Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/199 E. 2023/2132 K. 05.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/199
KARAR NO: 2023/2132
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/04/2021
NUMARASI: 2020/246 Esas – 2021/310 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Niteliktekinde Haksız Fiilden Kaynaklanan (2918 S.K.Hariç))
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/07/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı … tarafından 06/08/2018 tarihinde Bayrampaşa İşletme Müdürlüğü hizmet sahası içinde bulunan Bayrampaşa ilçesi … Mah … yolu No:… adresinde İSKİ genel müdürlüğü tarafından yapılan çalışma esnasında davacı şirketin enerji dağıtım altyapısına dahil olan kablo ve tesisata hasar verildiğinin tespit edildiğini, meydana gelen tesis hasarı ve enerji kesintisinin davacı şirketin yüklenici şirketi tarafından giderilmiş olup, işbu hasarın onarımında sarf edilen malzeme, işçilik gibi bedellerin zarar verenden tahsili amacıyla KDV dahil toplam 8.392,73TL borcun davalı yana tahakkuk ettirildiğini, davalı tarafından hasar bedellerinin ödenmemesi üzerine borçlu aleyhine 8.392,73TL hasar bedeli ile 269,03 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 8.661,76TLnin tahsili amacıyla İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, borçlunun itirazının haksız ve dayanaksız olduğunu, icra takibi konusu alacağın davalının kusurlu şekilde yürüttüğü kazı çalışmaları sebebiyle uğranılan maddi zararlardan ibaret hasar bedeli olup, zarar veren davalının bedelden sorumlu olduğunu beyanla, haksız itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatı ödemesine mahkum edilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; Öncelikle görev ve husumet itirazları olduğunu, görevli mahkemelerin idare mahkemeleri olduğunu, ayrıca sorumlu ve davalı aktif hasım olan müteahhit firma olduğunu, her türlü zarar ziyan kaza ve hasarların firmaya ait olduğunu, bu sebeple davada pasif husumet ehliyeti yokluğu bulunduğunu, davalının bu davanın tarafı olmadığını, davalının bir kamu kurumu olduğundan atıksu kanalları ile ilgili yapım bakım ve onarım çalışmalarını müteahhit firmalar aracılığı ile yürütüldüğünü, dava konusu hasarın meydana gelmesinde davacının karşılıklı kusur durumunun da araştırılması gerektiğini, yani davacıya ait alt yapı tesislerinin projesine ve yapı tekniğine uygun bir biçimde döşenip döşenmediğinin araştırılması gerektiğini, gerekirse projelerinin de getirtilerek yerinde kazı yapılmak suretiyle incelenmesi gerektiğini, ancak bu husus açıklığa kavuştuktan sonra hakkaniyete uygun bir sonuca varılabilmesinin mümkün olduğunu beyanla, işbu davanın husumetten, esastan incelemeye gidilmesi halinde yersiz ve mesnetsiz davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “…Dava, … tarafından yapılan çalışma sırasında davacının enerji dağıtım alt yapısına hasar verildiği iddiasına dayanılan tazminat alacağının tahsiline ilişkin başlatılan icra takibine itirazın iptali talebine ilişkindir.Yapılan yargılama, davacı tarafın iddiaları, davalının beyanları, tanzim olunan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; 06/08/2018 tarihinde Bayrampaşa ilçesi … Mah … Yolu No:… adresinde davalı … Genel Müdürlüğü tarafından yapılan alt yapı çalışmaları esnasında davacıya ait yer altı kablo hattının kopartılarak hasara uğratılmasına müteakip şirket elemanları tarafından hasar tespit tutanağı düzenlendiği, hasarın giderilmesi için kullanılan malzeme, işçilik, araç, personel, dağıtılamayan enerji bedeli, eşik kesinti süresi aşım bedeli, etüt koordinasyon bedeli gibi masraflar bakımından toplam 3.265,91TL hasar onarım bedelinin davalı …’den talep edildiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın hasar onarım bedeli olarak davalı idareden talep edilen alacağın ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibinde davalının itirazı noktasında toplandığı, mahkememizce yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu tanzim olunan ve mahkememizce de kabul gören bilirkişi raporuna göre, dosya kapsamında sunulan hasar tespit tutanağı ve yazışmalar kapsamında hasarın varlığının sabit olduğu, davacıya ait alt yapı tesislerinin standartlar çerçevesinde tesis edildiğinin anlaşıldığı, davalı tarafça bu durumun aksini ispat eden bir tespit bulunmadığı, tutanak kayıtlarına da herhangi bir şerh düşülmediği, ayrıca davalı tarafça çalışma yapılan atık su hat derinliği davacının yer atlı kablo güzergahından fazla olduğu, açıklanan sebeplerle davacı şirkete müterafik kusur bakımından yeterli delil bulunmadığı, hasara çalışma yapan operatörün tedbirsizliği ve dikkatsizliği sebebiyle sebebiyet verildiği kanaatine varıldığı, arızanın … bünyesinde çalışan arıza onarım bakım görevlilerince giderildiği, … Sistem İşletme Müdürlüğünce davalıya gönderilen yazı içeriğinde hasarın ekiplerince tamir edildiğinin açıkça belirtildiği, arızayı gideren arıza onarım bakım görevlileri tarafından davacıya kesilmiş herhangi bir fatura