Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2021/987 E. 2022/2981 K. 20.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
4. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2021/987
KARAR NO: 2022/2981
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/12/2020
NUMARASI: 2018/401 – 2020/785
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla HMK’ nın 353.maddesi uyarınca dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde; davalılar tarafından karalama kampanyasına girişildiğini, … Gazetesinin 4 Mayıs 2018 tarihli nüshasının 22. sayfasında yayımlanan “Setlerde Can Güvenliği Yok” ve 4 Mayıs 2018 tarihli “… …: …” başlıklı haberleri ile sarf edilen sözlerin eleştiri, düşünce özgürlüğü yada haber sınırlarını aşarak hakaret boyutuna ulaştığını belirterek, davanın kabulü ile … Gazetesinde yayımlanan haber nedeniyle 30.000,00 TL ve www…com.tr internet sitesinde yayımlanan haber nedeniyle 30.000,00 TL olmak üzere toplam 60.000,00 TL manevi tazminatın yayım tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın müvekkilleri yönünden esasa girilmeden husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin gerektiğini, dava konusu yayınların Anayasa Mahkemesi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Yargıtay Kararları çerçevesinde çizilen ifade ve basın özgürlüğü kapsamında olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; davaya konu olayda habere konu manşetler ve haberin içeriği incelendiğinde; … kanalına çekilen ‘ 1 Hadis 1 Film’ dizisinin Konya’daki setinde yangın çıkması sebebiyle çocuk ve figüranın yaralandığını, bu olayın üzerine de Oyuncular Sendikası Başkanı …’ın basın toplantısında kamuoyuna yapmış olduğu açıklamalara yer verildiği, setlerin tehlikeli sınıflarda yer aldığı, setlerdeki kazalarda İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği önlemlerinin yeterince alınmadığı, setlerde uzun süreli çalışmalar olduğu, uzun süreli çalışmaların da iş kazalarının artmasına sebebiyet verdiği şekilde buna benzer açıklamalarda bulunmuştur. Davalı taraf bu açıklamaları aynen aktararak haber yapmış ve ”Setlerde Can Güvenliği Yok”, ” Oyuncular Sendikası Başkanı …: Sette yanan çocuk ağır yaralı” şeklinde başlıklara yer vermiştir. Bir haberin okuyucunun ilgisini çekmek amacıyla çarpıcı bir başlık ile verilmesinin haberi başlı başına hukuka aykırı hale getirmeyecektir. Kaldı ki haber başlıklarda doğrudan davacı şirketi hedef alan bir cümle sarf edilmemiş, Oyuncular Sendikası Başkanı’nın kamuoyuna yaptığı açıklamalardaki cümlesine yer verilerek haber başlığı atılmıştır. Öte yandan dava konusu haberin güncel ve görünür gerçekliğe uygun olmadığı yönünde yapılmış bir itiraz da bulunmamaktadır. Yapılan haberlerin içeriği incelendiğinde de üslup ve sözlerle küçük düşürücü, incitici, saldırı mahiyetinde, amaç dışı, abartıcı bir haber bulunmadığı kanaatine varılmıştır. Somut olayda yapılan haber, güncel ve görünür gerçekliğe uygun, toplumun bilgi edinme, basının haber verme hakkı kapsamında kaldığı, olayın gazetecilik tekniği gereği okuyucunun ilgisini çekecek şekilde aktarıldığı, basının olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma hakkı ve görevi kapsamında kaldığı, özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, davacının kişilik haklarına bir saldırı bulunmadığı kanaatine varılmakla davanın reddine karar verilmiştir. Verilen karara karşı davacı vekilince istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; manevi tazminat koşullarının bulunduğunu ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : İstinaf sebepleri ile bağlı kalınarak yapılan incelemede; Dava; basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir. Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp yayınlarında Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da zorunluluktur. Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır.özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır. Somut olaya gelince; davacı kuruma ait tv kanalında yayınlanan bir program setinde meydana gelen yangın olayı üzerine Oyuncular Sendikası başkanı tarafından yapılan açıklamanın yayınlandığı, davaya konu yayın bir bütün olarak değerlendirildiğinde; kullanılan ifadelerin basın ve ifade özgürlüğü kapsamında kaldığı, halkın, dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olma hakkının olduğu, basının da bu doğrultuda olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve sorumlulu olduğu, haberinde bu ilke kapsamında yapıldığı anlaşılmıştır. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10/12/2020 tarih, 2018/401 Esas – 2020/785 Karar sayılı kararına yönelik davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK 353/1/b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 80,70-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 59,30-TL maktu istinaf karar ve ilam harcın mahsubu ile kalan 21,40-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Yasa yoluna başvuran tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, 5-HMK’nın 359. Maddesinin 4. fıkrası gereği kararın taraflara tebliği işlemi ile 302. maddesinin 5. fıkrası gereği harç tahsil müzekkeresi yazılması işlemlerinin ilk derece mahkemesi tarafından yapılmasına, HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a mad. gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/12/2022