değildir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usül ve yasaya uygun İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/04/2021 tarih, 2020/191 Esas – 2021/325 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 75,00 TL’nin mahsubuyla bakiye 194,85 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine,3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6- Karar tebliği işleminin dairemizce, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 01/11/2023