bulunmadığı, sunulan 01/02/2018 tarihli hizmet alım sözleşmesi tarafı şirket tarafından dava konusu hasar ile ilgili olarak kullanılan malzeme ve yapılan işçilik bedelini gösterir herhangi bir fatura veya iş emri vb.belge örneğine de rastlanmadığı, dosya kapsamında yer alan hasar tespit tutanak formu, iş görev emri ve hasar süreci bilgilendirme formunda hizmet alım sözleşmesi tarafı olan şirket …-… İş Ortaklığı) yetkilisi imzasına da rastlanmadığı, bu sebeple davacı tarafından arızanın kendi elemanları dışında özel adam tutularak onarımın yapıldığı hususun belgelendirilemediği, bu hususlar gözetilerek yapılan hesaplama sonucunda davacının davalıdan KDV dahil malzeme kablo+ ek muf bedeli olmak üzere 184,49TL alacak + 1,50TL takip tarihine kadar işlemiş faiz olmak üzere toplam 185,99TL alacağı bulunduğu, davacının işbu alacağı yönünden başlattığı icra takibinde davalının itirazının kısmen haksız olduğu anlaşılmakla, davanın kısmen kabulü ile…1-Davanın KISMEN KABULÜ ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’ nün … esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın kısmen iptaline, takibin 184,49 TL asıl alacak, 1,50 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 185,99 TL üzerinden takip talebindeki şartlar ile devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 2-Şartları oluşmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine,…” karar verilmiştir. Verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Mahkemece diğer dayandığı tanık delili, hasar tespit tutanakları ve ilgili sair delilleri gerekçeli kararda tartışılmadan sadece bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilerek hükmün eksik inceleme ile tesis edilmesi sebebiyle kararın kaldırılmasını talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davalının bir çalışması yoktur, davalı yüklenici firma tarafından çalışma yapılmış olsa bile davacıya ait tesislere zarar verilmiş olup olmadığı, kim tarafından zarar verildiğinin bilinmediğini, davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, herhangi bir çalışma yapılmış ise de dava dışı üçüncü kişilerce verilen zararlardan dolayı herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, söz konusu adreste, davacıya ait tesis ve kabloların ilgili yönetmeliğin emredici hükmü ve diğer hükümlerine uygun olarak imal edilmediğinin ortaya çıktığını, likit ve kesin bir alacak olmadığından faiz istenilemeyeceğinden kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; Haksız fiilden kaynaklanan alacağın tahsili için İİK.nun 67. maddesine göre itirazın iptali istemine ilişkindir.6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi geregince, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”. Bu hüküm dikkate alındığında kusur sorumluluğu olarak tanımlanan haksız fiil sorumluluğunun kurucu unsurları; fiil, zarar, illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılıktır. Haksız bir eylemin tazminat sorumluluğu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. Madde 50 gereğince zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir.Somut uyuşmazlıkta; Hasar adresindeki çalışmanın davalının yüklenicisi tarafından yapıldığı, idare tarafından görevlendirilen yapı denetim görevlilerinin yüklenici şirket üzerinde denetim gözetim yetkisi olacağından, 3. kişi olan davacıya karşı davalının sorumlu olduğu anlaşılmakla davalı … vekilinin bu yöne değinen istinafı yerinde değildir.Davacı kurumun özel hukuk tüzel kişisi olduğu, zararın davacı işçileri tarafından giderilmediği, hasarın başka firmaya bedeli mukabilinde yaptırıldığı, somut olayda kusurun davalıya ait olduğu, davacının zarar miktarını usulünce ispat etmiş olduğu, müterafik kusur bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarih olup, zarar sorumlusunun ayrıca ihbar ve ihtar edilmesine gerek yoktur. Taraflarca talep edilmesi halinde bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekir. Bu duruma göre İlk Derece Mahkemesince faiz başlangıç tarihi olarak haksız fiil tarihinin esas alınması usul ve yasaya uygun olup davalı vekilinin bu yöne değinen istinaf başvurusu yerinde değildir. İlk Derece Mahkemesince yaptırılan inceleme sonucunda alanında uzman bilirkişi tarafından tanzim edilen bilirkişi raporunun dosya kapsamındaki diğer delillerle örtüşmesine ve denetime elverişli olmasına, uzman bilirkişi raporunda belirtilen tespitlerin hükme esas alınmasında bir usulsüzlük görülmemesine göre davacı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/04/2021 tarih, 2020/246 Esas – 2021/310 Karar sayılı kararına yönelik taraf vekillerinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 145,00 TL’nin mahsubuyla bakiye 34,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince davalı yönünden alınması gereken 179,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, peşin yatırılan 59,30 TL’nin mahsubuyla bakiye 120,60 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 7- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 05/07/2023