Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/1427 E. 2022/1367 K. 16.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1427
KARAR NO: 2022/1367
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/03/2022 ve 17/03/2022 tarihli ara karar
NUMARASI: 2022/19 – 2022/168
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 16/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili olan şirketin davalıların sahtecilik fiilleri başta olmak üzere haksız eylem ve işlemlerinden ötürü ciddi boyutta dolandırıldığını ve müvekkili olan şirketin çok ciddi bir maddi kayıp içerisinde olduğunu, … müvekkili olan şirkette çalıştığı dönem içinde tespit edilebildiği kadarı ile diğer davalı firma ile iş birliği içerisinde gerçekte müvekkili olan şirketin almadığı hizmetlerin karşılığı olarak fatura tanzim ettirdiğini ve bu gerçeğe aykırı faturaları sorumlu olduğu dosyaların içlerine kaydetmek suretiyle müvekkilini ciddi miktarda zarara uğrattığını, davalıların bu haksız işlemlerine önceleri küçük miktarlarda başladığını özellikle de evden çalışma döneminde (pandemi dönemi) çok büyük seviyelerede çıkarttıklarını, davalı … işbirliği halinde diğer davalı firmanın kestiği faturaları kabul edip ilk önce karlı dosyalara işlediğini, sonrasında 2. bir yöntem olarak da sistem üzerinde yabancı para kurlarını düşük göstermek suretiyle önce bu dosyalardaki karlılığı arttırdığını, sonrasında ise bu herhangi bir hizmet alınmadığını, ve herhangi bir hizmet alınmamış faturaları işleyerek tekrar dosyaların karlılıklarını normal sayılabilinecek seviyelere getirdiğini, örnek olarak 10.000 USD tutarlı hizmet faturası olan dosyada USD kuru 6-TL. iken 1-TL. olarak değiştirdiğini ve dosyayı 50.000-TL. daha karlı bir hale getirdiğini, sonra bu dosyaya diğer davalı şirketin 50.000-TL tutarlı bir faturasını işlediğini ve bu bedelin ilgili şirkete ödenmesini sağladığını, böylelikle dosyanın karlılığı değişmediği için tespiti de kısa süre içinde mümkün olmadığını, bu hususun tespit edildiği anda savunmasının istenmiş, sözlü olarak ; “Tefecilere 200.000 TL borcu olduğunu ve hatta son konuşmasında 400.000 TL ödeme istediklerini ve kafasına silah dayadıklarını sonrasında da bu yola başvurmak zorunda kaldığını” beyan etttiğini, kendisinden bunu yazılı olarak beyan etmesini istendiğinde kendi el yazısı ile itiraf yazdığını fakat tam imza aşamasına geldiğinde babası ile konuşması gerektiğini belirtip babası ve telefonunda “…” olarak kayıtlı kişilerle konuştuktan sonra imza atmak istemediğini bir gün düşündükten sonra gelip imzalayacağını söylediğini ve bir gün sonra kendisine ulaşıldığında artık gelmek istemediğini bildirdiğini, davalıların birlikte hareket etmek suretiyle hiçbir kayıt ve şart altında hizmet alınmayan ve karşılığı olmayan faturaların keşide edilmesine ve müvekkilinden ödeme alınmasına sebebiyet vererek hem müvekkilini ciddi boyutlarda zarara uğrattıklarını hem de dolandırıcılık, nitelikli dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma, evrakta sahtecilik, bilişim sistemindeki verileri değiştirme vs. suçlarını işlediklerini, bu hususta yürütülen soruşturmanın devam ettiğini, hizmet alınmamasına rağmen hizmet alınmış gibi gösterilen ve bu minvalde sahte/gerçeğe aykırı faturalar düzenlenerek ve müvekkili olan şirketin muhasebe sistemine kaydedilerek müvekkili şirketin huzurdaki dosya özelinde 729.917,80TL tutarında zarara uğratıldığını, ilgili zararın tazmini için müvekkili olan şirketçe İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası üzerinden her 2 davalı hakkında da icra takibi başlatıldığını ancak borçluların haksız ve mesnetsiz olarak sırf alacağın tahsilini geciktirmek amacı ile borca itiraz ettiklerini ve icra takibinin durdurulduğunu tüm bu nedenlerle davalı tarafın İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın iptali ile takibin devamına, davalılar aleyhine