Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/1120
KARAR NO: 2023/3426
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29/12/2021
NUMARASI: 2019/475 Esas – 2021/967 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/11/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi gereğince dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 20.06.2018 tarihinde, Sefaköy İşletme Müdürlüğü hizmet sahasında bulunan Küçükçekmece ilçesi … Mahallesi, … Sokak No:.. Küçükçekmece/ İstanbul adresinde davalılar tarafından yapıları çalışma sırasında müvekkili şirkete ait tesislere hasar verildiğini, Müvekkili şirket personelince arızanın giderilmesi ve enerji verilmesine müteakip hasara maruz kalan tesislerin onarımı için kullanılan malzeme ve işçilik gibi bedelleri kapsayan hasar bedeli olan 7.560,75 TL hasar verenler aleyhine tahakkuk ettirildiğini, 20.06.2018 tarihinde Sefaköy İşletme Müdürlüğü hizmet sahasında bulunan Küçükçekmece ilçesi … Mahallesi … Sokak No:.. Küçükçekmece/İstanbul adresinde davalılar tarafından yapılan çalışma sırasında müvekkili şirkete ait tesislere hasar verildiğini, Müvekkili şirket personelince arızanın giderilmesi ve enerji verilmesine müteakip hasara maruz kalan tesislerin onarımı için kullanılan malzeme ve işçilik gibi bedelleri kapsayan hasar bedeli olan 3.900,44 TL hasar verenler aleyhine tahakkuk ettirildiğini, davalı/borçlular tarafından hasar bedellerinin ödenmemesi üzerine borçlular aleyhine 11461,19 TL hasar bedeli 457,82 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 11.919,01 TL’nin tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı takip dosyası ile ilamsız takip yapıldığını ve borçlulara örnek No: .. ödeme emrinin gönderildiğini, davalı/borçlulara ödeme emrini tebellüğ ettikten sonra, borçlular borca faizine, icra takibine, yetkiye, vekalet ücretine itiraz ederek takibin durdurulmasını talep ettiklerini, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 5/A maddesinin birinci fıkrası gereğince, itiraza konu edilen alacak hakkında itirazın iptali davası açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartı olarak kabul edilmiş olduğundan arabuluculuk başvurusunda bulunulduğunu, ekli İstanbul Arabuluculuk Bürosunun 11.06.2019 tarihli … Büro dosya numaralı, … arabuluculuk numaralı Arabuluculuk Son Tutanağından alaşılacağı üzere taraflar anlaşamadıklarını, davalılar hazırladığı ve birlikte uygulamaya geçirdiği plan ve projeye aykırı ya da plan ve proje ile ilgisi olmayan, proje kapsamı dışında yer alan müvekkiline ait şebeke hatlarına, kusurlu davranışları sonucu haksız ve hukuka aykırı şekilde müdahalede bulunmak suretiyle zarar verdiğini, borçluların haksız filden kaynaklanan söz konusu zararın tazmini için başlatılan icra takibine itiraz ederek takibi durdurmuş ise de, barçluların itirazı haksız ve dayanaksız olduğunu, şöyle ki; İcra takibine konu olan alacağın dayanağı haksız fiilden kaynaklanan hasar bedeli olduğunu, bu sebeple zarar görenin ikametgâhı yetkili bulunduğunu, söz konusu hasarlar sebebiyle borç tahakkuku ve akabinde de icra takibine geçildiğini, borçlu haksız fiilden kaynaklı müvekkili kuruma vermiş oldukları zararı henüz tazmin etmediğini, hasar bedeli alacağına ilişkin icra takibine de kötü niyetle itiraz ettiklerini, söz konusu tutanaklar incelendiğinde davalıların tüm itirazlarının haksızlığı ortaya çıkacağını beyanla borçlunun itirazının iptaline ve hükmolunacak meblağın % 20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatı hükmedilmesini talep etmek zarureti doğduğunu beyanla davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyasına yapmış olduğu haksız ve yersiz itirazının iptali ile takibin devamına, davalı/borçlular aleyhine hükmolunacak meblağın %20’sinden az olmamak kaydıyla icra inkâr tazminatı ödemeye mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; Müvekkili firmanın davacı tarafın herhangi bir tesisine zarar vermediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı tarafın elektrik tesisatlarının yönetmelikler gereğince yerin 0,80 cm altına gömülmesi gerektiğini, sahada çalışan ekipler, kazı yaparken doğal olarak davacıya ait tesislerin 0,80 cm derinde olduğunu düşündüğünden, 20 santim derinlikte davacıya ait tesislerin olmadığını düşündüğünü, … Elektrik Dağıtım Şebekeleri yönetmeliği ikinci ve üçüncü sayfaları çalışmanın nasıl yapılması gerektiğini gösterdiğini, fakat davacı taraf … Elektrik Dağıtım Şebekeleri mevzuatına uymayarak kabloları olması gereken derinlikten daha yükseğe döşediğini, resimler incelendiğinde, kabloların hemen kaldırım taşlarının altında olduğu, derinliğe gömülmediği görüleceğini, doğal olarak yerin 0,80 cm altında olması gereken kablolar varsayılarak kazı yapıldığını, olması gereken yerde olmayıp, kaldırım taşlarının hemen altında olan kabloların davacının hatası sebebi ile zarar gördüğünü, Müvekkilinin 27.12.2017 tarihinde … A.Ş.’ye ekli dilekçeyi verdiğini, fakat davacının haksız davayı ikame ettiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “…Davalı şirketin kazı çalışması sırasında yüzeye çok yakın olan kabloların hasara uğramasında hiçbir kusuru bulunmadığından hükme esas alınan bilirkişi raporundaki bilimsel tespitler de nazara alaınrak davanın reddine karar verilmiş, davalının takipte haksız olmakla birlikte kötü niyetli olduğu ispat edilemediğinden davalının kötü niyet tazminatı isteminin yasal koşullar oluşmadığından reddine…” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Davalı tarafça gereken dikkat ve özenin gösterilmemiş olması sebebiyle müvekkili şirketin enerji dağıtım altyapısına zarar verildiğini, bilirkişi raporuna itirazlarımızı karşılar nitelikte inceleme yapılmaksızın hüküm tesis edildiğini, Davalı tarafın davaya konu hasarın meydana geldiği adreste ruhsatsız kazı çalışması yaptığını, kusurları olmadığından kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Haksız eylemden kaynaklanan alacağın tahsili için itirazın iptali davasıdır. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi geregince, “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür”. Bu hüküm dikkate alındığında kusur sorumluluğu olarak tanımlanan haksız fiil sorumluluğunun kurucu unsurları; fiil, zarar, illiyet bağı, kusur ve hukuka aykırılıktır. Haksız bir eylemin tazminat sorumluluğu doğurabilmesi için kusurlu ve hukuka aykırı bir fiil sonucunda zarar doğması, zarar ile fiil arasında da illiyet bağı bulunması gereklidir. Madde 50 gereğince zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır. Yine 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 190. maddesi gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir. İlk Derece Mahkemesince yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen bilirkişi kök ve ek raporlarının dosya kapsamındaki diğer delillerle örtüşmesine ve denetime elverişli olmasına, kablonun zemin kotundan 80 cm derinde bulunması gerekirken yönetmeliğe uymamakta olduğu tespitinin hükme esas alınmasında bir usulsüzlük görülmemesine göre davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 29/12/2021 tarih, 2019/475 Esas 2021/967 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının, peşin yatırılan 80,70 TL’nin mahsubuyla bakiye 189,15 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise kalan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk Derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/11/2023