Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2022/108 E. 2023/2724 K. 04.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/108
KARAR NO: 2023/2724
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/11/2019
NUMARASI: 2018/1320 Esas – 2019/1124 Karar
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/10/2023
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla 6100 Sayılı HMK’ nın 353.maddesi sebebiyle dosya incelendi,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; 30.04.2017 tarihinde Başakşehir ilçesi Başakşehir … mahallesi Başakşehir–… cadde ile … sok kesişimi adresinde bulunan kabloların müteahhitliğini …nin yapmış olduğu altyapı kazı çalışmaları esnasında koparılmak ve kırılmak suretiyle hasara uğratıldığını, söz konu hasarlar sebebiyle müvekkili şirket çalışanı … tarafından Hasar Tespit Tutanağı düzenlendiğini, hasarlar sebebiyle müvekkili kuruluşunun zarara uğramış olduğunu belirterek 9.219,25 TL şirket zararının hasar tarihi 30.04.2017 tarihinden itibaren T.C. Merkez Bankasının kısa vadeli avans işlemlerine uyguladığı değişen oranlarda avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; İddia konusu haksız eylemi yapanın müvekkili idare olmadığını, dava konusu yapılan adreste müvekkili İdare elemanlarınca değil dava dışı idaremiz müteahhitlerinden … A.Ş ‘nin çalışmasının olduğunu, kaldı ki ilgili müteahhit tarafından gerçekleştirilen çalışmaların da sigorta kapsamında olduğunu, bu nedenle idaremize husumetin yönlendirilmesinin doğru olmadığını, müvekkili idarenin, hasarı meydana getiren yüklenici firma elemanları üzerinde BK. 55 anlamında gözetim ve denetiminin olmadığını, müvekkili idarenin bir kamu kuruluşu olduğunu, inşaat işleriyle uğraşmadığını ve bu işleri ihale yoluyla ve istisna akdiyle yüklenici firmalara yaptırdığını, yüklenici firmalar üstlendikleri işi kendi gözetim ve denetimindeki elemanlarına yaptırdıklarını, müvekkili idarenin sadece iş yapıldıktan sonra yapılan işin teknik şartnameye uygun olarak yapılıp yapılmadığını denetlemekte olduğunu, bunun dışında bir denetim yapmadığını, müvekkili aleyhine açılan iş bu davada, müvekkili idarenin dava konusu zararı ödemekle yükümlü tutulabilmesi için zararın varlığının yeterli olmadığını, bu zararın idareye atfı kabil ve isnadının mümkün olması gerektiğini ve zararla idari eylem veva işlem arasında illiyet bağının bulunması şartlarının bir arada gerçekleşmesinin zorunlu olduğunu, dava dilekçesinde belirtilen ardından mahallinde tutulan hasar tesbit tutanağının tek taraflı olarak hazırlanmış olduğunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını belirterek işbu davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “… her ne kadar davalı … söz konusu bölgede elemanlarınca değil idarenin dava dışı müteahhitlerinden … A.Ş ‘nin çalışmasının olduğunu, bu nedenle sorumlu olmadığı itirazında bulunmuş ise de; meydana gelen hasardan asıl işveren olarak sorumlu olduğu, …’nin ikrarı, İBB’nin cevabi yazısı uyarınca söz konusu hasarın …’ye bağlı müteahhit firmanın çalışanlarınca verildiği ve davalı …’nin iş sahibi olarak doğan zarardan sorumlu olduğu takdir ve sonucuna varılarak, talebe uygun olan ve bilirkişi tarafından hesaplanan miktar esas alınarak davanın kabulüne, 9.219,25 TL’nin hasar tarihi olan 11.08.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacı tarafa verilmesine, …” karar verilmiştir. Verilen karara karşı davalı … vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; Meydana gelen zararda müvekkili İdarenin hiçbir sorumluluğu bulunmadığını, işçilik ve araç giderlerinin zarar kapsamına sokulamayacağını ve hükmedilen tazminata, hasar tarihinden itibaren avans faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi gereğince istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; Haksız fiil sebebiyle tazminat talebine ilişkindir. Davalı … Genel Müdürlüğü ile dava dışı yüklenici firma arasında imzalanan sözleşme hükümleri gereğince işin yapımı sırasında verilecek zararlardan …’nin sorumlu olmadığı belirtilse dahi, sözleşme hükümlerinin taraflar arasında geçerli olacağı ve 3. kişi olan davacıya karşı ileri sürülemeyeceği, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Yol Bakım ve Altyapı Koordinasyon Daire Başkanlığı’nca …’ye hasarın gerçekleştiği mahalde kazı çalışması için altyapı kazı ruhsatı verildiği, dava dışı yüklenici firmanın kazı çalışması sırasında davacıya ait alt yapı tesisatına zarar verildiği, bu hali ile davalı … Genel Müdürlüğü’nün 6098 sayılı TBK’nın 66. Maddesi gereğince adam çalıştıran sıfatıyla zarardan sorumlu olduğu anlaşılmakla davalı … vekilinin bu yöne değinen istinafı yerinde değildir. Davacı kurumun özel hukuk tüzel kişisi olduğu, somut olayda kusurun davalıya ait olduğu, davacının zarar miktarını usulünce ispat etmiş olduğu, talep edilen zarar kalemlerinin piyasa şartlarına göre makul olduğu, işçilik ve malzemenin hizmet satın alınarak karşılandığı ve buna ilişkin faturanın davacı tarafça dosyaya ibraz edildiği, bilirkişi tarafından davacının gerçek zararının hesaplanmış olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa ilişkin istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Haksız fiillerde temerrüt tarihi, haksız fiilin meydana geldiği tarih olup, zarar sorumlusunun ayrıca ihbar ve ihtar edilmesine gerek yoktur. Taraflarca talep edilmesi halinde bu tarihten itibaren faize hükmedilmesi gerekir.Tarafların tacir olması ve eylemin ticari işletmeyle ilgili hususlardan doğmuş olması karşısında ticari (avans) faizi yürütülmesi hukuka uygun olup davalı … vekilinin bu yöndeki istinafı yerinde değildir (Yargıtay 4. HD’ nin 2014/248 E. – 2693 K. ve 2016/222 E. – 3278 K. sayılı emsal ilamları). Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/11/2019 tarih, 2018/1320 Esas – 2019/1124 Karar sayılı kararına yönelik davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 629,76 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının peşin yatırılan 216,74 TL’nin mahsubuyla bakiye 413,02 TL istinaf karar ve ilam harcının istinaf eden davalı …’den tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 04/10/2023