alacağın %20’sinden aşağı olamamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekilleri cevap dilekçelerinde; davacı tarafça açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmişlerdir. İlk derece mahkemesince; “Görev hususu dava şartı olduğundan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2017/15-2141 Esas, 2019/442 Karar sayılı ilamı doğrultusunda dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddesine göre mahkememizin görevsizliğine ve davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, kararın kesinleşmesinden itibaren 2 hafta içinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Anadolu Nöbetçi İş Mahkemesine gönderilmesine,” ve 17/03/2022 tarihli ara karar ile “İtiraz eden davalı …’ nün ihtiyati hacze itirazının KABULÜ ile mahkememizin 03/02/2022 tarihli ihtiyati haciz kararının davalı … yönünden kaldırılmasına, İhtiyati hacize itiraz eden … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ne göre belirlenen 1.405,00 TL vekalet ücretinin ihtiyati haciz talep eden davacıdan tahsili ile itiraz eden …’ye ödenmesine” karar verilmiştir. Verilen karara ve ara karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf kanun başvurusunda; yargılamada iş mahkemesinin görevli olmasının mümkün olmadığını beyan ederek, görevsizlik kararının kaldırılmasını ayrıca ihtiyati haciz kararının davalılardan … yönünden kaldırılmasına ilişkin usul ve yasaya aykırı olan 17/03/2022 tarihli ara kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE; Dava; haksız fiil iddiasına dayalı maddi tazminat istemine ilişkindir. 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 5.maddesi; “a)5953 sayılı Kanuna tabi gazeteciler, 854 sayılı Kanuna tabi gemi adamları, 22/05/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununa veya 11/01/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun İkinci Kısmının Altıncı Bölümünde düzenlenen hizmet sözleşmelerine tabi işçiler ile işveren veya işveren vekilleri arasında, iş ilişkisi nedeniyle sözleşmeden veya kanundan doğan her türlü hukuk uyuşmazlıklarına, b)İdari para cezalarına itirazlar ile 5510 sayılı Kanunun geçici dördüncü maddesi kapsamındaki uyuşmazlıklar hariç olmak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu veya Türkiye İş Kurumunun taraf olduğu iş ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklara, c)Diğer kanunlarda iş mahkemelerinin görevli olduğu belirtilen uyuşmazlıklara ilişkin dava ve işlere bakar” şeklinde düzenlenmiştir. Somut olayda;Davalının, davacı şirket nezdinde İş Kanunu kapsamında işçi statüsünde 14/02/2014- 10/05/2021 tarihleri arasında ihracat operasyon şefi elemanı olarak çalıştığı, olay tarihi itibariyle davacı ile davalı arasındaki işçi, işveren ilişkisinin devam ettiği anlaşılmaktadır. Görev, kamu düzenine ilişkin olup re’sen araştırılması gereken bir husustur. Şu durumda, davanın iş mahkemesi tarafından görülmesi gerekir. İlk derece mahkemesince açıklanan yönler göz önünde bulundurularak; dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. İhtiyati haciz kararı görevsiz mahkemece verildiğinden ve mahkemece davadan el çekildiğinden, ihtiyati tedbir (haciz) talep ve itirazların görevli mahkemece değerlendirilmesi gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun karar ve ara karar yönünden HMK’nın 353/1-b.1 maddesi esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 09/03/2022 tarih, 2022/19 Esas – 2022/168 Karar sayılı kararına ve 17/03/2022 tarihli ara karara karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca asıl karar ve ara karar yönünden ayrı ayrı alınması gerekli 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcı, peşin olarak yatırıldığından, ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işleminin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-c mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.16/05/2022